hesabın var mı? giriş yap

  • yemeksepeti'nin bünyesinde sipariş alan restaurantlardan birinin menüsünde "sos istemiyorum" adlı bir ürünün 1 tl fiyat ile satılıyor olması hadisesi.

    görsel

    merakımı gidermek için az sonra vereceğim siparişe 2 tane "sos istemiyorum" ekleyeceğim. 2 tane sos gelirse üşenmem "gelin bu sosları alın, ben sos istemedim" diye canlı desteğe bağlanırım.

    edit: sipariş görseli eklendi.
    görsel

    edit2: pizzacı aradı şimdi. aha dedim "beyefendi siz geri zekalı misiniz?" diyecek.. :)) sodexo çalışmıyormuş, yarın çeksek olur muymuş.. sos konusunu açmadı hiç. fırsatını buldun yapıştır tabii pizzacı, sen de yapıştır amk

    edit3: sipariş geldi, sos yok. değerlendirmem 10-10-10 olacak. teşekkürler yemeksepeti ve pizzacı.*

    edit4: tavuk topları için olan 2 tane ücretsiz sos hakkımı neden kullanmadığıma yönelik mesaj atanlar olmuş. abi ben kendimi ifade mi edemiyorum.. sos istemiyorum.

  • narsistlerle klinik ortam dışında her karşılaştığımda aklıma davut ve golyat'ın hikayesi geliyor.

    devasa cüssesi ile yenilmez gözüken savaşçı golyat, 40 gün boyunca sabah akşam savaş meydanına çıkıp kendisinin karşısına gelecek bir savaşcıyı çağırır. ama o devasa cüssesine bakan kimse cesaret edip karşısına çıkamaz. en sonunda davut öne atılır. genç bir çobandır. golyat'ın karşısına çıkarken ona verilen zırhı kabul etmez, sapan ve beş tane taş alır sadece. ve o hafifliği ile hareket eder, golyat ise zırhlar içinde, dev cüssesi ile son derece ağır hareket etmektedir. sapanla attığı taşlardan birini golyat'ın zırhla kaplı olmayan tek yeri olan alına isabet ettirir. onu devirdikten sonra golyat'ı kendi kılıcı ile öldürür.

    narsistler de böyledir işte, o kocaman gözüken şişkin imgeleri ve kalın zırhlarının arasında narsistik zedelenmeye yol açacak küçük boşluklar vardır. küçük bir taş bile onları yerle bir edebilir. devasa gözüken narsist, aslında bir kuş kadar kırılgandır...

  • nasa 1997 yılında hubble uzay teleskobu'nda tuhaf arızaların ortaya çıktığını farkeder. öyle ki teleskop dünya çevresindeki yörüngesinde ilerlerken, üzerindeki hassas cihazlarda nedensizce bozulmalar meydana gelir. daha sonra farkedilir ki bu arızalar yalnız hubble'da değil, yörüngedeki diğer uydu ve teleskoplarda da oluşmaya başlar. neredeyse hergün ortaya çıkan nedensiz arızalar bilim adamlarının kafasını kurcalar haliyle, ve konuyla ilgili araştırma başlatılır.

    yapılan araştırmalar neticesinde arızaların enteresan bir ortak noktası keşfedilir. arızaların hepsi uzay araçları güney atlantik'in üzerinden geçerken ortaya çıkıyordu. kısa sürede bu bölge uzayın "bermuda şeytan üçgeni" olarak ünlendi. ününü de hakediyordu zira bu bölgeden geçen uzay mekiklerinin bilgisayar sistemleri bozuluyor, uydular arızalanıyor, astronotlar bu bölgede ışık parıltıları gördüklerini söylüyorlardı. güney atlantik anormalliği olarak adlandırılan bu olayların nedeni ise uzayın derinliklerinde değil dünyanın çekirdeğindeydi.

    dünyanın yerkabuğunun altında yaklaşık mars büyüklüğünde bir dış çekirdek bulunur. nikel demir alaşımından oluşan bu dış çekirdeğin sıcaklığı 3700 santigrad derece olduğundan burada bulunan metaller sıvı haldedir. dünyanın kendi etrafında dönmesi bu akışkanın hareket etmesini sağlar ve oluşan akıntılar dünya'nın üzerinde hayatı mümkün kılan manyetik alanı oluşturur.

    manyetik alan sayesinde uzayın derinliklerinden ve güneşten gelen yüklü parçacıklar bize ulaşmadan uzaya geri itelenir. dolayısıyla bu alanın zayıflaması ya da ortadan kalkması, bizim direkt olarak zararlı ışınlara maruz kalmamız demek olur.

