hesabın var mı? giriş yap

  • olgunlaştıkça geliyor bu kafa sanırım. bende 30'ların ortalarına doğru çıktı.

    hayat tecrübesi mi, kendini tanımak mı, nedir bilmiyorum. ama insan hayatta belli bi yolu katettikten sonra, yavaş yavaş acayipliğin kokusunu almaya başlıyor.

    bir insanla, herhangi bir konuda konuşurken, çok da anlamlı olmayan-tuhaf bir koku salgılayan-kendi içinde tutarsız şeyler duyduğumda hiç renk vermiyorum evvela.

    durup izlemeye başlıyorum.
    deşelemek, irdelemek de bi yöntemdir ama genelde gerçeğe ulaşmayla değil, daha gelişkin ve organize yalanlar duymayla sonuçlanır...

    son nokta gelene kadar; yani bir yalan kesin olarak ortaya çıkana dek, masumiyet karinesine uygun yaklaşıyorum ben. içime düşen kurdu orada bırakıp, inkar etmeksizin, izlemeyi sürdürüyorum sakince... bakalım nereye gidecek?

    çünkü bu şekilde davranınca, hem karşınızdakinin günahını almamış oluyorsunuz, hem de (velev ki ortada yalanlar varsa) hafif yollu bir salak profili çizdiğiniz için mevzuyla ilgili "tutarlılığı sürdürme" baskısı azalıyor karşınızdakinin üstünde. bu da bi nevi dolaylı itirafçı yaratıyor ondan zaman içinde...
    ilk anda reaksiyon görse, saklamak için üstüne 40 kilit vuracağı bir gizi, ortalığa bırakmaya başlıyor bi noktada...

    bi şekilde zamanla bu noktaya geldim. sakin durup zamana biat ediyorum... o her şeyi tertemiz, kılçıksız bi şekilde ortaya çıkarıyor. didişmeden, yıpranmadan, yıpranmadan...

    ondan sonra da aksiyonunu ona göre alıyorsun işte..

    sadece yalanlar değil, yediğim kazıklarda da aynı kafadayım...
    sevdiğim bi laf var, "zamanın değirmeni yavaş döner ama ince öğütür" diyor...

    birilerinin söylediği yalanlar, arkamdan çevirdiği dolaplar, vesaireler bana psikolojik ya da maddi hasarlar vermeye başladığında kendimi çekiyorum o iletişimin içinden. muhatabı kesiyor ve yoluma bakıyorum...

    rövanşını alma gibi bi olayım hiç olmuyor. çünkü benim çabam hem çok anlamsız olacak (bitmiş bir iletişim için neden kendimi ve kafamı yorayım?), hem de yukarıda yazdığım gibi en büyük rövanşı zaten zaman alıyor kendiliğinden...

    basit açılımı da işte, "karşındakini kendinden mahrum bırakma" kafası..

    çevren için değer üreten, doğru ve düzgün bir insan isen, arkandan iş çevirebilecek ya da sana yalanlar söyleyebilecek tiynetteki insanlar için en güzel rövanşın, kendinden mahrum bırakmak oluyor onları...

    zaman diyorum, değirmeni ağır döner. ama ince öğütür...
    hamdolsun...

  • hanımın 32 tane elbisesi dolapta teker teker asılı. benimse sadece iki gömleğim var ve hanım 2 sini aynı askıda asmış. arkadaşlar evlenmeyin.

  • ilk olarak tek bir yolu bulunmaktadır öncelikle sağlıklı kilo kaybı için kalori açığını hesaplayın.(bu tek yoldan girdikten sonra ilerleyeeksiniz sonra yollar karışacak )

    günlük enerji açığına göre kilo kaybı nasıl tahmin edilir - örnek olarak 35 yaşında, hafif hareketli bir yaşam tarzı olan, 80 kg, 171 boyunda bir kadın günlük yaklaşık 2000kcal'ye ihtiyaç duyar.

    35 yaşındaki burcu adlı kadının ağırlığı 80 kg'dır. burcu sağlıklı bir bmı aralığında olabilmek için 10 kilo vermek istiyor.

    adım 1: enerji gereksinimlerini ve enerji açığını hesaplayın

    burcu'nun günlük enerji harcamasının 2000kcal/gün olduğunu hesapladık. özetlemek gerekirse, bu burcu'nun bazal metabolizma hızının (bmr) 1,4 (hareketsiz yaşam tarzı) ila 2,4 (güçlü aktif yaşam tarzı) arasında değişebilen fiziksel aktivite düzeyi (pal) ile çarpımıdır. daha sonra burcu'nun vücut ağırlığını azaltmak için günlük enerji alımını azaltması gerektiğini tavsiye edebiliriz. bu günlük açığın 500 kcal'den fazla aşılması önerilmez. burcu vücut ağırlığını daha kısa sürede azaltmak istediği için günlük enerji alımını 500 kcal kadar azaltmaya razı oluyor. onun yeni günlük enerji miktarı (=alımı) artık 1500 kcal/gündür.

