hesabın var mı? giriş yap

  • endişe ile gözlemlediğim durum.

    farkında mısınız? her geçen günle birlikte değerlerimizi biraz da yitiriyoruz. çivi çakmasını bilmeyen insanlar türk genciyim diye dolaşıyor ortada.

    övünmekten hoşlanmam, ancak ben her zaman hırdavata yatkın olmuşumdur. menteşesi çıkmış bir kapıyı üç dakika içinde onarabilirim. izolasyondan anlarım. birkaç gram cam macunu ve tek kutu silikonla harikalar yaratırım.

    benim gibilerin sayısının git gide azaldığını üzülerek görüyorum. zira, testere, çekiç tutması gereken körpe eller kıyasıya tinder kaydırıyor. çivi tutması gereken ağızlar beğeni geldiğinde kıvrılıyor. bu böyle olmaz!

    misal, geçenlerde birine "tut şu boruyu. ben de bu arada penseyle kenarlarını bükeyim ki yerine rahat girsin" diyorum. ürkekçe tutuyor. penseyle sert bir hamle yaptığımda boru hemen kayıveriyor elinden. "neden böyle oldu?" diye soruyorum. "abi ben anlamam bu işlerden .kitap okurum. tiyatroyu severim" diyor. " evladım ben de kitap okurum" diyorum ." sor bir edgar allan poe ,bir frank herbert anlatayım saatlerce" diyorum. "bu bir bahane olmamalı bence. kitabını okuyacaksın , tiyatrona operana gideceksin. ama hırdavatını da ihmal etmeyeceksin. atatürk geleceği sizlere emanet etmiş. akıllı olun biraz" diyorum.

    kolları da incecik oluyor bunların. babalarımıza, dayılarımıza bakalım. hepsinin bilekleri kalın.

    hırdavat sanatına vakıf olabilmek için çaba göstermeliyiz. çalışalım çocuklar! tamir etmek için bir şeylerin bozulmasını beklemeyelim! ben ,şahsen, canım sıkıldığında yatak odamdaki gardrobumu söküp tekrar monte ediyorum. mutfağın musluğundaki contayı çıkarıp banyonunkine takıyorum. banyonunkini de mutfağınkine...havalandırmak için pencereyi açtığımda kendimi tutamıyor, beyaz plastik boya ile köşelerinden güzelce geçiyorum. herkes uğraşsın! tekrar eskisi gibi olalım! hem mutlu bir evlilik sürdürmek için de böyle işlerde biraz maharetli olmak şart kanımca.

    milletçe doğalgaza geçtik .tüpçü kabusumuz sona erdi. ama tesisatçılar, tamirciler; bunlar hala birer tehdit olma özelliklerini sürdürüyor. ben korkarım arkadaşım! filmlerden hepimiz görüyoruz kadın milletinin tamircilere, ustalara ne kadar meraklı olduğunu. gün geçmiyor ki bunun bir yeni örneğini ekranlarımızda görmeyelim. kısa bir tamir faslının ardından, hanımlar ustanın maharetleri karşısındaki zaaflarını gizleyemiyor ve şimdi burada yazmamın yakışıksız olacağı pek çok hadise cereyan ediyor. bunun böyle olmasına izin vermeyelim! hanımlarımıza sahip çıkalım! eve usta çağıracaklarına "bizim bey halleder" diye düşünüp akşamı beklesinler.

    delik çok genişse kibrit çöpü tıkayıp çiviyi öyle çakabiliriz. yıldız vidayı düz tornavidalarla açamayız diye düşünmeyelim. bazıları açıyor. keserin arkasıyla çivi çakarken ürkek olmayalım. galiptir bu yolda mağlup! haydi çocuklar!

  • biri canon, diğeri nikon'dur. ama gelin görün ki hangisinin hangisi olduğunu bilecek kadar ne futbol bilgim var ne de fotoğraf makinelerinden anlıyorum. fotoğraf makinesinin megapikseli ne kadar çoksa o kadar iyidir hacı.

