hesabın var mı? giriş yap

  • çekiçi (ya da keseri), tam çekirdeğin ortasına değil de, protonlarla nötronlar arasındaki küçük boşluklara denk getirecek şekilde ve hayvani bir güçle vurabilirseniz, gerçekleşecek olan hadisedir. peki hiç kimse denk getiremiyor mu da, sanayideki bir dayının ya da bir hurdacının atomu parçaladığını işitmiyoruz? çünkü, çekiçi doğru yere denk getirmek trilyonda birden bile küçük bir olasılık. ayrıca, o söylediğimiz hayvani güç de bir hayli fazla. iki üç adamın kuvvetinden fazladır bana göre. bunu laboratuarlarda yapabilirler aslında ama çok büyük patlama olur, her taraf tarumar olur diye bilim adamları çekiniyorlar. devlet de izin vermez zaten...

  • kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren tek kişi, tek hasta. hastanede yatan geri kalan herkes oraya tatile gelmiş belliki.

    okuduklarımdan anladığım kadarıyla aynı katta bulunan hastaların refakatçileri dışarı çıkartılıyor (tehlike arzettikleri için), hastaların cep telefonlarına el koyuluyor, hatta ve hatta -abartılmamışsa şayet- hastaların kapıları dışardan kitleniyor. çok normal, çünkü o insanlar oraya tedavi olmak için değil hastanenin otel hizmetinden faydalanmaya gelmişler. hastalar ibrahim tatlıses için bu kadar tehlikeli bulunurken, hastanenin içi ana baba günü gibi. bütün ünlüler bir koridora toplanmışlar sanki, durumu iyiymiş çığlığı, aman durumu kötüye gidiyormuş çığlığı.. onlar, hasta ibrahim tatlıses için duydukları endişeden ne yaptıklarını bilmiyorlar, diğerlerine saygı göstermeyi düşünecek kadar kafaları yerinde değil. zaten onlar ünlü. kimse hesap soramaz, kimse onlara lütfen burada beklemeyin, şurada bekleyin diyemez. onların telefonlarından dışarıya bilgi sızamaz, onlar tehlike arzedemez.

    aynı katta odasına kapatılmış refakatçisiz hastayla o kalabalıkta kim ilgilenebilmiş, "bu ne gürültü uyuyamıyorum" dediğinde hangi şık cevap verilmiş çok merak ediyorum.

  • çaresiz olan afad, çaresiz olan beceriksiz erdoğan hükümeti. kanunları çıkartıyorlar ama uygulayacak bütçeyi ayırmıyorlar sonuç sıfır! işi bilen bir hükümet gelirse felaketlerin nasıl önlenebileceğini görürsünüz.

  • baştan edit: (bkz: #muglayahavadestegi)

    fidan kampanyasına 500 bin tl bağış yapan cengiz holding'in bağışının, tema vakfı tarafından iade edilmesi olayı.

    tema yaptığı açıklamada, cengiz holding'in çevreye etki konusunda sahibi olduğu şirketlerin verilerini açıklamaması nedeniyle bağışı kabul etmediklerini açıklamış.

    kaynak (facebook içerir)

    kaynak

    edit: kaynak güncellendi.
    edit2: ilk kaynakta haber kesin bir dille verirlirken ikinci kaynakta iddia edildi tarzı bir sunum var. oysa iki kaynakta aynı, dw türkçe. ilginç bi habercilik.

  • "sen ne büyükmüşsün hey atatürk" başlığına sahip yazı.

    "hey atatürk" ne lan? uzaktan arkadaşına mı sesleniyorsun? bir kemalist söylese, samimiyetine inanırsın. mustafa kemal'e o kadar yakındır ki, hey mustafa bile der içtenlikle. samimi buluverirsin.

    "ey atatürk" diyeceğine... bu adamları yazar yapıyorlar işte..

  • kronolojik olarak inebahti deniz savasi ile navarin olayinin arasinda kalan, 6 temmuz 1770 gunu tum osmanli donanmasi'nin rus donanmasi tarafindan yakilmasi ile sonuclanan denizcilik tarihimizin kara sayfalarindan biridir. 60 gemiden olu$an donanmamizdan 50 tanesini ve yakla$ik 10,000 levendimizi kaybettik. bu olaydan 3 yil sonra donemin kaptan-i deryasi cezayirli gazi hasan paşa istanbul'da yeni bir donanma in$a etmi$tir.

    murat bardakci'ya gore olay $oyle gercekle$mi$tir*:

    1768 yılında osmanlı tahtında üçüncü mustafa oturuyordu ve rusya ile ilişkiler gergin bir hal almıştı. rus çariçesi ikinci katerina’nın ordularının himayemiz altında bulunan polonya'yı işgale kalkması üzerine 8 ekim günü rusya’ya savaş ilán ettik ama hiçbir hazırlık yapmadığımız için, orduyu ancak altı ay sonra harekete geçirebildik. savaşın iki yılında ne türkiye, ne de rusya, önemli bir başarı kazanamadı.

    çarpışmalar devam ederken, rusya, mora'da yaşayan rumlar’ı ayaklandırmak maksadıyla ingiltere’nin de desteğiyle akdeniz’e oldukça kuvvetli bir donanma gönderdi. bu arada karadan gelen ve çariçe katerina'nın sevgilisi olan kont theodore orlov ile kardeşi general kont aleksi de askerleriyle beraber donanmaya katıldılar.

    rumlar, mora'ya asker çıkartan ruslar'ın kışkırtmasıyla isyan edip türkler'e karşı bir katliama giriştiler. ayaklanma, osmanlı kara ve deniz birlikleri tarafından bastırıldı, rus askerleri ise gemilerine binerek yeniden akdeniz'e açıldılar.

    üç filodan oluşan rus donanması ile kaptan-ı derya hüsameddin paşa'nın kumandasındaki türk gemileri çok geçmeden karşı karşıya geldiler ama gemilerimiz geri çekilmek zorunda kaldı. ikinci karşılaşmada, daha sonraları kaptan-ı deryalık ve sadrazamlık yapacak olan cezayirli gazi hasan paşa'nın kalyonuyla rus amirali spiridof’un gemisi çarpışıp yanmaya başladı ve her iki taraf, yangının kendilerine de sıçramaması için tekrar geri çekildi. türk donanması ise tarihi bir hata yaptı, manevra imkánı bulunmayan çeşme limanı’na girip demirlemek gafletinde bulundu.

    o sırada çeşme'nin açıklarında beklemekte olan rus gemileri, türk tarafının sıkışmış bir halde bulunduğunu farkedince limanın girişini kapattılar ve 1770'in 6 temmuz gecesi türk donanmasının üzerine iki adet 'brulot', yani yaklaştıkları anda patlayıp her tarafı yangın yerine çevirecek olan ateş gemileri gönderdiler. bazı kaptanlarımız yeniden gaflete düşerek ateş gemilerini teslim olmak isteyen ruslar'la dolu kayıklar zannedip bunları istanbul'da yapacakları zafer resmigeçidinde kullanma hayaline dalınca, olan oldu: ateş gemileri bir anda patladı, alevler tedbirsiz davranan türk gemilerini sardı, koskoca donanma bir kaç sat içerisinde yokoldu ve kurtulmayı başaran tek gemimiz de ruslar'ın eline geçti.