hesabın var mı? giriş yap

  • şu süreç en çok zaytung'u göçertti herhalde. adamların yayını bbc gibi kaldı güncel haberlerin yanında.

  • gerçek anlamda bir iran olmamızın işaretidir.
    insanımız, "iran gibi oluyoruz" deyince sürekli şeriat gelecek zannediyor. ülkeye şeriatı getirebilecek kafada ve kabiliyette imam hatipli yok. fakat(!), bu kabiliyetsizlik ve ahlaksızlık dalgası ülkenin temel kurumlarını ve ahlakını yıkıyor. bu ülkeye daha kötüsü geldi çoktan, haberleri yok. rejim yıkıldı, düzen kalmadı.

    ülkede kanun kalmadı. ülkede güvenilebilecek bir kolluk kuvveti kalmadı. ülkede sizi koruyan bir anayasa kalmadı. her an bir kanun hükmünde kararname ile sizin evinizi bile elinizden alabilirler. hatta buna bile gerek yok, bir yalaka savcı aldığı emir veya mesajla sizi anayasal düzeni, devleti ve hükümeti yıkmak teşebbüsüyle içeri alıp yıllarca orada tutabilir. ifade özgürlüğünü bırakın artık ima bile edemiyorsunuz. çünkü bal gibi nasıl birer pislik olduklarını biliyorlar; hemen şak diye üzerlerine alıyorlar. ülkede kurallara uygun oynayan kimse kalmadı kısacası. sürekli af getirmeler ve görmezden gelinen "ezik" kanunlar işte bir ülkeyi böyle yıkıyor. kamusal düzen sizlere ömür.. dışarıdan değil, içeriden yıkılıyor türkiye başkanlığı(cumhuriyeti).

    ve işte bu yüzden iran gibi oluyoruz. iran'da da okumuş etmiş, imkanı olan kesim hep çocuklarını batıya yolladı. biz de aynısını yapıyoruz. şimdi çocukları yollamak kafi gelmiyor artık. kendimiz de göçüyoruz. çünkü bu devlet, bizi koruyabilen, bize "benim vatandaşım" diyebilen bir devlet değil artık. bizim elimizden her türlü birikimimizi anında alabilecek ve bizi terörist ilan edebilecek bir devlet.
    düşünün, herifler bizi dağdaki pkk'lı ile, ypg'li ile, fetullahçılar ile ya da bir tarafına bomba sokup patlatan tipler ile aynı kefeye koyuyor.
    neden peki? bir dangalak topluluğuna, cahil embesillere sesimizi çıkardığımız için.

    devlet batıyor. azcık okumuş ve kafası çalışan kesim de bunu görüyor.
    hepsi bu.

    ilgili nyt haberi

  • fırtına felaket. uçak öyle bir türbülansa girmiş ki, her yer zangır zangır sallanıyor. korkudan sapsarı olmuş yolcu, bakmış yanında bir rahip oturuyor;

    - "bir şeyler yapsanıza peder" demiş, yalvarır gibi. rahip istifini bozmadan cevap vermiş.;

    - "ben yönetimde değil, pazarlamadayım."

  • zirvesinde hava basincinin 33,2kpa (bkz: kilopascal) olarak ölcüldügü, dünyanin catisi olarak nitelendirilen himalaya dag sirasinin doruk noktasi.

    simdi haydi gelin, everest kisvesi altinda biraz dogabilimleri hakkinda atip tutalim. fizik yapalim, biyoloji yapalim, cografya yapalim.

    everestte en yüksek nokta, üst troposfer seviyesine kadar ulasir, ki bu artik, jet stream rüzgarlarina maruz kalinan cok tehlikeli bir nokta yapar everesti.

    bu rüzgarlarin hizi saatte 280km gibi seviyelere ulasirken, bilindigi uzere ticari ucaklarin, ayni mesafeyi dogu-bati istikametinde ornegin 11 saatte, ancak bati-dogu istikametinde 9saatte aliyor olmasinin sebebidir. yani surekli olarak batidan doguya dogru estikleri icin, ve bittabii cok hizli esiyor olduklari icin, batidan doguya dogru ucan jetlere guven, dogudan batiya ucan jetlere korku salarlar. tecrube edenler bilecektir, ornek bir shanghai-istanbul ucusunda yolculuk 11 saat 40 dakika gibi sürerken, istanbul-shanghai ucuslari 9saat 30 dakika gibi sürelerde tamamlanabilir. zira jetstream ruzgarlari, herzaman istanbul dan shanghai a dogru esiyor olduklari icin, istanbula yolculuk edenler sevdiceklerine biraz daha gec kavusmaktadir.

