hesabın var mı? giriş yap

  • "meh meh meh, kölelik kalktı sanıyorsunuz ama sadece şekil değiştirdi" deyip de yaşadıkları beyaz yakalı kapitalizmiyle köleliği karşılaştıranlar bir zahmet köleliğin nasıl bir şey olduğunu araştırabilirler mi?

    birilerinin sana ruhunla, bedeninle sahip olduğu bir olgu kölelik. sahibin canı sıkıldığı için seni gece uykundan uyandırıp kırbaçlayabiliyor ya da ne bileyim gelip tecavüz edebiliyor. yetmiyor, ondan doğurduğun çocukları satıyor, hatta işleri kötü giderse seni de satıyor. bir şeye sahip olman mümkün değil, çuvaldan bozma kıyafetler giymek, yatağa aç gitmek zorundasın. fazladan bir lokma yesen, bir şey söylediğinden ses tonun sahibinin hoşuna gitmese ya da ne bileyim yanlışlıkla sahibinin gözünün içine baksan ölüm de dahil olmak üzere cezalandırılabilirsin. seni koruyan herhangi bir kanun ya da kurum yok. tam tersine bir şekilde kaçsan, kurtulsan, sahibinin kanunen seni yakalatma hakkı var...

    sen şimdi bunu gidip modern kapitalizmle karşılaştırıyorsun, hatta kendi durumunu bununla özdeşleştirip kendine acıyorsun öyle mi?

  • türkiye'nin gelmiş geçmiş en özel sanatçılarından aysel gürel'in bugün 89. doğum günüymüş. özellikle türk kadını için ayrı bir yere sahip olan aysel gürel gibi ilginç bir karaktere dair söylenecek çok şey var. ben de anlatmak istedim. kendisi her ne kadar söz yazarı kimliğiyle öne çıkmış olsa da aslında diğer mesleği de oyunculuk, edebiyat öğretmenliği ve şairlik. istanbul üniversitesi, sanat tarihi bölümü okuyan aysel gürel çok erken bir yaşta gazeteci vedat akın ile tanışmış ve evlilik teklifi ederek nikah masasına oturmuş. sanırım çılgınlık yılları bu kadar erkene dayanıyor :) evlilikleri boyunca iki kız çocuğu dünyaya getiren aysel gürel, aynı zamanda çok yokluk da çekmiş bir isim. kendisini aldatan kocasından sonra babasından kalan malı mülkü satarak düşünmeden harcarmış. mesela kuyruklu piyano alırmış ki evden piyano çalmayı bilen olmamasına rağmen. aynı zamanda bu renkli görüntüsünün altında kızları için oldukça baskıcı bir anne olduğu gerçeğini de es geçmemek gerek. hatta bir söylentiye göre evden dışarı çıkmalarında bile sıkıntı yaratıyormuş. bunların yanında vasiyetinde türk kadını için 80 yaşına kadar güç oldu ama hep çalıştım bunu herkes yapabilir lafı da boşuna değil; sahiden de kendisi hayatı boyunca hep çalışmış. binlerce şarkı sözü de cabası. hatta öldükten sonra evinde yirmi bine yakın şarkı sözü bulunduğu söyleniyor. özel hayatında da kimsenin dediğine aldırış etmeyen bir kadındı. ne görüntülendiği genç sevgililerine ne rengarenk peruklarına ne de kendine has giyim tarzına söylenenlere asla aldırış etmedi. türkiye'nin başından gelmiş geçmiş en güzel şeylerden biri olan aysel gürel özellikle de türk kadını için apayrı bir yere sahip. bu güzel insanı bu vesileyle tekrar sevgiyle anıyorum.

  • türkiye'de çoğu firma için gereksiz bir birim- özellikle de patron şirketi olanlarda. daha çok biz ne kadar kurumsalız demek için açıyorlar. personelle direkt muhattap olmayalım, şu başvuranların da hepsiyle uğraşmayalım diye var. ama sanki küçük dağları onlar yaratmış. tarif edilemez bir ego patlaması yaşıyorlar. halbuki gözlemlediğim kadarıyla bütün gün işte bilgisayar başında takılıyorlar. bir tek ay sonu biraz yoğunluk oluyor.

    maaşlar, puantajlar ile genelde muhasebe ve personel müdürleri ilgileniyor. işe alımı da teknik bilgi ve yetkinlikleri yeterli olmadığından son aşamada ilgili proje müdürü ya da "patron" değerlendirmeyi yapıyor. yurtdışında okumuş anadil seviyesinde yabancı dili olan başvuranları ezberden ingilizceleriyle test ederken de hiç utanmıyorlar. utanmak ne kelime, havalarından geçilmiyor.

    edit 2: iş yerinde bilgisayar başında takılan ik'cılar rahatsız. haklı çıkardığınız için tişikkirlir

  • bu millet sigarayı ve içkiyi bıraksa, bir de arabayı bırakıp hollandalılar gibi bisiklet sürmeye başlasa devlet iflas eder.

    zamlara ekstra fiyat gelmesi durumudur.