ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
beşiktaş taraftarının mazbata tezahüratı
-
fikret orman tarafından müzik açtırılarak bastırılmaya çalışılan tezahürat.
bu devran dönecek fikret orman...
edit: nereden biliyorsun diyorlar. tahmin ediyorum! çünkü o stadyumda taraftarın tezahüratını fikret orman'ın haberi olmadan kimse bölemez.
edit2: a haber denen çöp, 10 saniye sürdü ıslıkla bastırıldı diye haber yapmış, o ıslık bizim sesimizi bastırmak için açılan müziği protesto etmek için yapıldı.. müziği kapatın diye ıslıkladık.
arda turan'ın etnik kökeni
-
hiçbir etnik kökeni zan altında bırakmayalım derim. hakaret gibi olur yeminle..
1999 yılı tekel ürünleri fiyatları
-
internette dolanırken görülen bir haberde dikkat çeken fiyatlardır. hem de bunlar deprem ertesi zamlanmış fiyatlar.
ürün fiyat (tl)
kısa samsun, maltepe 150.000
uzun samsun, maltepe 175.000
uzun tekel 2000 450.000
kısa tekel 2000 (kutulu) 400.000
uzun tekel 2001 300.000
kısa tekel 2001 250.000
35 cl. yeni rakı 1.400.000
70 cl. yeni rakı 2.500.000
70 cl. normal votka 2.000.000
70 cl. cin 2.150.000
75 cl. buzbağı şarabı 1.100.000
lan dedim, dolar kaç paraymış acaba o zaman?
http://paracevirici.com/…doviz/1999/amerikan-dolari
1999 ortalaması 420.000,00 tl imiş.
yani samsun/maltepe = 0,35 dolar * 3,86 = 1,35 tl
uzun tekel 2000 = 1,07 dolar *3,86 = 4,13 tl
35 lik rakı = 3,33 dolar*3,86 = 12,85 tl
şimdilerde en boktan sigara 9 tl, 35'lik rakı da 50 tl
lan dedim peki asgari ücret ne kadarmış o dönem?
http://www.alomaliye.com/…r-1974-yilindan-gunumuze/
93.600.000 tl imiş.
peki bununla kaç şişe 70 lik rakı alınıyormuş?
93.600.000/2.500.000 = 37,44
şimdi 37,44 şişe 70liği kaça alıyoruz?
37,44*93=3.481 tl
asgari ücretle şu anda kaç 70'lik alınabiliyor?
1404/93 = 15 şişe
kimse ehonomi çoh iyi, alım gücü arttı demesin. kalbini kırarım.
sözlükten bir kadınla buluşmak
-
böyle duygusal yazılar bana iğrenç geliyor nedense. duygusal olmak için ne yiyor ne içiyorsunuz bana da söyleyin hazır markete gideceğim.
odtü sticker sorunsalı
-
çözümü çok basit olan sorunsal: arabayı satıp at almak. çünkü bildiğim kadarıyla bu konuda yasalarda bir boşluk var. hep merak ederdim a1 kapısına fırtına gibi esen doru atım üzerinde gelsem ne olur diye. yaptım, olacak! yok henüz yapmadım ama en büyük hayalim bu. "hocam öğrenci misiniz? yalnız sticker yoksa alamıyoruz." diyemezler çünkü kedi köpeklerin sticker'sız girip çıktığını biliyorum. atımı da dört nala bölüme sürdükten sonra dekanlık kapısı önünde şaha kaldırıp kişneterek en yakın iğde ağacına park edeceğim. trafik kilit takmaya gelirse taktırmaz, basar çifteyi. otostopçu da alırım gerekirse oturturum arkama. bir kişi bir kişidir. yaparım bilirsin.
beyazıt öztürk'ün youtuber olması
-
emekli olduktan sonra birbirinden alakasız, saçma sapan işlerle uğraşan dayılara döndü adam. o ses jüriliği, youtuberlık falan. mantar yetiştiriciliğini de tavsiye ederim. eniştem uğraşmıştı emekli olduktan sonra.
