hesabın var mı? giriş yap

  • 30 yaş ve üstüne gelince ortaya çıkan gerçek.

    çok zor gelir bir zaman sonra hayata yeni insan almak. insanlarla çok güzel eğlenir, muhabbet eder, 40 yıllık dost gibi paylaşımlarda bulunursun. sanki hep böyle devam edecekmiş gibi hissedersin ama ilerlemez o sohbet; kalır orada. telefonlar alınır verilir "mutlaka görüşelim bak"lar yapılır ama en kısa sürede uçar gider bu hiçbir ortak geçmişi olmayan sohbetler.

    hiçbir maya tutmaz hiçkimseyle. yük gibi gelir insanlar.

    iki kişiyle tanıştım bugün. uzuuun bir geçmişleri vardı ve bir iki saate sığdırmak istediler bu geçmişlerini. boş boş baktım "bu bilgileri ben neden dinleyeyim ki?" dedim. herkesin bir hikâyesi yok muydu hem? dünya kuruldu kurulalı gelen trilyarlarca insanın hikâyesinden farklı olan neydi ki onlarınkinden? neden dinlemek için kendimi verecektim ki? ne faydası olacaktı başkalarının yaşanmışlıklarını biliyor olmanın bana?

    böyle düşündüm, boş boş baktım. özet geçsin ve masadan kalkayım istedim en kısa sürede. bir daha görüşür müyüm? bilmiyorum. anormal bir durum muydu peki birinin hikâyesini sana anlatması? tabii ki hayır. sadece ben insanları dinlemekten ne kadar yorulduğumu fark ettim bugün. kimsenin geçtiği yolları merak etmediğimi; bunları dinlemenin en az hayatın kendisi kadar anlamsız geldiğini fark edip, kendime yabancılaştım bir an.

    eskiden detaylı olarak anlatığım kendi ile ilgili kısımları ne kadar özet geçtiğimi de fark ettim bir anda. o kadar doymuşum ki hikâyelere. o kadar bilmek istemiyorum ki kim nedir ne değildir diye. eskiden dinlediğimi göstermek için tebessümle ve ilgiyle baktığım insanlara donuk donuk gözlerle bakıyorum artık...

    insanın 1 üssü n olduğunu ve bu n'leri hiç merak etmediğimi, heyecanlanmadığımı fark ettim...

    mümkünse iki kelime ile anlatsınlar ve gitsinler...

    edit: bu entry'de bahsettiğim iki kişiyi üç yıl sonra hiç hatırlamıyor olmak, tam da entry'nin içeriğini doğruluyor işte...

  • -anı- 9:25

    2000-2001 yılbaşı... yani 2000.. yılının aralık ayı falan....
    asdasda teknedeyim... karayiplerde... mustik adasının açıklarındayım...
    işte.... eşim.. çoluğum çocuğum...
    allah rahmet eylesin bizim cem şaşmaz...
    eşi...
    1-2 tane daha misafirim.... teknedeyiz....
    adasf öğleden sonrası yılbaşından 1-2 gün önce....
    işte yeni demir atmışız ..... işte orda duruyoruz falan....
    aradan bi yarım saat bi saat geçti birisi bağırıyor denizden,
    ceeeeeeem
    ceeeeeeem, cıkk
    karayiplerin ortasında....
    birisi cem diye bağırıyor, bizim teknenin arkasından....
    dedik kim bu huaadasd falan çıktım baktım bi baktım cem boyner.
    aaa napıyon falan gel bilmem ne....
    .
    .
    .

    edit: bu videoyu 2 sene kadar önce şuan hayatta olmayan çok sevdiğim bir kardeşim atmıştı. "kanka millette ne anılar var ben cümleye maksimum 'beşiktaşta arkadaşlarla' diye başlıyabiliyorum, adam okyanusun ortasından koordinat veriyo" diye anlatıp gevrek gevrek gülerek anlatmıştı. videoyu keşfetme hikayesi de youtube'da eski golcülerin gollerini izlerken jardel'in gollerine gelmiş, jardel'den aklına cem uzan gelince oturmuş bi saat cem uzan röportajlarını izlemiş. arada bu sahneyi görünce de müzmin fakir arkadaşı ben gelmişim aklına, benimle paylaşmak istemiş :) bunları bize niye anlattın diye sorarsanız eğer; siz bu entariye her oy verdiğinizde güzel kardeşim aklıma geliyo yâd etmiş oluyorum. hepinizi seviyorum ama onu daha çok seviyodum...

