hesabın var mı? giriş yap

  • edip cansever'in siiri..

    adam yaşama sevinci içinde
    masaya anahtarlarını koydu
    bakır kaseye çiçekleri koydu
    sütünü yumurtasını koydu
    pencereden gelen ışığı koydu
    bisiklet sesini çıkrık sesini
    ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    adam masaya
    aklında olup bitenleri koydu
    ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    üç ker üç dokuz ederdi
    adam koydu masaya dokuzu
    pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    uzandı masaya sonsuzu koydu
    bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    masaya biranın dökülüşünü koydu
    uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    tokluğunu açlığını koydu.

    masa da masaymış ha
    bana mısın demedi bu kadar yüke
    bir iki sallandu durdu
    adam ha babam koyuyordu.

  • twitter'dan birinin paylaştığını görüp "bu ne biçim entry lan" deyip editledim. o sırada sözlükte patladığından haberim yoktu. paraları alıp otobüsle sınırdışına kaçacaktım. pişmanım.

  • lan valla kafayı yicem lan.

    adam link vermiş. al oku öğren demiş.

    http://www.cheapair.com/…fares-change-all-the-time/
    http://www.farecompare.com/…ore-or-less-than-yours/

    önümüzdeki ay bilmemkaç bin mil uçmuyoruz ama allahtan ingilizcemiz var da okuduğumuzu anlayabiliyoruz.

    linklerde demiş ki;

    neden yanınızda oturan sizden daha ucuza uçuyor?

    demiş ki:

    biletinizi yanınızdaki erken almıştır, siz daha geç almışınızdır. (hadi beee. geç alınca daha mı pahalı oluyomuşi, vay aq)
    gittiğiniz yerde kalma süresi (benim örnekte ikisi de sadece gidiş. one way ticket. got it?)
    uçuş günü. hafta içi daha ucuz demiş. (örnekte ikisi de 14 ocak)
    uçuş saati. abuk saatler daha ucuz demiş. (aynı uçak kuzum aynı uçak. 3 defa aynı yazdım yine yazayım: aynı.)
    seyahat sezonu. demişki sezonda daha pahalı. (14 ocak gülüm 14 ocak)
    bayram, yılbaşı pahalıdır demiş. (vay aq. yeni birşey daha öğrendim.)
    vs vs.

    böyle bir sürü zaten kabul ettiğim neden.
    la ben bunu mu diyorum sevgili 36bin mil? benim ingilizce anladığım kadar türkçe anlamıyor musun 40bin mil?

    bak gönderdiğin linklerde güzel bi yer var orayı tercüme edeyim:

    havayolları yolcuları ikiye ayırır. biri iş adamlarından, acil işi çıkanlardan, cenazesi olanlardan vs oluşan "fiyat ne olursa olsun gider" tipi. diğeri ve daha fazla olan grup ise seyahat etmek isteyen ama buna zorunda olmayan, fiyata önem veren "fiyat uygunsa giderim" tipi.

    hava yolları mümkün olduğunca ilk gruptan yolcu ister ki karlılıkları artsın. ama tüm uçak biletlerini bu fiyatlardan yaparsa uçakta çok az insan olur. o yüzden de boş koltuk olmasındansa geri kalanını da ikinci gruba daha uygun fiyatla verirler. böylece uçaktan maksimum parayı kazanırlar.

    peki neden roma'dan uçanlar 2. grup oluyor da, türkiye'den uçanların tamamı "fiyat ne olursa olsun gider" tipi oluyor. thy sadece 14 ocak tarihinde değil tüm yıl boyunca italya biletinden min %150 daha pahalı satıyor istanbul yolcularına bileti. bunu soruyorum 36bin mil. neden?

    ikisi de tek yön
    ikisi de aynı tarih
    ikisi de aynı saat
    ikisi de aynı uçak
    aynı pilot
    aynı hostes
    aynı yemek
    aynı tüm yol boyu ağlayan bebek

    neden istanbuldan binen yolcu "fiyatı ne olursa olsun gider"?
    neden roma'dan binen yolcu "fiyat uygunsa gider"?

    hadi şimdi yıl sonuna kadar ne kadar uçarsan uç.

