ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
padişahlığı geri istiyoruz
disney+
-
disney+ için çekilen ve 2,5 ay önce izleyiciyle buluşan moon knight dizisinde "ermeni soykırımı" tabiri kullanıldı, üstelik hitler ve pol pot'la birlikte. dizinin ilk bölümünde yer alan replik tam olarak şöyle:
--- spoiler ---
"if ammit had been freed, she would have prevented hitler, the destruction of europe, the armenian genocide, pol pot"
"ammit serbest bırakılsaydı; hitler'i, avrupa'nın yıkılışını, ermeni soykırımını, pol pot'u önleyebilirdi"
https://www.youtube.com/watch?v=xqmj8sqlmo8
--- spoiler ---
disney gibi bir şirkette taslağından yayımlanana kadar sayısız elden geçen, her ayrıntısına incelikle eğilinen bir yapımda, diziyle doğrudan ilgisi olmayan böyle bir ifadenin sehven eklenmiş olacağına inanmıyorum. bu açıkça alınmış bir tavırdır, tarafım belli olsun tutumudur.
bununla ilgili bir sorunum yok; disney ifade özgürlüğü çerçevesinde istediği tavrı alabilir. zaten bu tavrının hiçbir değeri de yoktur. çünkü soykırım bir suçtur ve bu suçun varlığına dair karar verebilecek organlar ya o olayın yaşandığı ülkenin mahkemesi ya da yetkilendirilmiş bir uluslararası ceza mahkemesidir. bunlar dışında yapılacak bir açıklama hiçbir değer veya geçerlilik taşımaz.
ancak bunun şöyle bir önemi vardır: disney çok kısa bir süre önce türkiye'yi soykırım suçuyla açıkça itham etmiştir ama şu anda türkiye pazarına girmeye çalışmaktadır.
madem disney 1915 olayları için "soykırım" tabirini kullanarak bir tavır alıyor, ben de buna karşı tavır alıyorum: yayımlandığı tüm ülkelerde moon knight dizisinin ilgili kısmı diziden kalıcı olarak çıkartılmadıkça, atalarımı ve devletimi haksız yere soykırımla itham etmekte olan bir platforma ne üye olacağım, ne de üye olunmasını kimseye tavsiye edeceğim.
senelik 280 lira benim için çok bir şey değil, disney içinse hiçbir şey ifade etmiyordur. ama maksat tarafımız belli olsun.
ha bu arada bu platformun marka yüzü olan oyuncular da bence nasıl bir platformu temsil ettiklerini ve hangi tarafta olduklarını şöyle bir oturup sorgulamalı.
stephen hawking
-
atatürk'ümüzün, "sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözüne ters bi adamdır... bu sözü duyunca/görünce espri kaynağıdır...
2023 seçimlerinde kan akabilir
-
hayatınız tehdit....
istanbul seçimleri için de aynısını söylüyordunuz, birincide olmasa da ikincide paşa paşa gittiniz.
terrorism religion nation there is no homeland
-
akp, beykoz, gençlik kolları, there is no brain.
edit: beyruta gidelim mi adlı yazar arkadaşımızın paylaşmamı rica ettiği bir kampanya var. aşağıdaki linkten ulaşınız.
(bkz: 23 nisan 2016 devrim yılmaz'a yardım kampanyası)
yeni gezi'ye yeltenenler bedelini ağır öder
-
bahçeli de bu da deliriyor millet niye ayaklanmıyor diye ahahah. oradan da bi 5 yıl ekmek çıkarma hayalleri denize düştü. bu gezi'nin ekmeğini yediler bitti çünkü. ama kimsenin şeyinde değiller. ağzında dişi olmayan taban varoşların hakkını savunacak kadar kimse aptal değil artık. açlık hepsini terbiye edecek.
benim aklıma kendi adamlarını sokaklara chpli bayraklarla çıkarıp, sonra bunları bir güzel dövüp gazlayıp, haberlerde de suni gezi 2 haberleri yapacak kadar delirecekleri geliyor. yokluk bunlara her şey yaptırır, gülmeyin :)
telenovela
-
insanların the young and the restless , the bold and the beautiful , days of our lives , generations gibi amerikan menşeili soap operalar ile karıştırdığı ve yıllar boyunca bitmediğini sandığı, ama aslında tam tersi amerikan türdaşları 30-40 yıl sürerken kendileri en fazla 1 senede sona eren, daha ilk bölümü çekilmeye başlandığı zaman kaç bölüm olacağı, senaryosunun nasıl ilerleyip nasıl sona ereceği belli olan, çoğunlukla da 30'ar dakika olarak çekilip yayınlanan, en ünlüleri meksika çıkışlı olan pembe dizilerdir. meksikalı televisa şirketi en ünlü üreticisidir. logosunu bilmeyen neredeyse yok gibidir. türkiye'de nedendir bilinmez brezilya dizileri şeklinde bilinirler. aslen gündüz kuşağı için hazırlanmış, ucuz yapımlar olsalar bile bazıları dünya çapında fenomen yaratacak, unutulmazlar arasına girecek denli aradan sıyrılabilecek başarıyı yakalamayı becermişlerdir. özellikle şarkıcı thalia ve hepsi ayrı ayrı reyting rekoru kırıp dünyayı birbirine katan dizileri bu türün en ünlü ve en önemlileridir. marimar, maria la del barrio ve rosalinda gibi diziler bugün hâlâ 90'lı yılların en başarılı telenovelalarından sayılmaktadır. zamanında ülkelerinde ödüller kazanmış, 2000'li yıllarda filipinler'de yeniden çevrimleri yapılmıştır. türk halkının çok iyi bildiği escrava isaura (köle isaura) haricinde 70'lerin sonu ve 80'lerin başında thalia'nın o dönemki çağdaşı olan veronica castro'nun başrolünde oynadığı zenginler de ağlar (marianna), rosa salvaje (yaban gülü) gibi örnekleri de önemli eserleri arasındadır. hepsi türkiye'de de yayınlanmış en ünlü bazı örnekleri için ;
maria mercedes
marimar
maria la del barrio
rosalinda
los ricos tambien lloran (zenginler de ağlar)
rosa salvaje (yaban gülü)
escrava isaura
alcanzar una estrella
simplemente maria
la usurpadora
abrazame muy fuerte
esmeralda
hiperrealizm
-
mike dargas çok büyük temsilcilerinden birisidir.
