hesabın var mı? giriş yap

  • bu nasıl bir gazeteciliktir.
    alın teriyle yerin metrelerce altında şerefiyle çalışan bir madenciyi kıyaslayacak başka birini mi bulamamışlar da bu "şey" ile kıyaslıyorlar.

  • arkadaşın annesi çay koymak için mutfağa geçtiğinde kısa süreli olarak dilberay'a geçiş yapılır.

  • kemal doğulu: özlem sen ilk bölümlerde sessiz sakin biriydin, sonradan değiştin.
    yarışmacı özlem özden: evet ilk başlarda burada tozdan ışıktan lenslerimle sorun yaşıyordum, kendimi ifade edemiyordum... vs... vs... vs... (uzun açıklamalar)
    kemal doğulu: bütün bunların sebebi lens mi yani, lense mi bağlıyoruz? ne dedin tam anlamadım ben? ne dedi?
    nur yerlitaş: evet ne diyor bu?
    öykü serter: özlem lensmiş.

  • bugün tanıştığımdır. bir baktım ön tarafa oturmuş bir yaşlı teyzeyle tartışıyor. arkada birkaç genciz. kulak kabarttım. "biz keyfimizden direksiyon sallamıyoruz, hakkım olan 1 tl'yi vereceksin!" diyor şoför bağırarak. kadın da "engelliye bedava dediler kartımı gösterdim sana!" diye bağırıyor. adam çekti kenara açtı kapıyı "ya 1 tl ver ya da in arabamdan!" diye bağırdı. ben kalktım, bir lira verdim şoföre. "senin parana ihtiyacım yok. ben hakkımı istiyorum!" dedi. "sorun çıkmasın diye veriyorum abi al şunu devam et" dedim. yine bağırıp direksiyonun ön tarafını yumruklayınca arkadan bir delikanlı gelip "hooop birader noluyo" diye çıkıştı. adam sürmeye devam etti. sonraki durakta inecektim. sonra tuttum teyzenin kolundan "gel annem aşağı inelim arkadakine bineriz" dedim. kadın beddua ede ede gözleri dolu dolu indi arabadan. "şikayet edicem seni, 20.000 ceza kesecekler sana!" diye bağırdı şoföre. şoför çıkışan gencin etkisiyle sanırım sessiz kaldı. teyzeyle indik. "oğlum vallahi engelliyim bak göstereyim kartımı sana" diyerek itirazıma rağmen kartını çıkarıp gösterdi. "verdin mi sen ona para?" diye sordu. verdim, deyince, "niye veriyorsun, alsaydın geri" dedi ve ağlamaya başladı. "verecek param olsa 1 değil 1,5 veririm ama yok işte" dedi. arkadan diğer araç gelene kadar birbirimize sarıldık, helalleştik, sonraki arabaya bindi teyze, şoför "bedava, sorun yok" dedi ve gitti.

    öyle işte.

    peşin not: engelli kartı sadece bedensel engele verilmiyor. örneğin şizofreniye de engelli veriliyor. teyzenin dediği gibi "15 doktordan alıyorlar onu". tanıdığım var şizoaktif bozukluk sebebiyle %40 engelli diye geçiyor. teyzenin ne sorunu vardı bilinmez...

  • pissti programinda karsimda oturuyordu, bir muddet kesistik. konusayim dedim ama sonra "ne yapiyon abi canli yayinda delirme" dedim, cekindim. sonra o bir soru sordu, sessizligi bozdu. ama ben mal gibi baktim, yanitlayamadim.

    sonra olmadi o is, ardi devami gelmedi. ajdarla da soyunma odasinda yakinlik yasadik. tvde gordugunuz herkes aslen bin kat daha yakisikli, kendimden biliyorum.

  • simdi dusunuyorum, bugun galatasaray'in gosterdigi tepkiyi; ayni olay fenerbahce'nin basina gelse neler hissederdim, ne yapilirdi diye; ve nedense hakkaten bu saygi duydugum ve takdir ettigim durusu sergilemeyecegimizi neredeyse adim gibi biliyorum. kuvvetle muhtemel teknik heyeti kovmak dursun -bogdan tanjevic'e neler yapti sabredildi, bu mu sonu olurdu allah sakina?- , aziz yildirim yuksek ihtimalle cikip "hazirlik macinda ceza da cekmek neymis?" gibilerinden birseyler soylerdi. iste o zaman is adami ile spor adami ayriligi yine yeni yeniden ortaya cikardi.

    velhasil resmi sitesindeki aciklamasi ile olsun, verdigi tepkiyle olsun, gosterdigi durus ve sifir taviz ile olsun saygiyi hakeden asirlik bir camiadir, rakiplerin guzellerindendir.

