hesabın var mı? giriş yap

  • aşağıdaki yazıda doppler etkisi ni konu ile pek de ilgisi olmayan insanlara açıklamak amaçlanmıştır. bu amacın ne derece gerçekleştirilebileceği pek bir meçhuldur.

    doppler etkisi, çıkış yolu olarak bir anlamda izafiyet teorisine benzerlik gösterir. her iki teori de basit bir prensibe dayanmaktadır.
    ses ve ışık dalgalarının belirli bir ortamda (ör: havada ya da suda ) yayılma hızları, sabittir.

    yani, yürüyen bir adamın sesi de, saatte 150 km hızla ilerleyen bir arabanın camından kafasını çıkarıp bağıran bir adamın sesi de sn. de 340m yol alır. ali'ye durduğunuz yerden ali topu at deseniz de, koşarak bağırsanız da sizden yeterince uzaktaki ali, size kıl değilse topu aynı süre geçtikten sonra size atacaktır. benzer bir şekilde elinizde tuttuğunuz fenerden çıkan ışık, 300km ile giden bir arabanın farlarından çıkan ışıktan daha yavaş, ya da hızlı değildir. her ikisi de saniyede 300 bin km yol alırlar. arabanın hızı bu rakama eklenmez. bunun sebebi, herhangi bir ortamda ilerleyen dalganın yayılma hızı, sizin kaynağı iterek ya da çekerek değiştirebileceğiniz bir değer olmamasıdır. sesin ışıktan daha yavaş ilerlemesinin sebebi, bizim yeterince itemememiz değildir. bunlar kendiliğinden olur *.

    özetle, hareket eden bir ses kaynağından çıkan ses, her yönde aynı hızla yayılır. ancak hareketin yönüne göre ses dalgalarının hızı değişmese de, formu değişir. kaynağın hareket ettiği yönde ,ses dalgaları sıkışır (bir yayı iki ucundan bastırarak sıkıştırdığınızı düşünün) sıkışmış dalgaların frekansı ve genliği * artar. frekansı arttığı için daha ince (tiz), genliği (bkz: genlik) arttığı için daha şiddetli duyulur. ses kaynağının hareket yönünün tersine yayılan dalgalar ise sıkışmaz, yayılırlar (bir yayı iki ucundan çekerek uzattığınızı düşünün). yani, frekansı, genliği * azalır. sesin frekansı azaldığı için daha kalın (pes), genliği azaldığı için de daha zor duyulur. yukarıdaki dalga frekans sıkışma genleşme vs. bir anlam teşkil etmediği takdirde, kişi rüzgara karşı işeyen adam ile rüzgarı arkasına alarak işeyen adamı düşünmekte serbesttir.
    açıklanmaya çalışılan olaylar aşağıda harika bir örnekle özetlenmiştir.

    yakın bir arkadaşınız sizden 1 km uzaklıkta saatte 60 km hızla * size doğru gelmektedir. bu hızla giderse, kendisi tam tamına 1 dk. sonra yanınızda olacaktır. deneye başlamadan hemen hatırlatalım, 1km uzaklıktaki bir ses kaynağından çıkan ses yaklaşık 3 sn sonra tarafınızca duyulacaktır. arkadaşınız, kendisine daha önceden söylediğiniz üzere sizden tam 1 km uzaktayken arabanın kornasına basmaya başlasın. arkadaşınız kornaya bastığı andan 3 sn sonra siz korna sesini duymaya başlayacak, araç yanınıza geldiği anda arkadaşınız kornaya basmayı bırakacak,ikiniz de aynı anda korna sesinin kesildiğini duyacaksınız*. ancak arkadaşınıza sorduğunzda kendisi 60sn boyunca kornaya basmış, siz ise sadece 57sn boyunca korna sesi duymuşsunuzdur. 3sn. ye ne olmuştur?* ses dalgalarının titreşimleri, frekansı, 57 saniye içine sıkışmış, daha tiz ve daha şiddetli duyulmuştur. benzer bir şekilde arkadaşınıza yanınızdan geçerken kornaya basmasını ve sizden tam 1km. uzaklaştığında elini kornadan çekmesini söyleseniz, arkadaşınız yine 60sn boyunca kornaya bastığını söyleyecek, siz ise arkadaşınız elini kornadan çektikten 3sn sonra sesin kesildiğini anlayacak, dolayısıyla 63sn korna sesi işiteceksiniz*. merak etmeyin yine zamanda bir atlama vs, gerçekleşmemiş, sadece duyduğunuz sesin frekansı ve şiddeti düşmüştür.

