hesabın var mı? giriş yap

  • kılıçdaroğlu ile çıkardım ki kirasını faturasını günü gününe öder, dert yaratmaz gibi.

    ince ile çıksam bu eve paso karı kız getirir, içer, dağıtır, bulaşıklara el sürmez gibi. “olm muharrem gel bir konuşalım şu evin durumunu” dediğimde de demagoji yapar, kafa bırakmaz gibi.

  • yapılmış en aptalca dalgınlık demeyeceğim, en aptalca aptallık ablamın kocasından geliyor;
    üst komşu bir gece karısını dövüyor, ablamla eniştem duruma müdahele edemeyip polisi arıyorlar, eniştem adresi veriyor. sirenler, polisler derken ablamın kapısı yumruklanıyor "aç, polis" deniliyor. bizimkiler şaşırıyor, ihbar eden kendileri, kapıyı açıyorlar, polis "şikayet var sen içeri git" diyor enişteme, sonra ablama "bu adam size şiddet mi uyguladı?" gibi sorular soruyorlar, anlaşılıyor ki bizim zeka küpü enişte adresi verirken kendi daire numarasını vermiş polise. bu sırada polisin gürültüsüne karısını döven adam da geliyor, bizimkiler diyemiyorlar polise "biz değiliz, onlar" diye çünkü adam merdivenlerden izliyor olayı. allahtan bizim enişte tekar arıyor karakoldan bir arkadaşını da, durum açıklığa kavuşuyor. yine de polis evden ayrılmadan önce enişteme "gözümüz üzerinde, dikkatli ol" mesajı vererek gidiyor.

  • bir arkadaşım var kendisi 42 yaşında. çok güzel bir kadın.bilgili, kültürlü kendisini çok güzel yetiştirmiş. kariyer sahibi. evi, arabası var ahlaken çok düzgün.marifetli, merhametli vs.. ona satırlarca methiyeler düzebilirim birçok taliplisi olmasına rağmen bekar neden mi çünkü annesi hasta ve yatalak. abisi bakmıyor, yengesi hiçbir şekilde kabul etmiyor. bütün sorumluluk bu arkadaşın omzunda. şimdi bu arkadaşım nasıl evlensin kim bakacak annesine. arkadaş çevresi bile bilmez annesinin durumunu, ailevi mevzularını. siz sadece gördüğünüzle yargılıyorsunuz, yaşantılar çeşit çeşit her hikaye çok farklı.

  • komplesine cephe almış değilim ama sikini, taşağını da yedirdilerse o zaman harbiden çok sinirlenicem.

  • yürütücü yapimci olarak da türkcelestirilebilecek olan helmsmenarasinda yer alan kisilerdir. amerikan hukukunda ' the head of production ' olarak da ifade edilirler. (bu da filmin yapimcilarinin hiyerarsik olarak üstleri oldugunu aciklar).yani stüdyo yapim asamasinin kaptani durumundadirlar. baslica yaptiklari isler söyle sayilabilir:

    . bir stüdyo ya da finansör icin, gelistirilecek projelerin secilmesi,
    . yazarlari secmek, onlarla görüsüp screenplayhakkinda tartismak,
    . yapimcilari, yönetmeni, aktörleri ve diger ekibi stüdyonun diger yetkilileri ve diger film yapicilariyla birlikte secmek,
    . pre-prodüksiyon (ön yapim) yapim ve post-prodüksiyon,
    . marketing planlamalari ve dagitim calismalari

    görüldügü gibi filmi asil sirtlamis ve yapiminda cok emek sarf eden kisilerdir. sadece parayi yatiran kisi olarak algilanmalari pek de dogru degildir bu baglamda.

  • aynı şeyi ev sahibime yapmıştım ama o doktor değil* whatsapp üzerinden kira pazarlığı yapıyorduk yazışarak, ben her hitabımda "siz" yazdıkça o ısrarla "sen" diyor, en son "senin dediğin gibi olmuyor" diye yazınca hemen telefondan aradı gerildiniz sanırım diyor, yoo dedim sende nerden çıkarıyorsun böyle şeyleri diyerek ardından yalancı bir kahkaha patlattım. bir daha asla sen demedi.

    size "sen" dilini kullanan kim olursa olsun "siz" dilini kullanmayın, başka dillerde olanlar o dilin kullanıcılarının sorunu, bu dilin nezaket kuralları var ve nezaket karşılıklı olursa bir anlamı olur...

  • mükemmel bir bilim adamı olmasına karşın oldukça da kindar birisiymiş. yaşantısı boyunca atıştığı bilim adamlarına kin besleyerek ve bir çocuk gibi küserek geçirmiş. kendisiyle en çok kapışanların arasında şüphesiz ki (bkz: robert hooke) gelir. (bkz: gottfried wilhelm von leibniz) ile türev inegral konusunda kapışmış ve newton çevresini de kullanarak leibniz'i madara etmiş hatta nerdeyse leibniz'in yalancı damgası yemesine neden olmuştur. (bkz: johann bernoulli) de matematikte newton'un zekasına meydan okumuş, sorulardan birisinin önceden leibniz tarafından çözülen fakat açıklanmayan ve bir tane de kimsenin çözemediği iki matematik sorusu göndermiştir. bu iki sorunun cevabı yaklaşık üç ay sonra bir bilim makalesinde isimsiz olarak yayınlanmış bunun üzerine bernoulli; newton çözmeyi başardı, aslanı pençe izinden tanırım demek zorunda kalmıştır. fakat newton'un gazabından en çok etkilenen bilim adamları değil yine çok zeki bir adam olan fakat bu zekasını kalpazanlıkta kullanan (bkz: william chaloner) olmuştur. newton darphane müdür yardımcısı olduğu sıralarda kalpazanlığı zevk ve zeka gösterisi için yapan bu adam paraların iyileştirilmesi için meclise fikir önermesine bulunması bardağı taşıran son damla olmuştur. newton kendisinin bir numaralı düşmanı olarak belirtmiş, bunun üzerine chaloner "şu yaşlı köpek" diyerek newton'u alaya almış, aşağılamıştır. bunun üzerine newton bu adamı astırmaya yemin etmiştir. aylarca hafiyeler tutmuş, yan kesiciler, dolandırıcılarla konuşmuş hatta bizzat kılık değiştirerek chaloner'in açığını aramıştır. akıllı rakibine karşı pek bişey bulamayınca yasaları kendine biraz yontmuş, chaloner'i nedensiz yere tutuklatıp hapse attırmıştır. hapse üç tane anlaştığı suçluyu yerleştirerek chaloner'in ağzından bilgiler aldırmıştır ve bu üç suçlunun tanıklığında chaloner'i astırma kararı çıkmıştır. kaderin işine bakın ki chaloner'in tek kurtuluş ümidi newton'dan geçmektedir. bu nedenle chaloner newton'a bir mektup yazarak kendisinden af dilemiştir. fakat cevap asılana kadar gelmemiştir. konu hakkında son sözü newton söylemiştir: "suçlular da, köpekler gibi, daima kusmuklarına geri dönerler"

    sözün özü newton keskin zekasını bilim dünyasını aydınlatırken aynı zamanda rakiplerini mahvetmek için çekinmeden kullanmıştır.

    kaynak: gale e. christianson-isaac newton