hesabın var mı? giriş yap

  • akit yazarı ali karahasanoğlu, adeta okuyanın aklıyla dalga geçerek bugünkü yazısında "benzin, motorlu taşıtlar vergisi, köprü, otoyol, emlak vergisi, pasaport harcına yapılan zamların, dar gelirli vatandaşın değil, bir avuç zenginin sorunu olduğunu" yazdı.

    mtv ve araç muayenesi zamları için;
    "yine araba sevdası.
    yine fakir fukaranın hayatı ile ilgisiz bir konu..
    asgari ücret ile geçinen insanların arabaları yok ki, bu gelen zamla ilgili de direkt bir dertleri olsun.."

    devamında pasaport bedeline gelen zam için;
    "affedersiniz beyler. hangi dar gelirli vatandaş, ne için yurtdışına çıkıyor ki, pasaport bedeline gelen zam sebebi ile hayatı etkilensin?"

    sigara ve içki zamları için;
    ürün mü diyelim, yoksa zehir mi?
    “sigara ve içkiye % 47 zam gelmiş!
    bence az gelmiş..
    hatta zammı da boşverin, hepten yasaklayın bile derim.
    vatandaşın sorunu, ekmek, süt, yumurta, et, ısınma derim..
    ama bunların hiçbir zaman dertleri, “vatandaş”ın derdi olmadı ki..
    onlar hep, bir avuç zenginin derdini, vatandaşın derdi gibi gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar."

    okurken kendinizi aptal yerine koyulmayı iliklerinize kadar hissedebileceğiniz rahatsız edici bir yazı olmuş.
    aynı zamanda birisi buna neden ülkenin çoğunluğunu dar gelirli kesimin oluşturduğunu ve bu insanların neden yıllardır canla başla çalışıp en alt segmentte olan bir arabayı bile alamadığını, bırakın yurtdışını, bu insanların neden kendi ülkesinde bile doğru dürüst bir tatile çıkamadığını, neden temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorluk çektiğini sorabilir mi?

    insanların çaresizliği kanıksamasını sağlamak yerine bu ülkede bu yoksulluğun neden bu denli varolduğunu sorgulamak gibi onurlu çabalar içerisine girseniz keşke.

  • bu sayfanın paylaşımlarını beğenen ve paylaştıklarına yorum yapan arkadaşlarım olduğundan uzun zamandır haberdarım bu olaydan. kızlar bi de paylaşılan evin fotoğraflarına yorum yapıp üzerinde tartışıyorlar. hatta geçen lüks sayılabilecek bir ev gördüklerinde kadının kocası ne iş yapıyor diye yorumlar vardı. yine böyle bir sayfada kızın biri 20 yaşındaymış kendisini isteyen adam 30 yaşında olduğunu anlatıp yardım istiyordu sizce ne yapmalıyım, evlenmeli miyim diye.

    toplumun çürümesi tam da böyle bir şey. öncelikle bu genç kızlar sanki hayatlarının en büyük amacının hemen evlenip güzel bir evde oturmakmış gibi olması umut kırıcı. eğitim, kendi ayaklarının üzerinde durmak gibi şeylerden habersizler. diğer bir konu ise özel yaşamlarını herkes ile paylaşarak hem fikir almak hem de güzel evleriyle nispet yapmaları var ki beni benden alıyor.

    ülkede o kadar hırsız, katil, vicdansız varken bu genç arkadaşlar mı göze batıyor diyenler olacaktır elbet. lakin neden daha 20 yaşına gelmemiş gençler ev kurmak çocuk yapmak için bu kadar çabalıyor anlam veremiyorum. gördüklerim içinde en azından üniversite bile akıllarında yok. ben kendi adıma üzülüyorum açıkçası.

  • hep merak edilen minik siyah noktalardır. estetik görünümünün yanısıra o minik noktaların bazı görevleri de vardır.
    o siyah noktalar, kazınması imkansız olan pişmiş seramik boyadır. diğer adıyla frit.
    en önemli görevi, ultraviyole güneş ışınlarının üretan sızdırmazlığını bozmasını önleme görevi görür. bu önemlidir, çünkü sızdırmazlık maddesi yağmurun içeri sızmasını engellemekle kalmaz, camı da yerinde tutar.
    frit bandı aynı zamanda, yapıştırıcının yapışması için daha pürüzlü bir yüzey sağlar ve insanların dışardan bu kötü tutkallı kısmı görmesini engelleyen görsel bir engeldir. 50'li ve 60'lı yıllarda, otomobil üreticileri camı yerinde tutmak için metal süslemeden yapıştırıcılara geçmeye başladıkça, tutkalı korumak ve iyi bir yapışma sağlamak için bu yola başvurmuşlardır ve zamanla frit bandı esas olarak tüm otomotiv ön camlarında standart hale geldi.
    pencerelerde gördüğünüz nokta-matris estetik bir amaca hizmet eden yarım tonlu bir kalıptır. desen, düz siyah noktaların boyutunu içeri doğru ilerledikçe kademeli olarak azaltarak yumuşak bir degradeyi simüle eder. bu, siyah frit banttan şeffaf cama görsel olarak daha hoş bir geçiş sağlar.
    ön camlar sıcak bir fırında büküldüğü için ve frit bandın siyah olması nedeniyle şeffaf camdan daha hızlı ısınma eğiliminde olur. cam, keskin bir termal gradyan optik distorsiyona veya “merceklemeye” neden olmasın diye bu noktaları ön cama daha fazla koyarlar ki eşit bir sıcaklık dağılımı yaratmaya yardımcı olsun. bu da ön camın yüksek güneş ışınları yüzünden ısınarak merceklennesini engeller.

  • türkiye cumhuriyeti’nin eski sağlık bakanı prof. dr. recep akdağ'ın, “keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokun” buluşudur şüphesiz.

  • " bu aralar hiç olay çkmyr. çok sklyrm. akşam planın var mı? cvbını bekliyorum. celalettin"

  • bu vatanın tek karışından hain planlarınızı geçirmeyeceğiz?

    sanırım birileri burada kürtaj yapıyor. çünkü inadına çomarlık.

    karış karış damatlara, torunlara ve yandaşlara yedirdiğiniz vatanın mı?

  • tembeldir (ama tek kelime harekete geçmesini sağlayabilir), inatçıdır (ama hatalıysa özür dileyebilir), ağzı çok iyi laf yapar (ama söyleyecek şey bulamadığı zamanlar da olur), sanata yatkındır (ama inat edince yapıtını göstermez), gösteriş meraklısıdır (göstereceği şey genelde görmeye değerdir), tutarsızdır (ama denge kurmaya çalışır), gıcıklık yapma yetisi çok gelişmiştir (ama sevilebilir)...