hesabın var mı? giriş yap

  • ah çıkmış 2 mekanın. sevindim.

    mekanlardan birisi, 4 arkadaştık... 3 kişi kalktı bi kaç bişey içip. ben de son bi bira içeyim gitmeden dedim. sipariş verdim. abi bugün cumartesi, diğer arkadaşların gelmeyecekse veremem dediler. içip kalkıcam dedim. birayı verelim yolda iç mekanda tek oturamazsın dedi..

    daha önce de benzerini diğeri yapmıştı bir başka cumartesi. yine eve dönerken bi bira içeyim 10dk dedim. bana sokağın aşağısında bi boşluk gösterdi. orda ayakta içer misin demişti.

    umarım açılmaz hiç biri diyorum.
    sevgiler.

  • sincapa fısıldayan soliste sahip müzik grubu.

    gruptaki fecilik buradan geliyor olsa gerek. kız düşürcem diye bu kafar detaylı çalışmaya gerek yok lan. öyle marjinalliğin amk.

  • + author sen bir roman yazmışsın ismi nedir, okuyayım!?
    - dur içerde vardı bi' tane, imzalayıp vereyim. hediyem olsun. hatta imzalı bi' tane olacaktı, onu getireyim ben en iyisi.
    + eyvallah mirim. elimdeki kitabı da bitirmiştim, akşam başlarım seninkine hemen.
    - fikirlerini söylersin okuduktan sonra.
    + tabi tabi.
    - hemen geliyorum.
    + vaay. çok sağolasın ya. bi' dakka ama... abi sayfaları açılmıyor bunun. yapışmış galiba.
    - eheh imzalı kitap verecem dedim ya, ondandır.
    + lan sen imza derken... oha ya!

    ...

  • kesinlikle açık ara farkla (bkz: avukatlık). maalesef ülkemizde avukatlık yapacaksan okuduğun okulun, cv'nin, ortalamanın, yüksek lisansın hiçbir önemi yok. eğer esnaf mentalitesiyle iş yapıp, çevreniz de varsa para kazanırsınız. formül bu kadar basit.

  • konu: kulüp başkanı hakemi arar mı?

    sinan engin: arar kardeşim. ben bile aradım. hocam bizi ezdirme deplasmanda, güzel maç yönet vs.

    ahmet çakar: yemini billah ediyorum, ben bir kez aranmadım.

    sinan engin: hocam sen hakemlik yaparken cep telefonu mu vardı?

    ahmet çakar: mavi ekran

  • cumhuriyet tarihi, anadolu insanına medeni ve ilerici bir gömlek giydirmek istedi. lakin bu gömlek bize uymadı.

    peki akp denilen oluşum ne yaptı? tam da populist bir oluşumun yapması gerekeni yaptı. kitle ne istiyorsa onu verdi.

    - bu halk ilerlemek değil kısa yoldan zengin olmak istedi, akp yaptı.
    - bu halk dedeleri gibi yaşamak, dünyaya gözlerini kapamak istedi, akp yaptı.
    - bu halk dinle uyuşmak istedi, akp yaptı.
    - bu halk bilimi değil gericiliği istedi, akp verdi.

    ve sonunda anadolu halklarının gerçek yüzünü görmüş olduk bizler de. kendimizi kandırmayalım. akp halktır, halk gericidir.

  • okulun ilk günü. gökçenur (g) anaokuluna başladı. abisiyle (m) aynı okulda. abisi 5'e gidiyor.

    dayı: gönçenur ne yaptınız bugün okulda?
    g: hiç bi şey yapmadık... müdür benimle konuştu.

    şaşkınlık. acaba bi sorun mu var, kavga falan mı ettiler düşüncesiyle soruyoruz:

    d: ne dedi müdür sana?
    g: bilmem, bi şeyler dedi, hatırlamıyorum...

    daha çok meraklandık

    d: bi şey mi oldu?
    g: ...ıııı...

    herkes abisine döndü. mehmet, ne oldu? kardeşinle ilgilenmiyor musun?

    m: yaa, müdür herkesi topladı, açılış konuşması yaptı. bu salak öndeydi, müdür kendisiyle konuştu zannediyor...

  • "hayatta kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağını anlamıştı. biri için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kadardı."

  • eğer sağlıklı beslenmek için bir hevesle alıyorsanız pek doğru bir şey yapmış sayılmazsınız. (bkz: akrilamid)

    sıcak hava sirkülasyonu ile pişirdiği düşüncesi ilk başta sağlıklı bir şey elde ediyorum gibi bir düşünce yaratabilir, tamamen yanılgıdan ibaret.
    haşlama, buğulama hariç 120 derece sonrası yapılan* tüm kızartmalar doğal bir şekilde akrilamid oluşumuna neden oluyor.
    genel olarak airfryerleri modlarını incelediğimde kızartmaları 180 ve üstü derecelerde yapıyor; ki bu da oluşabilecek akrilamid oranının en yüksek olduğu sıcaklıklar.
    üstelik bu tarz teknolojiler genellikle patates kızartması için kullanılıyor ve en yüksek kanserojen* oranı maalesef patates kızartmasında. genel olarak karbonhidrat ağırlıklı besinlerin kızartılmasında ortaya çıkan doğal akrilamid, protein ağırlıklı besinlerin çok çok üstünde.

    kısaca sağlıklı beslenmek adına bir şeyler yapmak istiyorsanız; düdüklü tencere veya normal tencere kullanmak oldukça mantıklı. canan karatay'a göre düdüklü tencere ile pişirilen yemekler, vitamin ve mineral kaybının en az yasandığı yiyecekler ama yavuz dizdar'a göre ise normal tencerede kısık ateşte pişirmenin en sağlıklısı olduğu söyleniyor.

    sağlıklı beslenme olayı günümüzde fazlaca kompleksleşmiş bir durumda. kanserojenden uzaklaşalım derken yediğimiz içtiğimizin nasıl yetiştirildiğine kadar gidiyor bu durum. kendi bahçende bile yetiştirsen, eğer şehirde yaşıyorsan yoldan geçen arabalar, ozon tabakasının bugünkü hali ve mevsim düzensizlikleri derken yine belli bir standartın üzerinde ürün elde edemiyorsun.
    bana kalırsa stressiz yaşayıp, tadını çıkartmalı bazı şeylerin ama farkında olarak. patates kızartmasını yersin ama bilincinde olarak. böylece haftada bir yersin, günün diğer saatlerini ona göre planlarsın ve dengelersin kendini..

    kaynak:
    akrilamid