hesabın var mı? giriş yap

  • yazan nasıl cesaret etmiştir, hakem nasıl onay vermiştir bilinmez, bugün bir tanesine rastladığım yayınlardan biridir. bir üniversite dergisinde gördüm.

    gümüşhane üniversitesi sosyal bilimler elektronik dergisi'nin 2. sayısında yayımlanan "amerika'da siyasal yapı ve karar-alma mekanizması: kongre, başkan ve yardımcı organlar" adlı makalede yazar kâh wikipedia'ya kâh ekşi sözlük'e kâh frmpaylas.com'a (forumpaylaş adlı foruma atıfta bulunmak nasıl bir seviye ben de bilmiyorum) kâh 50states.com diye bir siteye kâh ansiklopedi.turkcebilgi.coma kâh 2023.gen.tr'ye slalomlar yaparak atıflarda bulunmuş. yine sabah, radikal ve haber10 (?) gibi haber siteleri de amerikan siyasal sistemine ilişkin verilen bilgilerde kaynak olarak kullanılmış. dört kısa örnek üstünde görelim:

    2. dünya savaşı sırasında faaliyet gösteren stratejik hizmetler dairesi içinde oluşup
    merkez istihbarat teşkilatı olarak bilinen cıa, resmen, 1947’de, başkan truman tarafından hazırlanan ulusal güvenlik yasası kapsamında oluşturulmuştur (http://sozluk.sourtimes.org/, 2010)

    sistemdeki bu yapılar, birbirlerini frenleyebilir. ancak, birbirlerini hızlandırmazlar ve herhangi bir eylem için zorlayamazlar (http://www.radikal.com.tr/, 2010)

    başkanlık sistemi kısaca, yürütmenin başı ve meclisin ayrı ayrı halk tarafından seçildiği anayasal düzenin adıdır. (http://www.haber10.com/, 2010)

    kökeni 1787 anayasası olan bu siyasal yapı ve karar alma mekanizması şu 4 yapıda kendini bulur (...) (http://www.sabah.com.tr/, 2010)

    üniversitelerde ders kitabı olarak kullanılan kitaplarda veya başkaca akademik çalışmalardaki atıflarda bu çeşit tuhaflıkların benzerini görmüştüm ama işi böyle şova dökenini ilk defa görüyorum. makaleyi yazdığı esnada hakkari üniversitesinde bir asistan, şimdilerde ise aynı üniversitede bir hoca olan sayın dr. ekrem yaşar akçay'a literatüre böyle ilginç bir çalışma kazandırdığı için şükranlarımı sunuyorum. ayrıca dönemin rektörü ve derginin sahibi sayın dr. ihsan günaydın'a, o dönemki editör sayın dr. ekrem cengiz'e, bu makaleyi onaylayan sayı hakemlerine, bu dergiye küçücük de olsa ödenek ayıran bir kurum varsa o kurum veya kurumlara, kısacası bu kıymetli çalışmada dahli olan herkese ama herkese çok ama çok teşekkür ediyorum. iyi ki varsınız, aldığınız paralar ananızın ak sütü gibi helal size. başarılarınızın devamını dilerim. aslansınız siz aslan

    düzeltme: derginin şimdiki sahibi ve editörlerinden birinin o tarihlerde dergiyle ilişiği yokmuş. düzeltildi.

    düzeltme2: enstitünün kendi sitesinden e-dergiye verdiği link "dergipark.org/..." yerine "dergipark.gov/..." uzantılı bir adrese gitmeye başlamış. bu yüzden de kırık bi link ile karşılaşılıyor. 1. cilt 2. sayıdaki bu makalenin link'ini doğrudan dergipark üzerinden vererek değiştirdim ve güncelledim. principles of mechanism'e uyarısı için teşekkür ederim.

  • rte'nin kızı esra ile ilgili anlattığı olayın yalan olduğunu kemal kılıçdaroğlu'nun ortaya çıkardığı olay.

    olay nedir diyenler için rte 'nin anlatımıyla : ... gece 1-2 öyle geliyoruz eve .. o zamanlar mücadeleler şimdiki kadar rahat değil , daha zor sıkıntılı dönemler 80 öncesinden bahsediyorum .. -buraya dikkat 80 öncesinden bahsediyormuş- .. ve bir gece yatak odamızın kapısına bir pusula büyük kızım esra asmış 'babacığım bir geceni de bize ayır'.

    80 öncesinden bahsediyor ama kızı 83 doğumlu adam boşuna demiyor yalan makinesi diye..