    bu ekstra bilgilendirmeyi de yaptiktan sonra devam edelim.

    efenim everest zirvesinde, kis mevsiminde sicaklik -70 santigrad derece selsiyüs seviyelerine kadar düsmektedir. mayis aylarinda ise -17 civarlarinda ortalama bir seyir hakimdir. ancak jetstream ruzgarlari, daha once belirtildigi uzere hic durmaz. yani -17 derece sicaklikta 160km/saat esen bir ruzgar, en iyi ihtimalle kulaginizi düsürür, kotu ihtimalle kıbleniz şaşar ve heyhat ki, cehennemlik olursunuz hafazanallah.

    burada en buyuk problem oksijensizliktir evet.

    ancak bu insan icin böyle.

    o seviyede, havanin icindeki oksijen orani azalir diye birsey yok. problemi aciklamaya calisayim.

    oksijen vardir. hatta havanin icinde orani daha fazla dahi olabilir. ancak, zirve o kadar yuksektir ki, insanin aliskin oldugu standart hava basincinin 101,7 kpa * yani 1 bar seviyesinin ucte biri seviyesinde, yani 33 kpa civarindadir!

    bu noktada, nefes alma (bkz: inhalation) dedigimiz hayati prosesin mekanigine bir goz atmak icabeder.

    nefes aldigimiz ortamin basincinin ne kadar onemli olduguna bir bakalim.

    nefes alma, kaburga kafesine bagli kaslarin daralmasi ile baslar. bu, gögüs kafesi boslugunun genislemesine sebebiyet verir. daha sonra diyafram kasilarak kuculur ve daralir, bu ise, akciger zarinin (bkz: intrapleural space) genlesmesine, ve boyle yasasi (bkz: boyle's law) geregi negatif basinc olusmasini saglar.

    bundan sonrasi, hollandali ustad daniel bernoulliye kalmistir. yani nispeten yuksek basincli ortamdan (bkz: dış ortam), dusuk basincli ortama (bkz: akciger) dogru gazlarin ve sivilarin (bkz: oksijen) akis egilimi.

    havayi icimize cekmeyiz. icerideki basinci dusururuz, hava kendisi girer iceri.

    butun bunlar 101kpa basinci icin cok kolay. yani yasanabilir ortamlarimiz.

    everestte, 33kpa gibi dusuk basinca, bir de ruzgarlar eklendiginde, ayrica %14 civari daha basinc dusumune sebep olurlar (bkz: venturi etkisi)

    neticede, cigerlerinizi daha cok, cok ama cok daha fazla cok genisletip icerideki basinci cok daha fazla azaltmaniz gerekmektedir ki, bu cok zordur. dolayisi ile yeteri kadar hava iceri hic girmez.

    insanin tek caresi adaptasyon, yani kandaki hemoglobin oranini arttirmaktir ancak everest icin bu denli bir adaptasyon mumkun degildir.

    butun bunlar yetmezmis gibi, akcigerlerin ihtiyaci olan gaz fazindaki oksijen, cok dusuk sicakliklarda nispeten artik eski alistiginiz gaz fazindaki kadar gaz halinde degildir.

    everesti ölümcül yapan, düsük basinc, sert esen jet stream ruzgarlari ve soguk havadir.

    oraya tirmanan dagcilar, butun bu yukarida anlatilanlari bile bile tirmanirlar oraya. bu yuzden de cok buyuk saygi hakederler. neden(?) diye sorulabilir. bu soruya, 1996 senesinde everest dönüsünde hayatini kaybetmis doug hansen , ayni isimli 2015 senesinde vizyona giren filmde cevap verir;

    --- spoiler ---

    i have kids. i thought i told you their’s… their elementary school back home. i have been going and talking to the kids there and they actual helped me raised some of the money to come and gave me a flag to plant on the summit and… so, i was thinking maybe it’s… they see an… a regular guy can, you know, follow impossible dreams. maybe they will be inspired to do the same, i guess.

    im climbing mount everest because i can. because, to be able to climb that high and see that kind of beauty that nobody ever sees, it’ll be a crime not to.

    --- spoiler ---

    bence yeteri kadar tatmin edici, bir o kadar da güzel bir cevap.

  • binilen takside taksici sigara içiyordur ve sorar:
    -hocam sigaranın zararı var mı?
    -aa akciğer kanseri... ehem yok yok içebilirsiniz.