hesabın var mı? giriş yap

  • acilen biseyler yapılması gerekiyor. ülke gözümüzün önünde yok oluyor.

    edit: tüm bu olaylara sessiz kalan, halkı örgütlemeyi başaramayan ve ülkeden mültecileri göndermeyi vaat etmeyen hiçbir partiye oy yok.

    edit2: arkadaşlar sürekli mesaj geliyor. ne yapabiliriz diye. bireysel olarak çok yapabileceğimiz birsey yok. sokağa çıkıp 10 kişi protesto yapmaya kalksanız bile hasmetlimizin gazabına ugrarsiniz. siyasi partilerin bu konuda öncü olması gerekiyor. mitingler yapıp halkı organize etmesi gerek.

  • herkes gibi ben de buradaki insanların yaptıkları işleri abartmasıyla çok dalga geçiyorum ama bu tür shitpost'lar burada gerçekten işe yarıyor.

    ilk günlerinden beri üyesiyim, son iki yıldır profilimi düzenli güncellemeye, arada bir de sağa sola yorum yazmaya başladım. mesleğe dair deneyimlerimi uzun uzun anlattığım iki üç makale yazdım. kimse iplemedi.

    dün ilk defa bir shitpost yayınladım. çevirdiğim bir oyun yeni yayına girdi, jeneriğinde de türkçe çevirmen olarak adım geçiyor. binden fazla oyun çevirdikten sonra belki 20. defa falan olan bir şey. bunun ekran görüntüsünü koydum, başladım yazmaya. sanki oturup çeviri yapmamışım da bin orkla savaşıp hüküm dağına ulaşmış dibinden çeviri çıkarmışım gibi anlattım durdum.

    birkaç anahtar kelimeyi hashtag yaptım. bana çok destek olan proje yöneticilerime teşekkür ettim, almanya'daki amcam ve kastamonu'da vatani görevini yapmakta olan halaoğluma selam yolladım falan filan. bildiğiniz linkedin abartması işte.

    bugüne kadar aldığım etkileşimin kaç kat fazlasını 24 saat içinde aldım. tam da ağımda istediğim çeşitli oyun ve yazılım firmalarının proje yöneticileri, ik'cıları falan ekledi bazılarıyla sohbet ettik.

    bunlar parasallaşır mı, yani gerçek bir çalışma ilişkisine döner mi orası belli değil elbette. ama yine de mesleğe dair çok daha bilgilendirici yol gösterici yorumlar makaleleler değil de basit bir shitpost sayesinde kurdum bu kadar ilişkiyi, mutluyum.

    sevdim bu shitpost işini. yarın da evde internet kopuyor diye gidip starbucks'ta çalışmamı sekiz paragraflık bir felaket önleme, "think outside the box" hikayesi olarak pazarlamayı planlıyorum. önümüzdeki hafta da kamp alanından laptop fotoğrafı atıp çevirmenin doğayla iç içe olmasının anlam ve önemi üstüne saçmalarsam daha bu kadar bağlantı kurarım gibime geliyor.

  • yobaz, cemaatçi, şeriatçı birini 100 metreden tanırım. atam tanımakla kalmazdı gerçi ama bendeki de fena özellik değil.

  • "raptor" adıyla da bilinen übersonic savaş uçağı. özellikle dogfight (it dalaşı) için tasarlanmış ve bu alanda şimdilik rakipsiz gibi gözüken uçak. ancak uçağın tam da bu noktada bir sorunu var: rakipsiz olması.

    şöyle ki, sovyetler birliği dağıldıktan sonra kendi denginde bir düşman bulamayan abd, son 20 yıldır el kaide gibi terörist gruplarla uğraşmakta ve bu durum önümüzdeki yıllarda da böyle devam edecek gibi görünmekte.

    son 150 yıldır kendi topraklarında savaş yaşamayan, buna karşın özellikle hollywood filmleriyle kamuoyunda sürekli ülkeyi işgal edecek bir düşman varmış imajı çizen amerikalılar, habire daha iyi silahlar geliştirerek hiçbir zaman gelmeyecek bir düşmanı beklediler. ancak değişen dünyada dişe diş tarzı cephe savaşlarının yerini gerilla savaşları alıverdi. hiçbir hava kuvveti bulunmayan ve tamamen mağaralarda, hücre evlerinde saklananıp, sivilleri hedef alan ani baskınlarla düşmanını yıldıran bu yeni tarz görünmez düşmana karşı f-22 gibi uçaklar hiçbir işe yaramamakta. ar-ge ve üretim maliyeti milyar dolarlarla ölçülen bu tarz uçakların gerekliliği de son yıllarda krizlerle tanışan amerikan halkı tarafindan artık sorgulanmaya başlamıştır.

    yani uzun lafın kısası f-22 mükemmel olmakla birlikte, olmayan bir düşmana karşı geliştirilmiş lüzumsuz bir silahtır.

  • ışid'in fahri başkenti olan kentte gerçekleşmiş barbarlık.

    rakka ile yarışıyor kodumun yobazları.

  • sorun hitler'in görüşlerinin karşılık bulabildiği bir toplumun olmasıydı, hitler değil. zira her toplumun içinde radikal gruplar vardır. sadece yeterli zemin bulamazlar.