hesabın var mı? giriş yap

  • adam 16 yasindaki kizini/kardesini artik herneyse yakinini kaybetmis. aglamakli yari cinnet halinde isyan ediyor.

    16 yasinda yakini adamin en sevdigi belki de. perisan olmus, gelip yuzume anama babama sovse boynumu egerim sesimi cikartamam.

    biri cikmis serefsiz demis,birisi cikmis okuzce demis sizin yuzunuzden demis blabla...

    siz nasil bu kadar kotusunuz? nasil bu kadar duygusuz empati yoksunusunuz?

    lan bu adam oylesine sokak roportajinda mi konusuyor? adamin en sevdigi olmus sapan sacma bir bombali saldirida sucsuz yere birakin bagirip cagirsin onu da cok gorecek kadar haddi nerede buluyosunuz?

    su videoyu izleyip su durumdaki adama serefsiz dedirtebiliyosa bir din bir insana, o din yerin dibine girsin.

    allah varsa hepinizin belasini versin, cennet icin yaptiklariniz cehennemliklerin aklina gelmez.

  • nba'in tüm zamanlar asist ve top çalma lideri olan efsanevi point guard. magic johnson 42 yaşına kadar oynasa onun asist rekorunu kırar, sadece asist üzerine kurulu bir oyuncu gibi başlıkta garip entryler mevcut. bu makine mühendisi kılıklı tip, magic'in asist rekorunu kırarken 860 maçta oynamış. magic ise 874 maçta oynamış. bu ne demek oluyor? magic 32 yaşında basketbolu bıraktığına göre john stockton bu rekoru kırarken ikisi de prime'ında demektir. john stockton rekoru 38 yaşında kırdı gibi bir durum yok. kaldı ki adam nba'de ki ilk üç yılında back-up point guard.

    bu adam sırf asist üzerine kurulu bir oyuncu demek için hiç bir maçını izlememiş olmak lazım. maçını izlemediyseniz de dönün bakın bari prime zamanında ki istatistiklerine. hücumun ana temeli pick and roll olan bir oyunda efektif bir skorer değilse zaten bu kadar asist yapması mümkün değil. yanında karl malone gibi bir skorer varken de gerekmedikçe takımın skor lideri olmaz. %50'yle 15-17 sayı ortalamaları olması bu yüzdendir. kendisinin skorer olmamasından kaynaklı değil.

    nba kariyerinde hiç şampiyonluk yaşamaması meselesine gelelim. biraz nba'i takip eden ve amerikayı bilen biri için bunun cevabı basittir. 19 sezon utahta oynarsan nah alırsın. bu adamın oynadığı her sezon utahla playoffa kalması,5 konferans finali ve 2 kere nba finali oynaması bile başlı başına bir inceleme konusudur. final oynadığı dönem de mj için çizilmiş projenin son aşamasına denk gelir.

    benim gözümde top elindeyken en iyi basketbol tercihlerini yapan muhasebecidir. en çok saygı duyduğum oyuncu da kendileridir. nedeni de kendisinden beklentilerle çıktığı seviye arasında ki uçurumdur. kidd,magic vb point guardlar lige girmeden o seviyelere çıkması beklenen isimlerdi. stockton ise utah tarafından 1984 draftinde 16'nci sıradan seçildiğinde salonda büyük bir uğultu olmuştur. kimdir bu herif diye. 19 sezon oynayıp kariyerini bitirdikten sonra da arenanın önüne heykelini diktiler.

  • normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.

    karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:

    http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg

    yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.

    yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.

    bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.

    kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.

    "ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."

    anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.

    "bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.

  • böyle başlıklar görünce mutlu oluyorum lan. geçen de bi manyak çileğe sövüyordu mesela. adam baya baya hırs yapmış çileğe sövüyor. adam çileğe sövebilcek kadar dertsiz.

    şaka bi yana, bombalar patlamasin insanlar ölmesin de çileğe mi sövüyorsunuz, armuta mi kızıyorsunuz; çayı mi önce koyuyorsunuz suyu mu sonra koyuyorsunuz.. hep bunları tartışalım.

  • uyku düzenini yoluna koymak için neler yapmalı?

    1- aydınlık-karanlık döngüsünü bozmayın: sirkadyan ritim (biyolojik saat) günışığı ve karanlık ile senkronize olur. bu yüzden:

    * yatak odanızın perdelerini mutlaka aralık bırakıp yatın, günışığını sabah odanızı aydınlatsın.
    * gündüz dışarına bir miktar zaman geçirin ve çalıştığınız mekanın günışığı almasını sağlayın.
    * akşam uykudan bir kaç saat önce ışıkları mutlaka kısın. böylece biyolojik saatiniz doğal ritmi korunmuş olur.

    2- gece kan şekerinizi düşük tutun: akşam yemeğini uykudan 4 saat kadar önce yeyin. ardından atıştırmayın.

    3- gündüz egzersiz yapın: bütün gün oturarak çalışanlardan iseniz 10dk kardıyo yapın ki metabolizma hızınız yükselsin, stres hormonları degrade olsun. egzersizi uykudan en az 4 saat öncesinde yapın. adrenalin yüksek iken de uyuyamazsınız.

    4- kafanız sürekli meşgul olduğu için uykuya dalmakta zorlananlardansanız:
    * sakin bir podcast veya uyku müziği dinleyerek düşüncelerinizi devre dışı bırakın.
    * yatmadan önce meditasyon yapın.

    5- haftasonları da aynı saatlerde yatıp kalkın.

  • vay aq böyle bir hayatı gta vice city de bile yaşayamadım.

    bir tarafta 6 yaşında açlıktan ölen kiz çocuğu diğer tarafta babasının aldığı hediyeye helikopterle bakmaya giden çocuklar. aynı ülkede aynı dönemde.

  • bir venezuelalı'nın st.petersburg'da(rusya) 10 dk içinde çıkarttığı pasaporta gözümle şahit olduktan sonra, hala çıkıp "devletin ne suçu var amuğa goyyum" şeklinde beyanat verenlerin suratına tükürmek istediğim kriz bu.

    zaten dünyanın en pahalı pasaportu ulan devletinin sana reva gördüğü 40 sayfalık defter. sen hala nasıl olur da bunu savunursun. nasıl olur da bunu normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışırsın be hey dürzü!

    senin devletin değil mi bu 40 sayfalık defteri "değerli evrak" statüsünde sana satan, senin devletin değil mi 40 sayfalık defter için neredeyse bir aylık asgari ücret talep eden, senin devletin değil mi bir de çıkıp "pasaport bitti, dağılın lan!" diyen..

    senin devletin arkadaşım senin devletin! benim devletim değil bu, senin devletin. eğer sen hala çıkıp bunu normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyorsan, yok firmanın bilmem neyi filan diyorsan senin devletin, benim değil!

    o zaman devlet çıksın yine aynı değerli evrak statüsündeki hazine bonolarına da bitti desin ya? demez di mi, diyemez. çünkü neden, çünkü soyulacak kaz çok. daha durun vatandaşın cebindeki 10 kuruşu almadı bu devlet.

    unutma arkadaşım unutma!

    seyahat özgürlüğü bir lüks değil, insan hakkıdır. sen eğer buna devlet olarak maddi-manevi engel oluyorsan en büyük suçlusun. eğer vatandaş olarak da sessiz kalıyorsan da onun yandaşısın ve suç ortağısın.

    başka hiçbir şey değil..