hesabın var mı? giriş yap

  • 5 dakikalık iş için 422 lira alan tekelleşmiş firmanın skandalıdır.

    bu ülkede hiçbir sistem doğru olarak çalışmadığı için hukuk önünde hak aramak gerekiyor, ama orası da farklı bir rezalet. artık mahkeme kaç yıl sürer ve ne karar çıkar bilinmez.

    yazar arkadaşa geçmiş olsun.

  • kendi evim var.
    is yerim ile evimin arasi deniz manzarisini seyrederek yuruyerek 10 dakika.
    en son hatirladigim kadari ile otobuse 3 sene once koctas'a gitmek icin binmistim.
    giyecek sorunum yok. yillar oldu kislik giymiyorum, ayakkabi yazin giymiyorum kisin da en fazla ucuzundan bez ayakkabilar.
    tatile pek gitmiyorum.. zaten yilin, 12 ayi tatildeyim.
    arabam vardi sattim, ihtiyacim yok. ara sira mangala gitmek icin ya da sehir disina gitmek icin kullaniyordum. pek gerek kalmadi, alkol kullaniyorum. geceleri o yuzden araba kullanmiyorum.
    dogal gaz kullanmiyorum, gunes enerjisi var. kisin da sene de birkac defa kilimayi 5-10 dakika sicak ayar calistiriyorum, yetiyor.
    evi sadece uyumak icin kullaniyorum. elektirik ve su toplam aylik 50-60 tl geliyor.
    evde internet yok, ihtiyac da yok.
    pazara pek gitmiyorum. komsular durmadan, potakal, mandaline, mevsiminde enginar, yeni dunya doldurup getiriyor. bazende ben gidiyorum seralardan topluyorum.
    disari ciktigimda pek hesap odemiyoruz, mekanlarin alayi tanidik. bazen raki balik yapiyoruz. balik denizden ayyas ve alkolik balikci abilerim getiriyor, rakilar benden.
    benim birak insan gibi yasamak..
    krallar, padisahlar, imparatorlar gibi yasamak icin.. gunde 1 paket kisa malboro ve 6 bira (gunune gore bi buyuk sarap, 35 lik raki da olabilir) karsilamam gerekiyor.
    sanirim.
    400-500 lira hayvanlar gibi yeter. arta kalan parayida iskandinaw, rus, hollandali, alman karilar ile yiyoruz amnk.

    not; alanya da yasiyorum..

    metrekareye dusen binlerce okuzu ile istanbul sizin olsun annecigim.. hayrini gorun.

    alanya ya tekrar döndüm aq.. artık sorup durmayın.

    yıllar sonra gelen edit..
    olm istanbul'a taşındım aq. mesaj atmayın lan

    edit. . haftaya gidiyorum.. aassfgk..
    sizin olsun zincirlikuyu metrobus istasyonu.. bodrum'a yerleştim aq...
    kaçmıyorum..
    çok korktum istanbul'dan.. işsiz, beş parasız ve kimsesiz beylikdüzün de başlayan macera..
    cihangir'de oturuyorum ve etiler'in elit bir mekanında yönetici olarak bir banka müdüründen çok kazanıyorum..
    ve..
    alacağımı aldım. öğreneceğimi öğrendim.
    soracak olursanız "değdi mi?"
    tükettim.. bana verecek hiçbir şeyin kalmadı aziz istanbul..
    yani değdi..
    anlatılmaz zor ama güzel bir tecrübe..
    bir insan istanbul da tutunabilirse.. dünyanın her yerinde tutunur..
    her şey için çok teşekkürler..

  • benim lan. soracağım tabi, sik gibi anında kargo yazmayın o zaman. 1 saat içinde yazın, 2 saat sonra yazın. anında kargo yazarsan anında sorarım. yollamasan da anında söverim.
    editcan: ben böyle anlarım arkadaş. güzel türkçemizi güzel kullanın o zaman. gün içinde kargo yaz bebeğim.
    edit 2: başlık başıma.

