hesabın var mı? giriş yap

  • muhtemelen alevi olan ve amerikanvari bir stand up performansı sergileyen kadın. ülkede herkesin her şey konusunda çok ama çok aşırı hassas olması nedeniyle biraz başı ağrıyacak maalesef.

  • sürücüsü az sonra ifşa olabilecek aracın plakasıdır. iz üzerindeyim...

    1026571669 sahibinde'de mayıs 18'de açtığı ilan. bu olay sonrası silmiş. maalesef google cache'de görünmüyor. biraz daha bakınıyorum ne çıkar diye.

    edit: aracın şasi numarasına kadar var görsellerde.

    araç:
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    rapor:
    görsel
    görsel
    görsel

    görsel

    edit 2: https://otorapor.com/arac/rapor sitesinden plaka ve şasi numarası üzerinden araç için alınan 4 rapora erişilebiliyor ancak ödeme talep ediliyor. bu raporda kişinin tüm bilgileri ortaya çıkacaktır. görsel

    edit 3: rapor detayları aşağıda. rapor şubat 2022 tarihli. aracın şuanki sahibi alıcı hanesindeki olabilir.
    görsel

    edit 4: linke tıklayıp plakayı girince raporu görüntüleyebiliyorsunuz. test detaylarına bakınca arabanın anasını ağlattığı da görülüyor.

    edit 5: sahibinden ilanında "beylikdüzü / barış mh." bilgisi verilmiş.

    edit 6: (silindi)

    kapanış notu: arabada asılı olan ve torpido üstünde paketinde duran kokularda da beşiktaş'taki bir fotoğraf stüdyosunun adı yazıyor. ya orada çalışıyor ya da düğün fotoğraflarını onlar çekmiş.* firma ile alakasını net olarak bilmediğim için açık açık yazmadım. meraklısı bakabilir tabii. ticaret sicil gazetesi vs. bir bakmışsınız şirkete ortak çıkmış, adı soyadı her şeyi elinizde.*

    edit 7: görsel
    edit 8: edit 6 ne olur ne olmaz denerek silindi. ilanda fotoğrafın önünde çekildiği binayı bulmuştum.

  • başlık: o değil de halil altıntopa helal olsun amk

    1. adamı bugünkü trabzonspor elazığspor maçında gördüm hemen ardından da beşiktaş galatasaray maçında gördüm amk hala deli gibi koşuyodu sporcu dediğin böyle olur işte

  • 20 li yaşlarda çok daha sık görüyorduk bunu. sonradan azaldı ama yılda 1 görürüm gene.

    eksik kalan dersleri tamamlamak için mecbur dönülür. türkiyenin bir çok yerinde bi çok farklı insanın aynı rüyayı görmesi basit bi tesadüf değil.

    eğitim sistemimiz bilinç altımızda benzer bi tahribat yapıyor. gerçekten türk eğitim sistemi 5-6 yaşındaki akıllı çocukları alıp 22 yaşında çeşitli ruhsal sorunları ve tahribatları olan ve maalesef bomboş bi birey olarak topluma kazandırmak üstüne kurulu.

    bu arada buna çok benzer bi fenomen de askerin ilk haftası 3-5 gün sıçamamaktır. bunu da çok fazla insan yaşıyor duyduğum kadarıyla. insan bedeni olaylar karşısında benzer reaksiyonlar veriyor cunku hepsi bilimsel.

