hesabın var mı? giriş yap

  • oyun hakkında bazı bilgiler:

    1- ana karakterimizin ismi ''eivor''. erkek ya da kadın karakter ile oynayabileceğiz.

    2- karakterimizin saçını, giysilerini, savaş boyasını ve daha fazlasını özelleştirebileceğiz.

    3- oyunun haritası norveç ve ingiltereden oluşuyor.

    4- ingilterede ziyaret edebileceğimiz üç büyük şehir: london, manchester ve jorvik.

    5- hemen hemen bütün silahları çift el kombinasyonuyla kullanabileceğiz. örneğin sağ elde kılıç, sol elde balta umrumda mı dünya?

    6- ekipmanlar geliştirilebilir ve özelleştirilebilir olacak. bu sayede oyunun başında edindiğimiz bir ekipmanı geliştire geliştire oyunun sonuna kadar kullanabileceğiz.

    7- oyun boyunca güç kazanmak level sisteminden daha ziyade ekipman ve yeteneklerle sağlanacak.

    8- geliştirici ekip, düşman çeşitliliğin önceki oyunlara kıyasla çok daha fazla olduğunu söylemiş. kombat için ise çok daha vahşi olacak demişler. öyle ki, düşmanlarımızın başını ve diğer başka uzuvlarını kesebilecekmişiz.

    9- baskınlara gitmek için kullanacağımız bir gemimiz de olacak. ayrıca gemi mürettebatını da özelleştirebileceğiz. tıpkı odyssey deki gibi.

    10- oyunda baskınların dışında çok daha büyük savaşlar da yer alacak.

    11- oyunda yerleşim yeri inşa edeceğiz. demirci, talim alanı, kışla, dövmeci vb ögelerle de yerleşim yerimizi genişletip güçlendirebileceğiz. klan üyelerimiz de bizimle birlikte burada yaşayacak.

    12- önceki oyunlarda karşımıza çıkan hidden ones ve order of ancients tarikat/örgüt/oluşum bu oyunda da yer alacak.

    13- oyunun bir noktasında karakterimiz, suikastçilerle tanışacak, onlarla birlikte çalışacak ve hidden blade edinecek.

    14- king alfred the great kötü karakter olarak oyunda yer alacak. vikingler de kesin minnoş bebiş gösterilecek bu oyunda demedi demeyin.

    15- origins ve odyssey de yer alan, günümüzdeki karakter olan layla'nın hikayesi bu oyunda da devam edecek. zerre umrumuzda mı? hayır.

    16- açık dünya aktiviteleri arasında avcılık, balıkçılık, zar ve içki oyunları yer alıyor.

    17- önceki oyunlarda bize yardımcı olan drone kartalımızın yerini drone kuzgun alıyor.

    18- oyunu 15 stüdyo birden geliştiriyor. liderlik koltuğunda ise origins ve black flagin geliştirici stüdyosu olan ubisoft montreal yer alıyor.

    kaynak: jorraptor youtube kanalı

    ign

    game informer

  • hali hazırda mevcut olan vampirlik mefhumunu silbaştan yaratmayı marifet sanan insan evlatları sağolsun, sürekli gözümüze gözümüze sokulan ve en azından beni feci uyuz eden bir zevzeklik.
    sanırsın her yönetmen francis ford coppola, sanırsın her senarist anne rice...

    "vampirler gün ışığında toza dönüşürler, kalplerine kazık çakılınca ölürler sanıyordun değil mi? yanlış!!! vampirler aslında boyunları kırıldığında geberirler...

    ...diye düşünmüş olabilirsin. alakası yok! vampir dediğin yaratık, kafası koptuğunda nalları diker. çok ileri seviyedekileri acil durumlarda yarasaya dönüşebilirler. gün ışığı onları öldürmese de güçlerini söndürür...

    ...gibi gelmiştir allah bilir sana!!! alakası yok... zaten vampir, kabil'in soyundan gelen, ve lanetlenmiş ölümsüz insanlardır aslında. sonsuza kadar yaşayacak ve bu cinayetin lekesini hep üzerlerinde taşıyacaklardır...

    ...diyorsundur şimdi sen! ahahaha... yok artık ya! vampir dediğin clublarda takılan, gün doğumunu ray banle izleyen, olsa olsa yüksek faktörlü krem kullanarak gündüz mündüz caddeye akan, bildiğin gececi havalı kimselerdir...

    ...diye kandırırlar milleti. aslında mısır zamanında yapılmış biyolojik bir deneyin yanlış gitmesi sonucunda........"

