hesabın var mı? giriş yap

  • artık olması gerekendir. makas atma sebebiyle yapılan kazaların haddi hesabı yok. para cezası caydırıcı değil. makas atan aracın plakasından sürücüsüne gidilip, hapis cezası verilmelidir. bu işin çocuk oyuncağı olmaktan çıkması gerekiyor.

  • herkes yöneticidir, mühendistir demiş (eyvallah onlar da kazanıyor bu paraları, ona itirazım yok) ama siz mahalledeki tekel, semt merkezindeki fast food büfenin aylık geliri ne kadar biliyor musunuz?

  • düzenli bir ordu düz bir arazide hava ve kara kuvvetleri ile üzerinize gelecekse hendek kazmazsınız. "gel burayı bombala" diye işaret fişeği yakmaktan farkı yoktur bunun. haberi yapanı da, eğer varsa hendeği kazanı da tebrik ediyorum

    tanım : kolpa haber

    edit : özelden ve umumdan "o hendekleri tanklara karşı kazıyorlar" diye yazanlar oldu

    1. türkiye suriye sınırı yüzlerce km. uzunluğunda, bizim mekanize kuvvetlerimiz istedikleri yerden girer çıkarlar. hendek kazmakla o iş olmaz.
    2. eğer mevzilendiginiz mevkiyi tanklara korumak için kazdıysanız, iyi bir de hava savunmanız ve topçu desteğiniz vardır umarım, çünkü bunlar yoksa tankları yollamadan sizi tepenizden ve uzaktan bombalarlar. parçanız kalmaz.

    1. madde için (bkz: maginot hattı)
    2. madde için (bkz: ikinci körfez savaşı)

  • jeodezi ve fotogrametri mühendisliği memleketimin en ilginç mesleklerindendir. öncelikle bu mesleği serbest olarak yapmayı düşünen insanların arazide lahovoleyy diye bağırabilirken, belediye ve ya kadastroya girince müdür bey, uzaktan algılama bey diye incelikten kırabilecek esnekliğe sahip olmaları gerekiyor.

    bu meslek dalı halk arasında harita mühendisi ya da kadastro mühendisi olarakta bilinir. genel olarak 5 anadaldan olusur.

    1. ölçme tekniği:

    bu dal ile akademik kariyer yapanlar ve topograf olarak adlandırılan arazi adamları ilgilenir. işin özünde bir noktayı en hassas ve doğru şekilde hangi yöntemle ölçerize kafa yorarlar.

    2. jeodezi

    bu tamamen akedemik bir olaydır ama 40 kilometre kareyi aşan ölçümlerde hemen devreye giren bir durumdur zira yerin çekim kuvveti ve yamukluğu işin içine girer.

    3. fotogrametri
    uydu ve hava fotograflarından harita elde etme işidir. mesleğin en acaip kısımlarındandır. bu işle meşgul kişiler nasada çalışıyorum havasındadırlar.

    4. kamu ölçmeleri

    devlet dairesinde çalışacaksan işte bu onu kapsar. arazi düzenlemeleri, ölçmeleri, hukuk, şehircilik, kadastro

    5. kartografya.

    beyle puşt gibin ipne gibin bir şey olmanızı sağlayan derstir. size her şeyin bir gaz kütlesiyken nasıl dünyanın olduğunu ve haritacılığın temelini en has şekilde veren kısımdır. anlatılmaz yaşanır. devamı jeodezidir.

    bu kadar açıklayıcı bilgi sonrası haritacı nasıl yaşar ne içer ne yer sorusuna cevap vermek gerekirse genel olarak haritacı adam kendi içinde ikiye ayrılır.

