hesabın var mı? giriş yap

  • eli ayağı titremiş sinirden yazamamış gurban olduğum akjdshajkfh.

    dur başlığını engelliyim ahahahaha.

    son olarak laikçi ne amk?

  • başkalarını cahillikle suçlayan ama kendileri cahil olan arkadaşların yargıladığı eylemdir.

    öncelikle telegram'ın kurucuları ruslardır, ancak daha önceki oluşumlarına (bkz: vk) rusya tarafından el konulduğu için telegram'ı dubai merkezli kurmuşlardır, hatta yanılıyorsam kendileri rusyada aranan kişiler. şu anda daha önceden aldıkları yatırımlarla ve kendi ceplerinden yiyerek telegramı ayakta tutuyorlar.

    signal'ı açık kaynak kodlu diye öven arkadaşlar telegram'ın da açık kaynak kodlu olduğundan bihaberler zannediyorum. kaldı ki bir yazılımın açık kaynak kodlu olması size gerçek hiçbir güvence vermez.

    mesajlaşma uygulamalarında asıl olan uçtan uca şifrelemedir, ancak bunun gerçek olması da şart tabi. whatsapp söylediği gibi uçtan uca mesajlarınızı şifreliyor olsaydı datanızı satamazdı zaten.

    telegram'ın bunun için bir çözümü var, yüksek hassasiyetli mesajlaşmalarınızı secret chat'ler üzerinden yapabilirsiniz.

    sunucu ya da veri merkezi işletme merkezi maaliyetlerinden haberi olmayan sevgili arkadaşlar, birinin size 21. yy'da ücretsiz, tamamen güvenli, reklamsız, ve verilerinizi kullanmayan bir yazılım sunacağını sanıyorsanız, maalesef yanılıyorsunuz. görece daha iyi olanını kullanmaya çalışın :)

    edit: imla, uyaran arkadaşlara teşekkürler:)

    edit 2: özel mesaj yoluyla ulaşıp hangi uygulamayı kullanmak gerektiği ile ilgili çok soru soran arkadaş oldu, topluca cevap vereyim. sevgili arkadaşlar, ben telegram kullanıyorum çünkü yeteri kadar güvenli olduğunu düşünüyorum ama aslında türk halkının bu gizlilik sözleşmesinden önce kafaya takması gereken çok sayıda şey vardı ama çoğu unutuldu.

    sosyal medya kanununun 5. maddesine göre 1 milyondan fazla üyesi olan sosyal ağ sağlayıcılar verilerini türkiye'de bulundurmak zorunda (tabi bu sosyal ağa bağlı olmayan mesajlaşma uygulamaları için sorun değil ancak facebook instagram whatsapp bunlar aynı yere bağlılar). türkiye'deki data centerların güvenilirliği ile ilgili herhangi bir veri var mı elimizde, ya da bunun servis sağlayıcısı kimdir biliyor muyuz? onu geçelim, bundan seneler önce bir btk yönetmeliği ile bütün servis sağlayıcılarının (ttnet, uydunet vs.) kullanıcılarının hareketlerini kaydetmeleri ve saklamaları zorunlu kılındı. tarayıcınız üzerinden gönderdiğiniz her paket belirli bir süre için kaydediliyor. yani aslında bakarsanız whatsapp'ın güvenlik sözleşmesinden önce kafaya takacak çok fazla şey var.

  • 300 spartalı filmine ilham kaynağı olan savaş: thermopylai savaşı

    thermopylai savaşı (bkz: the battle of thermopylae) sparta kralı ı. leonidas liderliğindeki yunan şehir devletleri ile kral xerxes ı liderliğindeki güçlü pers imparatorluğu arasında gerçekleşen, filmlere ve edebi eserlere konu olmuş bir savaştı.

    mö 480 yazında kral xerxes, yunan şehir devletlerini fethetmek ve imparatorluğunu genişletmek amacıyla yunanistan'a savaş ilan etti ve devasa ordusu, kuzey yunanistan üzerinden güney yunan topraklarına doğru ilerlemeye başladı. perslerin ilerleyişinin haberini alan, kral leonidas'ın komutasındaki az sayıdaki bir grup yunan askeriyse, diğer yunan şehir devletlerinden gelen birliklerle birlikte thermopylai'nin dar geçidinde savunma pozisyonu aldı. yunanlar, perslerin ilerleyişini durdurmayı ve ülkelerinin savaşa hazırlanması için zaman kazanmayı amaçlıyordu.

