ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1=0
-
- güntekin. fenerbahçe'nin oyun formatı ne?
- 4-4-1-1 hocam.
- sondaki 1 kim?
- daniel güiza.
- yani 0.
fatih sultan mehmet'in italya seferi
-
asırlık çınar halil inalcık' tan:
" ... fatih' in herhangi bir fetih planı mevcut oldu ise o da, tuna' dan fırat' a kadar doğu roma imparatorluğu' nu eski sınırları içinde canlandırmak, buradaki hanedanlara son vermek veya macaristan, venedik, ceneviz gibi dışarıdan gelip hakimiyet kurmuş devletleri bu yerlerden atmaktı. istanbul' u fetih yoluyla ele geçirmiş olması dolayısıyla, kendisini doğu roma kayserlerinin meşru varisi sayıyordu. türk devlet geleneğinde taht ili' ni ele geçiren han, bütün imparatorluk ülkesinin meşru ve tek hakimi sayılır, kemal paşazade' nin dediğine göre fatih, konstantiniyye sahibi olarak urum sınıfında tekfur adına bir adam bırakmamayı fetih politikasının planı olarak tespit etmiştir. fatih, buna denk olarak fetih siyasetinde roma' nın tek meşru hükümdarı olarak italya' yı fethetmeyi de ciddi olarak düşünmüştür. o zamanki batı kaynakları bunu ciddi olarak düşündüğünü belirtirler. 1480' de gedik ahmet paşa kumandasında güney italya' da pulia' da otranto alınmış, ertesi gün sefer mevsiminde roma' yı zapt etmek için gerekli orduyu toplamak üzere gedik ahmet paşa rumeli' ye dönmüştü. fakat 1481 yılının fatih ordusu başında ölünce (3 mayıs 1481) otranto' daki kuvvetler yalnız kaldı. 500 kişi napoli kralı hizmetine alındı ve papa kuvvetlerine karşı başarılı savaşlar verdi. gedik ahmed paşa 2. bayezid' i saltanatta desteklemek üzere istanbul' a döndü...
özetle, istanbul' un fethi ve ondan sonraki büyük fetih başarıları fatih'e, roma ve islam cihan hakimiyeti fikrini vermiş olmalıdır. "
akademik ders notları 1938-1986
9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçı
-
şu maçta bile acaba tur gelir mi dedirtebiliyorsa galatasaray, bize tebrik etmek düşer. helal olsun.
dipnot: bronşlarıma kadar fenerbahçeliyim.
başörtüsü referandumu
-
bu kılıçdaroğlu nun varya yatacak yeri yok!
deniz baykal 1, bu kılıçdaroğlu 2!
hiç gereği yokken, gündem ekonomi olmalıyken geçmişte kalmış bir durumu açtı al buyur işte!
istifa et,bırak artık şu chp yi, düş yakamızdan yahu!
ferdi özbeğen
-
rakıya ilk başladığım zamanlarda, izmir'de pasaport'taki gemideki balık restoranlarına gitmiştik.. ferdi abi bizden çok önce gelmişti mekana, ve etrafindakileri eğlendiriyordu.. biz daha 20li yaşların başında tıfıl gençler olarak "aa ferdi özbegen mi bu" "yok o degildir" "yoo" derken, "evet yakışıklılar ferdi abinizim ben" diye muhabbetim ortasına dalmıştı ferdi abi.
biz o zamanlar rakıyı eğlencesine içerdik.. içine su katar, buza yer ayirirdik 2 parmak.
ama şimdi büyüdükçe, rakıyı beraber içtiğimiz insanlar bir bir gidince, neşet ertaş bırakınca en başta, rakı bardağı içinde görünmez bir kederle geliyor.. arkada biriktirdiğimiz seneler artınca, buz için ayrilan iki parmak yer, özlemle doluyor.. ferdi özbegen, neşet ertaş, karşı komşu orhan amca, anneannem, mehmet amca derken, gidim gidim suya ve buza yer azaliyor sirf özlemle beyazlaşıyor rakı..
ve radyoda ince bir saz çalmaya başlıyor.. efkarim birikti sığmaz içime, bir sitem etsem de azdir kadere..
