hesabın var mı? giriş yap

  • küçüklüğümden beri, içindeki mikropların ölmesi için kaynatıldığı söylenirdi.

    "e o zaman biz o ölen mikropların cesetlerini de birlikte içiyoruz?" sorusunu akla getiren durumdur.

  • romica ile 4 yaşındaki oğlu, karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, bir arabanın hızla üzerlerine gelmesi sonucu yaşanan diyalog:

    romica: allah kahretsin çocuk bile umurunda değil hayvanın.
    ege: horoz bu çocuk!
    romica: o ne demek ege?
    ege: babam araba kullanırken horoz bu çocuğu diyor ya!
    romica:!!!

  • 3.5 yıllık mühendisim. geçen müdür kenarıya çekti. sadede gelecek olursak bey maaşınıza 500? zam geldi dedi. yani dedim 3500? oldu. evet dedi. sustum. ne düşünüyorsun diye sordu. dedim ki elimden geleni yapıyorum, yapacağım. doğru ya da yanlış bir iş etiği vardır, bunu çiğnemem. ama az dedim. biliyorum dedi. sustuk. onluk bir iş olmadığını biliyorum. onun da elinden bir şey gelmiyor.
    maalesef ki beterin beteri var. gelecek adına pek bir ümidim yok. onlar da biliyor daha iyi bir iş bulsam bırakacağımı.
    şu anda tüm birikimimi kendime harcıyorum ve kenarda bir ay yetecek param yok. kendimi geliştirip gitmek istiyorum ama annemi bırakmak da zor. türkiye’de aha böyle başlıklara içimi dökerek ömrümü tamamlayacağım.

  • başlığın tam hali. `elini uzatan öğretmene haddini bil diyerek sınıftan kovan kaymakam` olacaktı ama malum karakter sınırı.

    --- spoiler ---

    artvin’in kemalpaşa ilçesinde okul ziyaretlerinde bulunan kaymakam m. faruk saygın, kemalpaşa çok programlı anadolu lisesi’nde (çpal) girdiği sınıfta kendisine "hoş geldiniz" diyen ve elini uzatan öğretmeni "haddini bil, sınıftan çık dışarıya bekle" diyerek sınıftan kovdu.

    --- spoiler ---
    kaynak

    bu nasıl bir terbiyesizliktir? bu kaymakam hakkında acilen soruşturma açılmalı ve görevinden azledilmelidir. makam mevki sahibi olan kendini allah sanıyor memlekette.

    (bkz: mehmet faruk saygın)

    edit: buraya da, kendisine yer vermek isteyen öğretmene "öğretmenlik en üst makamdır." diyip dersi ayakta dinleyen mustafa kemal atatürk fotoğrafı gelsin. hepinizi üst üste toplasak atamın tırnağı etmezsiniz.

  • bir kaç ay önce döviz varlıklarına ters işlem yapmak için 5000 tl atmıştım, baktım ki usdt gibi döviz karşılığı varlıklara marjinli short pozisyon açılamıyor, altına 10x long açıp 1000 tl zarar ile çıktım.

    sonra dedim ki bu iş kumar, patlayan manipülatif bir gemiye bineyim. ookla gibi bir şey aldım 0.40'dan, 1.80'lere kadar çıktı, neredeyse 5x yaptı bir iki gün içinde, bakiyeye bakıyorum 18bin küsürlerde, ama gözüm doymadı tabi, 100x'ler 1000x'ler oluyor bu piyasada, 18 bin hayatımda bir şey değiştirmez, ama 25x yapıp 100bin olsa güzel olur diye bıraktım…. az önce baktığımda 97 tl bakiyem vardı.

