ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
birini son kez gördüğünü bildiğinde oluşan duygu
-
kaçmak.
vedayı hızlandırmak için kaçmak evet.
içimde oluşan; bir an önce köşeme çekilip sessizce ağlamak. ona bakarak yahut onun yanında değil, kendi içimde ve kendimle ağlamak.
yahya kemal'in dediği gibi:
"kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu;
zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu."*
yurtiçi kargo çalışanının katliam çağrısı
-
yurtiçi kargonun adres ve kimlik bilgilerini kaydettiği yetmiyor, bütün çalışanları kafasına göre canı isteyince o bilgilere ulaşabiliyor ama kimse bunun üzerinde durmuyor mu? bu nasıl iş lan?
siz nasıl bu kadar rahatsınız?
çingene deyince yazarların aklına gelen düşünceler
-
devlet hastanesinde çalıştığım dönem. çok roman hastam vardı. bir gün çalgıcı bir adam geldi. psikotik belirtileri var. görüştüm, tedavi planladım. reçete yazacağım, barkodu aldım, ücretli yazıyor, sağlık güvencesi yok yani. hastanın maddi durumunun çok da iyi olmadığı belli.
antipsikotik ilaçlar oldukça pahalıdır. mümessil arkadaşlardan numune ister, onları bir dolaba koyardım. ücretli hastalara vermek için biriktirirdim numune ilaçları.
"ben sana bunun bir aylık dozunu vereyim" dedim.
hasta durdu.
"kaç para kutusu hocam" dedi.
200 lira civarı bir fiyatı var, söyledim.
"hocam, klarnet çalar kazanırım parayı. ben parasıyla alırım. sen bunu işi gücü olmayan birine verirsin" dedi.
o sabah başörtüsü bile en az 200 lira olan bir kadın, benden numune ilaç istemişti. onu düşündüm, bunu düşündüm. eyvallah deyip gönderdim hastayı.
insanları etiketlemek kadar kötü bir şey yok şu hayatta. ömründe romanla oturup iki kelam etmemiş insanlar, onları kötü ilan eder. tehlikeli yanları vardır, kanunla araları limonidir ama güzel yürekleri vardır.
dipnot: hastalar iyileştiklerinde teşekkür mahiyetinde hediye getirir bazen. bu bahsettiğim hastam iyileşince teşekkür etmek için klarnetini getirip çalmıştı benim için. gel de sevme bu insanları.
elf düğününde havaya ok atmak
16 gb iphone
-
en ucuz iphone diye alınıyor ve haliyle kısa sürede hafızası yetmez hale geliyor.
peki yok mu bir çözümü?
evet var, daha önce şunu hiç gördünüz mü(safari'ye dikkat, ben screenshot almadan önce de aynısını gmail'a yaptı): http://hizliresim.com/mpmngq
hadi ekşicilere bi güzellik yapayım da bir sır vereyim. şimdi iphone'u kullandığınız süre zarfında bazı geçici dosyalar oluşturuyor ve bunlar 16gb'lık iphone kullanıcılarının canını sıkabiliyor.
bu geçici dosyaları zorla sildirip gb'larca yer açmak için:
itunes store app'ını açıyoruz ve uzun bir film buluyoruz(dosya boyutu telefonuza sığmayacak kadar olmalı) "kirala"'ya basıyoruz.
korkmayın herhangi bir ücret ödemeyeceksiniz, itunes filmi kiralamanız için olabildiğince geçici dosyayı silmeye çalışacak ve yeterince yer yok hatası verecek(hata vermezse de iptal edin).
bu işlemi bir kaç defa tekrarlayarak cihazınızda baya bi yer açabilirsiniz.
kadınların sütyen giymelerinin nedeni
-
cevap için isaac newton telefon hattımızda.
debe editi: kadınlık üzerinden aşağılamalarınız ve esprileriniz bir bitmedi
23 ocak 2015 tübitak'ın domuzlu kitap rezaleti
-
yenmesinin değil de bizzat hayvanın kendisinin yasaklandığını sanan bu kafa tüm domuzların toplanıp katledildiği toplama kampları kurulması için kanun teklifinde bulunsa şaşırtmayacaktır! nedir bu domuzların çektiği arkadaş...vallahi de billahi de rezalettir.
apple'ın malatya'da mağaza açması
-
lokasyonun bakırköy’deki yeşilyurt yerine malatya’daki yeşilyurt olarak girildiğini düşündüğüm olay. daha ankara ve izmir’de bile olmayan apple store’un malatya’da açılması biraz saçma geliyor kulağa.
edit: bir iki entry’de malatya yeşilyurt’un zengin bir bölge olduğundan, 700-800 bin liraya daire satıldığından ve dolayısıyla doğru bir tercih olduğundan bahsedilmiş. istanbul yeşilyurt’ta 800 bin liraya kulübe alamayacağınızı, en ucuz 2+1’lerin 1.5 milyon liradan satıldığını, 4-5 milyon liraların standart fiyatlar olduğunu ve 10 milyona bile daire bulabileceğinizi belirtmek isterim.
egm'nin tarihi eminönü balıkçısı olayı açıklaması
-
adam öldürseler, ölünün şikayeti yok katil de olay yerinde değil diye işlem yapmayacaklar yani.
edit: o kadar çok mesaj aldım ki, cinayetle yaralama bir mi, ona şikayet gerekir mi gibisinden editleme gereği duydum
iş bu entry, olay yerine geç gelen, adamın kafasına pala geçirip 25 dikiş attıracak kadar vahşileşen insanları göz altına almak için illa ki şikayet bekleyen, olay yerinde tutanak tutmayan polislerin ve bu resmen cinayete teşebbüs eden insanları serbest bırakan savcıların olduğu adalet sistemine ironi dolu sitem ve tepki içeren bir entrydir
edit 2: tck 86/1 de kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. şeklinde geçiyor bu linkten de görüleceği üzere bu durum şikayete tabi değil
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
sokakta terlikle yürürken terliği ayakla 5-10 adım öteye fırlatmak. yalın ayak yürüyüp tekrar giymek.
11 aralık 2020 türkiye-iran gerilimi
-
adam resmen problem oğlum. gittiği yerde problem yaratıyor.
getirirseniz başımıza otobüs şoförünü diplomasiyi 20 senede öğretemezsiniz.
kalitesizlikten midemin bulantısı dinmiyor artık
edit: çaylak troller mesaja boğuyor, sövüyorum bilginize
tayt giyen kızın kıçına bakmamayı başarmak
-
bunu becerebilen erkek varsa buyursun gelsin beni babamdan istesin.