ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kuryenin muhteşem piyano performansı
-
hay ben sizin kirli beyninize sokayım ya. biri demiş kötü performans, öbürü demiş kurgu, öbürü demiş neden kurye olduğu vurgulanmış. abi siz nasıl yaşıyorsunuz hayatı ya? ekşiye gelip entry girene bi haller oluyor amk. illaki bi marjinal, sikindirik bi eleştirelliğe ve şüpheciliğe bürünüyorsunuz. hayatınız çok zor olsa gerek, ya da hakikaten malsınız.
evlendikten sonra eşten sıkılmaya başlamak
-
https://www.youtube.com/watch?v=9-rfyctozum
teyze bu konuda son nokta.
edit : (#58609968)
edit2 : eski link hakkın rahmetine kavuşmuş
ersun yanal
-
dün yolladığım entry'den sonra (bkz: #81821475) çokça ersun yanal ana başlıklı mesaj aldım. bu yüzden kendi başlığı altında topluca bir cevap vermeyi kendime borç biliyorum.
ben ersun yanal'ı çok severim. oynatmaya çalıştığı futbola da şapka çıkarırım. ama buradaki kilit nokta ''oynatmaya çalıştığı'' kelimesinde yatıyor. neden?
ersun yanal elindeki kadroya göre şekil değiştiren, doğruca sonuca giden bir teknik adam değil. bu konuda bazı etik değerleri var ve bu değerlerin dışına çıkmıyor ya da çıkamıyor. elindeki kadro ne olursa olsun hücum futbolunu benimsemeye çalışıyor, karşısındaki takım kim olursa olsun oyunu rakip sahaya yıkmayı hedefliyor. şimdi bu tanımlara bakınca kendisinin tam bir büyük takım hocası olduğunu çıkarabiliriz. zaten öyledir de. işte tam olarak bu noktada bence başka bir soru sormamız gerekiyor;
fenerbahçe ersun yanal'ın oyun anlayışı kadar büyük bir takım mı?
cevap?
2013/14 sezonundaki ağırlıklı kadroya bir göz gezdirelim:
volkan demirel
caner erkin
bruno alves
bekir irtegün
gökhan gönül
mehmet topal
raul meireles
emre belozoğlu *baroni
moussa sow
emanuel emenike
dirk kuyt
fenerbahçe o sezon nasıl oynuyordu?
1. mehmet topal hücumda stoperlerin arasına kayıyor, stoperler beklere doğru açılıyordu. (bkz: modern 3-5-2) (bkz: juventus)
2. bek oyuncuları kendilerini orta çizginin önünde konumlandırıyordu.
3. premiere lig tecrübesi olan iki tane box to box oyuncusu orta alanı domine ediyordu. meireles ayağının üst içi ile 70 metreye zımba gibi diagonel gönderebiliyor, oyunu kanatlara açabiliyordu.
4. emre orta alandaki daha teknik ve ince iş gören oyuncuydu. geriye gelip topu alırsa ve oyun orta alanda tıkandıysa topu kanatlara indirmekten yükümlüydü.
5. beklerin sadece orta açma görevi yoktu, aynı zaman da emre'den aldıkları toplarla oyun da kurmaları bekleniyordu.
6. dirk kuyt kaleye dönük de, sırtı dönük de oynayabiliyor ayrıca önüne atılan toplarla da defansın arkasına sarkabiliyordu. sağ iç forvet olarak konumlanıyordu.
7. moussa sow oyuna sol iç forvet gibi başlasa da caner'in bindirmelerine göre emenike ile sürekli kayma gerçekleştiriyor, alan açıyordu.
8. emenike'de sow'un yaptığının aynısını yapıyordu. oyun tıkanırsa gerek kuyt gerek mousa ile rol değiştiriyor kendini çizgiye atıyordu.
9. oyun hepten tıkandığında tüm sistem emre ve meireles'in topu kanatlara indirmesi, webo'nun oyuna girmesi, caner'in sürekli orta denemesi ve meireles ile emre'nin dönen topları toplayıp topu tekrardan kanada indirmesine dönüyordu.