    bu örnek sadece ses dalgaları için değil herhangi bir elektromanyetik dalga için de geçerlidir. radarlar belirli bir frekansta gönderdikleri dalgaların, cisimlere çarpıp yansıdıktan sonra geri gelen dalganın frekans değişimine bakarak objelerin radara yaklaşıp yaklaşmadığını ve hızlarını belirler.
    izafiyet teorisi ise ışığın hızının değişmemesine dayanır. yukarıda anlatılanlara ek olarak ışığın duran yda hareket eden gözlemciye göre hızının hep sabit olduğu var sayımı vardır. bu varsayımla örneğimize geri dönersek, aracın şoförüne göre, aracın hızı ne olursa olsun, yanından geçen bir ışığı yine ışık hızında görecektir (bkz: görecelik) (bkz: bağıl hız). ses için bu önerme geçerli değildir, ses hızını geçen bir uçağın önündeki bir plot, arkadaki motorun havada çıkardığı gürültüyü duyamaz. bu varsayımın altında, geriye değiştirelebilen tek bir değişken kalmaktadır. zaman. aynı deney, makro ölçülerde ve ışık hızına yakın süratlerde gerçekleştirildiği takdirde, aracın gittiği yönden bağımsız olarak arkadaşınız, araç içerisinde 57sn geçirmiş ve yaşamış, siz ise kendisini 60sn mal gibi beklemiş olursunuz. (bkz: ürkütücü ama gerçek). bu hadise bir çok bilim adamı ve okuyucuda aynı duyguyu uyandırmıştır (bkz: hadi len). günümüz atom saatleriyle (uydularda ve haberleşmede kullanlır saniyenin milyon x milyon da birini ölçer) yapılan deneylerde, yörüngede yüksek hızlarda dolaşan bir atom saati, yerdeki esine gore, einstein tarafından bulunmuş olan denkleme bağlı olarak geri kalmaktadır.

    kaynakça:

    malcolm in the middle: dewey bir bölümde doppler olayını anlatmıştır.

    trt2: bir programda araba deneyi yapılmıştı. (isik hizinda olan degil, oteki)

  • üniversitemizin itiraf sayfasında paylaşılmış bir güncelleme:

    " eski sevgilimin evinde beni aldattığı
    kızın tişörtünü bulmuştum bana
    "kızım ben seni aldatmıyorum ki onu
    aldatıyorum bak senin ondan haberin
    var onun senden yok ki" demişti"

  • özge özpirinçci.

    de bağlacını yanlış yazmıştı, uyardım kibar bir dille. engelledi bi de dalga geçti “bi de bunlar var twitter’ın tdkcıları” minvalinde. o gün bugündür sevmem, basit biri olduğunu düşünürüm hep. aslında bence iyi insan, eğilip bükülenlerden değil en azından; ama basit işte birazcık. hala denk geldikçe dikkat ederim mecralarda aynı tas aynı hamam.

    edit: soy ismi özpirinçci imiş onu düzelttim. daha isimde “sert ünsüzlerin benzeşmesi” kuralı ihlal edilmiş, salaklık bende ki bağlaçlara takılıyorum.

    edit 2: beni haksız çıkarmadığın için teşekkürler ösgecim

  • girdiği ortamlara medeniyet katmaları.

