ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dünyadaki en yorucu şey
-
(bkz: belirsizlik)
daha yorucusunu görmedim, duymadım, bilmiyorum.
ekşi itiraf
-
küçükken annemin dikkatini çekmek için salıncakta sallanırken kendimi yere atmıştım. annem görmeyince belki duyar diye avazım çıktığı kadar bağırmaya başlamıştım, duymayınca da kalkıp salıncağa geri binmiştim.
emre bukağılı'nın suç duyurusuna bakanlıktan ret
-
yeaaahh gururla karşınızdayım sayın sözlük ahalisi.
olay şu:
"sedat kapanoğlu ve 40 kişiye hapis talep edilmesi" başlığına konu davada ali emre bukağılı sözlük yazarı olan müvekkilim hakkında da şikayetçi olmuştu. detayları geçiyorum. duruşmada beyanım aynen şuydu:
"efendim bu beyanımın özellikle tutanağa geçmesini istiyorum. çünkü buna da dava açabilirler. "müvekkilim felsefecidir, müvekkilimin yazdıklarını anlayacak entelektüel birikime ve donanıma sahip olmayanlar tarafından söyledikleri yanlış anlaşılarak hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur."
sonrasındaki diyalog da şuydu:
ali emre bukağılı'nın avukatı: tutanağa geçsinnn!!!! tutanağa geçsinnn!!!!
avasas: ben de zaten tutanağa geçmesini istiyorum:)
işte bunun için suç duyurusunda bulundular. beyefendiye hakaret etmişim, cahil imasında bulunmuşum. kendisi mühendismiş, yüksek lisans yapmış bla bla. suç duyurusu üzerine savcılık benden yazılı bilgi aldı ve dosyayı soruşturma izni için adalet bakanlığı ceza işleri genel müdürlüğü'ne yolladı. işte bugün aldığım bilgiye göre, bakanlık soruşturma izni talebini reddetmiş.
şimdi ben ne yapayım? bu muhtereme 1 kuruşluk sembolik manevi tazminat davası mı açayım?
kocasının eski sevgilisine davetiye yollayan kadın
-
oteki kadinin asil ben senin kocanla eglendim, bundan bisey olmayacagini anlayinca sana iteledim demis olma ihtimali beni helecanlandiriyor
erdoğan'ı bize ödünç verin
-
isterseniz tapusuyla verelim diyerek destek olduğum fikir.
norveç edebiyatı
-
pre-edit: saygıdeğer eski yazar gamsiz dansoz bu başlığın girişindeki o güzel entrylerini ne yazık ki sildiği için buraya önemli yazarları ekliyorum:
(bkz: knut hamsun)
(bkz: marie hamsun)
(bkz: erik fosnes hansen)
(bkz: maurits hansen)
(bkz: hans nielsen hauge)
(bkz: tormod haugen)
(bkz: anders heger)
(bkz: trond hegna)
(bkz: gunnar heiberg)
(bkz: liv heløe)
(bkz: hans herbjørnsrud)
(bkz: kim hiorthøy)
(bkz: sigurd hoel)
(bkz: tore elias hoel)
(bkz: trygve hoff)
(bkz: anne holt)
(bkz: kåre holt)
(bkz: zinken hopp)
(bkz: sverre årnes)
(bkz: peter christen asbjørnsen)
(bkz: kjell aukrust)
(bkz: olav aukrust)
(bkz: ingvar ambjørnsen)
(bkz: kjell askildsen)
(bkz: bente pedersen)
(bkz: per petterson)
(bkz: alvilde prydz)
(bkz: berit bertling)
(bkz: jon bing)
(bkz: jens bjørneboe)
(bkz: johan bojer)
(bkz: oskar braaten)
esas entrye donelim:
her ne kadar tarih içinde değişime uğradığı gözlenmişse de, bjørnstjerne bjørnson ve henrik ibsen gibi pastoral şiir tadında edebiyat anlayışıyla zamanla kendine ayrı bir çizgi olu$turmuş edebiyat türüdür. knut hamsun, burada en bilinen kişidir, ancak onun yolundan giden ingeborg kasin sansdalen, sjur bygd, inge krokann, olav berkåk, astrid hjertenaes andersen, pål brekke vs. az sayıda değiller. yine de knut hamsun'un sult'unun sonlarında görülen bir underground çaresizlik belirtileri, ingvar ambjørnsen gibi usta bir kalem oluşmasına yol açmıştır. (ingvar bunu bir röportajında belirtiyor.)
--- spoiler ---
nasıl ki sult'ta 10 kron için bir şeyler yazmak, yeleğin cebinde para unutmak birer ironi ise; dukken i taket'in konusu da bununla benzerliğini göstermektedir.
