ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
önce vatan markalı nohutun meksika'dan gelmesi
-
firmanın adı vatan, sloganı “önce vatan” ama menşei meksika.
(bkz: vatandaşı olmasan eğlenceli ülke aslında)
görsel
bonus: anadolu mutfağı ama kanada malı
görsel
teşekkür editi: başlığımı akşam fox tv’de haber olarak , bugünde mansur yavaş başkanın twiti olarak gördüm çok mutlu oldum.
görsel
her şeyi doğru yaptığı halde başarısız olan insan
-
türkiye'de yaşıyordur
2 eylül 2021 müteahhitlerin inşaat durdurma eylemi
-
gahrolsun gılışdar nidalarının arşa erişeceği eylem.
türkiye'de yeterince sincap olmaması
-
üniversitelerimizin kürek takımlarının yeterli olmamaları ve çimenlerde laptop kullanan öğrenci sayısındaki azlıkla beraber, muasır medeniyetler seviyesine erişememizin nedenlerinden biri.
batının ahlaksızlığını alıyorsak bence sincabını da almalıyız. gerek abd'de, gerekse birleşik krallık'ta sincabı olmayan okul yoktur. adamlar bilim geliştiriyorlar, bizler ise sadece kullanıyoruz. bak mesela otomativ endüstrisine, ancak parça birleştiriyoruz. (ki bunu new york'un arka sokaklarındaki herhangi bir oto sanayici de yapıyor, hem de özbeöz kendi kapitasıyla)
liselerin spor takımlarına özel ceketler tahsis edip dolaplarının önünde konuşmalarını sağladıktan sonra bu probleme de eğileceğim.
benzer bir sorunumuz için:
(bkz: türkiye'de yeterince seri katil olmaması)
kitap okurken not almak
-
bir kitaptan mümkün olan en iyi derecede faydalanmak için yapılan eylemdir.
okurken satır aralarına notlar almadıkça; kitabın üst, alt ve yan boşluklarını verimli bir şekilde kullanmadıkça; hatta, kitap sonundaki boş sayfaları kendi düşüncelerinizle doldurmadıkça, üzgünüm, verimli bir okuma yapmış olmuyorsunuz.
bu tıpkı şu soruya cevap vermek gibi bir şey: ''markete gidip çok sevdiğin o çikolatadan aldın ve onu market reyonundan evindeki dolaba 'aktardın' diyelim, dolabındaki çikolatayı tüketip kanına karıştırmadığın sürece gerçek anlamıyla çikolataya sahip olmuş olur musun?''
evet dostlarım, size kitapları işaretlemenin onu sakat bırakmak değil, sevmek olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
entry'nin bu kısmında bir kitaba notlar almak neden okumanın ayrılmaz bir parçası olmalı onu söylemekte fayda var.
ilk olarak, sizi uyanık tutar. bahsedilen uyanıklık ise sadece bilinç düzeyinde değil, tam anlamıyla uyanıklıktır...
ikincisi, okumak aktif bir şekilde yapılıyorsa düşünmektir ve düşünmek de ancak kelimelerle mümkündür.
ve, üçüncüsü, yazmak okurken aklınıza gelen ya da yazarın ifade ettiği düşünceleri hatırlamanıza yardımcı olur ve aynı zamanda yazarla sohbet etmektir...
kitap okumanın tam da olması gerektiği şey işte budur: yazarla aranızda bir sohbet. muhtemelen konu hakkında sizden daha çok şey bilmektedir; doğal olarak ona uygun bir alçak gönüllülükle yaklaşmalısınız. ama kimseye, okurun sadece alıcı olması gerektiğini söyleme hakkını tanımayın. anlamak çift yönlü bir olaydır; öğrenmek boş bir kap olmak anlamına gelmez. öğrenen, kendisini ve öğretmeni sorgulamak zorundadır; öğretmenin ne demek istediğini anladığında, öğretmenle tartışması bile gerekir. o halde bir kitabı işaretlemek, kelimenin tam anlamıyla yazarla olan fikir farklılıklarınızın ya da birliklerinizin ifadesidir.
ufaktan sona yaklaşırken, bahsetmekte fayda gördüğüm konulardan bir diğeri notları nasıl almamız gerektiği yönünde olacak...
bir kitabı zekice ve verimli şekilde işaretlemek için çeşitli yöntemler vardır. satırların altını çizmek, anahtar kelimeleri daire içine almak, boşluklara not almak, ilgili paragrafa bir referans numarası verip sayfa altına bu numarayı tekrar yazarak kendi düşüncenizi yazmak gibi.
nitekim, atatürk de kitaplarına bu gibi tekniklerle notlar alarak okuma yapmıştır.
entry'nin başındaki görselde kubrick'in stephan king'in kitabını nasıl okuduğunu görebileceğiniz gibi, burada nabokov'un kafka'yı nasıl okuduğunu, burada ise jack kerouac'ın dostoyevski'yi nasıl okuduğunu görebilirsiniz.
son olarak, benim yöntemimden bahsedeyim biraz. buradaki renkli boya kalemleri ile ''<'' ve ''>'' olmak üzere iki işaretleme yapıyorum ben kitaplarıma. bu işaretlerin renklerini ise üç sınıfa ayırıyorum: alıntıla, anahtar bilgi ve araştır...
bir kitabı bitirdikten sonra sadece bu renk sınıflandırması çok kısa bir sürede hafızamı tazelememe yardımcı oluyor...
tüm bunlara rağmen not almam gerektiğinde ise ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor.
the saturday review of literature isimli derginin 1941'de yayınladığı bir yazıdan alıntılar yaparak tamamladığım bu yazı, kitap okurken "kitaba" not almak üzerine aslında.
elbette okuma yaparken deftere ya da boş bir kağıda not alan arkadaşlar da vardır, bunun hakkında yazmak ise onlara kalsın isterim.
atv izlemiyoruz kampanyası
-
sahibi bile izlemiyor aq
johnnie walker blue label
-
dunyanin en pahali viskisi degildir, salak misiniz fakir misiniz anlamiyorum.
iyi denemeydi montaigne
1300 sorunun 70'ini cevaplayabilen büyük lider
unutkanlıkta son nokta
-
yıllar önce otomobili uzun yolda sürerken birdenbire arabanın anahtarını evde unuttum aq diyerek tüm ceplerimi karıştırdım.
bulamayınca sağa çektim o an dank etti. anahtarın kontakta olduğu. 1-2 dakika güldüm kendime sanırım, anahtarı olmadan arabayı acaba nasıl sürüyordun şapşik diye.