hesabın var mı? giriş yap

  • 11 haziran günü ankara'dan çanakkale'ye sefer yapan otobüs şoförü ve muavin tarafından gerçekleştirilen insanlık dışı olay.
    yeğenim kamil koç'un kızılay üzerinde bulunan bilet satış noktasından çanakkale'ye gitmek üzere bilet almaya gidiyor. bilet satışı esnasında görevliye kedileriyle yolculuk yapmasının herhangi bir sorun teşkil edip etmeyeceğini soruyor. görevli taşıma kabında bulundukları sürece hiçbir sorun teşkil etmeyeceğini belirtiyor ve bilet satışını gerçekleştiriyor.
    yolculuk günü önlem almak üzere biri hamile olan kedilere veteriner kontrolünde sakinleştirici ilaç da verilerek seyahate başlanıyor.
    ilerleyen vakitlerde kedilerin otobüs içinde huzursuz olması ve zaman zaman miyavlaması nedeniyle yedek şoförün uyuyamadığını öne sürerek yeğenimi ve kedileri apar topar tüm ricalarina ve hatta yerini değiştirmeyi en arkaya geçmeyi teklif etmesine ve hiçbir yolculunun şikayetçi olmamasına rağmen muavin ve şoför gecenin 1'inde normalde durmadıkları bir mola noktasında otobüsten zorla indiriyorlar.
    bu hengame içinde hamile kedi düşük yapıyor ve 4 tane bebek ölüyor.
    çocuk gecenin köründe hiçbir vesaitin olmadığı bir noktada ortada kalakalıyor.
    ne bilet parası iade ediliyor ne de mağduriyetini giderecek herhangi bir şey yapılıyor.
    kamil koç parasını aldığı yolcuyu usulüne uygun bir şekilde taşıdığı kedileriyle beraber gece yarısı otobüsten zorla indiriyor, indirebiliyor.
    türkiye'deki insan hakları, hayvan hakları, hukuk, yasa, adalet ve şirketlerin kalitesini anlatacak kelimeler bir kez daha kifayetsiz kalıyor.
    böylesi bir seyahat şirketinin yaşattığı bu vahim ve yasal da olmayan bu rezaleti tüm sosyal medyada teşhir edip adli olarak da hakkımızı arayacağız.

    ekleme1 - kedinin düşük yapmasına takılanlar hatta eğlenen arkadaşlar için bilgilendirmedir: hayvan sarsılıp sallandığı için düşük yapmış olabilir, hengame içinde strese girdiği için, verilen sakinleştirici sebebiyle, sadece rastlantı nedeniyle hatta tüm şaklabanlığınızla sizin de aklınıza geldiği üzere ''üzüntüden'' düşük yapmış olabilir. bu durum olayın ana sorunu olduğu için değil, ayrıca yaşanan üzücü bir olay olduğu için yazılmıştı.

    ekleme2- super zekalı sozlukculer icin bilgilendirme: ''usulüne uygun'' sizin için ne anlama geliyor bilemedim tabi zira hayvanlar zaten ''bagaj bölümünde taşınmaktaydı''. zekanızın ayrı, okuma yetinizin ayrı gözünden öperim. ha bir de o alerjinizin tabi...

    ekleme3- kediler bagaj bölümündeyse çocuk neden yer değiştirmek istedi diyenler için geliyor: şoför arka koltukta uyumaya çalışıyor, kediler arka koltuğun alt kısmındaki bagaj bölümünde olduğundan sesi şoförün uyumasına mani olduğu için çocuk "abi sen gel benim yerime otur ben arka koltuğa geçerim" diye teklif ediyor.

    son durum: yazıdan birkaç gün sonra yeğenim kamil koç müşteri temsilcilerinden biri tarafından aranıp firma adına özürlerini iletmiş bulunmaktadır. ayrıca bilet ücretinin iadesinin yapılacağı ve olayın yaşandığı seferdeki tüm görevli ekibin yazılı ihtar aldığı bilgisini vermiştir. olaydan bir gün sonra müşteri hizmetlerine şikayetimizi yapmıştık ve haftalar sonra da olsa bir geri dönüş alabildik.
    bu başlık altına destekleyen ya da eleştiren entryleriyle dikkat çekmemize bir nebze de olsa yardımcı olan herkese teşekkür ederiz.
    amma ve lakin günün sonunda kamil koç ve hizmet şekliyle ilgili hissiyatımda şahsen zerre değişiklik olmamış durumda. arz ederim...

  • (bkz: lizbon)

    edit: aşağıda benim gibi düşünenleri cehaletle suçlayan, kendisine olan yanıtımı kamuya açık şekilde yazmadan direk kendisine kibar ve gülücüklü bir mesajla ilettiğim, ancak yanıtında "salak" ve "davar" şeklinde hakaretamiz ifadelerde bulunan dallamaya* da belirttiğim gibi; 6 ay barcelona'da, 1.5 yıl buenos aires'te yaşamış, kahire'de deniz olduğunu zannedecek, buenos aires'in 7 tepeli istanbul'la alakasız şekilde dümdüz olduğunu bilmeyecek kadar zırcahil dallamanın* bahsettiği tüm şehirleri bizzat görmüş, hatta bu dallamanın kimsenin zorbalığa uğramaz dediği barcelona'da 2 metre cüssemle bir soyulma, bir gasp yaşamış bir şehir plancısı olarak cevabım gene aynı: lizbon.

    ispat niteliğinde şu görseli de şuraya bırakalım:
    https://listelist.com/…14/08/lizbon-listelist-6.jpg

    edit: entry'de adı geçen dallama* uçurulmuş. bu agresiflikle çok bile kalmış burada.