  • beyinsizsiniz arkadaş, hakikaten beyinsizsiniz.
    pamir'in 13 milyon nüfuslu istanbul'da kaybolduğu, babasının aktif twitter kullanıcısı olarak takipcisi çok olan bir dolu insana twit atarak durumdan haberdar ettiği, bunun için de hayvani nüfuslu istanbul'dan toplam 300 kişinin kalkıp aramalara katılması sonucu, tuhaf insanlarin konuyu köpürtmesi ve toplumsal bi mesele haline gelip fikir belirtmenin yeri haline gelmesinin göz ardı edilip, 300.000 nüfuslu bir ilde polise başvurularak 2 saat sonra biri tarafından kaçırıldığı öğrenilen 9 yaşındaki bir çocuğun haberinin gazete ve televizyona yansıdıktan sonra twitter'da da fotoğraflarının dolaşmasıyla karşılaştırabiliyorsunuz. evet arkadaşım çocuk kars'ta yaşıyor haliyle oranın efradı çocuğu arıyor, senin kalkıp üzerine konuşman da o çocuğun bulunmasına sebep olmuyor. çocuk kaybolduktan 2 saat sonra bir adamla uzaklaştığını gösteren kayıtlar zaten olayı bir adli mesele haline getirmiş ve inceleme başlatılmış. bunun üzerine kars sokaklarında el duyuruları dağıtılmış halk aramış, yani insanların tepkileri pamir olayından farklı değil. tek fark pamiri arayanlar istanbul'da, twitter mwitter kullandıkları için de sen olayı görüp abuk subuk ötebiliyorsun, ama 9 yaşındaki mert'i kars'taki insanlar twitter'dan değil sokakta aradığı için bundan yeni haberdar oluyorsun. ama yine de ben bu haberi twitter'ı açar açmaz görüyorum.
    ne pamir ne de mert sizin mide bulandırıcı mantığınıza meze yapılmamalı, geçtiğimiz günlerde berkin-burakcan ikiliği yaratanların yine bir ikilikten medet umması... ne diyeyim, cidden hastalıklı bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. bokunuzda boğulursunuz umarım.

  • insanoğlu hakket doyumsuz. mesela ben sinemanın efsanelerini izlerken bile sürekli acaba ne farklı olsaydı izlediğim şey daha iyi olurdu diye düşünürüm. mesela bir karaktere daha fazla vakit ayrılsaydı ya da finaldeki bir diyalog komple çıkarılsaydı nasıl olurdu diye kendi kendime yorum yaparım. her zaman bir şey bulamıyorum tabi ama yine de bunun üzerine düşünmek keyifli. mesela ikinci dünya savaşı filmleri için bir ekol olan er ryan’ı kurtarmak filmini izlerken de aynı şekilde kafa yordum biraz. bu filmin açılışındaki normandiya çıkarmasına söyleyecek bir şey bulamıyorum zaten ama film ilerledikçe ve birçok defa daha izledikçe hikayenin dramatik yönü biraz gözüme batmaya başladı. örneğin filmin kullandığı neden sonuç ilişkisi insan gibi karmaşık bir yapıyı ele almak için görece sade kalıyor. ya da askerlerin savaşın anlamsızlığından bahsettiğini görüyoruz ama film genel olarak kahraman amerikan askerleri söylemini bırakmıyor.

    --- spoiler ---

    ancak bu konuda dizi ve sinema dünyasında sık rastlanmayan bir şansa sahibim. çünkü gözüme batan bu noktaları değiştirerek daha iyisini yapan bir dizi var. o da şimdi konuşacağımız band of brother. bu çıtanın yükselmesi de tesadüf değil. çünkü bu dizinin uygulayıcı yapımcısı konumunda steven spielberg ve tom hanks var. ki aslında uygulayıcı yapımcılar gelip işlere burnunu sokan insanlar olarak görüldüğü için pek sevilmezler ancak ikinci dünya savaşı filmi çeken diğer yönetmenler bile spielberg’ü arayıp akıl danışıyormuş. ayrıca tom hanks duyguları aktarmak konusunda dünyanın en başarılı aktörlerinden biri. bu nedenle kimsenin bu iki ismin ekipte olmasından şikayet edeceğini düşünmüyorum.

    bu iki isim bir ödül canavarı yaratmak için yeterli. ancak bu diziden 3 yıl önce bire bir aynı konuyu işlediler zaten. bu nedenle dümdüz tekrara gitseler madeni bulduk kazabildiğimiz kadar kazalım mantığı hakim olabilirdi aslında. ancak işin içine bir de hbo dahil olmuş. hbo son zamanlarda game of thrones sayesinde daha geniş bir kitleye ulaştı ancak drama konusunda zaten öncesinde de çok başarılıydı. mesela the sopranos, six feet under, the wire gibi önemli yapımların hepsi hbo’nun elinden çıkma.

