hesabın var mı? giriş yap

  • bir fabrikada, büyük bir makine aniden durmuş. tamirciler geliyor, bir türlü çalıştıramıyor.

    sonunda, yaşlı bir tamirci bulmuşlar. tamirci, makinenin etrafında dolaşarak, dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. sonra, kendini izleyenlere dönerek;

    "bana bir çekiç getirir misiniz?" demiş.

    çekiç gelmiş. çekici eline alan tamirci, makineye yaklaşmış ve tespit ettiği bir yere çekici "tık" diye vurmuş. o da ne? makine, başlamış çalışmaya...

    patron, son derece memnun. sormuş;

    - borcumuz ne kadar?

    - 1000 dolar.

    - neee... çekiçle makineye şöyle bir vurdun, o kadar. bunun için mi 1000 dolar istiyorsun?

    - evet.

    - peki... o zaman bana ayrıntılı bir fatura düzenle. istediğin 1000 doların ayrıntılarını görmek istiyorum.

    bunun üzerine yaşlı tamirci, faturayı düzenleyip, patrona uzatmış. patron, faturayı almış ve dikkatle okumaya başlamış;

    çekiçle, makineye vurmanın bedeli: 1 dolar.

    çekici nereye vuracağını bilmenin bedeli: 999 dolar.

    toplam: 1000 dolar.

  • eskiden, internetin duz olduguna inanilan zamanlarda kullanicilarin a$malari durumunda bo$luga (/dev/null) du$ecekleri inanilan nokta..

    zaman (ve tabi teknoloji) ilerledikce, internetin aslinda yuvarlak oldugu ve sonunun olamayacagi inanci hakim geldi. bu sefer de, internetin bir okuzun boynuzlari uzerinde durdugu saniliyordu..

    bu okuzun bill gates oldugu cok sonradan anla$ildi.

  • fransa'dan yeni döndüm. kusura bakmayın da almanya ve ingiltere hariç (ingiltere'nin de ne kadar kıta avrupasında olduğu tartışılır), avrupa ülkelerinin durumu türkiye'den daha parlak değil. fransızlar dahi sarı yeleklilerden, grevlerden ve hükümetten bıkmış durumda. fakirlik orada da var. ay sonunu orada da getiremiyorlar. evler kutu gibi. hayat pahalı, paris'te de trafik var. ne yazık ki halkın geniş bir kısmı patronlara, hükümetleri de onların çıkarlarına çalışıyor. elbette insanlar birbirlerinin hayatlarına türkiye'deki kadar müdahil değiller, ancak fransa'da da senede yaklaşık 160'a yakın kadın eşleri, sevgilileri ya da yakınları tarafından katlediliyor. göçmen gözünden bakacak olursak da ne kadar entegre olursanız olun siz bir yabancısınız. kıta avrupasının liberal geleneği ne yazık ki abd ve kanada kadar gelişmiş değil. daha dün telefonda görüştüğüm bir fransız arkadaşım, neden aniden döndüğümü sordu. fikirlerimin, onlarınki gibi olmadığında ne kadar değersiz ve işe yaramaz görüldüğünü söyledim. hiç de liberal olmadıklarını belirttiğimde bunları onaylamak zorunda kaldı.
    evet, aniden döndüm. pişman da değilim. döneli henüz birkaç hafta oldu, işlerimi yavaş yavaş yoluna koyuyorum. eğer tekrar yurtdışına çıkarsam, gideceğim ülke kesinlikle kıta avrupasında olmayacak.

    edit: durumun ingiltere'de daha beter olduğuna dair süser arkadaşlardan mesajlar alıyorum. şunu eklemem gerekiyor ki; ben fransa'da expat ya da bir şirkette çalışan olarak bulunmadım. master ve doktora eğitimimi orada tamamladım. akademinin diğer alanlara göre daha özgürlükçü ve liberal olması beklenir. böyle olması doğaldır zira fikirleri tartışıp ortaya temel hipotezler koymak esastır. ancak üzülerek belirtmem gerekiyor ki fransa'da onlar gibi düşünmediğinizde düşüncelerinizin hiçbir değeri olmuyor, direkt olarak bunlar yanlış damgası yiyorsunuz. bu durum fransa'da bu işi yapan bir alman ya da amerikan araştırmacı için daha farklı olabilir. ancak sorun tam olarak burada başlıyor. geldiğiniz ülke itibariyle sizi ikinci üçüncü sınıf insan yerine koyarak, kendi doğrularını empoze ediyorlar. bunu biraz da türkiye'den giden avrupa sevdalısı akademisyenler bu hale getirdi. bunlardan farklı bir profil sergilediğinizde atipik kategoride değerlendiriliyorsunuz ve hayat sizin çekilmez bir hâl alıyor.

    edit 2: italya'da da durum aynıymış yok mu artıran ?
    edit 3 : almanya daha da betermiş.
    edit 4 : kervana belçika da dahil oldu.
    edit 5 : norveç'te böyle dertler yokmuş. iskandinav ülkeleri denenebilir.

  • nezarette geçecek geceyi anneye haber vermek için "anne merak etme ben emniyetteyim" demek, annenin "tamam yavrum gece gece çıkmayın bak dışarı" demesi...

  • sıradışı bir araştırma örneği. entry sahibine olumsuz laf söyleyen taş olur. her insanın yapabileceği bir iş değil. araştırma var, sonuçlardan anlam üretme var, bağlantı kurma var. aklına, emeğine sağlık yazar kardeşim. inşallah araştırman ahmet hakan veya tayfası tarafından çalınmaz ve yılın araştırmacı gazetecilik ödülünü alırsın. ne olursa olsun cüneyt özdemir’den iyi araştırmacısın.

  • şehirler arası bir otobüste biri kız* biri erkek* iki velet birbiriyle son derece ciddi bir muhabbet içerisindedir:

    e: kaç yaşındasın sen?
    k: 6. sen?
    e: 5.
    k: inanamıyorum!!! bu ne tesadüf! o benim eski yaşım!