22 aralık 2020 aihm'in demirtaş kararı
-
malum zat, çevresi ve takipçileri tarafından "dış güçler" şeklinde yorumlanacak olan karardır. zira hak hukuk bilmezlik bunu gerektirir.
young deneyi
-
deney detaylıca zaten anlatılmış başlıkta.
ancak bu deneyde önemli olan, ve başlıkta çok detaylıca değinilmemiş olan, ve tüm fizik dünyasını şoke eden, ve çıkmaza sokan detay şudur:
elektonlar çift yarık deneyine sokulduğunda parçacık gibi davranacakları düşünülürken, dalga gibi davranırlar. fizikçiler buna şaşırır ve deneye elektronların yarıklardan geçerken nasıl davrandıklarını ölçümlemek üzere düzeneğe ölçücü sistemler bağlarlar (gözlemci). ve şoke eden bir durum ortaya çıkar: elektronlar gözlemlenmiyorken (ölçümlenmiyorken) dalga gibi davranırlarken, gözlenmeye başlandıklarında birden aynı elektronlar aynı deneyde parçacık gibi davranmaya başlamışlardır.
bu şok edeci bir durumdur.
acaba elektoronlarda bilinç mi vardır da, gözlenlendiklerini anlayınca birden davranışlarını değiştirmişlerdir?
yoksa evren gercekten bir matrix, bir similasyon mudur da, veri tasarrufu için, sadece izlenen bölgedeki evreni oluşturur, gözlenlenmeyen bölgede oluşturmaz (kimse izlemiyorken, düşen bir ağaç ses çıkarır mı felsefi sorusu) .
bu o kadar şok edici bir durumdur ki, hala açıklanamamıştır. açıklamaya zorlayan zorlama teoremlerle geçiştirilmektedir. bu atomik boyutlardaki kuantum dünyasıdır.
bu o kadar olağanüstü bir durumdur ki, o güne kadar bilim newton'dan beri deterministken, yani aynı koşullarda aynı sonuçları veren bir evreni tanımlıyorken, birden belirsizlik ilkesi gelmiş, ve aynı koşullarda aynı sonuçları vermeyen bir evren oluşmuştur, yani indeterminizm belirmiştir.
bu, bilim determinist olduğu için o güne kadar determinist yorumlar yapan büyük felsefecileri de sarsan bir durumdur. yani neden-sonuç ilişkisini bile çökertebilecek bir durumdur. bazı felsefeciler bu indeterminizmin çıkması ile felsefi evren yorumlarını, neden sonuç doğrusallığını da değiştirmeye başlamışlardır.
deneye dönecek olursak, bu deneyi yorumlayan en büyük iki teorem vardır.
1. kuantumdaki bu garip durum bazı şeyleri hala keşfetmediğimizden açıklanamamaktadır. aslında gözlemci gözlenene etki etmez. yani belirsizlik ilkesi de aslında determinist bir kurala bağlıdır ancak hala onu keşfedemedik. ancak bunu açıklayacak denklem eninde sonunda keşfedilecektir.
bu denkmeme her şeyin teoremi, theory of everything denir. bu denklem bulunduğunda kuantum ile makro evrenin newton'sal fizik kuralları bağdaştırılacak, gariplik ortadan kalkacak, ve evreka denecektir.
2. bu deneyin ikinci yorumu, bohr ve arkadaşlarının ortaya attığı kopenhag yorumu'dur. buna göre biz birşeyleri hala keşfedemediğimiz için anlayamadığımız için indeterminizm, belirsizlik ilkesi yoktur kuantum dünyasında; zaten kuantum dünyası doğası gereği doğuştan indeterminiktir, yani biz her şeyi anladık, ve gördük ki evren determinist değil, belirsizlik üzerine kuruludur. ve gözlemci gözleneni bile etkileyebilir.
ancak bu da kuantum dünyasındaki indeterminist dünyadan, newton ve einstein fizik kuralarına bağlı determinist makro evrenin nasıl oluştuğuna açıklık getiremeyen, garip bir durum ortaya çıkarır. bu da açıklanamayan bir durumdur şu an için.
deneyin güzel bir görseli, anlatımı için:
(bkz: https://www.youtube.com/watch?v=q3h7wr_ir3w)
1 milyon tl'lik makam aracının 322 bin tl olması
-
"hazır ucuz yollu alabiliyorken en iyisini alalım" mantığıdır. bu mantıkta göze batan birkaç ahlâksızlık mevcut:
1. diyanet işleri başkanı olarak kendi kurum dergine "müslümanlar lüks batağına saplanmıştır" derken gidip en lüks aracı neden alıyorsun?
