hesabın var mı? giriş yap

  • kırmızı ışığı iplemeyecek sayıya ulaşan yayaların birden topluca bilinçlenip "arabalara 5 dakika yeşil, bizlere ise 30 saniye!" anlayışına karşı uyandırdıkları üst esemelerinin hoş bir getirisi.

    şimdi arabalar biraz kapitalist patronları simgeliyorlar burda,
    yayalar olarak biz de proleterya gibiyiz bir nevi. bu noktada kimin ne kadar zengin olduğu sorun oluşturmuyor. karşıdan karşıya louis vuitton almaya geçiyor olsanız da fark etmez.
    kırmızı ışık da bize yapılan haksızlık, sorumsuzluk. 80-90 kişi beraber karşıdan karşıya geçiş de devrim gibi bir şey oluyor haliyle. alttan başlayan bir devrim gibi ama. bolşevik usulü değil yani.

    böyle şapşal bir sevinç yaratıyor bu olay benim ruhumda. özellikle karşı taraf da kalabalıksa ve simultane olarak karşıya geçiyorsak komşu bir ülkede de sosyalist bir ayaklanma olmuş havasına kapılıp sevincimi 3'e 5'e katlıyorum. ara sıra karşıdan geçenlere "selamlar olsun yoldaş" dermişçesine şöyle bir gülümseyerek bakıyorum.

    16-17 yaşındayken hiç komunist bir dönemim olmadı. içimde ukte kalmış olacak. keşke yaşıtlarımın çoğu gibi şöyle bir 6 ay filan komunist olsaydım da sistemimden çıksaymış. kabakulak gibi, erkenden geçirmek lazım o evreyi. büyüyünce daha zor oluyormuş bak.

  • bunlar pro dilenci. t1 tramvay hattında takılıyorlardı. özellikle turistlerden aldıkları banknotları salisede cebe indirir baba. o torbadaki pet şişe sayısı sabittir.

    edit: dilenci demeyeyim, performans sanatçısı.

    edit 2: tramvay zaten bu.

  • paşa henüz sağken perada wagon lits diye bir fransız şirketi vardı.
    biz ana yurdu demir ağlarla ördükten sonra bu fransız şirketi de yataklı vagonları işletirdi. haliyle fransız, türk karışık bir personeli vardı. şimdi günümüzde dallama fransızlar olarak bilinen bu fransız amcalar fransızca'ya büyük önem verdiklerinden her yerde fransızca konuşuyorlar.
    tabii her yer denince kendilerinin beyoğlu'ndaki şirketleri wagon lits de buna dahil. bir gün orada çalışan türk memurlardan biri büyük bir hata yaparak telefonda türkçe konuşuyor tebiyesiz.
    fransız müdürler de "sittir ulan. sana iş miş yok. bir fransız şirketinde türkçe konuşmaya utanmıyor musun?" diyorlar.
    ama ufak bir ayrıntıyı atlıyorlar. başta da söylediğim gibi paşa henüz sağ. yıl 22 şubat 1933. cumhuriyet kurulalı 10 yıl olmuş. millet fransız vs işgalinin travmalarını daha üstünden atamamış. kovulan memurun olayı basında da yer alıp duyulunca o dönemde var olan milli talebe birliği toplaşıp cadde-i kebir'den tünele doğru giderek şirketin camını çerçevesini müdürlerini alaşağı etmiş. "sen nasıl türkçe'yi aşağılarsın" hesabı. camı çerçeveyi indirip "size yakışmaz" diyerek atatürk portresini alıp dönüş yolunda gördükleri yabancı firmaları da kırıp döküp evlerine dağılmışlar.
    "nerde bu devletin kolluk gücü, onlar ne yapmış?" demezler mi adama? derler. ama 6 7 eylül olaylarında olduğu gibi gereken(!) dersin halk tarafından verilmesi beklenmiş ve sonrasında kırık döküğü toplamak için gelinmiş.
    cumhuriyet tarihinde de uzak köşelere konan olaylardan biri olmuş. ve ironik biçimde tarihe wagon lits olayı şeklinde değil, türkçede okunduğu gibi vagon li olayışeklinde geçmiş. kötü mü olmuş? super olmuş.

