hesabın var mı? giriş yap

  • yeni nesil pek bilmez ama çocukluğumuzun unutulmazlarından biridir la linea. bu kadar basit bir ürün bizi ailecek tüplü televizyonumuzun başına kitlerdi. hadi şimdi hayal dünyamızı kullanarak bir çizgiyle bu kadar sevilen ve bu basit neler yapabileceğimizi bir düşünelim. düşündüğünüzü varsayarak, o kadar basit olmadığını göreceksiziniz diyorum.

    ünlü tasarımcı (bkz: paul rand) da dediği gibi “tasarım sanatsal olabilir. tasarım estetik olabilir. tasarım o kadar basittir ki bu yüzden çok karmaşıktır.” animatör ve karikatürist olan osvaldo cavandoli tarafından yaratılan la linea; 1972'de ilk olarak popüler bir pişirme kabı markasının sahibi olan massimo lagostina'nın reklam kampanyası için yaratılmıştı. italyan televizyonunda gösterilen ve ilk 8 bölüme eşlik eden reklam, daha sonraları çok beğeni alınca bizde dahil birçok avrupa ülkesinde benimsenen bir dizi kısa çizgi filmin kahramanı oluvermişti.

    dizi, döneminde hızla beğenileri toplarken artık abd, ingiltere, kanada, afrika, avustralya gibi farklı kıtalara doğru genişlemişti.

    peki işin sırrı neydi ?
    bence büyük ölçüde minimalist bir çizgi sanatı ile oluşturması ve bizi yani hayatı anlatmasıydı. çünkü la linea her bölümünde çizgisel hayatında, hayatın getirileri karşısında hem yaratıcısına, hem de hayata her çeşit duygusal yakınmayı basitçe sergilemişti. işte bu inanç, sevinç, kırgınlık ve kızgınlık kah yaratıcısına , kah hayata bakan insanoğlunun bir yansımasıydı aslında

    bundan dolayıdır ki (bkz: dr. phill stutz) da “yaşam nedir?”, sorusuna “yaşam, işte tam da bu belirsizliği, acıyı ve sürekli çabayı gerektiren bir yer’’ tezini öne sürmüştür. belkide bu tezi ve çizgisel öğretilerini la linea'dan ilham alarak yaratmıştır. kim bile bilir.

    la line izlemek isteyenler için tık

  • 18 cocuklu bir ailenin ,resimle ilgilenen iki erkek cocugundan biridir albrecht durer.
    bu buyuk ailedeki 2 kardesin resme olaganustu ilgileri , yetenekleri vardir.her ikiside sanat okuluna gidip buyuk bir ressam olma hayali kurarlar .
    aile ise bu durum karsisinda caresiz...madencilik yaparak gecinmeye calismakta ve karinlarini zor doyurmaktalar.
    bu durum karsisinda iki kardes ; kendi aralarinda kura cekmeye ve kazananin sanat okuluna gitmesine ve geride kalanin daha cok calisip diger kardesi okutmasi yonunda bir karar alirlar.
    albert ve albrecht arasindaki bu kurada kazanan albrecht sanat okuluna gider ve butun ogretim gorevlilerini kendisine hayran birakarak buyuk basarilar elde eder.okulu birincilikle bitirir ve eve gururla doner.ailesi albrecht onuruna bir yemek verir . kendisini oven konusmalardan sonra albrecht soz alir ve kendisine bu basarilari yasatan kardesine tesekkur eder ve artik siranin kardesinde oldugunu, madende calismaktan buyuk gurur duyacagini ve kardesini okumaya gonderecegini söyler.
    kardesinin yaniti ise ;
    imkansiz sevgili kardesim , seni okutabilmek icin madende calistigim senelerde ,butun parmaklarim defalarca kirildi ,degil kalem tutmak serefine kaldirdigim bu kadehi bile zor tutyorum.
    kardesinin bu durumuna gercekten uzulen albrect ise ; kendini dunyanin en unlu ressamları arasina sokacak olan o ellerin ,kardesinin ellerinin resmini cizer.
    butun dunyanin (praying hands ) dua eden eller olarak bildigi ,esas ismi (eller) olan resim albrecht durer in kardesinin elleridir.

  • kadın olur.

    bütün maskelerini çıkartır. ve sadece kadın olur.

    güçlüyü oynayan, mantığa tapan, kariyeri her şeyden üstün tutan, aşka inanmayan, kimseye güvenmeyen, herşeyi zamana bırakan, bir şeyleri yaşamak yerine sonunu hesap eden maskelerini çıkartır, salt kadın olur. aşık olmanın, olunmanın, istenilmenin, beğenilmenin, özlenilmenin tadını çıkartır. hesaplar , kitaplar, kurallar biter; her şeyden hatta insanın kendisinden güçlü olan tek duygu başlar, aşk.

    zaten hayatta iki mucize bir de gerçek vardır. mucizelerin ilki doğmak, diğeri aşık olmak. hepsini bozan tek gerçek de ölümdür. kaçınılmaz olan. ve mucizeler inananların başına gelir, gerçekler herkesin.

