hesabın var mı? giriş yap

  • italya'dan parayla iki prototip alıp otomobil pazarına hakim olmak gibi dahiyane bir hamleyi hiçbir devletin düşünmemiş olması ne tuhaf değil mi? yine balına dünya hakimi oluyoruz desenize.

  • dedem onunla rakı içerdi. babam onunla, annem onunla içti. benim de black eyed peas ile içecek halim yoktu herhalde, ben de onunla içtim. o olmasaydı da rakı içerdik biz elbette ama aynı tadı alır mıydık, orası şüpheli. hatta şüpheli bile değil. net bir biçimde almazdık.

    tanım gerekirse eğer, benim için anadilimin türkçe olmasının en güzel yanıdır kendisi.

  • güldüren, güldürürken düşündüren kampanya.

    şu an düşündüm mesela. duraktan eve gelen taksicinin kafasında en az 40-50 kağıt vardır. eve gelip 20 tl alıp geri döneceğini öğrenince harbiden duygusal anlar yaşatabilir.

  • manuel şanzımanın çalışma mantığını, debriyaja basınca aslında ne olduğunu, baskı-balatanın ne işe yaradığını biraz araştırırsanız, nasıl olduğunu çok rahat kavrarsınız. mekanik bir hareket söz konusu olan, siz debriyaja basınca zaten şanzıman da motor da dönmeye devam ediyor araç hareket halindeyken. sürtünerek hareketi birbirine iletiyor zaten sistem. yani bir çok insanın sandığı gibi rijit bir birleşim yok arada. ama rijit birleşim şanzımanla tekerlekler arasında var.

    yani teorik olarak mümkün ve doğru zamanlamada zararı olmadığı gibi baskı balatanın ömrünü teoride uzatır bile. ama tek bir yanlış hareket size pahalıya patlayabilir; çünkü vites kutusunun içi zannedildiği kadar basit değil, ufacık bir bilyanın yerinden çıkması veya bir dişli üzerindeki dişin kırılması cüzdanınızda onulmaz yaralar açabilir.

    debriyaj kullanmadan vites değiştirme hobisi olanlara otomatik şanzıman tavsiye ederim. arabada 3.pedal varsa da kullanın bi zahmet.

  • akil insan olmak için sadece "artık kan akmasın" cümlesini ezberlemenin yeterli olduğunu hepimize gösteren kadın. bu akşamki aykırı sorular programında enver aysever karşısında konu hakkındaki bilgisizliğiyle gerçekten acınası bir haldeydi, nihat doğan'dan bir farkını göremedim.

    istanbul'a dikilen 11 milyon lale' ye aynı soruları sorsak illa ki bir tanesi dile gelir, elle tutulur bir şeyler söylerdi lan. bildiğimiz laleden bir farkın olsun be akil lale.

  • "siz antik tiyatroyu görme heyecanı içinde yürürken, sizin paranızı almak üzere ellerinde hiçbir anlamı olmayan eşyalarla yalvararak sizi taciz eden bu kalabalıkla karşılaşmak tüm neşenizi kaçırıyor."

    müthiş bir gözlem. türkiye'nin herhangi bir yerindeki turistik bölgenin yöre halkını eksiksiz tanımlamış teyzem.

  • merkel'in bir röportajı vardı; "evinizde yardımcınız var mı, kaç kişi" diye bir soru sordular.
    çok net hatırlıyorum "yardımcım yok, bütün işlerimizi eşimle birlikte yapıyoruz" diye cevap vermişti.
    "bu ceketi daha önce giymiştiniz" denildi, "ben devlet görevlisiyim, modacı değilim" dedi.
    bazı ülkelerin oldukları, geldikleri yeri anlamak adına inanılmaz bir röportajdı.
    bu da onun gibi, elbisenin fiyatı zerre anlam ifade etmez kendini bilen insanlar için.
    "itibarın tasarrufu olmaz" gibi sözler, lüks yaşam sevdası vs tamamen geri kalmış ülkelerde oluyor.