2. aracın sadece içi lüks değil, aynı zamanda motoru da 5 litre benzinli bir motor. başta güttüğün mantığın aynısı burada da mevcut: "nasıl olsa cebimden benzin parası çıkmıyor". bu durumu etik buluyor musun?
3. vatandaş neden senin 322 bin tl'ye aldığın aracı 1 milyon tl'ye alıyor? kendi kendine hiç bunu sorguluyor musun?
kediye tekme atan kadını döven gençler
-
kedi masum, kadın zalim. masuma zarar vermek zulümdür, zalime zulüm ise adalet.
erdoğan'ın 370 vekil için baskın seçime gitmesi
-
370 olmadı da diyelim ki ebesininki oldu, o da olumlu.
edit: bu sefer 370 alır diyen arkadaşlar için tarihi bir hatırlatma yapayım. aşağıda a.k. partisi'nin girdiği seçimlerde çıkarmış olduğu milletvekili sayıları mevcut, bir göz atın, üstüne bir şey söylemeye gerek yok.
2002 - 363 milletvekili
2007 - 341 milletvekili
2011 - 327 milletvekili
2015 - 317 milletvekili
aradaki haziran seçimini ve 258'i araya eklemeye gerek bile duymuyorum. *
heidi
-
heidi'nin dedesiyle bir ağaç dalını peynire saplayıp ateşte kızartması. ben buna o kadar özenmiştim ki babama yaptırmaya kalkmıştım. babamın dükkanına gittiğim günler* öğlenleri yemeği babam hazırlardı. heidi'de okuyunca "ateşte peynir kızartalım" demiştim. "oğlum yanar öyle peynir bişeye benzemez" dediyse de ikna olmadım. "kitapta yazıyor baba" deyip ısrar etmiştim. onun üzerine bildiğin kalıp beyaz peyniri piknik tüpünde eritip ne olacağını göstermişti. büyük hayal kırıklığına uğramıştım. "istersen artık bunu yumurtaya katalım peynirli yumurta olsun" demişti. üzüntüyle kabul etmiştim. peynirli yumurta da çok güzel olmuştu.
ama o peynir meselesi johanna spyri'nin okurlarına çaktığı en büyük kazıktır. kimi yiyosun ya. nasıl kızartıyosun peyniri. hislerimle oynadı adi kadın. kesin kendini "alplerde özel bir peynir var" diye savunuyordur. pis yalancı.
edit: beşyüz tane mesaj geldi "hellim kızartılıyor" diye. johanna açık açık belirtseymiş "dedesinin kıbrıs kökenlerinden dolayı" diye. nice çocuğun hayallerini yıktı pis.
edit 2: kusmuk dedi ki gerçekten o yöreye özel kızartmalık peynir varmış. kitapta o özelliğinden bahsedilmiyordu. paramı geri istiyorum.
edit 3: max zorin yardımıyla ne olduğunu bulduk. sözkonusu peynir raclette'miş. 1980'lerde eskişehir'de bulmamız zaten imkansızmış.
edit 4: komplo teorisi büyüyor. heidi'deki bu kısım zaten isviçre peynir lobisinin bir ürünüymüş. propagandaymış. http://www.npr.org/…isode-575-the-fondue-conspiracy
edit 5: kusmuk dedi ki o peynir raclette değilmiş. raclette şişe sokunca akar gidermiş. esas grillkäse diye satılan beş altı çeşidi olan bir peynirmiş. ateşte ısıtmalıkmış.
edit 6: bunu tek merak eden ben değilmişim! https://www.chowhound.com/…se-featured-heidi-873259 yabancı forumda raclette demişler. ama ikna olmadım zira oradakilerin peynir dağarcığı konusunda emin değilim.