    geçen kuaförde derbi muhabbeti dönüyor "bugün size öyle çakıcaz böyle sokucaz eğeğelğeğe" herkesin elinde sopa eğeğpeğvğüe diye takılırken;

    içeriye bi kadın müşteri geldi ilk defa bi berber tarafından "canım" sıfatıyla çağırıldım. sıfatlar değişti, kokular değişti, müzikler değişti, çiçekler açtı. ortama medeniyet geldi. eğeğeleleğciler birden "ah şekerim futbol zaten kitlelerin afyonudur akşam iyi olan kazansın federer nasıl yaşlanmıyor ya bu yaşta bu performans inanılmaz, ah kobe çok erkendi be..."cilere döndü

  • şunu anlayamıyorum.

    manchester united 5 atar dedi bazıları, olmadı.
    2 maçta gol atamadık. sıfır çeker dedi bazıları, olmadı.
    cluj'dan braga'dan umutlandı bazıları, olmadı.
    manu'yu yendik, "çoluk çocukla geldiler" dedi bazıları.
    drogba'ya, sneijder'e "hepsi birden oynamaz" dedi bazıları, olmadı.
    schalke çakar dedi bazıları, olmadı.
    1-0 oldu, fark olur dedi bazıları, olmadı.

    malaga'yı çekip elesek ballı, psg'yi çekip elesek "e ibrahimovic" yok denilecekti.

    bu takım, şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid ile oynayacak arkadaş. real orada 4 tane atsa ne farkeder? sen dün adı sanı duyulmayan takıma karşı, (maalesef o teknik direktörünün sayesinde) son dakikalarda 8 defans, 1 salih, 1 kuyt taktiğiyle kıçından solurken, biz bugün "real madrid'i eleyebiliriz lan belki" gibi bir histeyiz.

    işte bu hisleri, alışkanlıkları, insana kazandıran şeydir "galatasaray"..

  • 1918 ispanyol gribi nesiller boyu insanlara korku vermiş korkunç bir hastalıktı.

    bu grip salgını, ki insanlık tarihinin en ölümcül salgını olarak biliniyor, yarım milyonu amerika birleşik devletlerinde olmak üzere dünya genelinde en az 50 milyon insanın (günümüz nüfusunda 200 milyona denk) ölümüne yol açtı. japonya'ya, arjantin'e, almanya'ya ve düzinelerce farklı ülkeye yayıldı.

    ama belki de en dehşet verici yanı bu ölümlerin büyük çoğunluğunun yaşamlarının ortasındaki insanlar olmasıydı. yaşlı ve diğer hastalıklarla zayıf düşmüş insanlar yerine genellikle 20'li, 30'lu ve 40'lı yaşlarındaki insanlar ölüyordu.

    yeni koronavirüs dünya çapında yayıldıkça ve insanlardaki endişeler tavan yaptıkça bugünün durumuyla 1918'deki ispanyol gribi arasında karşılaştırmalar da yapılmaya başlandı.

    korkutucu atmosfer — ameliyat maskeleri, yiyecek stoklama ve toplu alanlarda bulunmaktan kaçınma — ve potansiyel ekonomik sonuçlar 1918 salgınıyla benzer olsa da tıbbi gerçeklik tamamen farklı.

    tarihçi alfred w. crosby, “amerika'nın unutulan salgını” kitabında, “hemşireler sık sık 14. yüzyıldaki veba salgınını andıran olay yerlerine gidiyorlardı,” diye yazmış. “hemşirenin biri bir odada kucağında yeni doğurduğu ikizleriyle beraber yatmakta olan bir kadın ve aynı odada yerde ölü olarak yatmakta olan kocasını bulmuştu. ölüm ve ikizlerin doğumu 24 saat önce olmuş ve kadının bir elmadan başka yiyecek hiçbir şeyi yoktu.”

    birinci dünya savaşı'nın yıkıcı etkisini saymasak bile 1918'de dünya çok farklı bir yerdi. doktorlar virüslerin varlığından haberdardı ama henüz hiçbirini görmüş değillerdi — elektron mikroskoplar yoktu ve virüslerin genetik materyali henüz keşfedilememişti. günümüzde, araştırmacılar sadece bir virüsü nasıl izole edeceğini bilmekle kalmıyor, aynı zamanda genetik dizisini bulabiliyor, antiviral ilaçları test edebiliyor ve bir aşı geliştirebiliyorlar.