    ilk grup büro grubudur. bu insanlar bilgisayar başında yaşar. kullandıkları programını ( autocad, eghas, netcad, microstation) yalamış yutmuş, artık programın kodlarını yazan kişilerin bile bilmediği özelliklerini bulmuş insanlardır. hareketsizlikten genel olarak kilo alma, fıtık ve çeşitli tikleri vardır. sürekli yazma ve hesaplama modunda oldukları için parmaklar, kollar ve favorim gözde seğirmeler olur. boş zamanlarında kanun ve yeni çıkan yönetmelikleri okurlar. kendileriyle tartışmak gereksizdir zira her zaman haklı çıkarlar. esnek olmak zorundadırlar. araziyi kendileri görmedikleri için genel olarak bir hatayı düzeltmek için gerekirse bir gün harcamaktan çekinmezler. bu insanların bir de şantiyeye yollanmış versiyonları vardır. bu insanlar artık 24 saat uyku harici bilgisayar başında oldukları için usb kahve ısıtıcısı ve usb traş makinası yılın icadı gibi görürler. (bu başka bir yazı konusu)

    ikinci grup ise arazi adamlarıdır. bu kişiler yönetmelik, kanun ya da program bilmezler. program ile yapılacak bir şey varsa bunu büro ekibinden isterler. arazi ekibinin yegane işi arazide ölçüm yapmaktır. kışın soğukta, yazın sıcakta çalışırlar. gölge veya sıcak bir oda nedir bilmezler. araziyi kimsenin görmediği şekilde 3d olarak görür bunu 2d olarak kafada kurar ve son olarak ölçmeye başlarlar. normal alım (ölçüm) yaptıkları zamanlar güzel görünür ama bu işin sırtta poligon taşıma, kazma gibi kısımlarıda vardır. alet noktayı görmüyor diye bir ölçümü iptal edemezler bu yüzden gerektiğinde yangın merdiveninden sarkar, gerektiğinde 10m lik istinat duvarının üzerinde yusuf yusuf dururlar, gerektiğinde bir binanın sacının üstünde gezerler. genel olarak çamurlu, sakallı ve yorgun olurlar.

    son olarak istisnalar kaideyi bozmaz tadında bu her iki grup içerisinede giren haritacılar vardır. ( misal olaraktan ben ) bu kişilere gudalist denir. nerde eksik adam varsa oraya yamanır. genel olarak hiç bir konuda tam uzman olamazlar ama her yere gidip durumu kontrol altına alabilecek tecrübeye sahiptirler.

    haritacı adam aç kalmaz. aç kaldım diyen tembel insandır. çalışma yerleri devlette dsi, belediye, kadastro, tapu, tck, iller bankası, maliye, teaş, anıtlar kurulu vb tüm devlet kurumlarında çalışabilirler. özel sektör olarak camia küçüktür. hemen herkes bir şekilde birbirinden haberdar olduğu için staj zamanı iyi bir elemansanız gene iş bulunması zor değildir. bu meslek yapı itibariyle yıpratıcı bir meslektir. sevilmeden yapılmayacak mesleklerdendir. ben büro elemanı olacam, ben arazi elemanı olacam demeniz bir şeyi değiştirmez. olaylar ve durumlar sizin konumunuzu belirler. hiç düşünmediğiniz bir zamanda ve yerde kendinizi beklemediğiniz bir durumda bulabilirsiniz. araziye çıkınca olmaz yerlere girmekten, uyuz itlerden korkmayacak, acaip bir gps ölçümünde allahın unuttuğu bir yerde kurtlar sizin aracınızı arkadan kovalarken sakin olabilecek esneklikte olmanız gerekir.

    bir de dezavantajları vardır meslekten gelen. konu olarak avrupada jeodezi ve fotogrametri bölümünden 5 üniversite bölümü çıkarmışlardır. alan konu olarak bu kadar geniş olunca asla tüm konulara tam anlamıyla hakim olamazsınız. bu yüzden her zaman kıvırmaya hazır bir insan olursunuz. bilmediğiniz bir şey karşınıza çıkınca bilmiyorum yerine zaman kazanmak için genel, yuvarlak cümleler kurmak nefes almak kadar kolay hale gelir. üstünüze ve başınıza dikkat etmemeye başlarsınız zira araziye ne zaman çıkacağınız belli olmaz ve gittiğiniz zaman kesin çamur olacaktır. büroda iseniz bütün gün orada olduğunuz için kime kendimi beğendirecem diyerek evde çalışan insan gibi hareket edersiniz.

    son olarak okumak mesleği icra etmekten daha zor olan ender bölümlerdendir. iş hayatına atıldıktan sonra bir çok iş jeodezi sınavını vermekten daha kolay gelir insana.

