hesabın var mı? giriş yap

  • bizim insanımız taharet musluğuna rağmen nasıl kokuyor?

    hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte. terler avuçların, kesilir solukların. hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte.

    debedit: #açıklamabekliyoruz.

  • aynı evde yaşamanin getirdiği sorumluluğu bilmeyip kolayca ceketin alınıp çıktığını zannedenler için evlilik ile arasında büyük farklar var zannediliyor, yok öyle bir şey .

    aynı evde yasadigin insanı istediğin zaman öyle pat diye bırakıp gitmek asıl firmalaşmanin ta kendisi olmuş oluyor, uzgunum. abi madem illa gideceksin git tamam da seninle toplum baskısının en büyük kısmını sırtında almış kadını bir anda bırakıp gitme.

    ondan sonra bu kızlar çok rerero. ee tabi olur.

  • dünya'nın herhangi medeni bir ortamında toplu sosyal alanda ayağini sandalye uzatırsan çalışan gelip seni uyarır. hatta ben müşteri olarak orda bulunsam ve çalişan masaya ayağını uzatan hanzoyu(burda hanzo sensin, başka laflarda hazirladimda neyse) uyarmassa ben o mekanı terk ederim. çalişan ayağini indir bu mekanda müsade edemeyiz demiş sen bir de adama sanane demişsin ve kaçınılmaz son. bir dahakine evinde iç.

  • mutluluk sebebidir.

    neredeyse otuz yaşıma geldim hala engel olamıyorum bu duyguya. yav yoksulluk anılarımı taşıyan nöronlar arasındaki sinir bağı ne kadar kalınsa artık söküp atamıyorum içimden. çok şükür şimdi istediğim zaman kola içebilecek durumdayım ama yine de kapı girişinde bir eliyle ayakkabılarını çıkarırken diğer elindeki 2.5 litre kolayı uzatan misafiri görünce öpesim geliyor. adam işte bu be! adam adam! diye bağırasım geliyor gardaşım.

  • göreceli bir iddia. bana göre haklı bir iddia. adam beyin fırtınası yapmış hemen espri yapmazsa ölecek tayfası damlamış tabi. bi sakin olun abi. tamam komiksiniz.

    şimdi, futbolun evrensel çapta keskin bazı değişikliklere ihtiyacı var bence de. video hakem uygulaması tutmaz, şimdiden söyleyeyim. tempoyu düşürecek her şey futbolu sıkıcılaştırır. insanlar barcelona'nın tiki taka futbolundan bile sıkıldı. popüler kültürün değişmez unsurudur futbol. milyarlarca izleyicisi var. müthiş büyük bir ekonomi olduğu için radikal değişiklik yapılması zor ancak bu şekilde devam edilirse de olay monotonlaşacak.

    ben en azından şu konularda düzeltme yapılırsa heyecanın tekrar artacağını düşünüyorum.
    1) elle oynama. adı üstünde elle oynama diyor adam. yani bilerek elle oynama lan diyor. bence oyuncu bilinçli olarak elle müdahale etmiyorsa düdük çalınmamalı. 5-6 yıl öncesine kadar bu kadar elle oynama düdüğü çalınmıyordu dikkatinizi çekerim. evet zor ama sahadaki hakem sayısını arttırarak işi pratikleştirebiliriz.
    2) hakem sayısı. çizgi hakemi olayı bence iyiydi. neden uygulanmıyor anlamıyorum. ayrıca saha içinde 1 baş hakem daha olmalı.
    3) gole puan. atılan gole de puan verilirse takımlar pozitif futbola teşvik edilmiş olur. mesela her gol 0,2 puan olabilirdi.
    4) faul sayısı. bu konuda kesinlikle bir şeyler yapılmalı. bir futbolcunun yapabileceği faul sayısı limitli olabilir.

    lan saat çok geç olmuş. yatayım istersen. *

  • beyaz tenini, terden alnına yapışmış saçını, anthony kiedis'e benzeyen suratını, etrafındakilere oranla hayli küçük bedenini görüp de kim bu adamın bir zamanlar nba'i domine ettiğini düşünür.

    aklın hükmü her daim öndedir. rucker park'a bile sokulmayacak o tipiyle kariyeri boyunca çam yarması kas yığını adamları maymun etti yaptığı asistlerle. john stockton'ın bıraktığı yerden bugüne taşıdı o bayrağı. onun bıraktığı yerden kim devam edecek? muamma.

    özellikle sakatlıklarla geçirdiği son birkaç yılda kendisiyle ilgili var olan güzel anılar tazeliği yitirmiş olabilir ama 2000'lerin ortasında belki de tarihin izlemesi en keyifli takımı olan phoenix'e oynattığı o muazzam basketbol ne olursa olsun asla unutulmayacak.

  • bir ürün düşünün ki, üretildiği ülkede reklamı yapılamayıp başka bir ülkede reklamı yapılmaktadır.

    ne tuhaf değil mi? vay rakıcı almanlar vay..!

    önemli not: türkiye'de ilk rakı fabrikası, 1901 yılında 2. abdülhamit zamanında kurulup faaliyete geçmiştir. "deniz kızı rakısı" ve "üzüm kızı rakısı" olarak iki ayrı marka ile.

  • bizim bi başkomiser abi vardı, kızını kaybetmişti o zamanlar. masa altında vodka ile vişne suyu karıştırıp gençlerbirliği kupasıyla içerdi. ne yapıyor acaba şimdi özledim kendisini.