    hbo’nun katkısını da bu dizide anlatılan insanların karmaşık yapılarında görüyoruz. mesela hikayedeki rolleri gereği band of brother’daki richard winters ile tom hanks’in canlandırdığı john miller aşağı yukarı aynı insan. kişisel özelliklerinin merak edilmesi (winters’ın quaker’lığı ve miller’ın mesleği), askerlerleriyle kurdukları bağ gibi pek çok ortak noktaları var. ancak hanks karakterini dramatik etki için daha babacan canlandırıyor. winters’ı canlandıran damian lewis ise askeri okuldan çıkma gibi. askerleri ile arası iyi ama askerlik mesleğine yatkınlığı duygusal yönüne göre daha fazla.

    bir de band of brothers, neden sonuç ilişkisi konusunda er ryan kadar açık değil. mesela filmde bir olay yaşandıysa, bu illaki seyirciye bir şey söylenmek için oluyor. dizide ise aynı ödül ceza sistemi geçerli değil. yani bir karakterin başına bir şey gelecekse bu daha öncesinde alakasız bir kötülük yaptığı için gelmiyor. örnek vermek gerekirse dizideki webster, er ryan’da olsa ukalalığı nedeniyle bir yerde illaki cezalandırılırdı. dizi ise insanların farklılığı hakkında ahlaki çıkarımlar yapmıyor ve bu tür aykırı hareketler cezalandırılmıyor. en fazla sobel’ın easy company’den gönderildiğini görüyoruz ama o da askerlerin isteğiyle oluyor. gidişinin nedeni de kötü bir insan olması değil kötü bir lider olması.

    ancak bu demek değil ki band of brother duygusal yönü zayıf bir yapım. mesela hemşire renee çok az bir süre görünmesine rağmen kısa zamanda kendisine bağlandığınız bir karakter. dizinin farkı size ne hissetmeniz gerektiğini dikte etmemesi. burada sadece olaylar anlatılıyor. çıkarım ise izleyiciye bırakılıyor genelde.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak band of brothers aslında zoru başarmış bir yapım. çünkü zaten zirve olan bir yerden başlayıp bunun da üstüne çıkmışlar. ayrıca hikaye anlatımından kalite akıyor. ben ikinci dünya savaşı literatürüne çok hakim değilim. o nedenle fazla örnek veremem ama şimdiye kadar ikinci dünya savaşı üzerine okuduğum en iyi kitap liddell hart’ın yazdığıydı. bu diziyi izlerken de onun yazdığı kitabı okurken aldığım keyfi aldım. zaten band of brothers da bir kitaptan uyarlama. belki de kendimizi hikayenin bu kadar içinde hissetmemizin nedeni budur. ben bile diziyi izlerken bir süre sonra el işaretlerini anlamaya başladım. dizinin imdb sayfasında dolaşıp isimleri okurken de mesela ramirez deyip geçemiyorum. biri ramireeez diye bağırıyor. o sırada düşen bombaların sesini duyuyorum. dizi o kadar yer etti kafamda.

    edit: basil liddell hart'ın ismi lider olarak gelmiş buraya. onu düzelttim. uyarı için arnatuile'a teşekkürler.

  • zamanın birinde, koca bir mermer kütlesinin üzerine eğilmiş çalışan bir heykeltraş varmış. haftalarca o koca mermer kütleyi oymuş durmuş. bir gün bir çocuk gelip “o kayanın içinde ne arıyorsun” demiş. heykeltraş da “bekle, göreceksin” demiş.
    aradan bir süre geçmiş ve heykeltraş o mermer kütleden çok ama çok güzel bir at heykeli yapmış. çocuk hayran hayran heykele bakarken, “kayanın içinde at olduğunu nereden bildin” demiş.

    bazı erkekler var, o güzelliği her durumda buluyor beyler. kadın-erkek farketmez, her insanın içinde hayran kalınacak bir şeyler vardır. aramaya inanmak gerek.
    saygılarımla.

  • ırkçı değil gerçekçi yaklaşım.

    ırak'a, suriye'ye ve afganistan'a bakıp da aynı tehlikenin türkiye'ye sıçramasından endişe ettiği ve buna bir önlem alınması gerektiği için ümit özdağ böyle konuşmaktadır.