  • bu tavsiyelere kulak verin bence, çünkü yaşayan adam gelir anlatır burada ve hepsi birer ayrı tecrübedir. şimdi olacağı gibi;

    öncelikle, aileniz çok zengin değil, miras falan kalmadıysa, en az 6 aylık şahsi giderlerinizi (kiradaysanız, kira, yemek, içecek, sosyal hayat için gereksinimler, vs) bir kenara koyun ve bunu unutun.

    ilk başlarda şaşalı ofislere, sekreterlere, elemanlara gerek yok, bunu da unutun. 300-400 liraya bir ofis tutup, bir masa iki sandalye başlayabilirsiniz. hatta direkt home office de başlayabilirsiniz. ama evde çalışamıyorum, olmaz derseniz ilk söylediğim bence makuldür.

    belli bir portföyünüz olmadan asla başlamayınız. ben şirketimi kurayım da nasıl olsa bir şekilde müşteri bulurum diye sakın ama sakın düşünmeyiniz, bu hataya düşmeyiniz.

    bir arkadaş ortaklık kötü demiş, buna katılmakla birlikte, ama'lı bir cümle daha ekleyeceğim. ama finansal destek sağlayacak güvendiğiniz ortaklara da yüzünüzü dönmeyiniz. zira ilk zamanlar hiçbir banka sizin suratınıza bakmayacağından finansal destek çok önemlidir.

    alacaklarınızı sıkı takip etmeli, tahsilatta gerekirse işi yüzsüzlüğe vurmalısınız, yoksa 90 gün vade olur size 150 hatta 180. sonra bağıra bağıra batar gidersiniz. nakit akışını sağlamak en öncelikli göreviniz olmalı

    sözleşmesiz iş yapmamalısınız. unutmayın ki; piyasada herkes sizin gibi düzgün, sözüne sadık değil.

    hiçbir zaman dürüstlüğünüzü kaybetmeyin. belki başlarda bu yüzden iş kaçırdığınız zamanlar bile olacaktır. ama bir kez adınız dürüst olarak piyasada nam saldı mı, sizi kimse tutamaz.

    böyle gaz verip de entarime son dikişi atarım işte. haydi hayırlı işler.

  • gücünü halkın iradesinden, sandıktan aldığı içindir. sen bizim dinimizden değilsin ki bi' kere. nereden anlayacaksın?!

  • ben yine en kötüsünü yazıp gidiyorum, ibret forever:

    genç kız, uzaktan uzağa beğendiği çocuktan gelen bi kahve içme teklifini coşkuyla kabul eder. yalnız, duruşmaya yetişeceğinden sınırlı bir vakti vardır, üzülerek belirtir. kahramanımız "yarım çay içeriz biz de? :)" diyerek sevimli bir orta açar. yarım çay, çok pratik bir tekliftir. kızın içi ısınıverir. çocuk kafeteryadan "yarım çay" ister. çaylar cidden yarım gelir. o dar vakitte içilir. sonra o şövalye "biz yarım içtik arkadaşım! ben yarısını öderim!" diye kavga çıkarana kadar her şey ne kadar da yolundadır aslında... de mi?

  • fred'den çok gol kaçırdığım kupa. tuvalete gidiyorum gol oluyor, mutfağa gidiyorum gol oluyor, telefon çalıyor gol oluyor. ulan hapşırıyorum yine gol oluyor yine kaçırıyorum..