hesabın var mı? giriş yap

  • patronuyla yaşadığı şu diyalogla cool tavrını ortaya koymuştur:

    -bundan sonra haracı bana vereceksin. ben seni koruyacağım.

    -sahi beni koruyabilir misin?

    -koruyamazsam ölürsün. bu kadar basit.

  • helal olsun,allah işini gücünü kolay etsin diye dua ettiğim teyzedir,aynı şekilde çok uzak olmayan osmanbey'de 65 yaşında çaycılık yapan tanıdığım tatlı bir teyze de var ve neden çalışıyorsun diye sorduğumda hayat çalışmamama müsaade etmiyor evladım diye cevabı tokat gibi yapıştırmıştır.

  • bir parçacığın kendisinden daha yüksek enerjili bir bariyerden geçme olasılığı klasik mekaniğe göre sıfır iken bu ihtimal kuantumda sıfır değildir. bu geçiş olayına tünelleme denir.

    tünelleme olayı daha çok radyoaktif bozunmalarda gözükür. çekirdekten bir alfa ya da başka bir tanecik koparmak için yüksek bir enerji vermek gerekir. fakat bu parçacıklar kendiliğinden doğal olarak çekirdekten ayrılmaktadır.

    heisenberg belirsizlik ilkesine göre ise;
    enerjideki belirsizlik ile zamandaki belirsizliğin çarpımı planck sabitinin iki pi'ye bölümüne eşit veya daha büyüktür. parçacığın çok kısa bir zaman dilimi içinde tünelleme yaptığını düşünürsek zamandaki belirsizlik azalırken enerjideki belirsizlik artacak ve parçacık tünelleme yapabilecek enerjiye ulaşacaktır.

  • 90'la başladı, 78 oldu, 65'e indi derken 50 deniyor. bu gidişle sinovac'ın coronavirüsü tetiklediği açıklanırsa şaşırmayacağım.

    edit: evet arkadaşlar brezilya'daki bulgulara göre bu aşı çok ağır ve ağır vakaları (hastaneye yatırılmanızı gerektirenler) %100, orta ve hafif vakaları %77, çok hafif vakaları %50 oranla engelliyormuş. yani muadilleri kadar etkili olmasa da genel olarak işe yaradığı sonucunu çıkarabiliriz.

    ancak burada anadolu ajansı'nın her seçimde akp'yi %90'la başlatıp akşamında %50'ye (kimi zaman %40'a) çekmesi misali her yeni açıklamada oranın daha da düşmesi komik.

  • arkadaşın ablası hamile ve bebeğin erkek olacağı belli olmuş, isim düşünülüyor. ailenin aklında modern isimler var ama abla olacak olan 3 buçuk yaşındaki kızlarına da fikrini soruyorlar:

    + berencim ne olsun kardeşinin adı?
    - bilo olsun
    + başka bir şey mi olsa acaba?
    - erkek bilo olsun o zaman

    günlerce gülünmüş eğlenilmiş ama... bebeğin doğmasına günler var şimdi. arkadaş ablasıyla telefonda konuşurken bilo nasıl diyor, annesi bebek eşyası alırken bilo'ya aldım diyor vs. sanırım çocuğun adını kaan falan koyup aile içinde bilo diye çağıracaklar. pardon erkek bilo.

  • en basitinden: oksimoron bir dil sanatıdır, paradoks ise bir mantık çıkmazı*.

    gelelim bunun pratik sonuçlarına:
    - oksimoron, birbiriyle çelişkili sıfatların bir nesneye yakıştırılarak, o nesnenin kendine has bir özelliğinin çarpıcı bir şekilde ön plana çıkartılması veya söz konusu nesneye ilişkin bir merak uyandırmak için kullanılır.
    birinci kullanıma örnek: "aptal bilge".
    ikinci kullanıma örnek: "tanımadığım dostlarım".

    görüldüğü gibi, oksimoron kullanıldığında, ortada gerçek bir paradoks bulunmasına gerek yok. sadece görünüşte birbiriyle çelişen iki sıfatı, somut veya soyut bir varlığı betimlemede kullanıyoruz ve karşı tarafta "nası yaa?" şeklinde bir etki yaratmaya çalışıyoruz.

    - paradoksta ise, düz mantığın birbiriyle çeliştiği sonucuna varması gereken, yani birbirini dışlayan iki önermenin aynı anda geçerli olduğunu iddia eden bir mantıksal durum söz konusu olmalıdır. en basit örnek olan epimenides paradoksunu (veya bir çevrimini) ele alacak olursak: "bu söylediğim yalandır".

    paradoks olan şeyin, dışarıdan çelişkili veya tutarsız görünmesine gerek yoktur, çelişkinin ortaya çıkması için önermelerin anlamının doğruluk-yanlışlık bağlamında incelenmesi gerekir. oksimoronda ise, betimlenen olgu kendi içinde bir bütündür ve onu tanımlarken kullanılan sözcüklerin birbiriyle zıt anlamları bulunması, göndermede bulunulan varlığın tutarlılığı açısından bir şey ifade etmez: yalnızca onun bir açıdan gözleniş şekline ilişkindir.

    kısacası, oksimoronda, paradoksun aksine semantik bakımından çelişkili bir durum yoktur, çelişki sadece semiyotik düzeydedir.

  • banyo yapabilmek için her gün 700 eşeği sağdırdığı rivayet edilmekte olan antik mısır'ın son hellenistik kraliçesidir. (bkz: http://www.drozdogan.com/…davisinde-yeri-var-midir/) günümüzde eşek sütünün mucizeleri konuşuluyor. kozmetik sanayisinden kanser tedavisine kadar eşek sütü cazip bir ürün olarak görülüyor. kleopatra'nın ardılları olsaydı şimdi onun bu fikirlerinin ve tercihlerinin sonucu olarak "nasıl da bildi taa o zamanlar eşek sütünün mucizesini" diye günlerce konuşurlardı.

    o zamanlar mısır'da egemen olan yunanlar mısır toplumuna karışmamak için kendi soylarından olan kişilerle evleniyorlardı. aslen yunan olan kleopatra, babası xı. ptolemaios'un vasiyeti üzerine kardeşi ile evlendi. (bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/vii._kleopatra) kleopatra'nın ardılları olsaydı ensest ilişkilere bakış günümüzdeki gibi olamayabilirdi. ama ardılları yok.

    hakkında efsaneler uyduruluyor. yazılıyor, çiziliyor. bu efsaneleri o kadar çoğaltırdı ki ardılları olsa... ama ardılları yok...

  • gidecekse hükümeti kursun öyle gitsin. bizim arka dörtlü bi koalisyon çıkaramayacak gibi duruyo. hükümeti kurarsa anca o kurar. sana güveniyoruz nando.