hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite, yüksek, askerlik derken...

    3-4 yıllık iş deneyimiyle birlikte kurumsal bir şirkette senior web developer falan olurdu şu yaşıyla. (bkz: alkış)

    iş çıkışı mochasını içer, boş vakitlerinde twitter'da karı-kız kovalar ve her zaman aklında olan kendi şirketini açma hayali toplum baskısı sonrasında yapmak durumunda kaldığı evlilikle biterdi.

    sonrasında ne bileyim... görümce, elti ne boksa işte onların evinde çoluk çocukla beraber beyaz çoraplarıyla bağdaş kurmuş vaziyette çay içerken, acun programlarına katıla katıla gülerdi.

  • otomatik şanzımanlı araçlarda, debriyajın yerini alan şanzıman elemanıdır.

    temel olarak pompa (pervane olarak da bilinir), stator ve türbinden oluşur. kimi tork konvertörlü şanzımanlarda lock up clutch denilen eleman da bulunur.

    öncelikle yağın rotasını belirtmekte fayda var. iç içe geçmiş concentric iki silindir içinde yağ önce pompadan türbine sonra da türbinden pompaya giderek kapalı bir döngü içinde hareket eder.

    çalışma prensibi temel olarak motorun krank miline bağlı olan pompanın motor devrinde dönerek yağı ileri itmesine dayanır. pompanın basınçlandırdığı kinetik enerjisi yüksek olan yağ stator bıçaklarının arasından geçerek türbin bıçaklarına çarparak bu bıçakların dönmesini sağlar. stator bıçaklarının olmasının nedeni yağın türbin bıçaklarına çarpma açısını optimize ederek kayıpları azaltmaktır. daha sonra yağ, tork konvertörünün oval casingine çarparak dış taraftaki türbin bıçaklarına çarparak biraz daha kinetik enerjiyi türbine kazandırır. sonra dış taraftaki stator bıçaklarından geçerek ve dış casinge çarparak pompaya geri döner. böylece tork aktarılmış olur.

    düşük hızlarda pompanın devriyle türbinin devri arasında çok fark olur. bu yüzden türbine giren yağın hücum açısı yani türbin bıçaklarının rölatif ekseninde yağın eksenel hızıyla açısal hızı arasındaki oranın ters tanjant fonksiyonundan elde edilen açı çok büyük olur. bu da bıçakların üzerinde akış ayrılmasına neden olur. bu nedenle araç performansı düşer ve yakıt tüketimi artar, zaten tork konvertörlü şanzımanın, manuele ve dsg şanzımana karşı en büyük dezavantajı budur ama yüksek hızlarda türbin ve pompa arasında sanki mekanik bir bağlantı varmış gibi bir uyum içinde çalışır.

    çalışır çalışmasına ama gene de arada akışkandan dolayı sınır tabaka içinde gelişen viskoz kayıplar yaşanacaktır. bunun önüne geçmek için kimi araçlarda lock up clutch denen bir debriyaj mekanizması bulunur. otomobillerde özellikle uzun yolda sabit hızla giderken bu debriyaj açılarak türbin ve pompa arasında mekanik bir bağlantı kurar ve ikisinin aynı hızda dönmesini sağlayarak bu kaybı ortadan kaldırır.

    ağır iş makinelerinde ve zırhlı savaş araçlarındaysa bu mekanizmanın daha farklı bir kullanım alanı mevcuttur. yüksek tork gereksinimi olan bu tip araçlarda, debriyaj özellikle birinci viteste motor devir aralığının son %10'undayken açılarak, bir üst vitesteki tork kaybının önünü almaya çalışır. debriyajın açılmasıyla şanzımanın aktaracağı tork artarken, bu kısmi bir ısınma artışına yol açar çünkü şanzımanın attığı ısı aktardığı torkla orantılıdır.

    klasik otomobillerde kritik soğutma noktası motor maksimum tork aralığının üst noktasındayken, bu tip araçlarda motor soğutma pompasının çalışma rejimine de bağlı olarak debriyajın açıldığı üst noktalarda da olabilir. her ne kadar klasik hava-su ısı eşanjörlerinde, termal rezistansın sadece %15-20'si motor soğutma suyuna ait olsa da sistemin soğutma ihtiyaçlarını tasarlarken bu durum da kritik senaryolar dahilinde test edilmelidir. çünkü maksimum tork devrinden daha yüksek olan maksimum güç devirlerinde motor pompası her ne kadar daha çok debi üretebilse de sistemin davranışını karşılaştırmak gerekecektir.