edit: mesajla söyleyen çok arkadaş oldu. karınca yetiştiriciliğine soyunmuş bile :)
tuğba özay'a kocasının aldığı şeffaf kıyafet
-
(bkz: gavatti)
cebeci'den kızılay'a yürümek
-
başlığı görünce gece vakti duygulanıp yıllar sonra entry yazdıran yoldur. evimden şehrin kalbinin attığı merkeze giden yoldur.
bu yolu yürüyenler bilir ki, kurtuluş parkı arada oturup dinlenmek, düşünmek, gözlem yapmak için harika bir yerdir. park sathında günün çoğunluğunda demirbaş amcalar, bıçkın delikanlılar, köpek gezdirenler, yürüyüş yapan her yaştan insan, halısahacılar, sevgililer, demlenenler, piknikçiler, kaykaycılar, ile düğün dernek tayfası bulunmaktadır. en önemlisi de ağaçların gökyüzünü sardığı, şehrin içinde olunduğunu kısmen unutturan doğayla bütünleşme olanağıdır bu parkı cazip kılan. derme çatma ocaklarında demlenen çaydan alınıp bir banka oturup sağa sola bakılarak geçirilen vakitleri özlenesidir.
birçok eylemin toplanma noktası, yürüyüş güzergahı, veya miting alanı bu hatta olduğu için toplumsal ve siyasi bir anlamı da vardır. hak aramak için mücadele edenlerin bildiği bir yoldur velhasıl.
ziya gökalp caddesinden kızılaya ulaşmak yerine, alternatif olarak 96ların oradaki uzun ince bir yol olan umut sokak, takiben ahmetler postanesi önünden çaldıran parkı ve yüksel caddesi kullanılabilir.
son dönemde kolejden sonra kızılaya ulaşana kadar sağlı sollu dükkanların neredeyse yarısından çoğunun boş durduğunu görüyorum. memleketin bombalar sonrasındaki üzücü ve yaralı halinin bir yansımasıdır burası. insanlar şehir merkezinden çekinir olup mahallelerine çekildi. kızılay'da nefes, eskiyeni, vs. gibi yerlere giden üniversite tayfası şimdi 100.yılda açılan mekanlarda.
son olarak, behzat ç.'nin dönme ihtimali, ankara'nın yaşantısını hafızasını kayda almak, unutulmamasını sağlamak için çok önemlidir. kurtuluş parkında cinayet kovalamacası yapan behzat'ın ilk bölümlerini çok özledik.
başlığa olan ilgiyi gören istanbullular "ne ankaraymış bu arkadaş yere göğe sığdıramadınız" diye tepki gösterebilir. istanbul'da, mesela emirgan'dan arnavutköy'e yürümek dünya harikası bir manzaraya bakmaktır. oradan bakınca ankara, sıkıcı, düzenli, monoton, memur, ve gri görünüyor vs vs...
ama biz angaralılar için cebeci-kızılay yürüyüşünün yeri ayrıdır. ankara'nın insanlara ne yaptığını, nasıl bir insan yarattığını daha iyi anlatmak için tanıl bora'ya kulak verelim:
tanıl bora söyleşisi
1648 moskova tuz ayaklanması
-
çarlık tarafından tuz ithalatına getirilen vergi nedeniyle tuz fiyatlarının aşırı yükselmesi ve buna bağlı olarak halkın tuza erişiminin azalması sonucunda 1648 yılında moskova'da çıkan ayaklanma.
rus edebiyatı ile haşır neşir olanlar rusya'da tuzlu balığın sofraların vazgeçilmez bir parçası olduğunu mutlaka fark etmiştir. eserlerde "akşam yemeğinde tuzlu balık ve votka vardı" cümlesi sıklıkla geçer. bu aslında kültürel bir aktarımdır. tuzun kültürel önemi iklim nedeniyle tarımsal çeşitliliğin az olduğu bir ülkede yiyeceklerin saklanmasındaki hayati rolünden kaynaklanmaktadır. bu nedenle 19. yüzyıl eserlerinde okuduklarımız orta çağ'da ya da 1600'lü yıllarda yaşayan sıradan rusların sofra kültürlerinden farklı değildir. hemen hemen her dönem tuzlu balık ve buna benzer ürünler baş köşede bulunuyordu.