    çok kadın tanıdım hep aynı hataları yaptığı halde bir mucize bekleyen. aşka inanmıyorum diye bas bas bağırıp, kalbiyle aşkların en güzelini çağıran. çok kadın tanıdım ne istemediğini otuz, ne istediğini kırk yaşından önce çözemeyen. kırkında da bunlara nasıl nereden başlayacağını kestiremeyen. sadece gerçek bir adama aşık olan gerçek bir kadın bilir ne istediğini; her şeyi unutup o aşkı yaşamak ister. erkeğine teslim olup, acısıyla, hatalarıyla, pişmanlıklarıyla ve inanılmaz derinlikteki özel anlarıyla o aşkı yaşamak ister. dibine vurmak ister. bütün kimliklerinden sıyrılıp, annelikten, iş kadınlığından, evlatlıktan, yemek yapmaktan, bulaşık yıkamaktan, güçlü durmak zorunluluğundan sıyrılıp sadece kadın olmak, bunu her hücresinde hissetmek ister.

    bir kadın bir adama gerçekten aşık olursa; işte o zaman bir mucize olur. cennet dünyaya iner. cebinde cehennem saklı olsa bile.

    tanım; bir kadının bir adama gerçekten aşık olursa hissedeceği şeylerdir.

    (bkz: #30474124)

  • gelirken pasaportla mı girdiler ki sınırdışı edilecekleri zaman pasaport'a ihtiyaç olsun diye sordurandır.

  • iyi hoş güzel yarışma olmasına rağmen bitiş sireninin insanı gerdiği program. sanırsın makine dairesini su bastı gemi batıyor öyle garip bir sesi var.

  • aramızda bazı pezevenkler var. 1'e aldığı araba 3'e çıkınca farkı kimseyle paylaşmayıp fiyat düşünce aradaki farkı isteyebilir.

  • şu videodan izlenebilecek olan iddialardır.

    kaynak

    edit: can ataklı'nın videosu

    kaynak 2

    memduh bayraktaroğlu'nun ve can ataklı'nın saraya yakın ve güvenilir kaynaklarından öğrendiklerini iddia ettikleri bilgileri içerir.

    özetlemek gerekirse iddialar şöyle:

    1. deprem olduktan hemen sonra bölge valileri içişleri bakanlığına durumu bildiriyor.

    2. ilk 15-30 dakika içerisinde içişleri bakanı süleyman soylu durumdan haberdar ediliyor. ve kendisi hemen görevi başına geçiyor.

    3. yine kısa bir süre içerisinde içişleri, milli savunma ve turizm bakanı durumu istişare ediyorlar. durumun vahametini anlıyorlar ve askeri (muhtemelen malatya 2. ordu) sahaya çıkarma kararı alıyorlar.

    4. asker aranıyor ve gereğinin yapılması isteniyor. bu aşamada komutanlar da durumun vahametinin farkındalar.

    5. asker bölgeye gitmek için hazırlıklarına başlıyor.

    6. bu sırada erdoğan aranıyor ve durumdan haberdar ediliyor.

    7. ama erdoğan askerin kışlasından çıkmasından çekiniyor ve bu karara karşı çıkıyor. derhal askerin kışlaya geri dönmesini istiyor.

    8. erdoğan'ın depremin büyüklüğünün ne kadar olduğunu tam olarak fark etmemiş olması olası.

    9. asker kışlaya geri dönüyor.

    10. yine aktarılan kulis bilgisine göre istişare eden bu üç bakan erdoğan'ın tutumundan çok rahatsız ve çok büyük bir vebal almış olduklarını düşünüyorlar. ve doğruysa aralarından bazıları önümüzdeki haftalarda istifa etmeyi değerlendiriyor.

    bu olay doğruysa yer yerinden oynar.

    erdoğan'ın geç bilgilendirildiği ile ilgili akp tezini bütünüyle çürütüyor.

    bürokrasinin depremin gerçek büyüklüğünü ve yaratacağı zayiatı ilk bir saat içerisinde fark ettiğini gösteriyor.

    bakanların askeri sahaya sürmek istediklerini gösteriyor.

    ama malatya'daki 2. ordunun sahaya sürülmesini iddiaya göre bizzat erdoğan engelliyor.

    bakalım iktidar cephesinden bu iddialara nasıl bir cevap gelecek.

    edit: istifa etmeyi değerlendiren bakanın hulusi akar olabileceği benim kendi görüşümdü. iddiada bu geçmiyor üç bakandan bazıları diyor. bu sebeple bu parentezi kaldırdım.