  • çünkü nasıl açılacağımı bilmiyorum.

    çünkü ağzım laf yapmıyor, en kötü kusurlara sahip de olsan sözlükte de piç olarak bilinen kesim laf lafı açıp, kızı bağlarken ben noktalama işaretine dikkat etmeye kasıp, kızı gerim gerim geren şeyler yazıyorum.

    çünkü onu eğlendiremeyebilirim, sosyal olarak kısıtlı geçmişim var ve öyle ne zaman nereye gidilir, nerede ne yapılır bilemem.

    çünkü başkası kızın orasına burasına rahat dokunabilirken belim elim titrer, gidemem yanına. korkarım ne olursa olsun.

    çünkü başkası hızlı davranırken ben doğru zamanı beklerim ve o zaman gelmeden o kızı kaybederim.

  • türk hava yolları'nın yaklaşık 40000 lira parama çökmesi rezaleti.

    olay mauritius isimli ada ülkesine taşınmaya karar vermemizle başladı. ada ülkesine vize almadan turist vizesiyle gelip buraları bir görüp beğenirsek kalacaktık, beğenmezsek dönecektik.

    turist olarak giriş yapacağımız için dönüş biletini de ibraz etmemiz gerekiyordu pasaport memuruna girişte.

    bu yüzden istanbul - port louis gidiş - dönüş bilet aldık 19 nisan 2023 tarihinde. gidişimizi "ekonomi-yarı esnek" seçtik. iptal ve iade söz konusu değil ya da kesintili iade olacak şekilde.

    dönüşümüzü ise iptal edilebilir / tamamı iade edilir şekilde seçtik. (ekonomi - esnek)
    kesintisiz iptal/iade seçeneğimizin olması için kişi başı extra 9000 tl kadar ödeme yaptık.

    bilete ait info mailinin gidiş uçuşu iptal/iade kısmı görsel
    dönüş biletine ait iptal/iade kısmı görsel

    görüldüğü gibi tamamı iade ibaresi mailde yazıyor.

    neyse adaya geldik 15 haziranda. beğendik. burada yaşanır dedik ve kalmaya karar verdik. türk hava yollarını aradım ve biletimi iptal etmek istediğimi söyledim. iptal/iade hakkım olmadığını, iptal etmem durumunda sadece 3000 tl geri alabileceğimi söylediler.

    bileti satın alırken geri dönüşümün kesin olmadığı için tamamı iade edilebilir bilet satın aldığımı ve bunun için extra ücret ödediğimi söyledim. neymiş efendim ücret kurallarına göre gidiş-dönüş uçuşların iptal/iadesi durumunda en kısıtlı ücret kuralına sahip biletin kuralları geçerli oluyormuş. yani gidiş uçuşum iptal/iade edilemez olduğu için dönüş uçuşumda da o bilete ait kurallar geçerli oluyormuş.

    birincisi bu bilgi biletin satın alındığı hiç bir aşamada verilmiyor. bu adımları az önce tekrar yaptım ve ekranı video olarak kaydettim. buradan videoya ulaşabilirsiniz. dilerseniz herhangi bir tarihte ıstanbul - port louis gidiş-dönüş bileti alma adımlarını kendiniz de deneyebilirsiniz. hiç bir aşamada bu bilgi verilmiyor. ücret kuralları gibi minicik gizli bir link bile yok.

    ikincisi madem böyle bir kural var, gidiş uçuşunu iade edilemez seçtiysem dönüşü alırken izin verme yazılımsal olarak ya da bana uyarı göster. de ki bak gidiş uçuşun iade edilemez dönüş uçuşunu iade edilebilir seçme.

    neyse müşteri hizmetleri geri bildirim oluşturun siteden falan dedi yardımcı olmadılar. dönüşe 4 gün var ve geri bildirimin ortalama yanıt süresi 1 hafta. bilet yanacak. yurt dışındayım. sözde ücretsiz olduğu söylenen türk hava yollarını her aradığımda turkcell ayrı bir kitliyor. 10 kere arayıp 1000 lira fatura ödeyerek cevap alabildim geri bildirimime.