  • türkiye'de yılan zehri olarak bilinen ama bunula yakından uzaktan alakası olmayan bir toksindir/zehirdir.(evet zehir olduğunu tutturduk) aslında bu toksin clostridium botulinum bakterisi ve ilgili türler tarafından üretilen nörotoksik bir proteindir. öncelikle bu toksini üreten aileyi bir tanıyalım ve göreceğiniz üzere bazılarını tanıdığınızı göreceksiniz.

    clostridium cinsi bu bakteriler , gram pozitif bakteriler içinde yer alır. ilk olarak 1700'lerin sonlarına doğru almanya'da, sosis yemeye bağlı görünen bir dizi hastalık salgını yaşadı. fakat ilk anda neden kaynaklı olduğu bulunamadı yıl 1817'ye geldiğinde alman nörolog justinus kerner , bu sosis zehirlenmesiyle ilgili araştırmalarında çubuk şeklinde hücreler tespit etti. daha sonra 1897'de ise belçikalı biyoloji profesörü emile van ermengem , bozulmuş jambondan izole ettiği endospor oluşturan bir organizma bulgusunu yayınladı.

    ancak bir hata yapmışlardı çünkü buldukları bakteriyi bacillus cinsinden bilinen diğer gram pozitif spor oluşturucularla birlikte sınıflandırmışlardı. fakat buldukları bu bakteri oksijenli ortamda üreyemiyordu yani zorunlu anaerob(oksijensiz ortamda üreyebilen) canlılardı.

    1924'e gelindiğinde ıda a. bengtson , van ermengem'in bulduğu mikroorganizmalarını bacillus grubundan ayırdı ve onları clostridium cinsine atadı ve sonunda bakterimiz yerini bulmuş oldu.

    bu bakteriye veteriner hekimlikte(ben) özellikle çiftlik hayvanlarında çok rastlanılır ve ani ölümlere yol açar. ayrıca insanlarda gıda zehirlenmelerinde çok görülmektedir.

    botulinum toksinleri bilinen en zehirli maddelerdir ve kabaca sinirler arası iletimi sağlayan asetilkolin sistemini bozarak etki gösterir, böylece böylece kasların felç olmasını sağlar. zehirlenme doğal olarak yara veya bağırsak enfeksiyonunun bir sonucu olarak veya gıdalarda oluşan toksinin yutulmasıyla meydana gelebilir. a tipi toksinin tahmini insan öldürücü dozu intravenöz(damar içi) veya intramüsküler(kas içi) olarak uygulandığında 1.3-2.1 ng(nanogram) /kg , solunduğunda 10-13 ng/kg veya ağızdan alındığında 1000 ng/kg miktardadır ve bakteri toprakta bol miktarda bulunur. ayrıca bal , c. botulinum sporlarının bulunabildiği bir besin deposudur ve bebek botulizmiyle bağlantılıdır. bu nedenle bir yaşından küçük bebeklere bal önerilmemektedir.

    şimdide bu toksini üreten bakterinin kardeşlerine bir bakalım; yaklaşık 250 tür içerir ama hastalıktan sorumlu başlıca türler şunlardır.
    *clostridium perfringens , gıda zehirlenmesinden , nekrotik enterite ve gazlı kangrene gibi sorunlara neden olur.
    *clostridium tetani tetanoza neden olur.

    bu kadar zehirli ve ölümcül olabilen bir bakterinin toksinini nasıl oluyor da kozmetik sektöründe kullanabiliyoruz. 16. yüzyılda yaşamış doktor, kimyacı ve bilim adamı paracelsus'un ünlü bir sözüyle başlamak istiyorum; her şey zehirdir. mühim olan dozdur. bundan ötürü botoks'u 1970'li yıllarda alan b. scott adlı bir doktor göz kası rahatsızlıklarının yani şaşılığın tedavisinde kullandı ve olumlu sonuçlar alınca da bir anda ilaç şeklini aldı. daha sonraları dermatoloji başta olmak üzere serebral palsi, çeşitli kas spazmları, migren gibi bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmaya başlandı.

    2002 yılında abd gıda ve ilaç dairesi (fda) tarafından onaylanarak, özellikle yüzün en üst üçte birlik kısmındaki yüz kırışıklıklarının azaltılması için nispeten güvenli ve etkili olarak kabul edildi ve kozmetik sektörüne de girmiş oldu.

    son not: botoks'un bir zehir olduğunu unutmayın! örümcek-adam'ın ben amcasının da dediği gibi büyük güç büyük sorumluluk getirir onun için bu işi eğitimini görmüş kimselere yaptırın.

  • yav he he avrupada tamirci yok. adamlar üretiyor ama tamircisini yetiştiremiyor. allahın malları nası gerizekalı ya bu avrupalılar. senin ülken seni "vergi" adı altında sikmiyor ya da izlediği iğrenç ekonomik politikalar yüzünden paranın değeri çöp değil de "ıvrıpıdı timirci yık kıç kiri ıçıklıcız"