hesabın var mı? giriş yap

  • takipte olduğum bir başlık. tekrar tekrar da olsa, 25 yıllık aktif sürücü olsam da girip girip okuyorum.

    kuru havada gittiğiniz yol üzerinde anlamsız ıslaklık görürseniz, ya önceden yavaşlayın, ya da tehlikeli olmayacak şekilde yanından geçin. sakın üzerindeyken fren yapmayın. sizden önce aracın birinden yağ dökülmüş olabilir.

    asfaltın yan taraflarında mıcır varsa, sakın tekeri mıcıra kaptırmayın iyi ihtimal spin kötü ihtimal takla atarsınız. özellikle gidiş dönüş dar şose yollarda karşıdan gelem araçtan kaçmak için ya da virajlarda aracı az da olsa sağa kaçırma eğilimi vardır, işte o zaman mıcıra girersiniz, hızlıysanız ya vitesle yavaşlamaya çalışın ya da dua edin. sözün özü böyle yollarda hızlı gitmeyin.

    köylerden geçerken hız ikaz tabelalarına uyun, viraj dönüşünde bir anda kendinizi bir inek sürüsünün içinde bulabilirsiniz, daha da kötüsü oynayan şakalaşan çocuklar önünüze atlayabilir.

    araç kullanırken sadece önünüzdeki araca değil daha öndekilere bakın. önünüzdeki dalgın olabilir, frenleri daha sağlam olabilir. daha ilerde gerçekleşmiş olan bir durma ya da çarpışmada, önünüzdeki aracın geç tepki vermesi ya da vermemesi durumunda, siz ve arkadakiler vaziyeti kurtarmış olursunuz.

    ani frenlerde anlık orta aynadan arkaya bakın, arkadaki sizin freninizi görmemişse aracınıza arkadan girebilir, eğer önde mesafeniz olursa frenden ayağınızı kaldırmanız bile kazadan kurtarabilir.

    hızlı gidilen yollarda ani fren yaptığınızda ya da yavaşladığınızda dörtlülerinizi yakın.

    sinirliyken yola çıkmayın, arabadayken yanınızdakiyle tartışmayın. yoksa özür ya da affetme barışma şansınız olmayabilir.

    kadınları sıkıştıran hayvanların ( aslında burada hayvanlara hakaret edilmektedir istemeden de olsa) nerede ne şekilde ortaya çıkacağı belli olmaz; hanımlar hep tetikte olun, durmak zorunda olursanız ve tenha bir yerde iseniz ( ekip arabası ya da polis motoru yoksa) polis bile olsa, kapıları kilitleyin camınızı tam açmayın, içeri el girmeyecek şekilde aralayın sadece. arabanızda bir şey olduğunu sellektör vb ile ikaz eden başka bir araç varsa temkinli yaklaşın, uzaklaştıktan sonra durmanız gerekiyorsa durun. kasten durdurmak isteyen, canınıza, malınıza zarar vermek isteyenler olabilir.

    şimdilik bu kadar . aklıma gelenler ve önceden yazılanların arasında olmadığını düşündüklerim...

    tanım: yazmak şart oldu, kurallara uyalım diyorsak ekşinin kuralları da kural. kurallara uyalım;)

  • otobüs yolculuğu, gece 4 civarı, iki yaşlı amca yan yana denk gelmiş, kulakları haliyle az işitince tüm konuşmalara otobüs şahitlik edebiliyor.
    - yaş kaç?
    +84. seninki?
    -81
    +sen daha çocuk sayılırsın be...

  • dün ustream'den yayın yapan birini izliyorum. semt nişantaşıydı sanırım. insanlar maskeli, gözlüklü, gazdan göz gözü görmüyor. bir yanda yaralılar var, polis sürekli saldırıyor, ortam gergin.

    birden sokağın başından maskeli, baretli, elinde poşetle bir genç belirdi ve çok samimi bir sesle

    "arkadaşlar kola isteyen var mı?" diye bağırdı.

    belki orada olsam lan şimdi ne kolası zaten ortalık karışık diye düşünebilirdim ama, öyle içten sordu ki ben ekran başında gülümsedim. olm ne tatlı insanlarsınız ya.