    tabi ki olumsuz. okumaya değer bir şey yok. bla bla görsel

    dönüşüme çok az süre kaldığı için çaresizce biletimi açığa almak durumunda kaldım. son 48 saat açığa alamayız falan derler param komple yanar diye korktum.

    açığa alınan bileti de öyle bedava kullanmak yok tabiki. kullanmak istediğimde kişi başı 130 dolar + ücret farkını ödeyecekmişim. ben bileti aldığımdan beri 20.000 lira artmış ücret. malumunuz dolar.

    bu konuda yapabileceğim bir şey varsa tavsiyelerinizi bekliyorum. hukuki yollara başvursam bir sonuç alır mıyım bilmiyorum.

    velhasıl thy böyle bir şirkete dönüşmüş. zaten buraya gelirkende bir ayıp ettiler. yolda perişan olduğum için ses etmemiştim. havalimanına saatler önce giriş yapıp erkenden check-in yaptım acil çıkış yanındaki koltukları alabilmek için. 10 saat uçuş sonuçta. neyse saat geldi kapı açıldı. tam girişte koltuk numaralarınız değişmiş deyip rastgele bir yere atmışlar bizi. normal koltuk numaralarımızın üstünü kalemle karalayıp (görsel
    ) başka koltuk yazıp yolladılar bizi. pilot bir arkadaşım bunun kesinlikle mümkün olmadığını söylüyor.

    yazıklar olsun thy. prestijli bir şirket bilirdik biz de seni. o parayı burada 4 ay ev kiram olarak kullanacaktım. gerçekten büyük bir mağduriyet yarattı.

    edit: ülkeye kaçak girmişim de burada kalacakmışım gibi bir yanlış anlaşılma yaşanmış. ülke zaten vizesiz 60 gün kadar. buna ek olarak ülke diyor ki eğer uzaktan çalışabileceğiniz bir işiniz varsa gelin ben size premium vize vereyim burada istediğiniz kadar kalın. premium vizeyi de burada hemen halledebiliyorsunuz. gelmeden önce uğraşmak istemedim sadece.

  • elenmemiz aslında çok da kötü olmadı. bakanlıktan uçaklar dolusu bürokrat katar gezisi yapacaktı, futbolculara sonuncu olmalarında bile 50 milyon dolar prim dağıtılacaktı...

    her hanenin 150 tl vergisi israftan döndü.

  • ege (6,5) geceleri yatarken hala biberonla süt içmektedir, herkesin bir keyfi, tiryakiliği olduğu için bu durum anlayışla karşılanır. evde süt bitmiştir ve çocuklar meyve suyuna ikna edilir...

    ege: ama elma suyu istemem, kayısı suyu koy biberona.
    romica: kayısının posası biberonu tıkar, içemezsin.
    ege: posa ne ki?
    romica: hani içerken ağzına lifleri dokuları pütürtülü geliyor ya, o işte...
    ege: pütürtü ne demek?
    romica: böyle minicik parçalar, bak mesela fırının kapağı cam olduğu için kaygan, dolabın kapağı ise o kadar kaygan değil, elini sürersen anlarsın, aynı bunun gibi elma suyu posasız olduğu için daha akışkan, biberonun deliğini tıkamıyor.
    ege: nereden biliyorsun elma suyunun posasız olduğunu?
    romica: bak biberona, arkasını görebiliyorsun, su gibi saydam, kayısı suyuna bak, arkası görünmüyor, saydam değil.
    ege: saydam yerine cam gibi desen olmuyor mu?
    romica: bazen olur bazen olmaz, elma suyu istiyor musun?
    ege: ya süt ver ya da kayısı suyu! çok uykum var ve beni posa mosa kandırıyormuşsun gibi geliyor!