hesabın var mı? giriş yap

  • elenmemiz aslında çok da kötü olmadı. bakanlıktan uçaklar dolusu bürokrat katar gezisi yapacaktı, futbolculara sonuncu olmalarında bile 50 milyon dolar prim dağıtılacaktı...

    her hanenin 150 tl vergisi israftan döndü.

  • "bir şeyi uzun süre bekledikten sonra umutsuzluğa kapılıp hiç içine sinmeyen başka bir şeye razı olduğun anda o beklediğin şey çıkageliyorsa ve onu mecburen hiç hak etmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsan tetris oynuyorsun demektir."

  • (bkz: sus ve yalamaya devam et)

    dünyaya kücücük bir mahalleden, hadi bilemedin sehirden bakan yoz insan söylemi.

    keske bu insanlara, ileride olma algisinin, aslinda ne kadar ileride oldugu görme sansi verilse. mesela o cok ileride dedigi ve yasadigi ülkede evine ayda bir- kilo et alabiliyor veya alamiyorken, ileride sandigi ülkesinin disinda, misal avrupada, sirf almak icin olsun diye bile onlarca kati et alabilme ekonomisinin olabildigini, bu gücün bireysel insanlara verildigini, ürünün bireylerin alabilecegi oldukca uygun fiyatlarda olabilecegini bilse.

    bugün sen evine, et, süt, peynir, hatta cok ilerlemeyelim unu bile avrupalidan daha pahaliya alabiliyor veya alamiyorken, sen kim? ileri kim?

    sen bu kafayla devam et, senden can degil, ancak patlican olur.

    not: bu basligi acan tip ucuruldugu icin, baslik basa kalmistir.

  • güney afrika’nın ırk meselesi son derece girift, ülkedeki suç oranı ve temsil sorunu pek çok farklı açılardan ele alınıyor uzun süredir.

    ülkeye dair en çarpıcı detaylardan biri ırklar arasındaki ayrım:
    güney afrika’daki ortalama yaşam süresi, 2015 yılında cia tarafından tahmin edilene göre 62 yıl
    güney afrika ırk ilişkileri bürosunun 2009 yılında yayınladığı rapor ise ırklar arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor: beyaz güney afrikalıların ortalama yaşam süresi 71 yılken, siyah güney afrikalıların yaşam süresi 48 yıl.

    ülkedeki bu uçurum yaşam alanlarında da kendini gösteriyor. bunlardan en ilginci ise dışa kapalılık konusunda bir sembol olan orania.
    ülkedeki ırk ayrımcılığı çok uzun geçmişe sahip ancak orania bambaşka bir notkada duruyor.

    zira 1990 yılında 40 beyaz ailenin araziyi 585.000 dolara orania yönetim hizmetleri adıyla almasıyla orania’nın kaderi değişiyor. satın alanlar arasında eski güney afrika başbakanı hendrik verwoerd’in damadı carel boshoff da bulunuyor.
    ilk 13 kişi nisan 1991’de taşınıyor. ve taşındıkları ay, bölgeye yakın bir yerde yaşayan siyah aileler, başka yerlerde ev sağlanarak, taşınmaya zorlanıyor. böylece orania “beyaz” bir yer oluyor.
    ağustos 1991’de 2300 hektarlık bir arazi daha satın alınarak orania’ya katılıyor.
    1992’de orania belediye meclisi kuruluyor.
    1995 yılında nelson mandela bölgeyi ziyaret ediyor, vefat eden eski başbakan verwoerd’in eşiyle çay içiyor. 1996’da orania’da yaşayanların sayısı 200 oluyor.

    2000 yılında bölge hükûmeti orani’nın belediye meclisinin lağvedilmesi yönünde karar alıyor. elbette ki oranialılar buna itiraz ediyor ve hükûmetle yapılan görüşmeler sonucunda bir anlaşmaya varılana kadar orania’nın “belediye” statüsünün korunmasına karar veriliyor.

    2001’de bölgede yaşayanların sayısı 519’a yükseliyor. başlangıçta son derece harap halde olan evler ve ekonomik kalkınma yaratamadığı için işsizlik sorunu olan bölge aradan geçen on yılın ardından iki okula, özel bir hastaneye, huzurevine, lüks spası olan bir otele ve gelişen bir tarım sektörüne sahip oluyor.

    2004’te ora isimli kendi paralarını kullanmaya başlıyorlar.
    bir on yılın ardından bölge bir etkinlik parkı, alışveriş merkezi ve 100'den fazla işletmeye ev sahipliği yapıyor.

    2018’de orania’nın nüfusu 1602’ye çıkıyor.

    polis kuvvetlerinin ve bir hapishanenin olmadığı orania’da sorunlar bölge içinde hallediliyor. gönüllü ekipler sınırları “koruyor.”

    her ne kadar kağıt üzerinde herkese açık olsa da orania’ya kabul edilmek için komitenin önüne çıkıyorlar. “herkese açık” olan komünitede melez ya da siyahi yaşamıyor.

    elbette orania’yı terk edenler de var, 1991 ila 2004 yılları arasında “fiziksel ve sosyal baskı” sebebiyle 250 kişinin şehri terk ettiği belirtiliyor.

    orania’nın hakları güney afrika anayasasındaki kendi kaderini tayin etmeye dayanan bir madde ile korunuyor.

    kaynak ve ileri okuma: (https://en.wikipedia.org/…iki/orania,_northern_cape)

  • keşke sevdiğim bir adam olsa da yapsam dediğimdir.

    bir kadın sevdiği adama yemek yapmayı bir ağırlık bir yük olarak görüyorsa, bir adam sevdiği kadına yardım etmeyi hayatından almak, zamanından çalmak olarak görüyorsa bitmişiz biz.

    ne kadar bitkin olursam olayım sevdiğim bir insana yemek yapmak benim iş stresimi alır, yorgunluğumu unutturur. özellikle o kişi yemeği beğendiğini söylediği an, işte o an dünyalar benim olur.

    ve bunu erkeğe hizmetçilik olarak görmem. paylaşmaktır bu, sevdiğim adam da eminim ev içinde bir şeylere ortak olmuştur. o da birşeyler yapıyordur.

    zaten sevdiğiniz adama yemek yapmak batmaya başladıysa siz bir düşünün derim o ilişkiyi. helvasını yemeye az kalmış belli ki!!!