    şimdi düşünüyorum da 18 bin de fena olmazdı aslında. aç gözlü olmamak lazım. :)

  • son dönemde tüm dünyanın tartıştığı, insanların kanlı bıçaklı olma noktasına geldiği konu. hem etik problemler açısından hem de yıllarını sanata vermiş insanların gördüğü değersizliğin hızla artması yüzünden çok karmaşık bir konu.

    yapay zeka ile yapay zeka üretimi farklı konular. kendi kodladığınız ve kendi çalışmalarınızla ortak kullandığınız yapay zeka ile promt yazarak yarattığınız görseller arasında fark var. önce bu ayrımı yapmak gerekiyor.

    kendi fikrimi en başta söylim. benim ya da sizin sanat olup olmadığını düşünmenizin önemi yok. sanatın kapı bekçileri neyi kabul ederse o gerçek kabul edilecek. sizin düşüncenizin bir önemi yok. şu anda nft bitti diyenler tezos üzerinden ufak bir gezinti yapsın. inanılmaz paralar kazanan insanlar var. ve sadece ingilizce bilip cümle yazıyorlar. bunu kabul etmiyorlar tabi. promt yazmanın zor olduğunu ve doğru tanımlamayı bulmak için çok uğraştıklarını söylüyorlar. bu bana çok saçma geliyor ama dediğim gibi bizim fikrimizin önemi yok. adam para bastığı sürece bu sistem devam eder.

    şu argümanları da çok saçma buluyorum. fotoğrafta binlerce kez çekip bir tane iyi sonuç elde edebilirsin. çektiğin şeyi sen yaratmıyorsun gibi argümanlar var. ya da daha kötüsü; yazmak bir sanat sayılmıyorsa edebiyat eserleri de sanat sayılmaz gibi argümanlar gördüm.

    ai'nin beslendiği görsellerin gerçek sanatçılara dayanması çok daha farklı bir etik problem. bununla alakalı şu tweeti araştırabilirsiniz.

    https://twitter.com/…?s=20&t=9rzckvrnzqlghdvq8fhp0q

    bunun dışında şu makaleye göz gezdirebilirsiniz. şu an tüm dünyanın gündemi bu konu.

    https://news.northeastern.edu/…22/09/09/art-and-ai/

    bence bir diğer can sıkıcı konu. yapay zeka kullanmayan ve kendi emekleri ile yıllardır geliştirdikleri tekniklerle iş yapan insanların ''bunu yapay zeka ile mi yaptın'' sorularını duymaya başlamaları. tüm yılların emeği, onlarca eğitim bir anda insanlar tarafından ayırt edilemeyecek noktaya geldi.

    ve son olarak şahsen eğer bir sanat dalında iyiyseniz ve bunu yardımcı bir araç olarak hayal gücünüzü kuvvetlendirmek için kullanıyorsanız yapay zeka konusuna pozitif bakıyorum. ayrıca hızla yayılması ve herkes tarafından kullanılması sonucunda yaşanacak yıkım sonrasında bence eski klasik el yapımı sanatların değerini arttıracak. yapılması zor ve azınlık olanlar değerli olacak. bu bir süreç ama en başta dediğim gibi sistemle mücadele edemezsiniz. kimse sizin kadar etik davranmayacak.

  • başlık: belediyenin cenaze arabasını çalıp her gece
    entry 1: mezarlıkta terör estiriyorum
    entry 3: helal piç millet o arabaya binmek için ölüyo amk

  • genel olarak fotoğraf çekimlerinden arta kalan fotoğrafların, dergi ve gazetelere satılarak değerlendirilmesi amacıyla ilk olarak 1920'li yıllarda h. armstrong roberts tarafından kurulan stok fotoğraf ajansı ile başlayıp, 80’li yıllara gelindiğinde ise hız kazanıp ayrı bir endüstriye dönüşmüş fotoğraf sektörüdür. 2001 yılına gelindiğinde google'ın fotoğraf arama hizmetini sunmasıyla birlikte olay yavaş yavaş internet platformuna taşınmıştır. zaman içerisinde istockphoto*, shutterstock* ve dreamstime gibi pek çok stok fotoğraf ajans şirketi bu akımı takip etmiştir.