--- spoiler ---
çeşitli uyarlamalarla iyice serpilen, zamanla kendini aşmış, devinmiştir. henrik anker bjerregaard'ın yazdığı "bir dağ masalı", norveç tiyatro tarihinin, en önemli eserlerindendir. ulusal konuları içeren ilk dramatik oyundur. bu komedi, moliere ve holberg sentezi gibidir. yani, bir avrupa sentezi. bir tür şarkılı oyun olan bu eserde; konu yalın, karakterler oldukça güçlüdür. birkaç özel norvec atasözü ve deyimi dışında, son derece basit ve gündelik konuşma diliyle yazılmıştır. müziklerini, waldemar thrane'nin yaptığı bir dağ masalı, once oslo'da, sonra da trondheim'da sahnelenir. oslo'da sahnelendiğinde wergeland oldukça heyecanlanmıştır. 1861 yılına kadar, djurgaards tiyatrosu'nda sahnelenir. böylelikle, yazıldığı yuzyılın, en çok sahnelenen oyunlarından biri olmuştur. henrik ibsen ve bjørnstjerne bjørnson bu oyunu tiyatronun en görkemli eseri olarak kabul etmişlerdir.
okuyan bilir, dorothea engelbretsdatter ise biraz daha dini boyutta duyguları körükler desem yalan olmaz. bir başka deyişle henrik ibsen'in doğa edebiyatını sindirerek okuyan sözlukçüler "evet, anladım" diyecekler, bunun biraz daha kilise etrafından düzenlenmiş şeklidir. tabi, on sekizinci yüzyıl olduğunu da unutmayalım. ancak engelbretsdatter bir lutheristtir, yani önce pişmanlığı idea olarak ele alır, ardından bunları istiareyle besler. bizeyse alegorik kırıntılar kalır. abartı unsurlar dikkatinizi çekecektir. (dag og tid'de okudum bunu.) engebret hougen ise tamamen coğrafi bilgilerle süsler eserlerini. yani, henrik ibsen sait faik abasıyanık olsa, bu adam da halikarnas balıkçısı'nin romanlarında kendine rahat rahat yer bulabilir. bununla birlikte kraliyet soyundan geldiği için şiire de ayrı merakı vardır. norveç şiirleri genelde pastoraldir, eglogdur. kanımca doğa tasvirleri pek başarılıdır. ancak tarlaları da emekçi bakış açısıyla övmektedir.
yine de, ne olursa olsun norvec edebiyatını norvec edebiyatı yapan esas adam pram'dir.* tamam, çoğunlukla danimarkalı olarak kabul edilir. ancak norveç edebiyatının temel taşlarındandır bu adam. tasvirleri olağanüstüdür. (kendi de deneyüstücülük hayallerinin peşinde kıvranmıştır.)
hatta izninizle, rus edebiyatı açısından değerlendirmek lazım bu adamı. nasıl şolohov* tihi don'da kızıl emeği -yani bir ereği- tasvir ediyorsa, bu adam da aynı şekilde istiare olayını aşmıştır. pram'in sanatında ön plana çıkan şey, belki de iskandinav ruhunu gerçekten yakalamış olmasıdır. ancak, zamanla bu özelliginin azalması onun şiirini sıradanlaştırmıştır. daha çok edebiyat tarihi açısından incelenmektedir. şiirlerin konusu, kendi zamanına göre yenilikler içerir. bir nevi soru yanıtlamak üzerine kuruludur hayat bu yazınlarda. eğlence şiirinin önemini kavramasına rağmen, seçtigi bazı konular halkı ilgilendirmediğinden başarılı olamamıştır. (aslında bu da kendi aklı için yaratici olduğuna işarettir.) içten ve duygusaldır, sıcaktir norveç soğuğunda. danimarka ve norveç masallarının ve 18. yüzyıl norvec kısa oyku türünün öncüsüdür.
pram demisken, poetik üçlünün diger iki esas adamı jonas rein ve jens zetlitz'den bahsetmeden olur mu? olmaz. bu ikisi daha vatansever eserlerle ön plana çıkmayı başarmış, itiraf ederek brun'dan etkilendiklerini belirtmişlerdir. vatanseverliği kesin sınırlarla değil, daha çok öğretici şekillerde açıklamışlardır. bu süreçte en büyük destekçileri de yine büyü edebiyatçılardan ole bjornsen'dir. şiir kurallarını kendilerine öğreten bu adamdır, ve unutulmayacaktır.