    tork konvertörlü şanzımanlarda motorla şanzıman arasında flex plate denen esnek bir plaka bulunur ve bu motorla birlikte döner. klasik manuel şanzımanlarda volanın* yerini alan flex plate vites geçişlerinde değişen motor devrinden dolayı oluşacak hareketi sönümleyerek tork konvertörünün zarar görmesini engeller. dış yüzeyinde dişli bir yapı bulunan flex plate ayrıca ilk çalıştırma sırasında marş dinamosundan tahrik alarak motoru çalıştırır.

    tork konvertörlü şanzımanlarda, planetary gearing sistemi kullanılır. manuel ya da dsg şanzımanlardan farklı olarak sıralı dişliler yerine bir merkez etrafında güneş etrafında dönen gezegenler gibi dönen dişliler ve dış casing dişlisi bulunur. zaten ortada mekanik bir bağlantı olmadığı için bu sistemde farklı dişli setlerinin kendi etrafında ya da güneş dişlisi etrafında dönmesini engelleyerek çıkış torku ayarlanabilir. böylece vites değişim sürelerini çok düşürmek mümkün olacağından dolayı, manuel şanzımana ve otomatikleştirilmiş manuel şanzımana göre daha yüksek bir performans sunacaktır. çünkü planetary gearing sisteminde tüm dişliler zaten dönmektedir, tek yapılan farklı dişli setlerinin dönmesini engellemekten ibarettir. vites değişimi elektronik olarak kontrol edilse de, kontrol sisteminde input olarak motor devrini mi yoksa tork konvertöründe yağ basıncını mı dikkate aldıklarını bilemiyorum, daha önce hiç kontrol sistemlerinde çalışmadım.

    otomatikleştirilmiş manuel ya da dsg gibi sistemlere karşı tork konvertörlü şanzımanın bir avantajıysa eğimli yolda kalkarken arabayı kaydırmamasıdır. bunun nedeni yokuşta dururken, frene bastığınızda frenin tekere uyguladığı kuvvetin aslında aşağı yönlü olmasıdır. çünkü bu noktada rölantide de olsa dönen motor şanzımana bir giriş torku uygular. bu tork sayesinde araç ileri atılmak isterken, hem eğim hem de fren sisteminin uyguladığı kuvvet nedeniyle araç sabit kalır. ayağınızı frenden çektiğinizdeyse, gaza basmasanız bile karşısında direnç kuvveti görmeyen şanzıman çıkış torku aracı kaydırmadan ilerletecektir.

    tork konvertörlü şanzımanın bir diğer avantajıysa, özellikle yüksek torka ulaşılan heavy duty diesel motorlarda kendini gösterir. arada mekanik bir bağlantı olmadığı için yüksek tork aktarımı sorunsuz bir şekilde mümkün olacaktır. klasik otomobil motorlarının aksine maksimum 1500-2000 devir aralığında çıkış torkunun 2500-3000 nm olduğu bu tip motorlarda kullanılacak bir dsg'nin ısınma derecesini ve ömrünü ben tahmin edemiyorum.

    toparlayacak olursam, tork konvertörlü şanzımanın en büyük avantajı yüksek tork mukavemeti ve hızlı vites geçişine izin vermesidir. en büyük dezavantajı ise, hidrolik aktarmadan dolayı oluşan viskoz kayıplardır. dsg bu anlamda, verimlilik ve performans açısından teoride daha iyi olsa da, çift kavramalı yapısının arızaya meyilli olması ve ısınma sorunları nedeniyle de dezavantajlara sahiptir.

    edit: hızlı vites geçişi derken karşılaştırdığım dsg değil, standart manuel ve otomatikleştirilmiş manuel şanzımanlardır. dsg şanzımanların vites geçiş süresi, debriyajlar arasındaki geçişe, tork konvertörlü şanzımanın vites geçiş süresiyse dişli sistemindeki kilitlemeleri ne kadar hızlı yapabildiğine bağlıdır. ben farklı araçların tasarımında çalışsam da hiçbirini kullanmadım, kullansam da bu farkı hissedecek kadar iyi bir sürücü olduğumu düşünmüyorum ama teorik olarak bakınca bu iki süre arasında bir fark olacağını şahsen sanmıyorum.

