hesabın var mı? giriş yap

  • ya ben eski sevgilimi önünü kestiğim düğün arabasının içinde gelinlikle gördüm, bana gündelik acılarınızdan bahsetmeyin. üstelik zarf da boştu..

  • http://www.tombak.com.tr/sayi12/tabela4.gif

    fotoğrafta bir duvar, bir merdiven, merdivenin üzerinde duvara tabela çakan bir adam ve merdivenin dibinde toplanmış 10-15 kişi görülüyor. zeki olduğumuz için buranın istiklal caddesi olduğunu -başlık o çünkü- hatta biraz daha zeki olduğumuz için duvarın taksim maksemi olduğunu da anlayabiliyoruz. ama fotoğraf ufakça olduğundan adamın kim olduğu anlaşılmıyor.

    ama hemen yardıma yetişiyorum: adamın adı osman nuri ergin, kendisi istanbul şehremaneti'nin bir memuru ama bildiğiniz memurlardan değil. darüşşafaka'da okumuş tarihini yazmış; muallim cevdet'le dost olmuş biyografisini yazmış; öğretmen olmuş maarif tarihi yazmış; belediye'de çalışmış ve oturmuş, hala belediyecilik ve yerel yönetimler tarihinin en kapsamlı kaynak kitabı sayılan dokuz ciltlik mecelle-i umur-ı belediyye'yi yazmış, sokak sokak istanbul şehir rehberi'ni yazmış, sokaklara yeni isimler önermiş, onaylatmış.

    fotoğrafın çekildiği tarih 1927 ve osman nuri bey maksemin üzerinden cadde-i kebir tabelasını söküp istiklal caddesi'nin tabelasını çakıyor. caddenin adı artık istiklal olacak.

    osman nuri, o tarihte böylesi bir vazife için seçilmesi gereken birkaç kişiden birisiydi herhalde. ama o tarihlerde istanbul'da sokağın, binanın, baninin çetelesini tutan bir başka isim daha vardı: jacques pervititch.

    pervititch, istanbul'un şehir mimarisi ve sokakları üzerine araştırma yapmak, şehrin sokak sokak bir haritasını çıkarmak için uzun araştırmalar yapmıştı ve yolu elbette belediye'ye de düşmüştü. düşünüyorum, merak ediyor, öğrenmek istiyorum: pervititch, osman nuri'yle ilk kez nerede tanıştı, neler konuştular ve araları nasıldı?

    hiç birlikte caddede yürüdüler mi? daha çok cadde-i kebir'de mi yoksa istiklal'de mi yürüdüler?

  • reyting ölçümününün nedeni, reklam pastasını düzenlemektir. bu nedenle izleyiciler gelir düzeylerine göre a, ab, b, c ve d gibi gelir gruplarına bölünür.

    a ve ab grubu, en varlıklı gruptur. nispeten orta direğin bir tık üstü olan b grubunu da buraya ekleyebiliriz. reklamlardan elde edilen en büyük gelir, bu gruba aittir. işte, ev, araba, lüks tüketim ürünleri vs vs reklamları hep bunların satın alması içindir.

    c ve d grupları ise en düşük gelir düzeyine sahip gruplardır. öğrenciler de bu grubun içine girer. bunlara bir şey satamazsınız. çünkü zaten paraları yoktur ve dolayısıyla bu gelir grubuna kola, meşrubat, atıştırmalıklar ve ucuz telefon hattı reklamlarından başka reklam verilmez.

    şimdi, reyting ölçüm cihazlarının %90'ından fazlası tahmin edeceğiniz üzere a, ab ve b gruplarının evlerine tıpkı bir anket örneklemi seçer gibi belirlenerek konulur. c ve d grubuna dostlar alışverişte görsün diye birkaç cihaz yerleştirilir ama, işte ölçümlerde pek bir payları bulunmaz. bu uygun örneklem sayesinde %10'a yakın hata payıyla ölçümler gerçekleştirilir. bu hata payı, reklam veren için yeterli ve kabul edilebilir bir düzeydir.

    o halde anlamaya başladınız. son bir örnekle bitireyim: trt'de yayınlandığı dönemde leyla ile mecnun'un izlenme oranı oldukça yüksekti. ama hiç reklam alamıyordu. sebebi ise, izleyenlerin çoğunun c ve d grubu olmasıydı.

  • sebep - sonuç ilişkisi kurmaktan aciz aptallar yine başlamışlar ötmeye.
    aptal mısınız yoksa aptal rolü mü yapıyorsunuz?
    serbest piyasaya sahip bir ülkede ucuzdan bir mal - hizmet alana saldırmak nedir ulan?
    gecenin bir saati kimin yüzünden böyle bir hata oldu diye sormayın siz anca cırcır ötün aptallar.

    edit: ellerinde olmaması gereken bir sürü doları 7 küsürden bozarken şov yapıp kendini ifşa edenler oldu da ne oldu diye sorarlar adama.

  • 18 temmuz 2017 kemal kılıçdaroğlu'nun hükümete meydan okurken sarf ettiği taşşaklı söz.akp'li yöneticilerin abdestlerinden şüpheleri yoksa buyursunlar tartışsınlar ve görelim gerçekleri. bir vatandaş olarak doğruları öğrenmek benim de hakkım değil mi?..

    o değil de, bağzı andavallar halen ''darbe gecesi gördük yeaa'' diyerek kendilerini kandırıyor. iyi, ne güzel işte reisiniz korkmuyorsa çıksın karşısında bunu da sorsun öğrenelim..

  • bir kaç saat önce cnbcede yarım yamalak(sonu ve başını izleyemedim) izlediğim film. filmin sonunu izleyememiş olmam son anlarda babamın odaya girip aynen söyle bir muhabbet açmış olması:

    [filmin sonuna geldiğimizi düşünüyorum, 3 adamında bir odada yıkıntılar arasında otururken yağmur yağdığı sahne]
    baba - oğlum bu ne? vampir filmimi yine?
    ben - hayır baba
    [baba yabancı dilde söylenenleri duymuştur]
    baba - alman filmi herhalde savaş filmimi
    ben - hayır baba rus filmi
    [yağmur yağmaya başlar]
    baba - kominist filmi yani? belli baksana yağmur bariz yapay
    ben - bilmiorum baba! hem ne alakası var, izliyorum bi sn ya!
    [yağmur durur]
    baba - işte kominist filmi belli hemen bitti suları ancak bu kadar yetmiştir
    (bkz: nası yani)

  • inanılmaz sempatik, güler yüzlü ve keyifli bir adam. yol arkadaşını çok doğru seçmiş, bizim kızı tebrik edelim. ben bayıldım enişteye.
    yalnız bu sivaslılar hakikaten her yerdeler. *

  • fenerliyim. entrylerime girip bakilabilir. fakat daha da galatasarayi agzina alan fenerlinin amina koyayim ben. baskalariyla sidik yaristiracaginiza bi uyanin akillanin da su takim duzelsin artik