hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite yıllarının ekseriyetle bitmesi ve hiç nefes almadan işe başlamam ile evrilmiş olduğum insan. yani tabii ki arkadaşlar var fakat zamanla aramamaya ve sormamaya başladıkça bağlar kopuyor ve kayboluyor. bir de üstüne istanbul ve iş hayatının yoğun temposu büyük faktör bu durumlarda. bu durumu sorun olarak görmüyorum çünkü, kitap - müzik - film - bomonti gibi etmenlerle hayatımı kısmen stabil bir düzeyde tutuyorum. çoğu zaman rahatlatıcı oluyor. çünkü insanlarla anlaşmak kolay değil, özellikle kolay anlaşılabilir bir yapıda değilseniz. böyle bir duruma alışıp, tekrardan eski arkadaşlarla görüşmeye başladığınızda, kimseye eyvallahınız olmuyor artık. herhangi bir blöf ya da naz ile falan hiç uğraşmıyorsunuz. direkt bağlantıyı koparıyorsunuz. çünkü böyle zamanlar size çok açık bir şekilde tek başına yaşamanın rahatlığını öğretmekte. süreç her ne kadar biraz kaotik olsa da.
    çok takılmamak lazım yani, herkes bir süreç için bu duruma düşüyor.

  • maç öncesi "neden olmasın?" diyen galatasaraylılar vardı. neden olsun? neden olsun lan? kadro planlaman yanlış, oyuncularının paralarını ödememişsin takımının yarısı sene içinde kaçmış gitmiş, basketbolun karanlık yüzü olan koçun kah oyuncusunu tokatlamış, kah uluslararası krize neden olmuş, yenilmez armada zannettiğin takım el'de averaj takımı olmuş, ligde desen 15 g 15 m ile son anda play-off'lara kalabilmiş. karşı taraf tam aksine her şeyin doğrusunu yapmış, avrupa'nın en iyi koçuna sahip, kendi salonu var, belli bir oyun sistemi var, oly'lere, barca'lara, cska'lara kafa tutmuş f4 yapmış, o kargaşada bir de lig lideri olmuş. neden olsun lan? bu kadar mı ucuz bu kadar mı emeksiz bu memlekette işler? azıcık haddinizi bilin arkadaş ya. ha bir de efes'e gözünüz gibi bakın, önümüzdeki yıllarda tıpkı eski günlerde olduğu destekleyeceğiniz ilk takımınız o olacak çünkü.

  • aha budur

    lan gugılda örümcek diye aratınca bir tane bile resmi çıkmaz mı. yok arkadaş çıkmıyor. sanki hepimizin evinde karadul, tarantula var amk. niye kimse sallamıyor olm bu hayvanı. türkiyede istisnasız her evin demirbaşı olan bu hayvandan neden kimse bahsetmiyor çıldıracam.

    lan var ya bu hayvancağızı keşfetmemişlerdir bile ha. latince adı bile yoktur garibimin. o derece siklenmiyor, hayvanlar aleminin mustafa akbaba'sı :(

  • final macının gizli kahramanı degildir direkt vargas'la beraber kahramanıdır. mvp odulunu kırıssalar ayıp olmaz. sırbistan gibi bir takıma karsı %100 ile hucum etmek... tarifsiz ya. ustune blok yapmak, 2 metre boyuyla dublaj yapıp topları yerden kazımak, takımı ateslemek...
    zehra hep cok buyuk bir oyuncuydu, bizim takımımızın da yıldızıydı. acık net soyluyorum takımın en profesyoneli de odur. en kritik anda en dogru anda performansını arttırır. paniklemez, hep sogukkanlidir. bugun macta bacagının ne kadar sarılı oldugunu gordunuz mu? peki hep kronik bir omuz sakatlıgı ile mucadele ettigini, aslında solak oldugunu bunun orta oyuncu icin dezavantaj olmasından dolayı herkesden cok calısıp sahada sag elini kullanmayı sonradan ogrendigini biliyor musunuz?
    zehra'nın bende yeri ozel. asla hicbir seyin ve kisinin golgesinde kalmasına izin vermem :) tebrikler gunes gibi parlak kız. bu turnuvanın da en iyi orta oyuncusu sensin.

