hesabın var mı? giriş yap

  • sedat ağır sıçmış.

    duyar kasacağım derken kendini rezil etmiş. çünkü saçmalamış.
    bir mayo ne kadar aq? google'a erkek mayo yazdım. hiç araştırmadan, 29 tl'ye çıktı karşıma en ucuzu.
    29 tl dediğin neredeyse artık bir paket sigara parası.
    bu olayın parayla zerre alakası yok.
    adam hanzo. mayo alacak parası olmayan adam, ortaköy'e ışınlanarak mı geldi?
    ayrıca sedatcığım, ekonomi çok iyi naraları atan berat'a da mention atmanı öneririm. yerse.

    (bkz: bak bunu buradan alın)

  • televole'nin televole olduğu zamanlar. yani futbolcular ön planda.

    mustafa adlı takımını,soyadını, hiçbir şeyini bilmediğim bi futbolcunun yanına gidiyorlar. amaç bir tane genel kültür sorusu sormak. şu diyalog geçiyor...

    -merhaba mustafa sana bir genel kültür sorusu sormak istiyoruz.
    -sorun abi.
    -bize, senin isminin harflerinden oluşan bir ülke söyleyebilir misin?
    -(biraz düşünür) valla bulamadım...kaç harfli?
    -3 harfli
    -hımmm... (biraz daha düşünür) baş harfi ne?
    -baş harfi "f".
    -hımmm... yok vallahi aklıma gelmiyor...
    -neyse ben sana kıyak yapıp 2. harfi de söyleyim "a"
    -hımm... faa... hımmm... yok vallahi bulamıyorum..
    -neyse mustafa. sorun değil. ülkenin adını söyleyim mi?
    -söyle abi.
    -fas.
    -hadi lan ordan fas diye ülke mi olur?

  • anayasal hak olmasına rağmen başaramayacağımız şey. düşün işte hakkın olmasına rağmen kapıda önünü kesip içeri almayacaklar. "burası işletmenin kardeş" diyecekler. istediğin kadar durumu anlat "burası işletmenin"den öteye gitmeyecek konu.

    jandarma ya da polisi aradığında normalde işin çözülmesi gerekecek ama öyle de olmayacak. çünkü polis işini yapmayacak. "10 lira için ne ayak yapıyorsun kardeşim" diye bir de seni suçlu çıkartacak. değil 10 isterse 1 lira olsun, bu senin hakkın ama kafalar çok başka.

    özetle; her alanda olduğu gibi burada da güçlü hakkı olmayan şeyleri senden benden alacak, seni koruması gerekenler de s*kine takmayacak. o iş yaş.

  • --- spoiler ---

    tanım: gündemde kalmak için mütevazı davranmak dışında kozu kalmamış ünlümsünün bir başka benzer yönde davranışı.

    --- spoiler ---

    bak seeen. haluk levent gibi bir efsane gündemde kalmak için mütevazı davranıyormuş. senin gibi bir beyinsizin dikkat çekmek için entry girmesi olmasın sakın o?

  • hayatında ast-üst ilişkisi nedir bilmeyen adam işte "dönüp kendi komutanına sıkabilirlerdi," diye saçmalamış.

    ulan, sen liseyi okuyup okumadığı belli olmayan, daha tuvaletin neresine sıçacağını bilmeyen, babasının "höğt lan!" demesiyle put gibi hazır ola geçen adamdan böyle bir mantık yürütmesini mi bekliyorsun?

    üstüne üstlük bir de utanmadan, arlanmadan bu çocukların vahşice katledilmesine ne diyor? "oradaki insanların öfkesi belki de kardeşinin, annesinin, babasının ölmesindendir."

    affedersin kardeş, ama ne yapmış olursa olsun; ister memleketi milyarlarca dolar dolandırmış olsun, ister annemi öldürmüş olsun, bir insana böyle davranmam. benim vicdanım var, ben bir insanım. ipini koparmış kuduz köpek değilim.

  • hiçbir tarihi kayıt olmamasına rağmen, "hitler'i öldürebilecekken öldürmeyip affetmiş adam." olarak anılmış, ingiliz kahramanı. bir süre sonra kendisi bile hitler tarafından kurgulanan bu saçma yalana inanmış olmalı. hitler, seçilmiş kişi olma fantezisine öylesine bağlıydı ki, henry tandey için yapılan yaralı adam portresinin bir kopyasını almış, bu konuyla ilgili tüm haberleri itina ile takip etmiştir. hatta zavallı tandey'nin bulunduğu muhit bombalanmış,adeta adama, "sen misin merhamet gösteren' dersi vermeye çalışmışlar.

    halbuki tandey her kimi affettiyse bu kişi, hitler olamazdı. tarihî kayıtlar bu durumun tam aksini göstermektedir. tandey o vakitler cepheden ayrılırken,hitler çoktan almanya'ya dönmüş idi.

    bu tür hikâyelerin merhamet kavramı ile sorunu olan kişiler tarafından sahiplenilmesi ve günümüzde bile tevafuk kavramına açlığı yansıtması bakımından önemli görüyorum. hayat öyle uhrevi hikâyelerle dolu değil. hayat işte hayat.

    durumu daha net açıklayan makale

  • dünyanın en büyük call center yalanı. ama tam yalan da değil. zira kainatta zamanın yol açtığı değişimlerin tamamı bir güncelleme kabul edilebilir. mesela isp'ye meteor mu düştü? "binamızın iskelet yapısında ve çalışanlarımızın vücut ısısında bir güncelleme var" diyebiliriz. mesela fiber kablosunu fare mi kemirmiş? "fiber kablomuzun sağlamlığında bir güncelleme oluyor".

    bu yalanı detect etmek de çok kolay: "ne zaman bitecek?" diye sorun.

    eğer "bilemiyoruz çünkü bu güncellemeler allah tarafından yapılıyor" deniyorsa belli ki güncelleme lafı süzme yalan. yine çok geniş bir zaman aralığı veriliyorsa mesela "10 saat" deniyorsa yine yalan. eğer 2 saat sonra aradığınızda tekrar aynı zamanı söylüyorsa (mesela yine 10 saat) kesin yalan. katıksız yalan. orada verilen süre sizin bir daha ne kadar süre aramanızı istemediklerinin süresi oluyor.

    ne zaman yalan değil:

    3 gün önceden "güncelleme yapılacağından şu saatler arasında sistemimiz erişilmez olacaktır" haberi veriyorlarsa o planlı güncellemedir doğrudur. ama zaten öyle bir bildirim yapılsa call center'ı aramanıza gerek kalmayacak.

    o yüzden galiba peşin peşin bu lafın her daim yalan olduğuna hükmedebiliriz.

  • 1990'larda çocuk olan insandır.

    ahh ahh o dönemler lc waikiki'den giyinmek ne popüler bir şeydi. niye popülerdi tam olarak bilemiyorum ama lc waikiki'ye gidip maymunlu maymunlu eşofmanlar aldığımızı ve çok mutlu olduğumu hatırlıyorum.

  • gidebilir, boşandıktan sonra.

    istanbul sözleşmesine laf atmaya çalışmış başlığı açan kıt akıllı yazar, olmayan aklı sıra. sözleşme olmasa ne yapacaksın, kafasına mı sıkacaksın yoksa zincirle mi bağlayacaksın? çıkar içindeki teröristi de hepimiz görelim. kıvırma dansöz gibi.

    edit : başlık başa kalmış, konuyu açan [(bkz: gulerken dusunen adam)gulerken dusunen adam] tüm sözlük ahalisinden lafı yedikten sonra mesajını silmiş, korkup kaçmış.