    bence dsg şanzımanın tork konvertörlü şanzımana karşı en büyük avantajı bu süre farklarından ziyade, sürekli bir mekanik bağlantı olması nedeniyle kayıpların daha az olmasından ileri geliyor çünkü tork konvertörlü şanzımanda, tork konvertörünün verimi optimum hıza ulaştığında bile motor devrinin bir fonksiyonu olarak sürekli değişiyor ama dsg de sürekli bir mekanik aktarım olduğu için verim hem sabit hem de ortalamada daha yüksek çıkıyor.

    dsg şanzımanın en büyük handikabı, daha karmaşık yapısı (iç içe geçmiş 2 debriyaj sistemi) ve ısınma sorunu nedeniyle arıza çıkarma potansiyelinin tork konvertörlü şanzımana göre daha yüksek olmasıdır. ikinci dezavantajıysa yapı tamamen mekanik olduğu için tork dayanımının daha düşük olmasıdır ki bence çıkan arızaların çoğunun nedeni de dönüp dolaşıp bu noktaya çıkıyor.

  • filistinde taş atan çocukları bağrına basıp o taşa silahla karşılık veren israil ordusuna düşman kesilenlerin, yine taş atan protestocunun polis tarafından öldürülmesine sesini çıkartmayan şakirt sözüdür.

    filistinli'nin taşı mübarek de hopa'lı taş attı diye vurulunca ses çıkartmayalım öyle mi? yiyim sizin müslümanlığınızı, allah anlayışınızı...

    edit: bazı arkadaşlara biraz dokunmuş galiba. neymiş efendim filistinli çocuk yabancı bir askere taş atıyormuş, bu adam kendi polisine. daha kötü değil mi? benim kendi polisim kendi vatandaşını öldürüyor lan. yabancı ülke askeri değil bu. bu ülkenin polisi. niye gocunuyorsun bu kadar. taş attı diye vatandaşını öldürüyor. metin göktepe, engin ceber de bonus olsun size. her şeyi ateist-müslüman ikilemine sokmayın. metin lokumcu o taş atan filistinli müslüman çocuk kadar insan. anlatabiliyor muyum? filistinli çocuk için gözyaşı döküp de kendi vatandaşı öldü diye "oh olsun gominist işte" diyen adam da bir aynaya baksın müslümanlığından önce insanlığını sorgulasın.

    edit 2: başlık başıma kalmış !

    edit 3: listeye mehmet ayvalıtaş, ethem sarısülük ve ali ismail korkmaz'i da ekleyebilirsiniz. simdi anladiniz mi ne demek istedigimi ?

  • bugüne kadar filmlerde izlediklerimiz doğruysa devre arasında abd soyunma odasında:

    oyuncu 1- lanet olsun, adamlar bizi yendiler!!
    oyuncu 2- hey keller ikinci golü yerken aklın nerdeydi dostum ha??
    keller- hey hey hey sen kendi işine baksana dostum, adam şut çekerken sen napıyordun ha??
    oyuncu 3- hey kavga etmeyi bırakın tanrı aşkına, adamlar resmen kıçımıza tekmeyi bastılar, biz gidelim de evde nba izleyelim...
    bruce arena- hey, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz tanrı aşkına?? dünya kupası'ndayız. dünya üzerindeki her futbolcunun olmak istediği yerde... iki gol yemiş olabiliriz, bu işi beceremiyor da olabiliriz, çok kötü de oynamış olabiliriz, ama bizler amerika birleşik devletleri milli takımıyız, sahaya çıkıp elimizden geleni yaparız, [ müzik hafiften yükselir ] onlara kim olduğumuzu gösterir, onları evlerine yollarız!!
    oyuncular- [ hep birlikte ] hadi çocuklar onlara kim olduğumuzu gösterelim heyo heyo heey...

    gibi diyaloglar yaşanacaktır

    sonuç ise: 4-0

    (bkz: hayatın amerikan filmlerindeki gibi olmaması)

  • serinlemek için bacaklarına işeyen piskopat kuş cinsi.

    - hakan abi çok sıcak bastı yahu... hiç te çişim yok, bi benim bacaklara doğru da rica etsem sana zahmet.
    - ulan aykut bak son kez işiyorum, hakikaten serinlemek içinse birşey demiyorum ama bu işten sapık bir zevk alıyosan valla ayıp ediyosun.
    - ohssssssss
    - allah belanı versin aykut.