  • ekstra 2 ya da 6 puan için böyle atraksiyonlara değmez.

    sınavımı yapar, çıkarım. o soruyu da boş bırakırım.

    edit: başlık bana kalmış. soru şuydu; "here you have the opportunity to earn some extra credit on your final paper grade. select whether you want 2 points or 6 points added onto your final paper grade. but there's a small catch: if more than 10% of the class selects 6 points, then no one gets any points. your responses will be anonymous to the rest of the class, only ı will see the responses."

  • sinirden ellerimi ayaklarımı titretmiş rezalet.

    kayseri'den okuması için istanbul'a gönderdiğim, selvi boylu biricik oğlumun başına gelen rezalet.
    her ay binlerce lira taksidini ödediğim okulun böyle bir rezalete imza atması beni çok üzdü.

    yaşanan rezaletin baş aktörü mahmut alnıgeniş adlı bir tarih öğretmeni.
    öğretmen demeye bin şahit ister. keşke kpss'de barajı geçemeseymiş. (duyduğuma göre konya lisesi'nden gelmiş çamlıca'ya, şu anda bakan ve işadamı olan öğrencileri varmış. arkası sağlam belli ki)

    gencecik çocukları yağmur altında tek ayak üstünde bekleten bu vicdansız psikopat hocanın gereken cezayı alması için tüm yetkili mercilere başvuracağım.
    apar topar kayseri'den geldim ve oğlumun fanilası hala ıslaktı, çocukcağız zaten çelimsiz. umarım zatürre olmaz.

    bu nasıl bir eğitim nasıl bir disiplin anlayışıdır. sen kimsin mahmut alnıgeniş?
    umarım daha kötü uygulamaları olmamıştır bu mahmut adlı kişinin.

    edit: sağolsun özel çamlıca lisesi'nin müdürü ve sahibi muharrem gür bana ulaştı. bu mahmut isimli hocadan kendisinin de haz etmediğini söyledi. bu yaşanan olay sebebiyle gelecek ay taksidi bizden dedi.

    ama mahmut denilen öğretmenin kötü uygulamalarının peşini bırakmayacağım.

  • ben de bir zamanlar vücudumdaki bir rahatsızlıktan dolayı çok endişelenmiş, internet üzerinden yoğun bir araştırma yapmış, olabilecek bütün hastalıkları incelemiştim. bunu, doktora derdimi anlatırken " şu şu hastalık belirtilerini okudum, bende de böyle belirtiler var bunun için size geldim. " dediğim vakit doktor kadın gülüp dalga geçmeye başladı. yok memlekette onlardan başka herkes doktormuş da, aslında onlara gerek yokmuş da vs. vs. ya bu nasıl şişirilmiş egodur anlayamıyorum. hem heryerde bas bas kampanyalar düzenliyorlar halkta farkındalık yaratmak adına. hastaya geç teşhis yapıldığında yine hasta kişiyi cahillikle, umursamazlıkla suçluyorlar. ama birşeylere ilgili olup araştırınca suç oluyor. sanki kendileri hep doğru teşhisi koyuyormuş gibi havalar...

    tabi gerçekten aşmış doktorlar böyle davranmak yerine kişiyi dinliyor ve daha çok bilgilendiriyor. normal insan olan da böyle davranır zaten.

  • adam diyor ki "3 öğün simit bile yeseniz açsınız, aç."

    adamlar anlıyor "kundaktaki bebeğe simit yedirin, çay içirin, adam gibi sıçsın."

    hey gidi güzel ülkem hey.

  • aslında özgüven eksikliğinin en kötü yanı kendini kötü görmek değil, diğer herkesi mükemmel görmektir. en boktan, en saçma insan bile size göre sizden iyidir.

  • bunu yapmaya çalışırken art arda 3 kırmızı ışıkta geçen bir gerizekalı gördüm ben.

    sabahın erken saatleri olması, kaza olmasını önledi. açıkcası arkasında olduğum için ne yapmak istediğini uzun süre anlamadım. 3. kırmızı ışığa yaklaşırken mesaj yazdığını gördüm, sonrasında gaza bastım, yetiştim ve kısa bir korna çaldım delikanlıya. "ne var amuaaaaa goyyyim?" şeklinde surat ve el hareketiyle karşılık verdi. çünkü kendisi fernando alonso'nun sol taşşağıydı ve hem mesaj yazıp hem de araç kullanabilirdi.