    adım 2: hedef ağırlığa ulaşmak için gereken süreyi tahmin edin

    temel bir kural, 1 kg başına 32,2 mj'yi (7700 kcal) kaybetmek için 3500 kcal'lik kümülatif enerji açığının gerekli olduğunu belirtir. dolayısıyla burcu'nun 10 kg vücut ağırlığı kaybetmek istiyorsa toplam 77.000 kcal (7.700 kcal x 10 kg) enerji açığı yaratması gerektiğini hesaplayabiliriz. elbette bunu bir gecede başarmak mümkün değil, zamana yayılması gerekiyor. burcu günlük alımını 500 kcal azaltmaya karar verdiğine göre şunu hesaplayabiliriz:

    77.000 kcal (10 kg kaybetmek için gereken toplam enerji açığı) / 500 kcal (günlük açık) = 154 gün sonra amacına ulaşacaktır.

    bu kalori açığını oluştururken spor yapmak çarpan etkisi oluşturacaktır şöyle ki çeşitli uygulamaların size aktardığı "efenim şu kadar yürüdünüz şu kadar kalori yaktınız ya da şu hareketleri şu kadar dakika da yaptınız bu kadar kaloriniz gitti" gibi açıklamalardan öte bu spor aktiviteleri metabolizmanızı hızlandıracaktır.

    metabolizmanızın hızlanması ya da 80 kg burcunun 70 kg burcuyla aynı metabolizma hızına sahip olması( sporla ancak bu muhafaza edilir) çünkü spor yapmadan 80 kg'da 70 kg'a düşen burcu'nun kesinlikle metabolizma hızı aynı değildir. öyle ki 80 kg'lık burcu 70 kg'lık burcunun sırtında ve karnında iki tane 5'er litrelik damacana taşıyan halidir. yok olan bıngıl bıngıl yağları damacana içinde hayal edin.

    (yazının başında "bu tek yoldan girdikten sonra ilerleyeeksiniz sonra yollar karışacak" demiştim.)

    dolayısıyla 70 kg'lık burcu metabolizmasını hızlandırmazsa ilk baştaki gibi hızlı kilo veremez, isyan eder sonra tekrar yemeye başlar bu arada lipit metabolizmasında ki dilemma leptin ve lipit hüçrelerinin yok olmayıp sadece küçülmesi, küçük lipit hücrelerinin tekrar büyümek için daha da hırçınlaşması istanbul'da gece konducuların kentsel dönüşümle tapu alıp zavallı beyaz yakalılar yeni evlirini acımasız fiyatlarla kiralaması gibidir. fakat o da ayrı bir hikayenin konusu. kalori açığını sağladınız ve spora başladınız 6. haftanın şafağında bana danışın. sorunuz o zaman kafanızda belirecek.

  • iki sinek pencerinin camında iş üzerindedirler; bunu gören evin küçük çocuğu elinde sinek teliyle başlarına dikilir ve annesine seslenir:
    "annea! sineklerin erkeği olur mu?"
    "olur evladım..."
    "annea! peki bu sineklerin dişisi olur mu?"
    "(bir sonraki soruyu tahmin eden anne cevap verir) olmaz yavrum..."
    sanki bu cevabı bekleyen küçük çocuk sinekleri bir hışımla öldürür...
    "ibnelerrr!!!"

  • ekrem başkan, biliyoruz ki kindar değilsin, herkesi kucaklarsın başkan olunca...
    ama lütfen, bak lütfen diyorum, bunları kucaklama...

    bu kadar geniş olmak zorunda değiliz, bu kadar iyi olmak zorunda da değiliz, bunlar için gerekeni lütfen yap göreve gelince.

  • şu ülkedeki milyonlarca insana başka ülkelerin takımlarını desteklemesini reva gören ruhsuzlar topluluğu.

  • tüm görüşmelerinde "nereyi imzalıyoruz" diye sormaktan başka birşey yapmadığı için olabilir. adam "anayasaya aykırı ama ben imzalayayım siz bilahare düzeltirsiniz" dedi ya la geçen gün. bunun neyini dinleyeceksin? konuyu anlamıyor ki yorum yapsın.

  • daha 6 yaşındayken, koskoca berber tarafından "yakışıklı abim gelmiş" şeklinde karşılanıyordum. "yakışıklı abime yastık getirin" deyip altıma yastık bile konuluyordu. buradan yola çıkarak; tanım: dahil olduğum gruptur.