(kaynaklar: dikterpresten jens zetlitz og klubselskabet ve dansk biografisk lexikon)
goemon ishikawa
-
1558-1594 yılları arasında yaşamış japon kanun kaçağı. zenginden çalıp fakire vermesi ile bilinir.
goemon, orta rütbeli bir samuray ailesinin oğlu olarak dünyaya geliyor. 15 yaşındayken babası shogunluk tarafından suikaste kurban gittiğinde intikam yemini eden goemon, yaşlı bir ninja ustası olan momochi sandayu altında ninjutsu eğitimi almaya başlıyor. ancak ustasının karısıyla kırıştırdığı ortaya çıkınca şehri terk etmek zorunda kalıyor. kaçarken ustasının değerli kılıçlarından birini çalarak kayıplara karşıyor. bu goemon'un bilinen ilk vukuatı oluyor. daha sonra kansai bölgesinde bir hırsız örgütü kurarak başlarına geçiyor.
babası shogunluk tarafından öldürüldüğü için her türlü despotizme ve otoriteye karşı olan goemon, yönettiği bu güruh ile birlikte varlıklı toprak beylerini, tüccarları ve din adamlarını soyup soğana çevirirken, yağmaladıkları para ve eşyaları da yoksul köylülerle paylaşıyor. bir süre sonra işlediği suçlar yüzünden kötü bir üne kavuşan goemon'un evi, kendisinin evde olmadığı bir vakit, hükümdar toyotomi hideyoshi'nin emriyle basılıyor ve karısı öldürülüp bebek oğlu esir alınıyor. bunu öğrenen goemon, toyotomi'yi öldürmek üzere kalesine sızıyor. suikast girişiminde başarısız olan goemon yakalanarak oğlu ile birlikte kaynar kazanda infaza mahkum ediliyor. oğluyla birlikte kazana atılan goemon ölürken, bebeğini başının üzerine kaldırarak yanmasını engellemeye çalışıyor. bu manzaradan etkilenen toyotomi, bebeği bağışlıyor.
goemon'un mezarı, bugün kyoto'daki daiun'in tapınağında bulunmaktadır. ayrıca günümüzde kazan şeklindeki geleneksel japon küvetlerine "goemonburo" (goemon küveti) denmesinin sebebi de bu hadise ile doğrudan alakalıdır. video oyunları, diziler ve filmler gibi popüler kültür eserlerinde de bolca yer edinmektedir. (bkz: goemon)
yurt dışı telefon kayıt harcının 1500 tl olması
-
eğer haber doğru ise allah bu hükümetin bin belasını versin. zehir zıkkım olsun. buna sebep olanlarin burnundan fitil fitil gelsin. kahır ve azap için de gebersinler.
korkmuyorum, kuzenim de yazmadı. silivri de istediği kadar soğuk olsun..
bir hükümet bu kadar mi kendi vatandaşına eziyet edebilir ya! bu ülkeye bela ettiğiniz fetoculerle beraber canınız cehenneme. hepinizin kahır içinde gebermeniz dileği ile..
avm asansörlerindeki bebek arabalı ebeveyn terörü
-
eğer engelli bir birey değilseniz,merdiven kullanmanızı tavsiye ederim! hatta merdiven çıkmak istemeyenler için yürüyen merdiven dahi bulunuyor! çok etkileyici değil mi
en yakışıklı türk aktör
sosyal fobi
-
cok konusanin yanindaki "bak ne guzel sessiz sakin sen de biraz ona benzesene" diye ornek gosterilen konu mankeni olmaktır.
okula gitmedigi gunun sonrasi kendine verdigi gazla "ee naptiniz dun ben yokken?" sorusuna "sen gelmedin mi dun hic farketmemisim" cevabi verilmesiyle yıkılan ruhunun temelinde demir kullanilmamis fazla cimento kullanılmıs orta hasarli bina olmaktır.
oturdugu yerde surekli etrafi gozleyen ve yandaki de kendisi gibi bacak bacak ustune atmissa duzelten, yandaki ellerini gogsunde kavusturmussa ellerini cebine sokan dedigimi yap yaptigimi yapma insanı olmaktır. onceki cumleye "yuh be" demektir (bkz: gulmeye utanan smiley)
sacini kurutma makinesiyle kurutmayi taramayi jolelemeyi, giyinmeyi, alisverisi, gazete almayi, adres sormayi, hakkini aramayi herkesten sonra ogrenen bazılarını ogrenemeyen insandan bozma android olmaktır.
gun gelip de digerleriyle konusmaya baslayinca digerlerini sasirtacak olan sen neymissin be dedirtecek insandir sosyal fobili cunku anlatacak o kadar seyi vardir ki
tip'in ikinci gezi kalkışması çağrısı
-
zamanında erdoğanlar türban yasağına karşı halkı sokağa dökerken terör daveti mi yapıyorlardı, aşağılık faşist köpek?
bu alçaklıklarınızı burnunuzdan fitil fitil getirmezsek bize de sosyalist demesinler, saray köpeği! siz maaşlı trolleri fetöcülerden beter etmezsek adam değiliz!
kız çocuk sahibi olmak
-
dunyadaki en guzel seylerden biridir. bunu, dun aksam saclarimi maşa ile bukle bukle yaptigi icin diyorsam n'olayim.