  • içindekiler kısmında yazan alengirli kimyasal maddelerin upuzun listesine rağmen en fazla 8 tür bileşen içeren saç temizleme ürünü. bunlar:

    1- sürfaktanlar (yüzey aktif maddeler, surfactants): esas işi yapan bileşen, bir şampuanın olmazsa olmazı. saç ve saç derisinde bulunan vücudun ürettiği yağ ve ter ile dış ortamdan gelen toz ve kirleri suda çözünür hale getirerek temizleyen maddelerdir. genelde en az 2 farklı sürfaktan kullanılır. en meşhurlarından birkaçı sodium lauryl sulfate, sodium laureth sulfate, ammonium lauryl sulfate ve cocamidopropyl betaine'dir.

    2- iyon tutucular (chelating agents): musluk suyunun ve şampuanın kendi bileşiminde bulunan kalsiyum ve magnezyum iyonlarına bağlanarak bunları kimyasal olarak etkisiz hale getirir. iyon tutucular olmazsa bu iyonlar, ingilizcesi "scum" olan maddenin oluşumuna yol açar. suda erimeyen, yani su ile kolayca akıp gitmeyen bu madde saç ve saç derisine yapışır, saçın mat ve keçe gibi olmasına sebep olur. hani bildiğimiz kalıp sabun ile elinizi veya bir şeyi yıkadığınızda durulama suyunun üstünde biriken gri pis şey vardır ya, işte o scumdır. iyon tutucular ayrıca şampuanda mikroorganizma üremesini ve şampuanın bozulmasını önlemeye yardımcı olurlar. ethylenediaminetetraacetic acid (bkz: edta) bu maddelerden en meşhurudur.

    3- ph düzenleyiciler (ph adjusters): saç ve saç derisinin ph'sı düşük olduğundan ve yüksek ph bunlara zarar verdiğinden şampuanın ph'sını 5,5 civarına düşürmek için kullanılır. örnek olarak sitrik asit (bkz: limon tuzu) ve glikolik asit verilebilir.

    4- koruyucu maddeler (preservatives): şampuanda mikroorganizma üremesini önler. bu, iki sebeple önemlidir: mikroplar şampuanın bozulmasına (kötü koku, kıvamda ve renkte değişme, temizleme görevini yapamama) ve ciltte enfeksiyona yol açar. koruyucu maddelerden bazıları sodyum benzoat, tetrasodyum edta ve parabenlerdir.

    5- saç kremi etkili maddeler (conditioning agents): saçın görünüşünü ve dokusunu güzelleştirmek, taranmasını ve şekil verilmesini kolaylaştırmak ve elektriklenmesini önlemek amacıyla kullanılır. kuru saç ve yıpranmış saç için olan şampuanlarda bunlardan bolca mevcuttur. yalnız yağlı saçların tam olarak temizlenmesini engeller ve yeni yıkanmış saçın bile kirli görünmesine yol açarlar. aslında teknik olarak bu maddeler "kötü" kirin yerini alan "iyi" kirlerdir, çünkü zaten durulama ile gitmesin ve saça tutunup kalsın diye şampuanlara ilave edilirler. bunlar, ikisi bir arada (şampuan + saç kremi) olmayan şampuanlara bile konulmaktadır. yani pratikte hemen hemen bütün şampuanlar saç kremli. bunlardan birini içermeyen şampuan bulmanın neredeyse imkansız olduğunu, milletin internette fellik fellik silikonsuz şampuan aramasından anlayabilirsiniz. en meşhurları dimethicone, dimethiconol, propylene glycol ve polyvinylpyrrolidone'dur.

    6- köpürtücü maddeler (foaming agents): tüketicinin "köpük = temizlik" algısını suistimal etmek için, başka hiçbir fonksiyonu olmamasına rağmen şampuana ilave edilen maddelerdir. sürfaktanlar ile sağlanan köpürmenin artmasını sağlar ve şampuan kullanıcısını tatmin ederler. cocodiethanolamide bu maddelerden biridir.