  • bu ne lan bunlar gercek insan mi? hani senin benim gibi yasayan, nefes alan, konusan, dusunen falan. korktum.
    dedirten videodur.

    edit: ben tusuna tikladigimda en cok begenilen entry'lerimden birinin bu olmasini sindiremiyorum. bu sozluk'te onemli olan, anladigim kadariyla, yeni bir baslik acildigi zaman ona ikinci veya ucuncu entry'i girerek kisaca laf sokabilmek olmus.

  • simdi bundan 10 sene sonra bu atlayan insanlar simdiki amerikan baskanlarina sorulsa ,denilseki irak'a girmek icin binlerce insan kendini camdan asagiya atti ,degermiydi buna ,adamlarin diyecegi sey evet degerdi olacaktir ..

    1996 da saddam huseyin'e ambargo adi altinda , ilacsizliktan, yiyeceksizlikten 567,000 evet dogru okudunuz kayitlara gecen rakam bu ,bes yuz altmis yedi bin cocuk oyle yada boyle oldu ...

    video bir haber programindan , spiker soruyor madeleine albright'a 500000 cocuk oldu , hirosimada olen insan sayisindan daha fazla ,degermiydi buna ?

    madeleine albright'da evet degerdi ,diyor ...bu atlayan insanlar "collateral damage "olan masum amerikan vatandaslaridir..

    500000 irakli cocugun olumune degerdi...

    bu videodaki olen masumlarin bahanesiyle sadece irakta 3 milyon masum insan olduruldu. ..
    eksisozlukte hic kimse bana olen insan sayisi 3 milyon degil diyemez biliyormusunuz cunku artik irakta olen insanlar sayilmiyor 2010 yilindan beri sayim yapilmasi birakildi ..

    amerikalilarin bir soylemi vardir bu oluler icin "collateral damage"...

    bu olen masumlarda amerikanin deyimiyle ,amerikanin kendi collateral damage'i maalesef...

    47 kisi hedef alindi ama 1141 kisi olduruldu ,insansiz hava ucaklariyla..

    insansiz hava ucaklari

    drone saldirilarinin yuzde 98'i siviller..

    saldirinin hemen sonrasi oldurulen siviller

    gazete haberi heron ile oldurulen siviller.

    drone=strike=dead children

    bu arada son iki gunde irakta oldurelen masumlari merak ediyorsaniz ..

    recent events

    thursday 21 may: 25 killed

    hawija: 12 executed.
    fallujah: 6 killed in bombardment exchanges.
    baghdad: 1 by ıed; 5 bodies.
    baquba: 1 body.

    wednesday 20 may: 17 killed

    baghdad: 6 by ıeds, gunfire; 2 bodies.
    fallujah: 6 in bombardment exchanges.
    balad: 1 body.
    basra: 1 cleric by gunfire.
    anbar: 1 15-year-old boy in clashes.

    son iki gunun biloncosu bu ...

    gormediginiz savas ..

    11420 cocukta suriyede oldurulmus ..

    link isteyenlere ,yazdiklarimin hepsinin linkilerinide ekledim..

    bu entryim bir anda en begenilen entrylerimden biri olmus ,3 dunya savasi hakkinda ,isid hakkinda david icke goruslerini soyluyor..

    david icke ve 3.dunya savasi -

    'isis come out from nowhere ,incredibly well armed and incredibly funded around 2 billion dollars and walking into towns and in ıraq ......"

    ropartajin bazi yerlerinin turkcesi -
    planlari muslumanlari keskin bir sekilde parcala ve kontrol etmek idi ,sii muslumanlarin ve sunni muslumanlar arasinda ..

    isis bir anda ortaya cikti ,sunni muslimleri temsil ettigini soyleyerek ..

    amerika /isreal butun yillar boyunca planlari iran idi ..

    isid bir anda inanilmaz bir sekilde finance edilerek 2 milyar dolar civarinda bir para ile ,inanilmaz silahlar ile ,bir anda ortaya cikti ..

    (bkz: #44583859)

    david icke nin bahsettigi albert pike ve manzininin mektupu hakkindaki video ..

    3.dunya savasi ,albert pike ,manzini letter

    haberiniz varmi bilmiyorum ama israil/abd destekli suudi arabistan yemeni bombalamaya basladi 3 haftadir ...

    iran ,rusya ,cin ,hindistan ,almanya cinde yeni bir banka kurdular ..

  • korelilerin misketten bir bok anlamadığını gördüğüm dizidir. 7 yaşındaki halimle hepsini üterdim. donlarına kadar alırdım pezevenklerin.