    (bkz: rakibe sempati duyulan nadir anlar)

    edit : ey kendi takimini dunyanin en yuce insan sanan, rakibinin yaptigi dogrulari bile inkar eden, fanatik olmayanlar kendilernden saymayan, kendi dusuncelerini paylasmayan tum fanatikler ! hepinize kafam girsin ! kafam orda kalsin, bacagim girsin ! zira siz ancak tribun agzindan anlarsiniz. sizin gibiler yuzunden spordan sogudum amina koyim...

  • bir tur daha dönüşüp yeniden erkek olurdum. bu ülkede kadın olunmaz olm manyak mısınız? resmen "survival mode"da oynuyorlar hayatı.

  • çoğu zenci futbolcu kendisini hayır işlerine adamaktadır. futbolu bıraktıktan sonra kurdukları vakıfların işleriyle ilgilenir ya da kurulmuş vakıflara destek olurlar. geri kalmış ülkrlerinin bakanlıklarını federasyonlarını veya spor bakanlığı bünyesindeki kurumlarını kalkındırmaya çalışırlar. ülkelerine vakıf futbol okulları açıp bizzat kendileri işin başında durup çocukları suçtan uzak tutmaya ve aralarından yetenekli olanlarını futbolcu yapmaya uğraşırlar
    yokluk çok kötü bişey oğlum. kendileri bu yoklukla büyüdükleri için aynı durumdaki insanlara yardım etmeyi teknik direktörlük yaparak servetlerine servet katmaya tercih ederler.

  • --- spoiler ---

    marvel cinematic universe'ün altıncı dizisi olan moon knight'ın sonuna geldik. belki de şu ana kadar ki en başarılı mcu dizisi ile karşı karşıyayız. soluksuz geçen bir altı haftaydı. daha önce mcu'da görmediğimiz ve ilk kez dizi ile tanıdığımız bir karakter olmasının da bu heyecana büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

    marvel studios, temmuz 2019'da comic-con'da wandavision, the falcon and the winter soldier, loki, what ıf ve hawkeye dizilerini duyurmuştu. ardından d23 etkinliğinde moon knight, ms. marvel ve she-hulk dizileri duyuruldu. ilk 5 dizi marvel studios için dizi işlerine de giriş anlamını taşıyordu. dizilerde de çok başarılı oldu. yine de dikkatli bakıldığı zaman ufak tefek pacing pürüzlerini görmek mümkündü. (salgının olumsuz etkilerinin de olduğunu unutmamak lazım.) wandavision'un 10 bölüm olması gerekiyordu. the falcon and the winter soldier da salgın ile alakalı hikaye akışının diziden çıkması gerekti. loki'nin belki bir bölüm az olması daha iyi olurdu. what ıf'in bir bölümü yayınlanamadı. hawkeye'ın kurgusu özellikle ikinci yarısında problemliydi.

    moon knight'a gelindiğinde ise pacing anlamında çok büyük aşama kaydedilmiş. önceki dizilerin pürüz olarak bahsettiğim eksi yönlerine sahip değil. üstelik kendi içerisinde 6 bölüm olmasına rağmen finale kadar klasik origin hikayesi olan kısım, ındiana jones/mummy tarzında olan bir kısım, akıl hastanesindeki kısım ve sinema filmi gibi düşünürsek third act dövüşü gibi bölümlere ayırmak mümkün. bunlar son derece başarılı bir kurgu ile bir araya getirilmiş. ilk 5 diziden sonrasını dizilerin sonraki aşaması olarak görürsek, ms. marvel ve she-hulk'tan da aynı başarıyı bekliyorum.

    dizinin geneline geçmeden önce oscar ısaac'e ayrıca değinmemiz gerekiyor. ilk açıklandığı zaman çizgi romanlardan karaktere aşina olanlarımız az çok neden ısaac gibi gerçek anlamda oyunculuğu çok güçlü birinin seçildiğini tahmin etmiştik. ama oscar ısaac'in bu derece bir oyunculuk sergileyeceğini şahsen tahmin etmemiştim. moon knight'ın çizgi romanlarda bildiğimiz üç kişiliği olan marc spector, steven grant ve jack lockley kaynaktan farklı olarak oscar ısaac'ten en iyi performansı alacak şekilde revize edilmiş. ısaac her bir karakteri oynarken sesini farklı kullanmak ya da duruşunu değiştirmenin ötesinde yüzünün farklı kaslarını kullanarak resmen bambaşka insanlara dönüşmüş. onun bu performansının dizinin en büyük artılarından biri olduğunu net şekilde söyleyebiliriz.

    oscar ısaac'in karşısına da elbette ethan hawke gibi bir oyuncu cast edildi. marvel bu dizilerde özellikle karşılıklı çok zaman geçirecek karakterler için çok başarılı oyuncu tercihleri yapıyor. elizabeth olsen - kathryn hahn, tom hiddleston - owen wilson, jeremy renner - hailee steinfeld gibi. moon knight dizisinde de oscar ısaac ve ethan hawke harika bir kimya yakalamışlar. ikilinin performansı diziyi bir üst level'a taşımayı başarmış.