    20 yıl öncesine kadar stok fotoğrafçılığı günümüze nazaran daha kolaydı. ancak dijital teknolojinin ilerlemesi, mobil cihazların günden güne gelişen kamera özellikleri ve yazılım teknolojileri neticesinde artık çok daha fazla rakiple mücadele etmek zorundayız.*
    dslr'den cep telefonuna kadar iyi kötü herkesin elinde bir kamera var ve biraz ilgisi olan herkes çektiği bu tarz fotoğraflar ile rekabete girebilir. ancak sadece stok fotoğraf çekmek yeterli olmaz. çekilen bu fotoğrafların doğru bir şekilde işlenmesi, isimlendirilmesi, tanımlanması ve ilgili anahtar kelimeler ile (genellikle ingilizce olur) etiketlendikten sonra stok ajanslara üye olup, istenilen şart ve kabul prosedürlerini geçtikten sonra yüklenmesi, kabul görmesi ve en nihayetinde satılıp gelir elde edilmesi beklenmelidir. evet bu kolay bir süreç değildir ancak bazı teknik detaylara sahip olduktan sonra hobi amaçlı çekilen fotoğraflar dahi kabul görebilir.
    burada dikkat edilmesi gereken iki önemli konu vardır. birincisi fotoğrafın yapısal öğeleri ve teknik başarımı, diğeri ise yasal izin prosedürleridir.
    öte yandan exclusive veya non-exclusive olarak mı çalışılacağına yani tek mi yoksa birden çok ajansa mı fotoğraf gönderileceğine karar verilmelidir. bu durumda fotoğraflara ödenecek komisyonlar artı veya eksi yönde değişiklik gösterir.
    belirli bir tür, model veya stile bakılmaksızın her türlü fotoğraf ajans tarafından kabul görebilir. genel olarak beyaz fon üzerinde çekilmiş, ışık dengesi, beyaz ayarı, netliği ve temizliği yerinde olan yüksek çözünürlüklü fotoğrafların kullanılma oranı daha yüksektir. (sonuçta para ödüyorlar ve kaliteyi istemek hakları.)
    fotoğrafların doğru olarak pozlandırılıp daha sonra renk ve efekt filtreleri uygulanarak manipüle edilmesi ilk etapta göze hoş gelebilir ancak ajanslar bu olaya aynı sıcaklıkta yaklaşmaz. sonuçta kimseden sanat fotoğrafları istenmiyor.

    bir diğer önemli konu ise manken, model, mekan ve tasarım izinleridir. çünkü stok ajansları satışa sunacakları hiçbir görsel için risk almak istemez. yerine göre her bir model veya mekandan ayrı ayrı sözleşme ve izin belgesi istenebilir, yine geçerli bir kimlik belgesi ile doğrulama yapılması dahi gerekebilir.
    bazı ajanslar sözleşmelerinden taviz vermez. bu nedenle çekim zamanı, sebebi ve model için istenilen kişisel bilgilerin model sözleşmesi üzerinde eksiksiz olarak açıklanması talep edilebilir. ayrıca model veya manken üzerinde dövme bulunuyor ve bu dövme deseni tamamen fotoğrafta görünüyorsa, dövmeyi yapan dövme sanatçısından da bir mülkiyet ve sanatsal çalışma hak veya izni istenebilir. içerisinde yayınlanma izni verilmemiş model olan fotoğraflar hemen kabul edilmez. "model sözleşmesi" (model release) olarak hazırlanmış ve imzalanmış belgenin gönderilmesi beklenir. yani bir fotoğrafın ticari olarak kullanılabilmesi için kadrajdaki modelin ve kullanılan mülk belirginse ve izne tabiyse mülk izninin (property release) alınması gerekir.
    bu sözleşme ibraz edilmediği sürece görsel "ticari" olarak satışa sunulmaz. diğer taraftan model izin belgesi gerektirmeyen stok fotoğraflar, "editoryal (editorial) fotoğraf" adı verilen ve ticari amaç içermeyen görseller olarak kategorize edilir.