    7- kıvam artırıcılar ve opaklaştırıcılar (thickening agents and opacifiers): saçı ve saç derisini değil ama şampuanı fiziksel ve görsel olarak güzel göstermek için kullanılırlar. neredeyse bütün şampuanlar esasında şeffaftır. ancak bu görünüm tüketicinin zihnindeki şampuan algısına göre "hafif" kaçacağından opak görünüm elde etmek için bu maddelerden yararlanılır. ayrıca tüketici "bu şampuan su gibi" demesin diye kıvam artırmak için kullanılırlar. başka hiçbir görevleri yoktur. bu maddelere örnek olarak glycol distearate ve bildiğimiz tuz (bkz: sodyum klorür) verilebilir.

    8- özel katkı maddeleri (specialty additives): vitaminler, provitaminler, bitkisel özler/yağlar, otlar, çöpler ve sazan avında kullanılan diğer maddeler bu gruba girer. belki çok az olan belki de hiç olmayan etkilerine rağmen reklamlarda bas bas bağırılan ve ürün etiketlerinde gözümüze sokulan "mucizevi madde"ler, "complex"ler, "teknoloji"ler bunlardır. ayrıca bu gruptan bir-iki maddeyi değiştirerek aynı şampuanı farklı özelliğe sahip yirmi çeşit şampuanmış gibi satmaya yararlar. özetle tamamen pazarlama hilesi. peki bu maddeler neden hiç işe yaramıyor / yeterince işe yaramıyor? şampuanlanma süresi o kadar kısadır ki bu süre gerçekten etkili olan bir madde için bile çok azdır. sırf bu nedenle medikal şampuanların prospektüslerinde 5 veya 10 dakika saçta bekletmek ve tekrar etmek gerektiği gibi uyarılar yer alır. ayrıca şampuanın özelliği suda çözünmeyen maddelerin suda çözünmesini sağlayarak durulama ile saçtan uzaklaşmasını sağlamaktır. tıpkı saç ve saç derisindeki yağın ve kirin durulama suyu ile akıp gitmesi gibi bu gruptan maddeler de aynı şekilde akıp gider. yani teknik olarak bu maddeler aslında kirdir ve şampuan bunları temizler. netice olarak yıkama sonrası saç ve saç derisinde bu maddeler kalmadığından uzun süreli etkileri söz konusu değildir. durulamayla saçtan uzaklaşma konusundaki tek istisna "saç kremi etkili maddeler"dir (bkz: madde 5). son olarak, zaten gerçekten işe yarayan özel katkı maddeleri medikal şampuanların bileşiminde karşımıza çıkıyor (bkz: çinko piriton).

    şampuanlar bunların dışında boya, parfüm ve tabii ki yarıdan çok daha fazla miktarda su içerir. medikal şampuanlarda ise ilave olarak etkin maddeler yer alır.

    görüldüğü üzere bir şampuanda olması gerekenler sadece ilk 4 gruptan maddeler. beşinci gruptan maddeler ise saç tipine ve tüketici arzusuna göre eklenebilir. ancak son 3 grup tamamen lüzumsuz ve tüketiciyi kandırmaya yönelik. internette her yerden fışkıran doğal/organikçi, bitkici ve sülfatsız şampuan hayranı tayfanın esas odaklanması gereken yer burası.

  • zorunlu edit: ustayı ayağına çağırdın diyenler olmuş. yok efendim eve gelmedi, vatsaptan foto ve video yolladık. eve gelemezmiş önce işi görmeliymiş. ayrıca işin uzunluğundan ve emeğinden bahsedilmiş. parçayı eve getirip takmamız 30 sn sürdü. (sıcak-soğuk ayarı yapılan kolun içinde bir parça idi) indirim yapabilir miyiz diye konuştuğumuzda akşam saatinde - ki saat 6 civarıydı- bu fiyatın normal olduğu, yarın ölü bir saatte çağırırsak ücreti 170 liraya düşüreceğini söyledi. 30 liralık farkı saate göre belirledi.

    az önce tecrübe ettiğim durum. duşa kabin su akıtınca tesisatçıyı aradım. baktı, 200 liraya olur anca dedi. biz de hırdavatçıdan 10 liraya parçayı aldık. kendimiz uğraşıp yaptık.

    el işçiliğine 190 lira alınır mı?!

    evinizde bozulan bir şey olduğunda siz yapın, uğraşın en azından. bu hırsızlara para kaptırmayın.