hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite son sınıftayım, mezuniyete 5 ay kalmış. ameliyat gününü stajlara denk gelmesin diye dönem arasına aldım, hem dedim arkadaşlarım gelir refakatçi olur, hem de ikinci dönem daha sağlıklı olurum.

    neyse geldi ameliyat günü, gittim hastaneye, yatış yapılacak, yaptırdım neyse, refakatçi olmasını söylediğim arkadaşa mesaj attım nerdesin ben yatış yaptırdım diye, ya kusura bakma kanka ben onu unutmuşum dedi. bi' şey diyemedim tabi zaten az sonra da hasta bakıcı ameliyata gidiyoruz dedi, kimse yok mu yanınızda dedi, dedim gelmediler.

    anesteziye girdik, doktor sohbet ediyor hangi fakültedensin falan, dedim dişteyim, oo bizden o zaman sana başka bi şey yapalım uçuralım seni dedi, 3 saat sonunda odada uyandım, hemşire geldi, kimse yok mu dedi, yine aklıma geldi, yok dedim, doktor geldi, kimse yok mu dedi, yok dedim.

    sonra beni vip odaya aldılar, bölüm başkanı yanındaki vizit heyetiyle geldi, sohbet ettiler, 30 dk boyunca benimle ilgilendiler, herhalde diğer doktor hocalarına söylemiş.

    ondan sonra zaten kendi kendime yetmeyi öğrendim. kimseye minnet eylemeden yaşadım.

  • bugün itibarıyla altyapı çalışmalarının hızla başlayacağı güzide ilçemizdir.

    ve ankara’mızın tüm ilçeleri gibi tarihiyle ve insanıyla eşsiz bir yer olan polatlı ilçemize müjdemiz olsun.

    polatlı’mızın senelerdir kangren haline dönüşen acil altyapı yatırımları için yaptığımız kredi talebi belediye meclisi’mizde oybirliği ile kabul edildi.

    polatlılı hemşehrilerimin sağlığı ve huzuru adına verdiğimiz ısrarlı mücadelenin nihayete ermesinden büyük bir mutluluk duyuyorum.

    altyapı yatırımları için gerekli ihalemizi ise polatlı’da yapacağız.

    başkentimizin tüm noktalarına sağlıklı bir altyapı ağı kazandırmak istiyoruz. ankara halkı bu şehri bizlere emanet etti. halkımızın bizlere verdiği yetkiyi toplum yararına kullanmak ve bu uğurda mücadele etmek boynumuzun borcudur.

    halkımızın sağlığı ve güvenliği daima önceliğimiz olmaya devam edecek.

  • evet teknik olarak anlamamız mümkün değil ama bizim de hissettiğimiz bazı şeyler var. kendi adıma konuşuyorum çünkü her erkeğin başına gelmez böyle bişey. (ulan sanki regl olmuş gibi konuştum) eski sevgilimde kansızlık vardı ve kan oranı normal bir insanda olması gereken kan miktarından çok çok düşüktü. hatta doktorlar sen nasıl yaşıyorsun bu kanla demişti ama genetik olduğu için çok da bir şey yapılamıyordu. kan iğneleri ilaçları da fayda etmemişti.

    tahmin edeceğiniz üzre bu durumdan dolayı o günler inanılmaz sancılı geçiyordu onun için. tabi o can çekişirken ben de aynı sancıyı çekmişcesine üzülüyordum. hatta bazen serum almak zorunda kalıyordu. damarlarım çekiliyor diye ağladığını çok kez hatırlıyorum. kadınlar bilir onun nasıl bir sancı olduğunu. üstelik olamıyor da metabolizma tamamen dağılıyordu o günlerde. bembeyaz surat, feri gitmiş gözler, buz gibi bir türlü ısınmayan eller. o elleri ısıtırken benim ellerim üşürdü. işte o zamanlar çok kez dedim keşke o acıyı onun yerine ben çeksem de o karşımda kıvranırken çaresizce beklemesem diye. evet acıyı vücudumda hissetmiyordum ama her ay o acıyı onunla birlikte çekip üzülüyordum. gerçekten insanın hayat standardının içine eden günler. kadın olmak sırf bu yüzden bile zor.

  • ortalıkta sosyal medya dışında henüz kaynak yok, kazakistan’ın da en az 30 yıldır baskıyla yönetildiği de hepimizin malumu.

    hükümetinin çin ile yaptığı uzun vadeli doğalgaz satış anlaşmasının halk nezdinde ülkenin kaynaklarını çin’e peşkeş çekmek olarak algılanması, bu anlaşma içerisindeki kazak şirketlerinin nursultan nazarbayev’e yakın kişilere ait olması, zaten enerji sektöründeki çalışma koşullarının insani olmaktan çok uzak oluşu, uzun süredir çalışma koşulları için yapılan protestoların hep polis tarafından müdahalelere uğraması ve en nihayetinde de akaryakıta yapılan %100 zam; olayların niçin şimdi çıktığına yönelik gerekçeler olarak gösterilse de tüm bunların aslında sadece bardağı taşıran son damlalar olduğu konusunda ülke gündemini takip edenler hemfikir. gerçek neden olarak ise kazakistan’ın yaklaşık 35 yıldır tek bir kişinin keyfine göre yönetiliyor oluşu, hükümetin gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış hale gelmesi ve halkın, özellikle de işçi kesiminin yaşam standartlarının yerlerde sürünmesi olarak gösterilebilir.

    yaşadığımız ülkeyle oldukça benzer sıkıntılar.

    pek çok sosyal medya kullanıcısı kazakistan’daki protestoların görüntülerini kazakistan halkının haklı tepkisi, kazakların özgürlüğe giden yoldaki cesur adımları olarak görürken binlerce kilometre ötede, zulme karşı ayaklanan halkın kazak hükümeti dışında endişelendirdiği bir kesim daha var: biz, yani türkler. yerli twitter hesaplarımız yine büyük resmi görmüşler. meğer kazak halkı aslında yıllardır refah, bolluk ve huzur içinde yaşıyormuş ama halkı sokağa döken abd, rusya, çin ve otpor’muş.

    hedef de tabii ki türk birliği; yersen.

    halileo sıcacık yatağından bildirdi. mikrofonlarımız taaa kazakistan’daki olaylardan bile mağdur olabilen siyasal islamcılar ve kucaklarında oturan minik turancılarda.

  • pilotların 70 bin tl ya da doktorların 20 bin tl almasını değil de bir mühendisin 3 bin tl almasını ya da bir öğretmenin 4bin tl ile çalışmasını konuştuğumuz gün belki de herkes hak ettiğini alacak. yani onlar fazla almıyor sen az alıyorsun güzel kardeşim anlayın artık şunu. nedense fakirin fakire ettiği zulmü kimse kimseye etmiyor. patronu savunacağınıza çalışanları savunun bir kerede