hesabın var mı? giriş yap

  • kıl folükülleri ve bunların özellikleriyle ilgili bir durum. kıl folekülü kılın kökünü oluşturan yapıdır. bu yapıların 3 farklı evresi bulunur. bu evreler anajen katajen ve telojen fazlarıdır. anajen büyüme, katajen geçiş, telojen de dinlenme fazı. bir folükül eğer anajen fazındaysa uzayabilir. anajenden katajene geçilirken folikül iyice küçülür, kandan uzaklaşır dış deriye doğru yaklaşır. böylece yeterince hormon alamaz. telojende ise uzaması durur ve dökülür. her kıl için bu süreler farklıdır. herhangi bir anda saçların %85'i anajen fazda olduğu için saçlar uzama eğilimindedir. bu oran kaş gibi diğer bölgelerde tam tersidir. bu oranları androjen hormonları belirler. böbrek üstü bezlerinde ve yumurtalıklarda üretilir. kalıtsal olarak bazı insanlarda çok salgılanabilir. bu da aşırı kıllanmaya yol açar. yani kıllanma genetiktir. bazı hastalıklar da buna neden olabilir. kadınlarda adet düzensizliği de salgılanan androjen hormonlarının miktarını artırıp kılların anajen süresini uzatabilir, yani adet düzensizliği de kıllanma yapabilir.

  • arkadaş "aslansın, kaplansın"larla gazlanarak kızın yanına gönderilir..

    -uzun zamandır konuşmak istiyordum seninle zamanın varsa sana bir şey söylemek istiyorum
    +ne söyleyeceksin
    -seni seviyorum..
    +şu an çok yorgunum sonra konuşalım olur mu

    bi dakika sonra suratı yere bakarak gelir...

    -noldu lan ne bu hal?
    -çok yorgunmuş.. sanki halı saha maçına çağırdık amk..

  • bir yumurtalık olsun, sebzelik olsun en beklenmedik yerlerde insanların karşısına çıkan anti-kahraman.

    yarısı günler önce muhtemelen salataya sıkılmışken acısını içine gömer, buzdolabının kapağını açtığınızda "pişşt.. beni ne yapıcan ulan? daha ne kadar beklicem burda!" der gibi ters ters bakar. yalnız çabuk kararır bu.

  • üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.

    evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.

    oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.

    iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.

  • - kola kapagi ile alabiliyor muyuz?
    - gecti o kampanya.
    - ama sisede oyle yazmiyor?
    - sisede durdugu gibi durmuyor iste.

  • ülkenin melihçi misin, eraycı mısın şeklinde ikiye bölünmesi. şimdi şöyle bir geçmişe bakıyorum, yıl m.ö 40 civarı. batı-doğu hun diye bölünmüştü türkler. o günden sonra en büyük bölünmedir türk tarihindeki. belki bir batı hunlu, doğu hunlu'yu severdi ama, bir eraycı asla bir melihçi'yi sevmezdi. eğer bugünlerde bu kadar ayrıştırysak, aha sebebi bi iki elemandır. çok yaşlandım lan :/