  • bu vaka sayıları ile yüz yüze eğitime geçmek akademisyenleri ve öğrencileri riske atmaktır. sırf esnaflar istiyor diye böyle bir karar alınmamalı

  • öncelikle kendisini tanımıyorum. videoyu izlemedim. kendisi hakkındaki bilgim son dönemde debeye giren girdilerden ibaret. fazla da bilgim olmasını istemiyorum.

    yakınının ölme sebebinin doktor hatası olduğu sadece kendi iddiası, kanıtlanamayacak bir durum. ama kendisinin katil olduğu kanıtlanmış ve kendisi tarafından da itiraf edilmiş bir gerçek.

    böyleyken kendisi ile nasıl empati yapılabilir? empati yapmamız neden bekleniyor?

    ne kendisi ne de başka bir katil ile empati yapmayı düşünüyorum. hayatta herkes kadar acı çekiyor, herkes kadar sinirleniyor, herkes kadar öfke nöbeti geçiriyorum. babamın hastalığı sebebi ile ömrümün yarısını cerrahpaşa’da geçirmiş durumdayım. gırtlak kanseri başlığı benim girdilerimle dolu. yaşadığım hiçbir şey karşımdaki insanı öldürmem gerektiğini düşündürtmedi.

    ben ölmüş olan doktor ve ailesi ile empati yapabilirim ancak. çocuğum bir psikopat tarafından öldürülse, çocuğumun katilinin cezası okuduğu yıl kadar bile olmasa, çocuğumun katili yıllar sonra bir programa çıkarılsa ve olayı anlatıp kahkaha atsa, kahrolurum.

    son sözüm armağan çağlayan‘a; buraya geldiğinizde sadece merak ettiğiniz kişilerle röportaj yaptığınızı ve yapacağınızı söylemiştiniz. bir katili merak etmenizi anlamıyorum orası başka da. “ben bu kahkahayı atarken öldürülmüş insanın ailesi ne düşünür?” diye de merak ettiniz mi hiç? ben ettim. ve size olan tüm saygımı yitirdim.

    edit: gelen mesajlar için teşekkür ederim. babam hayatta ve iyi durumda. bu konuda çoğunuzla aynı fikirde olmamıza sevindim, sevgiler.

  • köyünde pehlivandiye anılan dedem ile bir de anısı olan aşık.

    dedem, 76–80 yıllarında almanya’ da çöpçülük yapmıştı. mahzuni’ de o sıralar
    almanya’ ya gelmiş gurbetçilere, yurttaşlara konser vermeye gelmiş. mahzuni konserini verir beş kuruş da para almazmış. konser biter mahzuni’yi herkes evine davet eder fakat gitmezmiş mahzuni baba kimseyi rahatsız etmemek için. ama mahzuni aşkı bu, kalabalık dağılmaz. en sonunda baba bir gurbetçinin evine gitmeyi kabul eder ancak yatıya kalmamak şartıyla. akşam olmuş karanlık iyice çökmüş. mahzuni zar zor müsaade ister ev sahibinden. cebinde sadece yol parasıyla tren istasyonunun yolunu tutar. dedem de istasyonda çöpçülük yapmaktadır. mahzuni’nin almanya ya geleceğinden haberi yoktur, tren garında mahzuni elinde sazı bankın üzerine yatmış ellerini dizlerinin arasına almış sazını da başucuna koymuş trenin gelmesini beklemektedir. o sırada dedem bunu görür süpürgenin sapıyla mahzuni yi dürtükler. sazı görünce türk olduğunu anlar tabi,
    —ne yatıyorsun otel mi burası? der
    mahzuni doğrulur hiçbir şey söyleyemez yere bakar
    dedem;
    —eline de almış sazı kalk başka yere yat, ipini koparan almanya ya işçi olmaya geliyor der.
    mahzuni;
    —babacım bana işçi olmayı layık görmedi hak der, konsere geldim, ozanım der.
    dedem daha da sinirlenir ,
    —şimdi de başımıza mahzuni kesildi diye bağırır.
    mahzuni bu hiçbir şey demez
    ayağı kalkıp başka yere gidecekken
    dedem yüzüne bi bakar ki oda kim? koskoca mahzuni! dizlerinin bağı çözülür oracıkta ağlamaya başlar(dedem o zaman kadar hiç böyle ağlamadığını söylüyor)
    hemen yapışmış ayağına diz çökmüş “gitme baba” demiş sadece, ağlamaktan başka bir şey diyememiş. mahzuni kaldırmış dedemi o zamanlar aynı yaşlarda olan dedem hemen eline sarılmış öpmek için. öptürmemiş mahzuni “eli öpülecekler sizlersiniz” demiş.
    o gece mahzuni dedemde kalmış, bırakmamış dedem “gidersen peşinden atlar bende gelirim” demiş “işimi bırakır daha dönmem almanya ya” o gece sabaha kadar hiç uyumamışlar mahzuni gece sabaha kadar çalıp söylemiş dedem evde 3 boş kasete sadece türkülerini kayıt edebilmiş
    yine de yetmemiş. dedem mahzun inin cebinde sadece yol parası olduğunu söylüyor.

    şimdi ikiside hakk’ a yürüdü. ne edem dünya bu.