  • her şeyi mühendislerden çok daha iyi bildiğini iddia eden, inşaatlarda şantiyelerde mühendislerin arkalarından bir şey bilmiyor diye konuşup mühendislere akıl vermeye çalışan ustalarımızdan biridir.
    edit ekleme; mesaj kutuma düşen bazı mesajları görseniz, bu sözde ustaların nasıl "usta" sayılıp yıllarca bu sektörde ekmek yiyebildiklerini çok iyi anlarsınız. "usta naapsın öyle yap demişler o da yapmış" diyen mi dersiniz... "ustanın suçu yok o parasına bakar tabiki" diyen mi ararsınız... "ama mühendisler gerçekten bi bok bilmiyor usta haklı" diyen mi... "usta çaresiz kalmış ama" diyeni mi... yani sadece bu tür sözde "ustalar" değil, halkımızın da bir kısmı her şeyi mühendislerden mimarlardan daha iyi biliyormuş onu anladım! arkadaşlar bana mesaj atmayın artık, siz evinizi bu tür "ustalara" yaptırmaya devam edin. ama unutmayın ki ahlaklı ve bilgili hiçbir gerçek usta, ne olursa olsun böyle bir işe kalkışmazdı.

  • güzel ülkemin güzel yürekli nadir öğretmenlerinden, ahmet öğretmen. ismi ahmet naç.
    öğrencileri için varolan alışılmış sınıfı yeniden dekore etti. geleneksel anlayıştan kurtararak daha eğlenceli ve göze daha çok hitap eden bir sınıf dekore etti. öğrencileri okulunu sevsin, motivasyonu yükselsin, dersleri sıkıcı bulmasın ve kendisini biraz daha özel hissetsin diye küçük bir sınıfı kendi elleriyle tabir-i caizse muhteşem hale getirdi.

    haberi unimetre sayfasında gördüm. gerçekten çok beğendim.

    bu ülkede böyle öğretmenleri de görmek insanı gerçekten mutlu ediyor.

    sözcü'ye de çıkmış.

    düzenleme: tinypic sunucularını kullandığım için fotoğraflara saçma saçma tagler ekleyerek kendince eğlenen zeka gerisi çaylak, bırak o elindeki klavyeyi.

    düzenleme 2: ahmet'e ulaşıp yapabileceğimiz bir şeylerin olup olmadığını öğrenmek istiyorum. "bi'şeyler yapalım, fikrim var" diyen yazarlar mesaj atarsa sevinirim.

    debe düzenlemesi: mesaj atıp öğretmeni soran kişilere ayrı ayrı teşekkür ediyorum. kendisine ulaşmaya çalışıyorum. dileğim böyle öğretmenlerin ve öğretim görevlilerinin arttığını görmektir.

    ayrıca şöyle de bir şey var: (bkz: kalecik köyü ilköğretim okulu yardım kampanyası)

    debe düzenlemesi 2: haberi bilişimlife forum'da da başlık olarak açtım: http://bilisimlife.net/…den-ogretmen-ahmet-nac.html

    bu güzel haberi duymamı sağlayıp beni başlık açmaya sürükleyen futbol ve basketbol yorumcusu mustafa tepe'ye teşekkür ediyorum.

    debe düzenlemesi 3: araştırayım biraz ahmet naç'ı dedim, isterseniz bir de siz bakın. o odülleri hak ediyor. facebook'tan attığım mesaja (isteğiniz var mı gibi bir soruya) şöyle yanıt verdi: https://eksiup.com/p/5n3393334xhv

  • su anda 17 yaşında olan (6'7 sg) ve liseye giden amerikalı zenci kişi. nba scoutlarına gore gelmiş geçmiş en iyi lise oyuncusu. seneye nba draftına girecek ve sakatlık vb bir problem yaşamazsa 1. sıradan seçilecek. nbade neler yapabileceğini örneklemek için ... (bkz: michael jordan)

  • henüz yurt dışında kahvaltı yapmak zorunda kalmamış veya yurt dışından gelen arkadaşlarına türkiye'de kahvaltı yaptırmamış insanın içi boş düşüncesidir. reçelinden peynirine, sucuğundan kaşarına, yumurta çeşitlerinden zeytin türevlerine kadar uçsuz bucaksız bir mutfağa sahiptir türk kahvaltısı.

    biz almanlar gibi bir dilim ekmeğin üstüne her şeyi boca etmeyiz. ingilizler gibi sabah sabah kuru fasülye yemeyiz. fransızlar gibi günün en güzel öğününü bir kahve bir kruvasanla geçiştirmeyiz. şişko amerikalılar gibi corn flakes'e abanmayız. afrikadan meksikadan bahsetmiyorum bile. dünya üzerinde türkler kadar kaliteli kahvaltı yapan & hazırlayan başka bir millet ben henüz görmedim, duymadım.

    son olarak... van kahvaltısı ulan!

    edit: imla

  • +43'umle destek verdigim kadindir.
    25'i gecince noluyor saniyorsunuz bir anlasam !

    edit: 43 yasindayim esollari !
    43'ten 25'i cikarabilecek kadar sayisal zekam olsaydi, prefusor filan olurdum !