ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kaan ayhan
-
adam gol atmış hala asker selamı diyen adam var amk. vallahi siz egitilmezsiniz. adam gölü atmasa soyunma odasında kendi kendimize verecektik asker selamını.
atamın da dediği gibi "vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır"
yaran olaylar
-
-istanbul ankara arası bir yolculukta ya$anan bir olaydır
adam otobusle giderken, bolu dagi'nda verilen molada korkunc siki$tığı için tuvalete ko$turmuş. bo$ kabin bulup kendini oraya atmı$. tam oturmu$ ki yan kabinden bir ses gelmi$.
-merhaba
-adam $askin bir şekilde cevap vermi$ "merhaba"
-ses devam etmi$ : nasilsin?
-ilk defa ba$ina boyle bir $ey geldiğinden, yine $a$kin $a$kin yanitlamı$ : sagol iyiyim. sen nasilsin?
- ne yapiyorsun?
-bir an tereddut gecirmi$ zira adam onun tuvalette oldugunu bildigi icin mutlaka ne yaptigini da biliyormu$ baska bir$ey anlatmak isteyip konuyu deği$tirerek, ben istanbul'dan ankara'ya gidiyorum. sen nereye gidiyorsun?
adamin sonraki cumlesi bu muhabbeti sona erdirmi$:
-hayatim, telefonu kapatiyorum. yandaki tuvalette bir gerizekali var. sana sordugum sorulara yanit verip duruyor. ben seni sonra ararim. *
amber heard
-
davayı kaybederse örnek teşkili bakımından dönüm noktası olabilir, cidden benzersiz bir dava oluyor. ama bi şekilde kazansa bile, kendi reputasyonunu bitirdi, yani her şey ortada videolu kanıtlı, nasıl kameraya oynadığı, nasıl yalan söylediği, nasıl kocasını aldattığı, nasıl şiddet uyguladığı, nasıl adaleti yalan delillerle kandırmaya çalıştığı.. bunlar uzar karının vukuatları bitmiyor. daha kötüsü gerçekten şiddete uğrayan kadınların ilerideki hak arama proseslerini riske soktu. korkunç bir kadın, korkunç bir iki yüzlü, korkunç bir sosyopat.
ayakkabı fırlatırken dikkat edilecek hususlar
-
önce at, sonra bağır.
dikkat ediyorum, her seferinde önce bağırıyorlar, hedefi alarm durumuna geçiriyorlar, gardını almasına yol açıyorlar, sonra da ayakkabıyı fırlatıyorlar.
yanlış. bin kere yanlış.
ya evlenelim ya da ben ayrılmak istiyorum
-
bunu diyen kadınların esas derdi sevdiği insanla birlikte olmak değil evlenmektir. yani "ya evlenelim ya da ben ayrılmak istiyorum"un meali aslında: "ya evlenelim ya da evlenmek için zaman kaybetmeden başkasını aramaya koyulayım"dır.
geleneksel & yarı geleneksel türk ailesinde yetişmiş kadınlar türk aile yapısınca tanımlanmış 'evlenme yaşı' alt sınırına geldiklerinde (mesela 26-27), kendileri üzerinde, ister istemez, "artık evlenmeliyim" şeklinde bir baskı yaratmaya başlıyorlar. yaş ilerledikçe bu baskının şiddeti de maalesef giderek artıyor. sonrasındaysa "ya evlenelim ya da ben ayrılmak istiyorum"... ve ardından 6 ay süren evlilikler ya da ayrılık.
kadınlar üzerinden anlatmaya çabaladım ama bu türk aile yapısı denen ataerkil nane, karar almada hepimizin önünde bir duvar - lanetimiz. insan hayatıyla ilgili bir karar almadan kendine cesurca sormalı: "ben gerçekte neden evlenmek istiyorum?" ve dürüstçe cevaplamalı.
murat boz nihal-bahar candan eser özge ilişkisi
-
bence bu işin sonu "ticari itibaarim zedeleniiyo!" diye kendine pay çıkaran sevgili acun abi'mizin "koviyirim ulan hepinizi bu kanaldan!" demesiyle bitecek gibi görünüyor son tahlilde... bu hemen olmaz ama kademeli olur gibi... zira tv8 stüdyosu "yol geçen hanı" misali bir yere döndü. bu kadarına pes diyor; candan kardeşleri, murat boz'u ve eser yenenler'i üç hayır ile uğurluyoruz.
ebru akel
-
sunucu ve oyuncu ebru akel, 3 aydır nişanlı olduğu, iş adamı ethem sancak’ın oğlu özer sancak’la evlenmiştir.
not: ulan bir virgülle kızın haysiyetini kurtardık.
31 mart 2015 cumhuriyet savcısının rehin alınması
-
ülke iyice endüstri meslek lisesi'ne döndü ya lan.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
en büyük aşklar nefretle başlar dediler, arkadaşları topladım sevdiğim kızı dövdük, 1 haftadır hastanede , çıkınca konuşcaz bakalım..
sınavda 95 alıp ağlayan tiplerin şu anki mesleği
zengin buzdolabı
-
açtığında yumurtalık kısmında ortadan ikiye kesilmiş limon göremeyeceğiniz buzdolabıdır.
tommy hilfiger'ı abd'de fakir zenciler giyiyormuş
-
tekstil dünyası ve markalar konulu gündelik yaşam sohbetlerinin ayrılmaz bir parçası olan haykırış. "gucci, versace, roberto cavalli bunlar hep bursa'dan alıyorlar ipliği" gibi sohbetlere ek olarak "misal tommy hilfiger... burda pahalı ama abd'de zencilerin üstündeymiş. çöp toplayan adam bile giyiyormuş abi" şeklindeki uyarıları duymadım diyen insan ebedi mutluluğu ve huzuru şu yalan dünyada bulmuş demektir. inşallah bir gün bizim de moda sektörümüz gelişir de lc waikiki'yi bir barak obama ve karısının üstünde, terlikilerini de çocuklarının ayaklarında görürüz. oscar töreni öncesinde brad pitt'le ancelina coli'ye "çok şıksınız. tasarımcınız kim?" dendiğinde nur yerlitaş cevabını duyarız. grammy ödül töreninde "çok şıksın keti" diyen muhabire keti peri'nin "şıkım çünkü bir türk markası olan seçil'den giyiyorum, ayakkabıları da kızılay'daki kimlik mağazasından aldım" dediğini işitiriz. inşallah göreceğiz bu günleri de. inanmak istiyorum.