    maalesef manyetik alanımız son 180 yıldır belirgin şekilde zayıflıyor. ve özellikle bir bölgede bu zayıflama daha hızlı gerçekleşiyor. tahmin edebileceğiniz gibi bu bölge güney atlantik. zayıflayan manyetik alan yüzünden buranın üzerinden geçen uydu ve uzay araçları güneş’ten gelen yüklü parçacıklara maruz kalıyorlar ve bu yüzden arızalanıyorlar. nasa’nın bu olay karşısında uyguladığı çözüm ise o bölge üzerinden geçen uydularını bir süreliğine kapatmak.

    bu zayıflamanın sebebi dış çekirdekteki akışkan metalde meydana gelen girdaplar, çalkantılar. bunlar zamanla manyetik alanda tersine yönelişe sebep oluyor. dolayısıyla manyetik alan zayıflıyor. bu süreç, manyetik alanın zayıflamasıyla başlayıp, tamamen ortadan kalkmasıyla devam edecek. daha sonra ters kutuplarda manyetik alan tekrar oluşacak. yani şimdiki kuzeyimiz güney, güneyimiz kuzey olacak. bu kesin olarak biliniyor çünkü bu tersine dönüşler daha önce yüzlerce kez yaşanmış. insanlardan önceki zamanlarda elbette. bu da eski kayaların içine hapsolmuş manyetik mineraller incelenerek ortaya çıkarılmış.

    daha enteresanı ise yaklaşık 7000 yıl süren bu tersine dönüş, tahmin edilenden daha karmaşık bir yapı ortaya çıkıp, dünya üzerinde 2 kuzey ve 2 güney oluşmasına, hatta kutupların ekvator çevresinde oluşmasına neden olabilir.

  • cok yeni ogrendim... abimin esine kanser teshisi konuldugunda doktor fazla vakti kalmadigini da soylemis abime. o kimseye soylememis, biri agzindan kacirir diye. o yuzden cok umutluydu, saclari dokulecek diye, kendine renk renk bereler almis. resimlerini cekmis. ameliyat icin hastaneye yattiginda, hastaliktan kirildigi halde, bir gun olsun yanindaki refakatciliginden "of" dedigini duymamam bundanmis. birileri kalmaya geldiginde, esinin o'na gitme diye bakan gozlerinin sirriymis bu vefa. teshisten sonra 3 aya yakin yasadi. vefatindan bi' gece once aldigi agir, agri kesicilerin etkisinde, abime sarilip omzuna basina koydugunu, boynunu optugunu ve agir agri kesicilerin etkisinde ona veda ettigini...
    resimlerine bakamiyor simdi...

    varmis boyle adamlar dedirten adamdir...

  • tahir.

    onu hiçbir sınıf arkadaşı sevmiyordu. çünkü aptal ve bön bir çocuktu. özellikle öğretmeni "beni delirtiyorsun" diye hep kızıyordu tahir'e.

    bir gün tahir'in annesi okula geldi. öğretmeni ile görüştü. öğretmen dürüstçe "çocuğunuz aptal bir çocuk, notları da düşük, hayatımda bunun kadar aptal bir öğrenci görmedim" dedi. annesi çok şaşırdı, tahir'i okuldan aldı ve kayseri'ye taşındılar.

    aradan 25 yıl geçti. öğretmen de kayseri'ye tayin olmuştu. bir gün öğretmen ağır bir kalp krizi geçirdi. bütün doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylediler. bu zor bir ameliyattı ve kayseri'de ameliyatı yapabilecek tek bir cerrah vardı.

    öğretmen ameliyat oldu. gözünü açtığında karşısında yakışıklı cerrah ona gülümsüyordu. öğretmen tam teşekkür edecekti ki suratı morarmaya başladı. bir şey söylemek için elini kaldırdı ama söyleyemeden küt diye öldü. doktor şaşırdı. ne olduğunu anlamaya çalışırken bir baktı ki o da ne? tahir, solunum cihazının fişini çekip elektrik süpürgesini takmış.

    cerrahın tahir çıkacağını sandınız di mi? komik olmayın.

    ------------

    yazarın notu: ben sadece çevirdim.

  • bizde evliyken konu komşuyla çocuk yapmak daha revaçta olduğundandır.

    müge anlı sağ olsun, izlemesek bile haberdar oluyoruz.

  • git kardeşim, maaşının yarısını kira adı altında zamanında gecekondusu olan kıroya verme.

    illa gezmeyi severim ben diyorsan ayda 2 kez istanbul'a gezmeye gel. zaten sürekli istanbul'da yaşadığında parasızlıktan ayda 3 kez çıkamıyorsun.

    istanbul'da yaşamaya mecbur değilsen git. nasılsa deprem olunca tayin isteyeceksin.

    edit: aslında konu memurların istanbul'da yaşama isteğinin anlamsızlığı üzerinedir. mecbur kalanlar, zorunlu görevde olanlar hariç tabi. onlar bitince gidebilirler sorun yok.