10. öyle ya da böyle rakip kim olursa olsun kilit bir türlü açılıyordu.
not: 3-3 biten beşiktaş maçından sonra slaven bilic'in demecini hatırlayın. bugün biz adamlarla oynadık. çok güçlüydüler, çok sert oynadılar.
şimdi bir de elimizdeki kadroya bakalım.
harun tekin
şener özbayraklı
diego reyes
martin skrtel
hasan ali kaldırım
mehmet topal
jailson
yassine benzia
andre ayew
islam slimani
aatif
bu oyunculardan kaç tanesi yukarıda saydığım maddeleri yerine getirebilir?
1. mehmet topal içlerinden aynı oyuncu ama temposu aynı mı? değil.
2. şener özbayraklı gökhan gönül'ün oyuna koyduğu tempoyu yapabilir mi?
3. hasan ali kaldırım 3-5-2'nin solunda oynayacak tempo ve tekniğe sahip mi? 14 asist yapabilir mi?
4. jailson'un şimdiki oyunu meireles kadar tempolu mu? alanı meireles kadar iyi daraltıyor mu? meireles gibi topu kanada indirebilir mi? ön alanda döneni devamlı toplayabilir mi?
5. emre'nin yaptığı işe yakınını kadroda sadece benzia yapabilir, hatta oyununu bir üst seviyeye de çıkarabilir. ama emre kadar tempolu olması şuandaki fizik kalitesi ile çok zor.
6. andre ayew sırtı kaleye dönük oyunda ne kadar etkin? kuyt kadar pivot özelliği var mı? ama en azında dirk kuyt'ın oyuna yaptığı katkının bir bölümü kendisinden beklenebilir.
7. aatif vs mousa sow? ... fazla söze gerek yok. burada bursaspor'daki sow'dan bahsetmediğimi anlamışsınızdır sanırım.
8. slimani ve emenike bambaşka oyuncular ama yapmaya çalıştığı şey aynı. taktiğe daha fazlasını da katabilir.
9. kenardan webo katkısı gelemez. fenerbahçe eldeki oyuncu temposu ile 4 forvet kaldıramaz. (bkz: 1 eylül 2018 fenerbahçe kayserispor maçı)
10. ???
yanal'ın elinde ekstradan sev sevme baroni gibi, 22 yaşında dinamik alper potuk gibi, yeri geldiğinde sadece oyunu sertleştirmeye yarayacak mehmet topuz gibi sakatlık dahilinde takıma katılan hamle oyuncuları da vardı. bakın burada oyuncuların kalitesinden bahsetmiyorum, mevcut oyuna uyumlarından bahsediyorum.
stoperlere çok vurgu yapmadım çünkü bu sistemdeki stoperlerin ortalama üzeri atletik olmaları ve sadece pozisyon almayı bilmeleri gerekiyor. çünkü amaç dönen topları toplayıp topu sadece emre'ye ya da baroni'ye indirebilmek. bu yüzden elit oyuncular olmasalar da çok iyi iş çıkardılar.
mesela dün roman'ın yaptığı pas hatasını bruno alves ersun yanal takımında yapmış olsaydı topu kapan adamı önce çekmeye çalışır, düşüremezse tekme sallar ve pası attırmazdı. fark burada zaten.
***
futbol elbet bu kadar keskin maddelere indirgenemeyecek kadar değişkenliğe sahip bir oyundur. ersun yanal bu takımın başına geçerse tabiki direkt olarak 2013/14 fenerbahçe'sini benimsemeyecektir ama oyuncu kadrosundan tamamen farklı bir şey de beklemeyecek, en azından dinamikler genel çerçevede aynı olacaktır. burada şu soru elzemdir:
ersun yanal trabzonspor'da kötü teknik direktör olduğu için mi başarısız oldu?
cevabı aslında biz fenerbahçeliler daha iyi biliyoruz. ve buradan yazının başına dönüyoruz:
1. fenerbahçe kadrosu 'ersun yanal' teknik direktörlüğü için yeterli bir kadro mudur?
