hesabın var mı? giriş yap

  • 2002'deki gerçek enflasyondu bir de. şimdiki gibi %82'yi 32 göstermemişlerdi.

  • bir keresinde fenasi hostes' i arabayla eve bırakırken kültigin ve arkadaşlarına yakalanmıştı.

    -: valla kötü bir niyetim yok. hostes hanımı evine bırakıyordum.
    kültigin: demek sen milleti evine bırakmayı çok seviyorsun. bizim çocukları eve bırak o zaman. biri çatalca da oturuyor, diğeri de tuzla da.

    binip gitmişlerdi.

    hostes' i ikna etmeye çalıştıkları sahne de süperdi.

    -: hostes yenge evlen kültigin abimizle. bundan sonra namusunla evinin kadını olursun. hem sınırdışı edilmekten de kurtulursun.

  • şener şen'le yapılan bir ropörtajdan:

    “bana dediler ki; zeki alasya'nın cenazesine gittik, siz yoktunuz. neden gelmediniz ?
    bilmiyorlar ki, ben aynı gün annemi uğurladım sonsuzluğa. hem de aynı mezarlıkta. zeki alasya, benim bir kardeşim bir parçam gibiydi. nasıl böyle bir şey düşünürler... ben oraya gelsem bile kemal'in cenazesindeki gibi kameralardan uzak kalmayı tercih ederdim. yani beni yine göremezdiniz...
    zeki'yi defnettikten sonra metin akpınar ve orhan gencebay'ın neden ortadan kaybolduğunu hiç merak ettiniz mi ? etmediniz. ben söyleyeyim, bizim aile kabristanlığına geldiler hem de koşa koşa. ben annemi toprağa verirken oradaydılar, definden sonra zeki'nin mezarına gittik, kimsecikler yoktu...
    peki siz oraya zeki alasya için mi gittiniz, yoksa gelen ünlüleri görmek için mi ? gözleriniz beni aramışsa belli ki gelen ünlüleri görmek için gelmişsiniz.
    nejat uygur'un son şiirindeki ilk dizeler geldi birden aklıma :
    ''biliyorum cami avlusundaki bu kalabalık bana değil,
    gelen ünlüleri görmek için.
    aa o da burada şu da burada deyip, keyif çatmak için.
    beni musalla taşında unutanları görüyorum,
    hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum... çünkü kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum...'' .

    değerini kaybetmeden bilmemiz gereken insan. büyük oyuncu şener şen..

  • kızımın sabah saat 7:00'de gözlerini dünyaya gözlerini açtığı gündür. tarihe not düşelim.

  • aslında çok karmaşık bir mevzu değil ama olaya politik açıdan (left wing/right wing) ve elon sevgisi/nefreti üzerinden yaklaşınca beyinler düzgün çalışamadığından yorumlar da mantık çerçevesinde olamıyor.

    abd'deki büyük şirketlerde çalışmış/çalışan ahbabı olmuş herkes bu resmi daha önce binlerce defa gördü:
    yeni ceo/başkan/müdür işe alınır/şirketi satın alır.
    shake things up'a karar verir.
    zarar eden şirketi personeli azaltarak kurtaracağını düşünür ve personeli işten çıkarır.
    severance packages için milyon dolarlar öder çünkü ona göre şirketin ettiği/edeceği zarar ödeyeceği tazminattan daha fazladir.
    her şeyi planlayan ve hesaplayan, neyi neden yaptığının farkında olan bir liderse bu hamleleri işe yarar.
    değilse sıçar/batar.

    musk'in söylediğine göre twitter günde $4m zarar ediyormuş. twitter'i leveraged buyout (lbo) ile (nakit $31b + borç $13b) satın aldığını, yani borç kısmının şahıs üstünden değil, twitter üstünden şirketin kendisi teminat gösterilerek alınan kredi olduğunu hesaba katınca neyi neden ve hızlıca yaptığını anlamak çok zor değil. iyi/kötü demeden random bir şekilde çalışanların yarısını işten çıkararak maliyeti düşürüp ücretli özellikler vb. ile de para kazanmayı hedefliyor. böylece şirketin kendisine ait bu kredi borcunu şirket üstünden kazandığı parayla faiziyle birlikte geri ödeyecek. ancak twitter batarsa, tasfiye edilecek olan da yine twitter olacak.
    çalışanların yarısını işten çıkarmak $13b borcu kapatmaya nasıl yetecek? yetmeyecek. amaç da yetmesi değil zaten. amaç, ek harcama yapmayıp toplam borcu arttırmamak. zira twitter'daki mid-level bir swe'nin maaş, equity, benefitsle birlikte aldığı yıllık para $400-500k. ortalama $150k desek, 150x3750=562000. yani en kötü ihtimalle yılda $562m karı olacak işten çıkardıkları sayesinde.

    ****

    california ofis çalışanları, california'daki warn act yasası yerine getirilmediği gerekçesiyle dava açmıştı. musk'in, sisteme erişiminiz engellendi ama 4 ocak'a kadar tüm haklarınızı almaya devam edeceksiniz email'inden sonra kovulan çalışanların avukatı açıklama yapmış:
    "it looks like employees are getting their notices and at least some will be paid until january 4. i am pleased that elon musk learned something from the lawsuit we brought against him at tesla and is making an effort to comply with the warn act. we filed this case preemptively to make sure a repeat of that violation did not happen."
    musk paralarını ödediği sürece o davadan bir şey çıkacak gibi durmuyor.

    işten çıkarılan personelin sisteme erişimini kesiyor çünkü sabotaj riskinden korkuyor. data silinebilir, source code kırılabilir, hassas/gizli bilgiler kopyalanabilir, dışarı servis edilebilir.. 60 günlük maaşı verip personele evinde oturmasını söylerek bu tip eylemlerin önüne geçmiş oluyor.