rurik hanedanından rus çarı fyodor ivanoviç'in 1598 yılındaki ölümüyle birlikte rusya, sıkıntılar dönemi olarak da adlandırılan siyasi bir kriz dönemine girmişti. fyodor'un bir varisi olmadığı için taht için mücadele eden çok sayıda kişi olmuş ve taht defalarca el değiştirmişti. ayrıca plansızlık ve güvensizlik ortamı nedeniyle kıtlık sorunu da çıkmıştı. rusya nüfusu hem taht kavgaları hem de kıtlık sonucunda hızlıca azalıyordu. iç sorunların yanında ülke polonya ve litvanya tarafından da işgal edilmişti.
neyse ki bu çalkantılı dönem 1613 yılında mihail romanov'un çar ilan edilmesiyle sona erdi. böylece rus çarlığı 1917 şubat devrimi'ne kadar romanov hanedanı'na geçti. mihail gerçek anlamda bir enkaz devralmıştı. kargaşa döneminde azalan nüfus nedeniyle işlenebilir toprakların yarıya yakını boş kalmıştı. üretimin azalması nedeniyle devletin geliri de oldukça düşmüştü. gelirleri arttırmak için 1645 yılındaki ölümüne kadar bir dizi reform hareketlerine girişti. ayrıca vergi sistemini de yeniden düzenliyordu. bazı ek vergiler getirerek kaynak yaratmaya çalıştı.
mihail romanov
yine de mihail'in çok başarılı olduğu söylenemez. ölümünden sonra tahta çıkan oğlu i. aleksey'e geliri bol bir devlet bırakamamıştı. genç aleksey'in de yaptığı ilk şey kolaya kaçıp yeni vergiler eklemek ve bazı mevcut vergilerin oranlarını arttırmak oldu. fakat vergi toplama işinde sorunlar vardı. büyük topraklara sahip boyarlar ile kasabalılar vergiden kaçınmanın yollarını bulmuştu. hâliyle onlardan alınamayan vergilerin yükü serfler ve zanaatkarların sırtına yükleniyordu. bu adaletsizlik halkta büyük rahatsızlık yaratmıştı.
i. aleksey
bunun dışında zengin boyarların görece daha yoksul boyarların topraklarında çalışan serfleri çeşitli vaatlerle kendi arazilerine çekmesi de bir başka sorundu. bu durum yoksul boyarların toprağı verimli işleyecek serflerini kaybetmesi nedeniyle yeterli üretim yapmasının önünde bir engel oluşturuyordu. boyarların topraklarından kaçan serfleri geri çağırma hakkı da çoğu zaman yasal bir zaman aşımı süresine takılmaktaydı. bu da gelirleri azalan boyarlarda ciddi rahatsızlık yaratıyordu. kısacası zengin boyarlar hariç herkes mevcut durumdan şikayetçiydi.
toplum zaten yeterince gerilmişken aleksey yapmaması gereken bir şey yaparak rus sofrasında çok önemli bir yere sahip olan tuz ithalatına vergi getirir. tuza gelen vergi nedeniyle tuz fiyatları bir anda yükselir ve halk, sofralarında en çok yer kaplayan yiyeceği çok yüksek bir maliyet ile satın alan bir hâle gelir. ayrıca tuz ithalatı neredeyse durma noktasına geldiğinden piyasada tuz bulmak zorlaşmıştır. halkın tepkisiyle aralık 1647 tarihinde tuz ithalatından alınan vergi kaldırılır fakat fiyatlar düşmediğinden halkın tuza erişimi sınırlı kalmaya devam etmiştir. 1 haziran 1648 tarihinde bir hayli öfkeli olan halk şikayetlerini bir manastırdan moskova'ya dönen rus çarı'nın yüzüne söylemek için toplanır. rus kraliyet korumaları ise kalabalığı çarın yanından şiddetli bir müdahele ile uzaklaştırır. bu durum halkta infiale yol açar. 2 haziran günü çok sayıda kişi kremlin'i basar. eylemin hiçbir safhasında danışmanları tarafından kandırıldığını düşündükleri çarı devirmek gibi bir amaç gütmeyen isyancılar aleksey'den moskova polis departmanı'nın başkanını, tuz vergisinin mucidini, çarın danışmanı boyar boris morozov'u ve kardeşini kendilerine teslim etmesini ister. morozov silahlı güçlere (streltsy) isyancıları kremlin'den sürmesi yönünde bir emir verir ama silahlı güçler çar'ın hizmetinde olmadıkları zamanlarda zanaatkarlıkla uğraşmaları nedeniyle isyancıların taleplerini haklı bulur ve emri reddeder. isyancıların güçlendiğini gören çar 3 ağustos günü polis departmanı başkanını isyancılara teslim eder. isyancılar başkanı baltalarla parçalayarak öldürür.