  • strongyloides stercoralis ile birlikte hem intestinal boşluğu hem de dokuları tutabilen ve ondan sonra* insanda hastalık yapabilen en küçük ikinci nematoddur.

    insana bulaş larva içeren doku kistleri ile özellikle iyi pişmemiş domuz etlerinin yenmesi ile olur. mideye geçen kist ve larvalar mide asiditesinden etkilenmeden ince barsağa gelir ve barsak mukozası içerisinde erişkin forma dönüşür. çiftleşen erişkin parazitlerin yumurtaları dolaşım sistemi vasıtası ile çizgili kas adelelerine yerleşir ki larvalar gelişimlerini sadece burada tamamlayabilirler.

    trichinella'nın bu şekildeki evrimi kendisine hem ara konağında hem de son konağında üreme siklusunu tamamlama imkanı verir ( aynı strongyloides stercoralis ve taenia solium'da olduğu gibi). dolayısıyla erişkin formları ile dolaşım sistemi bulguları verirken, larvaları ile de miyalji gibi kas bulguları verirler.

    tanı; serolojik testlerle, kas biyopsisiyle veya kanda larvaların görülmesi ile konulur. dışkıda yumurta bulunmaz ve eozinofili de tipik bir bulgudur.

    erişkin formların tedavisinde mebendazol veya tiabendazol kullanılabilir ancak larvaların etkili bir tedavisi yoktur.

  • ilk genel seçim sonrasında meydanlarda milyonlarca insanın dinleyip göbek atacağı şarkıdır.

    ek: tarkan şarkıları hep böyledir. ilk dinlediğinde bu ne lan böyle dersin. ama ben sizi seneye şıkır şıkır oynarken göreceğim o meydanlarda. zamanla "iyimiş ya" oluyor o beğenmediğin tarkan şarkısı. herhalde tarkan bu yüzden tarkan.

  • alkol alınımının tavan olduğu, günahın envayi çeşidinin işlendiği güzel ülkemde bir tek birlik halinde dışlanmış günahtır. neden olduğunu anlamam. kimseye neden yemiyorsun demem de, diğer günahlar dert değil bir bu mu dert derim. adama bakıyorsun; alkol var, zina desen gırla, yalan söyler, ticarette harama el uzatır.... liste uzar gider. söz konusu domuz eti olduğunda bütün bu adamlar ağız birliği eder. günah! e diğerleri ne? bu kadarı bana iki yüzlülük gelir.
    büdüt:yanlış anlayanlara, i levye domuz eti!

  • yüzüklerin efendisi adlı eser, orta dünya'da 4000 yılda medeniyetin bir adım ileri gidememişliğinin ispatıdır. isildur ve güç yüzüklerinin üretiminden beridir halen ok ve kılıçla uğraşırlar. 4000 yıl olmuş ve ormandasın, dağdasın ya? sokak adamısın yani? isildur zamanıyla aragorn zamanı bire bir aynı. 4000 yıl geçiyor ve teknolojik olarak hiçbir şey değişmemiş. kesinlikle acınası bir uygarlıkları var. atlı araba bile yapamamışlar. bir tek saruman çalışıyor. kristal kürelerle iletişim mühendisliğine katkıda bulunuyor. genetik çalışmaları var. endüstrinin, sanayileşmenin önderi. bir tek saruman uğraşıyor ve gidip herifin kristal küresini kırıp kulesini başına yıkıyorlar. adamcağız sanayi devrimini getirmeye çalışıyor ve hey! karşılığında ne alıyor? koca bir hiç dostum. orta dünya'nın uygar halkları denen şey aslında koca bir medeniyetsiz cahiller yığınıdır. herif kablosuz kürelerle 1000 kilometre ötesiyle haberleşiyor ve gidip o aleti suya atıyorlar. bütün o palanthir taşlarına, bütün teknolojiye gandalf falan hep "ıyyy şeytan! uzak tutun şunu benden!" gözüyle bakıyor. orklar savaş makineleri getiriyorlar. adamlar mancınık falan yapıyor. yanan ok kullanıyorlar. hep orklar uğraşıyor teknoloji için ya. 10 bin yıllık elf kültürü ise hala ellerinde yayla, tahta okla dolaşıyor. 5000 yıldır hayattasın ve elindeki silah bildiğin ok? o cahil cühela elfler, evde cenaze var diye müzik bile çalmıyorlar. evet yobazlık! türkiye gondor olmayacak.

  • milan kundera'nın varolmanın dayanılmaz hafifliği romanında yazdıkları bu acımasızlığa yeter cevaptır;

    "gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. insan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı, onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: hayvanlara. ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır."

  • ingilizlerin topraklarindaki egemenligine karsi, irlandalilarin baslattiklari ayaklanma. easter rebellion, 14 nisan 1916’da su bildirinin okunmasiyla baslamis:

    to the people of ireland: irishmen and irishwomen, in the name of god and of the dead generations from which she receives her old tradition of nationhood, ireland, through us, summons her children to her flag and strikes for her freedom."