hesabın var mı? giriş yap

  • fiyat skalası kişiden kişiye göre değişebilir fakat büyük ölçüde makul fiyatlı şaraplar önermeye çalışacağım.
    1- lucien arkas bağları'ndan mon reve marselan: kendisi altın madalyalı olup organik üzüm severlere duyurulur. frenk üzümünü andıran meyvemsi bukleler yoğun ve canlı. orta gövdeli, güçlü tanenli, canlı asiditeli, bitişi uzun. fiyatı ise 60 tl.
    2-yine izmirden gidiyoruz ve kupajda yine altın madalyalı: la mahzen'den smyrna shiraz, petit verdot. karabiber aromalarıyla damakta yoğun, tatlı tanenli bitişe sahip orta gövdeli kırmızı. fiyatı 37 tl.
    3- manisa'dan yanık ülke bağları'ndan miratus oak blend 2015 : 18 ay amerikan ve fransız meşe fıçılarında dinlenmiş. karadut, erik ve baharatlı tonlara sahip yuvarlak içimli, merak ederseniz de belirtelim: kısıtlı filtrasyon uygulanmış lezzeti ve dokuyu korumak için. fiyatı 40 tl.
    4-avşa adası'nın adakarası üzümü ile cabernet sauvignon kupajı: burunda yanıksı, reçelsi kırmızı meyve ve hafif is kokulu. damakta orta gövdeli hafif içimli. fiyatı ise 50 tl.
    5- ergenekon bağları'ndan c. sauvignon (2015): merkür ve syrah üzümlerinden üretilmiş. tatlı baharat ve kırmızı meyve aromalarını taşıyor. canlı asitli, dengeli ve orta gövdeli. fiyatı 30 tl.
    6-lucien arkas bağları'ndan bu kez gümüş madalyalı antreö sauvignon blanc (2017) : ananas başta olmak üzere meyvemsi, asiditesi güçlü, dengeli bir şarap. itinayla deniz ürünleri ile birlikte tüketiniz. fiyatı 47 tl.
    7- bu kez ucuz değil ama şahsi favorim olan bu şarap övgüyü hak ediyor, la consensus chardonnay(2011): 8 ay fransız ve amerikan meşelerinde olgunlaşmış bu da. burunda egzotik meyve ve meşe kokularını ön plana çıkarıyor. damakta dolgun, zengin, güçlü ve kalıcı. bu kompleksliğine nazaran biraz üst segment bir şarap olduğundan fiyatı 100 tl:(
    8- kayra wines'dan terra varietal serisinden, kalecik karası rose(2017): burunda ahududu ve çilek, damakta yine zengin kırmızı meyve aromaları sunan uzun bitişli monosepaj bir roze. denizli güney platosu üzümlerinden elde edilmiş. fiyat 40 tl.
    9- eğer rose olsun çamurdan olsun, bi' de üstüne köpürsün diyorsanız anfora gold 2016, yıne denizliden, fiyatı 40 tl.
    10- köpüklere boğulmak istiyor lakin moët chandon bulamıyor musunuz? baron de rothberg, beyaz meyve aromalarına sahip tertemizzz bir şarap. patatesin 50 tonu ile aşk yaşar. fiyatı ise 40 tl.
    bu mini listeyi hazırlamada yardım eden sevgili arkadaşım gürsel'e teşekkürü bir borç bilirim.

  • burak topal isimli arkadaşın yorumlarda konuyu özetlediği yobaz zırvası.

    hadi bunu da açıklayın yobazlar.

    "bir toma 5.650 litre su almakta.
    gezi olayları kapsamında sadece taksim'de 14 adet tomayı ben gördüm. bu ülkede 77 şehirde eylem yapıldı ve neredeyse hepsinde tomalı müdahale oldu. çok düz bir şekilde 200 adet toma eylemlerde müdahalede bulundu diyelim.
    200*5650= 1130000 litre su yapar.
    bu miktar neredeyse günlük tomalarımızın yapmış olduğu müdahalede harcanan su miktarıdır.
    bunu sadece 1 hafta devam ettirmek 7910000 litre suya tekabül eder.
    mininmum hesapla ülkemizdeki tomaların tükettiği su ile:

    tanesi 10 litre su alan kovalardan 791.000 kova su dökülebilir.
    internette o kadar ıcebucketchallenge videosu maalesef yok.

    ki bu müslüman dostlarımız maalesef suyun buharlaşıp yağmur olarak geri yağdığını da bilmiyorlar."