    esasında stok fotoğrafçılığında satın alınan şey fotoğrafın kendisi değil "lisans"ıdır.
    fotoğraflar reklam, tanıtım gibi faaliyetlerde kullanılacaksa ticari (commercial),
    gazete ve dergilerde bir haberin görseli olarak kullanılacak ve reklam amacı taşımayacaksa editoryal (editorial) fotoğraf olarak tanımlanır. hemen hemen her ticari fotoğraf editoryal fotoğraf olarak kullanılabilir ama tersi mümkün değildir.
    stok fotoğraflar "rf" yani royalty free (telif haksız) olarak fotoğrafları satın alan kişiler tarafından büyük bir sınırlama olmadan ve pek çok kere kullanılabilirken,
    "rm" yani rights managed (sınırlı kullanım hakkı) olan fotoğraflar ise belirtilen sınırlamalar çerçevesinde kullanılabilir.

    kullanım hakları ile ilgili yapılacak anlaşmaların istisnai durumları dışında kullanılacak görselin tüm hakları eser sahibinde kalırken, kullanım ile ilgili hakların belirli bir kısmı satın alan kişiye verilmiş olur. yine eser sahibi isterse aynı fotoğrafı birden çok kullanıcı ve ajansa satabilir.
    bu şekilde fotoğraf başına düşen ödeme değişkenlik gösterir. ancak bu çalışmalar paha biçilmez fotoğraflardan ziyade editör, tasarımcı ve reklam sektöründe çalışanların işine yarayacak tarz ve şekilde oluşturulmuş veya arta kalmış fotoğrafların değerlendirilmesi olduğundan, olay ve çalışmalar yine bu klasman altında değerlendirilmelidir.

    öte yandan ürün fotoğrafları özel bir çaba, stüdyo, deneyim ve ışık bilgisi gerektirir. beyaz fon, sürekli ışık ve birden fazla paraflaş altında yapılabilir. dramatik sahne malzemeleri ile desteklenebilir. perspektif, çözünürlük ve renk yönünden teknik veya orta format kameralar ile çalışmak gerekebilir.
    buna benzer şekilde profesyonel olarak hazırlanan stok ürün ve katalog fotoğrafları ajanslara sunulabildiği gibi sipariş üzerine reklam sektörü ile kombine edilecek şekilde hazırlanabilir. sağlam bir ekip çalışması ister. profesyonellik kokar. pek hobi amaçlı yapılmaz. maliyetlidir.

    edit: imlâ

  • "ablam aşktan öldü, her şey filmlerdeki gibi oldu. hayat orada, o kıyıda, masalın berisinde kaldı."

    bi hikayem var.

    39 derece de ateşim var, ama olsun.

    anneannemin bi ablası varmış. 20 li yaşlardayken o, anneannem henüz çocukmuş 13-14.

    emine.

    emine çok sevmiş bir oğlanı. oğlan da onu. istemişler, anneannemin babası vermemiş. sonra bi daha istemişler, yine vermemiş. bir sürü istemişler, o hiç vermemiş. 2 yıl böyle uzaktan uzaktan sevedurmuşlar birbirlerini.

    emine'nin bahçesindeki kavak ağacının altında buluşurlarmış, o iki yılda koca kavak ağacı çürüyünce bir gün anneannemin babası çağır gelsinler vericem demiş. kızın hüznünü kavak ağacından sonra o da görmüşse demek...

    evlenmişler. tam 9 ay sonra ölmüş emine, ince hastalıktan. kara sevdaya düşüp babası vermeyince kan kusarmış meğerse.

    o ölmüş.

    adam tam 25 gün sonra davul zurna ile ikinci eşiyle evlenmiş.

    anneannem ne zaman bu hikayeyi anlatsa, ablam kara sevdadan öldü deyip ağlardı.

    şimdi, ben.

    edit: ekleme.