    ****

    musk'ın adımlarını planlamadan ve hesaplamadan attığı, fikirlerini modellemediği ve kendisinden daha iyi bilenlere danışmadığı, o fikirleri beta gruplarında test etmeden/uygulamadan hayata geçirdiğini ve bu konuda olması gerekenden daha hızlı davrandığını, kullanıcının ve reklam verenin ne istediğini göz ardı ettiğini, bu nedenle de bu satın alma eyleminin büyük bir sıçış olduğunu düşünen bir kesim var.

    bunun aksine, musk'ın ticari bir deha olduğunu ve/veya ticari sihirli dokunuşa sahip olduğunu, tam olarak da bu nedenle başarılı olduğunu ve olmaya devam edeceğini düşünen de epey insan var. 'büyük bir sıçış gibi gördüklerinizin arkasında aslında hem müthiş bir ticari zeka hem de twitter'i şu anda olduğundan daha iyi bir şeye dönüştürme ve musk'ın ifade özgürlüğünden anladığı normu gerçekleştirme motivasyonu var' diyorlar.

    bilmiyorum, ben musk'ın god complex sahibi olduğuna inanıyorum. kendi içimde 'kesin bu yüzden' gibi net ve tartışmaya kapalı bir görüşüm olmamakla birlikte twitter'i satın alma motivasyonunda bu kompleksin rol oynadığını düşünüyorum. twitter'in nasıl olması gerektiğine dair iyi/kötüden bağımsız bir vizyonu var ve bu vizyonun gerçekleşmesi durumunda dünyanın daha iyi bir yer olacağına inanıyor. bunu sağlarsa, insanlığa bir başka katkı yaptığını düşünerek tatmin olacak.

    debe ve ekşi şeyler edit'i:
    editörler 'kıdem tazminatı' olarak çevirmiş ama ben türkçe'de karşılığı olmadığı için bilerek severance package'i kullanmıştım. zira board of directors $200m değerinde tazminat alacak ama aynı şey kovulan diğer 3700 çalışan için geçerli değil.

    california'daki warn act yasası der ki; 30 günlük bir süre içinde 50 veya daha fazla çalışanı işten çıkarmayı planlayan şirket 60 gün önceden layoff notice vermeli. vermediyse 60 günlük ödeme yapmalı ve yasayı ihlal ettiği her gün için $500 ödemeli. şirketler ise genelde notice vermek yerine bu 60 günlük ödemeyi yapmayı tercih ederler. bu nedenle de severance package çalışan işten çıkarılır çıkarılmaz hazır edilir.

    musk, california ofisi çalışanlarını işten çıkarırken 60 gün önceden layoff notice vermedi. vermediği için de 60 günlük ödeme yapması gerekiyordu ama bununla ilgili herhangi adım atmadı ve kovulanlar da kendisine dava açtı. 3 kasım'da açılan davanın ertesi günü musk, 4 ocak'a kadar ödeme yapacağını açıkladı. bu ödemenin içinde 2 aylık maaş + sağlık sigortası var ama compensation, yani tazminat yok. en azından bildiğimiz kadarıyla yok. eski bir twitter çalışanı çıkıp separation agreement'i bizimle de paylaşırsa o zaman paketin icinde ne olduğunu ve ne olmadığını hep birlikte daha iyi anlarız.

  • dergi için net tutarsızlıktır. peygamberler ile ilgili karikatürleri "ifade özgürlüğünün sınırlarını test etmek için" bastıklarını belirtmişti dergi yönetimi. böylece ifade özgürlüklerinin sınırının paranın yettiği yere kadar olduğunu öğrenmiş olduk. kovulan maurice sinet'in dergiye dava açtığını ve kazandığını belirteyim.

  • yolda görsem görmezden gelecegim sayın cumhurbaşkanının hareketi. benim yaptığım ; takdire şayan fakat yanlış. onun yaptığı hem takdire şayan değil hem de yanlış.

    edit: başta cizre'de kahramanca savaşmış, en yakın polis arkadasim olmak üzere ; tüm polis ve askerimize selam olsun. arkanızdayız.

  • hepsini anladım da bunca yıllık bilgisayar kullanıcısı/toplayıcısıyım, "içi amerikan döşeme" nedir hala anlayamadığım ilandır. araba mı lan bu???

  • bunu anlamak için sokağa çıkmak, sahile inmek falan yeterliydi oysa!

    şok olmuş gibi tavırlara girmeye gerek yok kardeş. senin dükkan tabelaların arapça olurken birer birer,
    gençlerin bir mülteci tarafından öldürülürken,
    genç kızların, kadınların yine bunlar tarafından gizli gizli fotoğrafları, vidyoları çekilirken anlamalıydın gidişatı.

    dipçe-i istila: arkadaşlar, yukarıdaki açıklama doğrudur değildir. olay bu değil. avrupa birliği, " siz avrupa'da değilsiniz " dese ne, demese ne!
    mevzu başka. mevzu, ülkemizde yaşanan şu olaylardan biri bir avrupa ülkesinde yaşansa halkın tepkisi ne olurdu?
    mevzu, benim geçtiğimiz aylarda istanbul'da adres soracakken beşinci denememde bir türk'e denk gelebilmem.
    mevzu, bazı semtlerde sokak boyunca sadece arapça tabelalar olması!

    uzar gider bu liste. sen önce vatanına sahip çık; sonra bana çemkirirsin " hepsi mültecilerin suçu mu? " diye.
    senin ülkende zaten sürüsüne manyak varken bir de ithalatına girdin bu işin!