  • - şimdi tabii benim de şartlarım var.
    - tabii kavun bey, sizi dinliyorum.
    - öncelikle, ben uyurken şirinliğime kapılıp beni uyandırırsanız anlaşmamız biter, çeker giderim. bu konuda anlaştık mı?
    - hmm zor olacak ancak şartlarınıza uymaya çalışacağız tabii.
    - pekala, ondan sonra, haftada en az bir gün balık, bir gün taze ciğer çıkacak.
    - hmm masraflı oluyor, ama elimizden geleni yapacağız.
    - genel hatlar bunlar, geri kalan detayları çalışma sürecimiz boyunca halledebileceğimize inanıyorum.
    - peki kavun bey, o zaman, sizi biraz sevebilir miyim?
    - tabii ne demek, geleyim kucağınıza?
    - buyrun.

  • genellikle çocuklukta yaşanan travmalara karşı geliştirilmiş bir savunma mekanizmasıdır. yaşadığı büyük olumsuzluktan kaçış yolunu bulamayan çocuğun beyni, bulunduğu ortamı gerçek değilmiş gibi göstererek bireyin yaşadığı kötü olayla baş edebilmesini sağlar. ilerleyen yaşlarda kişi her kaygı/stres anında istemsiz olarak bu savunma mekanizmasını kullanabilir yani depersonalizasyon yaşayabilir.

  • acil serviste en sık rastlanan haliyle ;
    - ya yok karıcığım adamın biri çıktı aniden çarpıştık (alkollüdür kendisi)
    - valla bir çizik sadece ( çizikmi ?)
    - gerek yok dedim ama zorla getirdiler (ohaanzi )
    - bak doktoru vereyim istersen ( yalvarır gözlerle bakar )
    - tentürdiyot sürdüler sadece ( dikiş atıldı kırıkları da var )
    - şimdi çıkıyorum hastaneden ( çıkamayacak )
    - tabi yalnızdım ( ehehe )

  • valla kızları bilemem de teyzem için hastalıktan çok iyileşmek için yapılan bir eylemdir tayt giymek. bacağındaki ağrılara ve huzursuz bacak sendromuna iyi geldiğini söylüyor, her gece etrafta arı maya gibi dolaşıyor.

  • yan ofiste çalışan hafif kırık kızdan duyduğum übermensch tümce.

    tam olarak ''kızım geberecem sıkıntıdan da bugün bir psikolog 200 lira. oraya gideceğime nine west ayakkabı alırım, kendimi daha iyi hissederim'' dir.

    ben alt kata çay içmeye gidiyorum.

  • soran olursa bunlar terörist, bunları türk tabipler birliği kışkırtıyor dersiniz. günümüzde yeni cehalet modası bu.

    edit: detaylı açıklamak şart oldu. mesleğimizi iyileştirmek adına sendikalarımız aracılığıyla yaptığımız eylemleri, ttb ile ilişkilendirip karalama çabasında bulunan cahiller için yazıldı bu entry.

    edit: bir yazar arkadaş tutanağı entrysinde paylaşmış. ilgili entry #139840093.

  • (#159541943)

    “ben durduk yere insana saldıran köpek görmedim.”

    fıkra bu kadar arkadaşlar. böyle ruh hastaları ile mücadele ediyoruz işte.

    tabi profil resmine bakıyorsun. cins köpek besliyor büyük ihtimal. arada da cebine üç beş mama koyup, sokaktaki köpeklere verir. kendini çok merhametli falan sanıp gönlünü rahat tutar.

  • babam parasız kalmazdı, babamın hep parası yoktu. çoğu gün eve ekmek parası bırakmadan giderdi. evde bir damla yağ yokken bakkaldan veresiye rakı almıştı bir gün. annem babamdan allah gibi korkmasına rağmen "ya allah" deyip balkondan aşağı fırlatmıştı rakıyı. bütün sokak iki gün anason kokmuştu. karşı komşumuz hacı amcalar çok rahatsız olmuşlardı, söylenmişlerdi tövbe tövbe diye:)

    yani bazı babalarda default gelen özellik o. genelde paraları olmaz.

    "baba yarın arife, bayramlık alacak mıyız?" "paramız yok kızım."
    "baba eşofmanım yok beden dersine giremiyorum." "paramız yok kızım."
    "baba harç zamanı geldi." (şair burda zaten katkı kredisiyle büyük kısmı ödenmiş olan meblağdan bahsediyor.) "paramız yok kızım."
    edit: parasız da öldü kendisi, cenazesini kaldırıp borçlarını ödedik üstüne.

  • halkın cahil ve vandal kısmının zoruna gidecek hatta onlara ekşi sözlükte başlık açtırabilecek söylem. aktroller mesaide…