  • puffer fish kirpi balığı balon balığı *

    aynı zamanda blow fish(uyuşturan balık),swell fish (kabaran balık), puffers (kirpi balığı), fugu (en yaygın olarak bilinen adı)globe fish (küre balığı) olarak da bilinmektedir.bu zehirli deniz balıkları tetraodantidae familyasının üyeleri olup dört dişli balık olarak adlandırılırlar.
    120 civarında puffer fish türü mevcut olup yaşam alanları farklılık gösterse de genellikle sıcak,derin olmayan tropikal bölgelerden astropikal bölgelere kadar yaşama alanı bulurlar.bu bölgeler batı hindistan,japonya,çin,filipinler,meksika ve tayvandır.güney asya ve filipinlerde akarsu ağızlarında ve su altı ormanlarında ( mangrove ) yaşamaktadır.

    japonya'da bu balığın yanilmesine büyük bir zarafet ve incelik gözüyle bakılmakta ve lokantalarda 200 dolara alıcı bulabilmektedir. ancak balığın derisinde,karaciğerinde,doku ve kaslarında tetradodoksin(ttx) adı verilen toksin madde bulunmaktadır.bu madde ısıya karşı stabil olduğundan balıkları pişirmek ya da dondurmak toksinin kuvvetini azaltmaz.
    özel olarak yetiştirilen ve sertifika sahibi şef aşçılar tarafından bu balıklar hazırlanmaktadır.yine de yılda iki yüzden fazla zehirlenme vakası görülür ve bunların yarısından fazlası ölümle sonuçlanır.

    toksin devinimi
    tetradodoksin ve alkoloid besin yönünden çok zengin olan med-cezir bölgelerinde yayılan bir deniz yosunu türü olan dinoflagellatelerde bulunmaktadır.ttx'in gerçek merkezinin vibrionaceae ve pseudomonas adı verilen bakteri türlerinden türediği düşünülmektedir.kabuklular,yumuşakcalar,süngerler ve deniz kestaneleri ise dinoflagellateler ile beslenmektedirler.balon balıkları (puffer fish) bu deniz canlıları ile beslendiklerinden toksinler deri ve organlarında birikmeye başlar.balık toksik etkilerden sodyum kanal alıcıları sayesinde korunur ve mutasyona uğramaz.

    japonya'da insanlar bu balıkları yer çünkü geleneksel olarak bu balıkları yemek sert ve güçlü olarak görünmek olarak algılanır.

    semptomlar

    toksinler sodyum kanallarını bloke ederek yani bütün nörotransmisyona zarar vererek (sodyum kanalları çok önemli olan merkezi ve periferal sinir sistemi,kalp,dalak,ciğer ve böbrekde bulunur ve yaşamsal önemdedir) ölümlere neden olur.bu engelleme sinir sisteminde sorunlara yol açmasıyla genel olarak fugu adı verilen bu tür balıkların tüketilmesiyle ortaya çıkar.fiziksel semptomlar değişebilmesine karşın genellikle ağızda ve dilde yanma ve ürperme(tüketimden itibaren 20 dakika ile 3 saate kadar),baş ağrısı,bulanık görme,mide bulantısı,denge kaybı,anlaşılmayan konuşma,kalp ritminde bozukluk,kasılma,nöbet ve 4 ile 6 saat içinde ölüm gerşekleşmektedir.bunun için 1mg yani toplu iğne başı kadar tetradodoksin yetmektedir.

    şu ana kadar gerçekleştirilenler

    *antidotu yoktur.
    *sertifikalı şef aşçılar tarafından özellikle japonyada pişirilir.
    *çiftlikte yetiştirilen fugular toksik değildir.
    *toksini modern tıpta kullanılır.
    *eroin müptelalarını kurtarmak için kullanılır.
    *kanser,sinir,romatizma ve kireçlenme hastalarında ağrı kesici olarka kullanılır. *

    sonuç:denizden baban çıksa yemiceksin

  • nevrotik, karanlık, karmaşık rollerin efendisi.

    22 nisan 1937 tarihinde dünyaya gelen sanatçının annesi june frances nicholson, new york’ta 17 yaşında bir dansçıydı. oğlunun doğumundan altı ay önce elkton’da şovmen donald furcillo ile evlenmiş. ancak jack nicholson, anneannesi ethel may ve dedesi john joseph tarafından büyütülmüş. onları 37 yaşına kadar anne babası, gerçek annesini ise ablası bilmiş. jack nicholson'ın hayatını araştıran ve bu durumu ortaya çıkaran time dergisi , nicholson’ın isteğiyle bu olayı 1980’e kadar haber yapmamış. anneannesi 1963’te, annesi de 1970’te vefat eden nicholson babasının kim olduğunu asla bilmedi.

    hollywood’a ilk girdiğinde william hanna ve joseph barbera’nın mgm çizgi film stüdyosunda çalıştı. william hanna ve joseph barbera isimlerini nereden hatırlıyoruz derseniz tom ve jerry, taş devri gibi efsane çizgi filmlerin çizeri olurlar kendileri.

    henüz 21 yaşındayken the cry baby killer isimli filmde rol almıştır. filmin yapımcısı roger corman ile samimi olunca, onun küçük bütçeli birkaç filminde daha oynamış.