  • çok iyi para. peki ya milyonlarca koyunu sağanlar... * endüstri büyük.
    edit: işbu entry hayvancılık endüstrisi adına yazılmıştır. *

  • eyt ve diğer talepkar memur - işçilerin umrunda bile değildir. satürn'den iki uzay gemisi dolusu adam gelse kapıyı açtıklari anda emeklilik ve tayin ister bu adamlar.

  • bizzat kuzenimin basindan gecti:
    -pardon, ben bir suredir size bakiyorum da, umarim bu sizi rahatsiz etmiyordur.
    -farketmedim.

  • berzahin yaptigi gibi, 5 duyu uzerinden yaradiliscilikla sentezlenecek bir sey degil: "canlıların dış dünya ile irtibat kurmalarını sağlayacak 5 duyu organının 5'inin de meydana geldiğini görüyoruz. bal gibi akıllı bir evrilme bu"

    organize dinler insanlari ne kadar antropomorfik (edit: anthropocentric olacak bu, insan-merkezci yani) hale getiriyor. bir kere insanlarda 5 "temel" duyunun otesinde bir duzine baska duyu var (dokunma bir cok duyunun birlesimi, kasinma ayri bir duyu), fakat bunun otesinde dis dunya ile irtibat kurmanin sonsuz yolu var:

    gorme dedigin sey, elektromanyetik spektrumun yuzde 10 uzeri -26'lik kismini algilamaktan ibaret. onda biri degil, binde biri degil, trilyonda biri degil, 26 tane sifir var orada. bu spektrumun baska kisimlarini algilayabilseydin, sonsuz sayida baska duyun olacakti.

    duyma dedigin sey, 20 kilohertzlik ufak bir araliktaki hava titresimlerini algilamaktan ibaret. ultrasonu algilayabilseydin bu baska bir duyu olacakti.

    koku ve tat dedigin kucuk bir grup kimyasali algilayabilmekten ibaret.

    bunlarin otesinde hava basinci, manyetizma, elektrik alanlari, radar, isigin polarizasyonu gibi dis dunyayla irtibat kurmaya yarayacak bir cok yontem tamamen biyolojimiz disinda. baska hayvanlar bu ozelliklerin bazilarina sahipler, bazi olasi duyular ise kimsede yok (zayif elektromanyetik kuvveti algilayan varsa beri gelsin. edit: zayif nukleer kuvvet olacak o *)

    daha ilginci, sinirli algimizin otesinde, varolan alginin neural-mapping'i (ben uydurdum, yani reseptorlerin beyinde yarattigi etki) sonsuz ayri sekilde olabilir. 650 nanometre dalgaboyu olan radyasyona kirmizi diyorsun ama bu yesil de olabilirdi, klasik muzik senfonisi de, hic hayal edemeyecegimiz bir duyu/algi da. sonsuz sayida kombinasyonun cok kisitli bir kismini tecrube edebiliyoruz.

    bunlara bakip da hala "usta oradan bi bucuk akilli tasarim, ustune azicik evrim ilave et" diyenin aklini tasarlayanin aklindan suphe edecek sekilde evrildim.

  • ekşi sözlük yazarı olup başka bir sözlükte "ekşi sözlük'ün osmanlı tuğrası ile dalga geçmesi" gibi genelleyici başlık açabilen mal değneklerini bize göstermiştir.

    ulan kurma kolu, bir de artık yazmama sebebidir falan demişsin. sen zaten yazma bu kafayla burada.

    ekşi sözlük diye tek bir ortak akıl yok, her yazar kendi görüşünden sorumludur diye ben sana anlatma ihtiyacı duyuyorsam sen cidden yazma zaten burada.

    üstelik keyfini kaçıran durum da söz konusu değil bu arada. kimsenin tuğraya laf ettiği yok, arabasına tuğra çıkartması takanlarla bir dalga geçme söz konusu olan. sapla samanı ayırmayı bile bilmiyor.

    hele ki osmanlı için "bu toprakların gerçek sahibi" demiş ki of ki ne of. birader bu toprağın gerçek sahibi üzerinde yaşayan halktır. osmanlı o dönemin hükümranıydı, şu anda değil. sen illa ki ben teba olacağım, hür düşünce, özgürlük falan beni bozar diyorsan sevdir git mutlakiyetle yönetilen bir ülkede yaşa, kralın, padişahın, emirin uzuvlarını öperek ömrünü geçir, biz iyiyiz böyle.