2. fenerbahçe ersun yanal'ın oyun anlayışı kadar büyük bir takım mı?
bu noktada fenerbahçeli arkadaşlar hemen kızmasınlar buradaki 'büyük'lük sıfatı maziye gönderme değildir. oyunun büyüklüğüdür. rakibin gözü önünde nasıl bir psikoloji ile sahaya çıkmanla ilgilidir.
çaykur rizespor maçından sonra ne diyor vedat muriç?
''fenerbahçe'nin sorunlarını biliyorduk''
sen rakiplere karşı bu şekilde sahaya çıkıyorsun. oyunun büyük değil, psikolojin yerlerde. tüm bunlara rağmen ersun yanal'ın gelip hem kendisini hem de fenerbahçe kadrosunu bir anda değiştireceğine inanıyorsanız bana kalırsa yanlış yoldasınız. kendisinin çok iyi bir teknik direktör ve spor bilimcisi olduğunu düşünmeme rağmen bunu yapabileceğini sanmıyorum.
bu açıdan bakıldığında fenerbahçe taraftarının takımının oyununun zayıf olduğunu kabul etmesi gerektiğine inanıyorum. bunu taa vitor pereira döneminden beri yapmamız, ''fenerbahçe önlem almaz, aldırı!1!'' şeklindeki psikolojiden çıkmamız gerektiğini savunuyorum zaten. - önceki yazılara bakabilirsiniz- fenerbahçe'nin olması gereken yer burası değil onda hem fikiriz ama yıllarca yapılan yanlış durum tespitleri kadronun çekirdeğini bu noktaya getirdi. ve yine teşhis yanlış konulur, olay tamamen cocu'nun üzerine yıkılırsa geçmişten hiç ders almamışız demektir.
not: tamamen bu olaylar yüzünden ersun yanal olmaz derdindeyim. yoksa kendisini ve oyununu çok severim. tercih edilir ve benim yüzümü kızartırsa da seve seve bu entry'yi editlerim, orası ayrı mevzu.
tarsus'taki esrarengiz kazı
-
arkadaş bu nasıl memleket. van, antep, adana arkeoloji müzeleri tam 6 yıldır restorasyon sebebiyle kapalı. kültür bakanlığından dedikodular yayılıyormuş, müzedeki eserlerin satıldığı, yerine benzer sahtelerin yapıldığı, ondan böyle uzun sürdüğü konusunda. uşak müzesi'nde görmedik mi sanki sahtelerin yapılıp orjinallerin nasıl satıldığını. yazık yemin ediyorum şu memlekete yazık, her yerinden bişeyler çıkıyor 2.abdülhamid gibi devlet eliyle avrupa'ya amerika'ya satılıyor. utanıyorum artık...
spotify
-
dün spotify 2022 ilk çeyrek faaliyet raporunu yayınladı.
buna göre ilk 3 ayda elde ettiği gelir (kar değil) 2.66 milyar euro - kaynak
yıllık hesaplarsak yuvarlak 10 milyar euro gibi bir para kazanıyorlar. bu toplam 182 milyon ücretli abone ve toplam 422 milyon (reklamlı) dinleyiciye dinlettikleri reklamlardan elde ettiği gelir.
bir yandan da spotify'ın stream başına sanatçılara (eser hak sahibi aslında da sanatçı diye kolaylaştıralım) ödediği mikroskopik rakamlar tartışma konusu.
ortalama olarak spotify'dan 1000 dolar kazanmak için şarkınızın ortalama 300.000 kez çalınmış olması lazım. gel gelelim bu amerika-avrupa dinleyicisi için. yani amerikalı-avrupalı dinlediğinde ödenen para ile türk dinleyince sanatçıya ödenen para farklı. örneğin kendi şarkılarımdan birinin dinlenme sayısı ve elde ettiği gelir : https://prnt.sc/3diuabi_kkrs
115700 dinlenmeye 130 dolar. demek ki benim 1000 dolar alabilmem için şarkımın 800.000 civarı dinlenmesi lazım. bu arada bu vergisi falan kesilmemiş brüt para. vergisi kesilince 2 aylık asgari ücret gibi bişey.