    1967’de kendi yazdığı `the trip` filminde yolunun kesiştiği dennis hopper’ın 1969 yapımı `easy rider` filminde oynaması hayatının önemli noktalarından birisidir ki bu filmde hayat verdiği sarhoş avukat karakteri ile ilk kez en iyi yardımcı erkek oyuncu oscar’ına aday gösterildi. bundan bir yıl sonra bob rafelson’ın five easy pieces isimli filminde eroica dupea karakterini canlandırdı. bu rolle bu kez en iyi erkek oyuncu oscar ödülüne aday gösterilmiştir.

    milos forman’ın 1974’teki guguk kuşu yani one flew over the cuckoo’s nest filmi ise nicholson'ın zirve performanslarından birisidir. akıl hastanesindeki `randle patrick mcmurphy` adında bir deliyi izleyenleri neredeyse gerçek bir deli olduğuna inandıracak şekilde oynamıştır. hatta rolüne hazırlanırken, çekimlerin yapılacağı hastaneye bir ay önceden takma isimle yattığı bile rivayet edilir. bu performansıyla o yıl en iyi erkek oyuncu oscar’ını kazanmıştır. “bu ödül her yerde olduğu gibi, akademi’de de pek çok delinin bulunduğunun ispatıdır.” demiştir.

    1980 yılında stanley kubrick’in stephan king’in romanından uyarladığı the shining filminde jack torrance rolüyle hafızalara kazındı. o ve ailesi sırlarla dolu otelde kar yüzünden mahsur kaldığında, jack yavaş yavaş delirirken her mimiğiyle izleyicileri kabuslara boğdu. otelin labirent gibi koridorlarındaki kovalamacalar sinema tarihinin en heyecanlı sahneleri arasındadır.

    1989’da sinema tarihinin en ikonik kötü kahramanı joker rolüyle karşımıza çıktı. tim burton’ın müthiş gotham evreninde aslında başta joker’i oynaması için james woods, willem dafoe, david bowie ve tim curry gibi isimler düşünülmüş. ama batman’in yaratıcısı bob kane ve 1979’da filmin haklarını alan michael uslan’ın tercihi jack nicholson'dan yana olmuş.

    1997’de obsesif kompülsif bozukluğa sahip yazar melvin udall’ı canlandırdığı as good as it gets, filmi ile üçüncü ve son oscar ödülünü kazandı.

    usta sanatçı aday gösterildiği oniki oscar ödülünün üçünü almıştır. nicholson, 1975'te one flew over the cuckoo’s nest ve 1997'de as good as it gets filmleri ile en iyi erkek oyuncu; 1983 yılında terms of endearment ile de en iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisinde oscar’ın sahibi oldu ayrıca onaltı kez aday gösterildiği altın küre’nin de yedisini kazanmıştır. 1994 yılında amerika film enstitüsü’nden ömür boyu başarı ödülü’nü aldığında bu ödüle sahip olan en genç oyuncu olmuştur.

    jack nicholson'ın, reddettiği pek çok büyük yapım yer alıyor. bunlardan sanırım en önemlisi the godfather filmindeki michael corleone karakteridir. bunun dışında rol almayı reddettiği filmler arasında caligula, nixon; reddettiği büyük roller arasında da three kings‘de george clooney‘nin canlandırdığı karakter, one hour photo‘da robin williams‘ın canlandırdığı karakter ve bob thornton’ın bad santa‘da canlandırdığı karakter yer alıyor.

    koyu bir los angeles lakers taraftarıdır, tüm maçlarını ön sıradan izler.

    daha detaylı bilgi için:
    https://tr.qwe.wiki/wiki/jack_nicholson?

  • emine s. beder'den ekşi sözlük ipuçları: entry yazarken sol frame'deki bir başlığı entry'nize kopyalayıp yapıştıramıyor musunuz? başlığı entry kutusuna sürükleyip bırakın.

  • fatih eminönü’nde, baklava ve tatlı üreticileri derneği'nin düzenlediği 'baklava festivali'nde vatandaşlara 3 ton baklava dağıtıması sonucu oluşan görüntülerdir. dağıtım sırasında baklava almak için birbiriyle yarışan vatandaşlar, beyin görmüş zombi gibi baklavaları talan etmekte ve ortaya şu iğrenç görüntüler çıkmaktadır. yazıktır, kişiliksiz ve görgüsüzlükte dünya liderliğine oynamaktayız.
    (bkz: başkaları adına utanmak)

  • nereden bakarsan bak, çok kral harekettir.

    çünkü bu iblisler için adalet sağlayacak bir sistemimiz yok. en güzeli temizleyin gitsin.
    polisimizin ellerine sağlık.