    yunan askerleri, araziyi kendi avantajları lehine kullanarak sayıca fazla olan pers ordusunu birkaç gün boyunca durdurmayı başardı. olağanüstü bir cesaret ve disiplin sergileyerek pers saldırılarını püskürttüler, ancak yerel bir sakinin, perslere bir dağ yolunu göstererek ihanet etmesiyle savaşın gidişatı tamamen değişti. olayın farkına varan kral leonidas, perslerin yunan askerlerini çevrelemek için uyguladığı kuşatma manevrasını (bkz: flanking maneuver) fark etti ve askerlerin çoğuna geri çekil emri vererek kendisi ve 300 spartalı son bir direniş göstermek için geride kaldı. kral leonidas ve spartalı savaşçıları, hem askerlerinin büyük kısmının kaçmasına olanak tanımak hem de pers ilerlemesini ellerinden geldiği kadar yavaşlatmak için ölümüne savaştılar ve onların bu fedakarlıkları, yunanistan'ın toparlanmasına ve sonraki savaşlarda pers istilasını geri püskürtmesine olanak tanıdı.

    thermopylai savaşı, o zamandan beri insanın özgürlük, bağımsızlık ve milli mücadelesi için neler yapabileceğini gösteren bir efsane haline geldi.

    kaynak

  • bir tek bizim eve mi mahsus olduğunu merak ettiğim gerilim.

    baş sorumlusu
    -sütlacı evdeki insan sayısına kalansız bölünecek şekilde hazırlamayan kişi mi?
    -süd ürünlerine meraklı obur ev halkı mı?
    -ya da eve ortalama üstü bir lezzet/lüks girdi diye aniden beliriveren orta sınıf hırsı, daha fazlasına sahip olmalıyım tümörü mü?

    sırf bu gerilim yüzünden aile dağılma noktasına her seferinde.
    şaka gibi, sorunları çözen kurum bolulu hasan usta oldu.
    gizli gizli oraya gidip süd ürünü yiyorum evdeki gerilime katlanamadım için.
    evet gizli gizli! çünkü isterse aylık gelirim 10.000 dolar olsun fark etmez, kadın anam bir kase sütlaca o kadar para verdiğimi duysa yine ağzıma sıçacak.
    kadın huzur içinde istediğim kadar sütlaç yemeyi yasakladı arkadaş bana...

    kadın anam ne zaman evdeki südü fazla bulur, sütlaç yaparsa eve bir gerilim çöküyor.
    buzdolabındaki 10 kase sütlaç sinirlerimi bozuyor.
    gidip yiyorum, on dakika sonra yine yiyorum. sonra "lan ya herkes benim gibi ayıysa ve yarım saat sonra kalmazsa" diye üçüncüyü yemeye niyetlenmiş mutfağa gidiyorken abim "hepsini yeme" diye kükrüyor.
    "sen kaç tane yidin?" deyince 2 tane diyor.
    "e sen de çok yeme" deyince kadın anam "tartışmasanıza ya" diye ünlüyor.
    bi gidiyorum 4 tane kalmış. abim doğru söylediyse kadın anam da 2 tane yemiş.

    kalan 4 taneyi hane halkı sayısına bölünce 1,3 çıktığını görüyor, iyice geriliyorum.
    "2 tane yersem nasıl kendimi adil biçimde savunabilirim?" diye oturup düşünüyorum.
    ciddiyetimi gören de sokrat'ın savunmasını yazıyorum sanır mına koyim.

    sonuç olarak o sütlaçlar birkaç saat içinde bitmeden evdeki soğuk savaş da bitmiyor.

    tabii buzdolabından muz, nutella, fanta 2,5 litrelik eksik olmamış 90 sonrası doğumlu gençler ne demek istediğimi pek anlayamazlar.

    not: bu gerilime dayanamadığım için vakti zamanında yaptığım büyük bir hayvanlığı yazmak istiyorum:
    10 yaşında falandım. ertesi gün misafir gelecekti. annem 15 kase sütlaç yaptı. yarına kadar dokunmamamı özellikle rica etti.
    sinsice mutfağa girip tezgahtaki sütlaçlara baktım ve henüz sıcak olduklarını fark ettim.
    "henüz çorba gibiler, 1 kaşık alsam belli olmaz. şekli tam oturmamış zaten." diye düşünüp hepsinden birer kaşık aldım.
    odama gittim, uyudum.
    bir saat kadar sonra annemin bağırmasıyla uyandım. birer kaşık aldığım tüm sütlaçlar, birer kaşıklık boşluklarıyla donmuşlardı. 15 kasenin hepsinin ortasında büyükçe bir çukur... insan gibi de kaşıklamamışım.
    annem delirdi, bağıra çağıra hepsini alıp çöp poşetine attı ve beni gece yarısı çöp poşetini atmaya dışarı yolladı.
    yolda birkaç tanesini de avuçlayıp yemiştim, ellerimi de cami avlusunda yıkamıştım. bazı kaseler hunharca poşede konduğu için kırılmıştı, kesilmiş poşetten yere sütlaç damlıyordu.
    olan 15 cam kaseye oldu, harçlığımdan kesildi.

  • yemin ederim elim ayağım titriyor lan yapmayın şöyle şeyler. yeter bu kültüre, tarihe olan saygısızlığınız.umarım eser en kısa zamanda koruma altına alınır.

    tanım:gülsem mi ağlasam mı bilemediğim trajikomik bir olay.