şimdi üstte spotify'ın yıllık kazandığı 10 milyar dolardan niye bahsettim?
spotify yılda kazandığı 10 milyar dolara dokunmadan, hepsini tutup spotify'daki içerik üreticilerine eşit dağıtsa (yani milyarlarca dinlenmiş metallica'ya da 1 pay, 500 dinlenmiş adama da 1 pay) dağıtıp dağıtabileceği para sanatçı başına 1000er dolar.
peki bu sistem böyle devam edebilir mi?
valla esasen burada problem görüldüğü gibi spotify'ın kazandığı parayı sanatçılara aktarmıyor oluşu değil. ki 2021'de 7 milyar dolar telif ödemiş, yani kazandığı paranın 65%i civarını telif olarak ödüyor. burada problem dağıtılacak pastanın boyutunun küçük olması.
çünkü insanların dünyanın tüm müziğini ellerinin altında tutmaya biçtikleri değerin gelişmiş ülkelerde 10 dolar, bizim gibi ülkelerde 18 lira (1.2 dolar mı eder?) olması.
bunun alternatifi olan cd-plak gibi şeyleri almak veya sanatçıların bandcamp'inden doğrudan satın almak albüm başı minimum 5-6 dolar civarı bir maliyet yaratıyor. plak alırsanız yeni plaklar 200-300 lira bandında. yani 15-25 dolar arası.
özetle stream servisleri esasen muazzam bir kolaylığı çok çok ucuza satıyorlar. o kadar ucuza satıyorlar ki sanatçıların çok büyük bir kısmı online streamlerden gelecek paraya yok gözüyle bakmak zorunda kalıyor. ve konu dönüyor dolaşıyor yine "bilet kesebilen kral" noktasına geliyor.
bu da kreatif olarak "bilet kesemeyecek" ama dinlenmeye değer müziklerin oluşmasını yaratılmasını zorlaştırıyor. özetle ucuza metallica dinleyerek aslında bir sonraki metallica'nın oluşmasını zorlaştırıyoruz.
türkiye a milli futbol takımı
-
kaledeki boz ayısıyla, belinde silahla gezen çakma polatıyla, şikeci ve ırkçı kaptanıyla, tribal burak ve selçuk karakterleriyle, apaçi almancılarıyla, para için galatasaray düşmanı tüpçüyle evlenen ve camiasına ihanet eden çakma imparatoruyla, hizipçiliğiyle, kulüp taraftarılığından kurtulamayıp kendi futbolcularını yuhalayan ve ıslıklayan stadyum seyircisiyle, kendisini ıslıklayan taraftara ana avrat küfrederek cevap veren futbolcusuyla tam bir sevimlilik abidesi takım.
arabası olmayan erkekle çıkmam diyen hatun
-
diyenini duymadım! kadınlar asla böyle şeyler söylemezler.
hatta yakın kız arkadaşlarıma "araba, para önemli mi?" dediğimde sürekli "hayır, ne alakası var" cevabını aldım.
ama ilginçtir hiçbir kız arkadaşımın eski sevgilisi arabasız olmadı... hep öyle denk gelmişse demek ki...
bir kol saatinin 1 milyon tl olma sebebi
-
adı üstünde kol saati
tuncel kurtiz kim lan
-
(bkz: senin sıfatına sıçarım)
iş görüşmesinde let's continue in english denen an
-
- let's continue in english!
+ olur, siz devam edin.
2.75 boyunda cana yakın güzel zeki hamarat kız
-
dolar kuru sandım bir an.
edit: yav he he çok komik