    (bkz: akar akar akar)

  • bu gaspçılardan, sapıklardan kendini korumak için biber gazı taşıyorsun, polis el koyuyor. yasakmış. böyle olayları görüp duydukça bisturisiz, çakısız sokağa çıkamaz oldum. onlar el koysun, ben yenisini alırım. ki bir gece vakti ara sokakta ufacık bisturi sayesinde artık tacizden mi tecavüzden mi ölümden mi kurtulmuşluğum var, adamın elini parçaladığım için gerisini yaşamadığımdan bilemeyeceğim. başka bir vakit de sustalının şak sesinden korkup depar atan piçin tekinden kurtulmuştum kaçmasa bıçaklardım ama normal gündüz saatinde de mi elimde baltayla mı gezeyim ne yapayım, bu ne biçim ülke? hayır bir de saldırgana kesici delici aletle karşılık verdiğinde ''orantısız güç'' bilmem ne geyiğine, cezayı sana veriyorlar. ulan benim etim ne budum ne? hayvan gibi adamla bilek güreşi mi yapayım yani bu mudur orantılısı?

    hanımlar alın çakınızı yanınıza. özellikle kendinizi güvende hissetmediğiniz yerlerden geçerken, montun ceketin cebinde elinizde hazır bekletin. olur ya saldırıya uğrarsanız, soğukkanlılığınızı koruyabilirseniz eğer adamın dış bacak, kol, karın boşluğu gibi yerlerine saplayın çekin. o acıyla kıpırdayamaz zaten biraz. hemen kaçıyorsunuz. beklemeyin. çakınız büyük olmasın. beş-altı santimetrelik olanı yeterli. yaratık ölür mölür başınıza kalır sonra kıymetlenir, insan yerine koyup size ceza keserler.

    edit: kalçanın riski ve olası mahkeme durumunda cezası daha azmış.
    ayrıca şu da var, böyle bir insan zannetmiyorum ki gidip sizden şikayetçi olsun. ama diyelim ki şikayetçi oldu. birincisi sizi nasıl bulacaklar? ikincisi haydi kamera falan vardı, oradan buldular. adamın ne bok yemeye çalıştığı da ortada olacak zaten. ceza alınsa dahi paraya çevrilme ihtimali yüksekmiş, bana öyle bi bilgi geldi. ve şahsen tecavüze falan uğramaktansa ya da ölmektense mahkemelerde uğraşmayı tercih ederim.

  • artık iyice eminim ki biz çocuk yetiştirirken bir yerlerde hata yapıyoruz. çocuk ürünleri satan firmalar bizi afedersiniz iyi skiyor. misal biz çocuğun banyo merasimi için küvetinden, filesine, köpüğünden, kremine, örtüsünden bornozuna kadar 45 parça şey aldık. istiyoruz ki onun o hassas teni (!) zarar görmesin, yumuşacık olsun, huzur içinde bir uyku için rahatlasın. ama bak bize sabun, şampuan, yağ, krem itekleyen johnson’s baby reklamındaki anne çocuğunu nerede yıkıyor?

    yahu bizim ıspanak, pırasa, domates yıkadığımız, bulaşığın yağını akıttığımız lavaboya gömmüş çocuğu, sanki çocuğu düdüklü tencereyi yıkadığı lavaboda yıkamıyormuş gibi hassas ve zarif hareketlerle yıkıyor. bir de çocuk iç sesi, bana değer veriyorsun biliyorum falan diyor. lan değer veren biziz! biz 500 lira masraf ettik senin banyon için, o sana patlıcan muamelesi yapıyor, nesine mutlu olup gülüyorsun?

    hayır arkadaş el alemin çocuğu lavaboda yıkanırken gülücük saçıyor, biz bizimkini tahtta yıkıyoruz çıkana kadar ağlıyor. niye beceremiyoruz biz bu çocuk büyütme işini. illaki avrupalı mı olmak lazım, illaki çocuğu lavaboda menemen malzemeleri ile birlikte mi yıkamak lazım? hoş kadındaki lavabo bizim küvetten büyük orası ayrı.

  • gülecez diye açtık,fasfakir çocuklar, derme çatma tezgahta ozenle birseyler yapan gariban bir sokak satıcısı.(amcam ugrasiyor guzel yapıyo)
    videoyu acmayın,malesef iç burkucu.

  • "katılmıyorum ama anlayabiliyorum" demiştir az önce kendisi ki ne spor kamuoyunda ne de siyasette bu cümleyi içselleştirebilmiş az insan vardır.

  • (bkz: sınıf annesi)

    bu nedir? hangi hakla hukuki ve idari bir mercii yerine koyuyor?

    gelen mesajlar üzerine edit: meğer ne “köklü” ve “önemli” bir merciymiş de haberim yokmuş. çok yazık vallahi. eğitimsiz toplumlarda bireyler azıcık görev ve sorumluluk almayagörsün, gönüllülük esasındaki işlerde bile böyle cozutuyorlar.