tuz isyanı
kremlin'de bunlar olurken moskova sokakları da binlerce evi ateşe veren isyancılar nedeniyle gerçek anlamda yanıyordur. ayrıca isyancılar vergiden kaçındıklarını bildikleri boyarları ve tüccarları, rüşvetçileri, yolsuzluk yapan görevlileri avlamak üzere ekipler oluşturmuş ve yakalayabildiklerini anında öldürmüşlerdir.
isyan tüm hızıyla sürerken 6 haziran'da aleksey silahlı güçlere (strelsky) maaş artışı yapar ve onları isyandan uzaklaştırır. 11 haziran'da da isyancıların belki de en sevmedikleri karakter olan akıl hocası boris morozov'u manastırda sürgüne göndermek konusunda isyancılarla anlaşır. devam eden günlerde isyancılar lehine bazı tavizler verilerek isyanın bitmesi amaçlanır. toprak meclisi kurulur fakat bu mecliste serflere yer yoktur. doğal olarak mecliste serfler lehine olumlu kararlar çıkmaz ve serflik sınırlarını boyarların belirlediği kurumsal bir yapı kazanır. bu da ileride çok sayıda serf isyanına yol açacaktır. fakat kısa vadede istediğini alan serfler dışındaki kesimlerin isyancılardan ayrılması ile isyan giderek zayıflar ve 3 temmuz günü çok sayıda isyancının tutuklanıp idam edilmesiyle sona erer. isyanın bastırılmasından birkaç ay sonra da morozov yeniden eski görevine geri döner. eski düzene geri dönülmesiyle köylü için başarısız bir hikayeye dönüşen bir aylık kaosun bilançosu ise moskova'nın neredeyse yarısının yanması ve toplamda da yaklaşık 2000 kişinin hayatını kaybetmesi olmuştur.
sonuç olarak isyanın sonuna doğru kurulan toprak meclisi serflerin hayatlarını daha da zorlaştırarak uzun dönemde aleyhlerine olacak birçok sonuç doğurduğundan isyanın serflerin pek hayrına sonuçlandığı söylenemez. serfler dışında kalanlar ise isyandan istediklerini almıştır. isyan sonrası kurulan düzen köylü-boyar çatışmasını hızlandıracak ve rusya'nın 300 yıl sonrasını şekillendirecektir. bu nedenle görünürde basit bir tuz vergisi nedeniyle çıkan isyan 1917 rus devrimlerine zemin hazırlayan ilk toplumsal hareket olarak görülmektedir.
kaynak: 1
2
yerli aşıyı dünyayla paylaşacağız
-
bir gün dursun temel’ e sorar;
-“temel senin iki tane atın olsa birini bana verir misin?”
-” veririm.”
-” peki iki tane araban olsa birini bana verir misin?”
-” veririm.”
-” iki tane evin olsa birini bana verir misin?”
-” veririm.”
-” canımsın… peki iki tavuğun olsa birini bana verir misin?”
-” vermem.”
-” haydaaa..! neden?”
-” çünkü iki tavuğum var…
polislerle girilen ilginç diyaloglar
-
polis banka onundeki park etmis arabanin plakasini anons eder. eleman para cektigini, arabayi hemen cekecegini isaretlerle polise anlatmaya calisir.
polis ortaligi yikan anonsu patlatir:
yuz milyon fazla cek, ceza yazdık!