    moon knight bir uyarlama olarak bakıldığı zaman çizgi romanlarından yer yer farklı ama yer yerde çok yakın olan bir uyarlama. karakter yaratıldığı günden beri bir çok yazar ve çizer tarafından farklı şekillerde boy gösterdi. dizi bir çok dönemden öğeler almış ve bunu mcu'ya uyacak şekilde birleştirmiş. hawkeye dizisi için net şekilde matt fraction döneminden esinlenilmiş diyebiliyorduk. moon knight en fazla jeff lemire dönemine göz kırpıyor olsa da çizgi romanlarına aşina olanların rahatlıkla görebileceği gibi karakterin çoğu döneminden öğeler ile hikayesini oluşturmuş. ki ben bunun çok başarılı şekilde yapıldığını düşünüyorum.

    khonshu başta olmak üzere antik mısır tanrıları tahminimin çok üzerinde dizide yer aldı. bu dizi duyurulduğunda beklemediğim bir şeydi. yalnız tercih edilen anlatıyı düşünürsek en doğru seçenek olduğunu söyleyebiliriz. zira çizgi romanlarda khonshu'dan bağımsız olarak moon knight'ı anlatabileceğin süre çok çok daha uzun. acaba khonshu gerçek mi değil mi sorgusu bu tip kurgulanan bir dizide işlemeyebilirdi. khonshu ve ennead'in direktman var olduğunu bilmek marc spector'ın derdini anlamamızda da bize çok yardımcı olmuş.

    dizi görsel olarak son derece tatmin ediciydi. sinematografisi, yönetmenliği, görsel efektleri başarılıydı. özellikle moon knight'ın kostüm tasarımı mcu'nun en iyi işlerinden biri olmuş. kostüme mumya estetiği kazandırmak harika bir tercih. mr. knight kostümü ise ayrı güzel. mr. knight çizgi romanlarda aslında ayrı bir kişilik. dizide marc spector kıyafet giydiği zaman bildiğimiz moon knight kostümünü giyiyor. steven grant ise mr. knight kostümünü giyiyor. dizi için iyi bir fikir olmuş. jack lockley'nin de bambaşka bir kıyafet giyeceğini tahmin etmem mümkün.

    marc spector'ın karısı olarak izlediğimiz layla el-faouly her ne kadar dizi için yaratılmış bir karakter olsa da çizgi romanlardaki bazı önemli öğeler kullanılarak oluşturulmuş. karakterin babası aslında scarlet scarab karakterinden uyarlama. son bölümde gördüğümüz haline de o yüzden rahatlıkla scarlet scarab diyebiliriz.

    karakterin origin hikayesi anlatılırken bushman ismi geçti. bushman, moon knight'ın en büyük villain'ı. origin hikayesindeki bağları çizgi romandaki ile aynı tutulmuş. önümüzdeki maceralarda karakteri görme ihtimalimiz çok yüksek. diğer taraftan moon knight hikayelerinin bir diğer önemli karakteri jean-paul duchamp (frenchie) ise dizi de bir kez telefon rehberinde göründü. o da ilerde görmeyi umduğum karakterlerden biri. çizgi romanlarda moon knight'ın asıl love interest'i olarak okuduğumuz marlene alraune dizide yok. onun bazı özellikleri layla ile birleştirilmiş. moon knight'ın vigilante tarafı dizide hiç gösterilmedi. eğer hikayenin devamında o yola girilirse bushman ve frenchie gibi karakterlerinde gözükmeye başlayacağını düşünüyorum.

    genel mcu açısından bakarsak dizi şu ana kadar ki yapımlar içerisinde evrenin belki de en dışındaki yapımı. ufak tefek göndermeleri kaldırsalar neredeyse mcu içerisinde bile diyemeyecektik. şu an için moon knight mini dizi olarak yerini koruyor. ama önümüzdeki günlerde ikinci sezon onayı gelebilir. karakter bir şekilde devam edecek. ama şu an için bunun ikinci sezon mu ? solo sinema filmi mi ? ekip filmi ya da dizisi mi ? olacağını bilemiyoruz. eğer ikinci sezon onayı gelmezse en uygun yer midnight sons tipi bir ekip filmi. orada blade, doctor strange, ghost rider gibi karakterler ile bir arada olabilir.

    --- spoiler ---

  • 1 dakika bile düşünmeden satardım. dünyaya bir daha mı geleceğim. seçme şansım olmadığı bir ülkede doğdum. satıştan gelen parayla almanya’ya gider coğrafi kaderimi değiştirirdim.