hepsi birbirinden gerçekçi müthiş resimleri var.
http://www.mikedargas.com/…ges/big/hitthelights.jpg
hayran olmamak imkansız.
siz hiç kurtarılmayı beklediniz mi
-
biliyoruz ki hemen her türk vatandaşı, biraz düşündüğünde bu soruya "evet" cevabını rahatlıkla verebilir.
mesela; türkiye'de işsizliğin son 5 yılın rekorunu kırmasından muzdarip, 6.2 milyon işsiz vatandaşımızdan biriyseniz; umutsuzluğa kapılıp kurtarılmayı beklemiş olabilirsiniz.
hatta işsizliğiniz yetmiyormuş gibi bir de devlet sizden gss prim borcu adı altında, işsizliğinizin bedeli olarak para talep ediyorsa; siz de birilerinin sizi kurtarmasını istemiş olabilirsiniz.
türkiye'de tarımın çökme noktasına gelmesi sizi de etkilediyse; tek geçim kaynağınız olan hasadı satacak yer bulamayan bir çiftçiyseniz ya da çiftçilerin ürünlerini dünya ortalamasının çok çok üzerinde fiyatlarla almak zorunda kalıyorsanız, siz de kurtarılmayı umut etmiş olabilirsiniz.
akp iktidarında kadın cinayetlerinin %1400 artmasından, psikolojik ya da değil, herhangi bir şekilde etkilendiyseniz; şüphesiz siz de kurtarılmayı beklediniz.
eğer ki işini iyi yapmaya çalışan, söylenmesi gerekenleri söyleyen, yapılması gerekeni yapan bir gazeteciyseniz; muhtemelen tutuklandınız. vatandaşı olduğunuz ülkenin, tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi olmakla gündeme gelen bir devlet anlayışına sahip olmasına üzüldünüz. belki sabırla adaletin tecellisini beklediniz fakat belki de bir yandan birilerinin doğru olanı yapmasını, sizi haksız yere konulduğunuz o yerden kurtarmasını istediniz.
yahut kredi kartı borcunuz var ve türkiye kredi kartı borcunda avrupa lideri haberlerine konu olan vatandaşlardan birisiniz. birilerinin sizi bu borçlardan kurtarmasını büyük ihtimalle isterdiniz.
kpss 2010 kopya skandalına imza atanlardan biri değilseniz eğer, söz konusu sınavda uğradığınız haksızlıktan kurtarılmayı da elbet beklediniz.
türkiye'den erişimi engellenen web sitelerinin sayısı günden güne artarken, tor veya vpn kullanmak zorunda kalmaktan ya da passolig ve dahi bir çok uygulamanın türkiye'de sporu bitirmesinden şikayet etmekten sıkıldınız, kurtarılmayı istediniz.
bu ülkede sıkıntılar yaşanır, insanlar karamsarlığa düşer. farkındayız.
ancak bu başlığı açarken dile getirmek istediğimiz soru, tüm bu yanıtların çok çok ötesindeydi.
eğer 50 karakter limiti olmasaydı, yaklaşık olarak şöyle bir soru soracaktık:
siz hiç yerin metrelerce altında; birilerinin ihmalkarlığı, işgüzarlığı ve açgözlülüğü yüzünden saatlerce ölümden kurtarılmayı beklediniz mi?
emrah serbes
-
sevrole camaro araciyla arkadan gelip ondeki araci bicmek suretiyle aileyi yoketmistir. ayrica ailenin bir ferdi uzun sure yogunbakimda yattiktan sonra hayatini kaybetti. kendisinin burnu bile kanamadi cunku araci son modeldi. kaza sonrasi 112'yi aramadi ve saglik incelemesine de girmeyi kabul etmedi. kani alkolden temizlensin diye sucu oncelikle arkadasina yikti, 6 gun sonra ben yaptim diyerek ortaya cikti. bunlarin cezasi sadece 2 yil 8 ay oldu. anladigim kadariyla su an kaldigi yerden devam ediyormus. bir kitap yazip bestseller de olursa hic sasirmam. ayrintilar bilinsin istedim. basit bir trafik kazasi degildi yasananlar zira. bictigi arac sol seritte degil, orta seritte gidiyordu
ahmet kural'ın tüm kadınlardan özür dilemesi
-
' o gece, benimle paylaştığı şeyleri itidalli bir şekilde karşılayabilmeliydim. herkesin ayıbı kendine diye düşünmeliydim.'
cümlesinin altında yatan anlamı merak edenler?