    1918'de hafif semptomları olan insanları test edip kendilerini karantinaya almalarını sağlamak imkansızdı. ve temas takibi yapmak da neredeyse imkansızdı çünkü grip, (ve panik) tüm şehirlere ve topluluklara aynı anda bulaşmış gibi görünüyordu. dahası, sağlık çalışanları için çok az koruyucu ekipman vardı ve korona virüs dolayısıyla ağır solunum yetmezliği çeken hastalara sağlanan solunum cihazları yoktu.

    en az yüzde 2,5'lik bir ölüm oranıyla, 1918 gribi normal gripten çok daha ölümcüldü ve o kadar bulaşıcıydı ki çok geniş çapta yayıldı ve ölüm oranları hızla yükseldi.

    araştırmacılar 1918 gribinin yaşlı insanları buna bir çeşit bağışıklıkları olduğu için öldürmediğine inanıyor. onlarca yıl önce bu virüsün ölümcül olmayan ve sıradan bir grip gibi yayılan bir versiyonunun olduğunu teorileştiriyorlar. onlara göre 1918'de yaşayan yaşlı insanlar daha az ölümcül olan bu gribe maruz kaldılar ve vücutları gelişmiş antikorlar oluşturdu. çocuklara gelince, çoğu viral hastalık — kızamık, su çiçeği — genç yetişkinlerde daha ölümcüldür, bu da çocukların salgından nasıl kurtulduğunu açıklayabilir.

    1918 gribi ortalama yaşam süresi için de bir felaketti. 1917'de amerika birleşik devletleri'nde ortalama yaşam beklentisi 51 yıldı. 1919'da da aynıydı. ama 1918'de sadece 39 yıl oldu.

    yeni korona virüs yaşlılarla sağlık sorunları olanları öldürmeye daha meyilli ve çocukları da öldürmüyor gibi görünüyor. bu bilgiler en azından ortalam yaşam süresi üzerinde çok daha az etkili olacağını gösteriyor.

    yeni korona virüs vakası ölüm oranına gelince, henüz bilinmemekte, ancak 7.478 doğrulanmış enfeksiyonla güney kore'den gelen en son veriler mevsimsel gripten önemli ölçüde daha yüksek bir oran gösteriyor. virüs için 100.000 kişiyi test ettikten sonra, ölüm oranının yüzde 0,65 olduğu görülüyor. (yine de veriler diğer ülkelerdeki araştırmacılar vakaları takip ettikçe gelişmektedir.)

    mevcut durumun 1918 ile ortak yanı kamuoyunun endişe kaynağıdır.

    1918 gribinin amerika birleşik devletleri'ne ulaştığı ilk yerler arasında boston yakınlarındaki fort devens vardı. o kadar çok genç asker hastaydı ve o kadar çok kişi ölüyordu ki, sağlık bakanı ülkenin önde gelen dört doktorunu soruşturmaya gönderdi.

    onlardan biri doktor victor vaughn sonradan şöyle anlatıyor: “ülkelerinin üniforması üzerlerinde yüzlerce genç, on ya da daha fazla gruplar halinde hastanenin koğuşuna gelirdi. her yatak dolana kadar karyolalara yerleştirilirlerdi, ancak diğerleri de gelirdi. yüzleri kısa sürede mavimsi bir hal alır; ızdıraplı bir öksürük sonrası kanlı balgam gelirdi. sabahına ölü bedenler ağaç kütükleri gibi morgun etrafında istiflenirdi.”

    böyle hikayeler amerikalıları derinden korkutuyordu.

    3 ekim 1918'de philadelphia tüm okulları, kiliseleri, tiyatroları, bilardo salonlarını ve diğer toplanma yerlerini kapattı. işverenler bunalmıştı - bazı cenaze evleri fiyatlarını altı katına çıkardı ve hatta bazıları ölülerini kendileri gömüyordu.

    tucson'da sağlık kurulu, halkın maskesiz olarak dışarı çıkmasını yasakladı. okulların ve tiyatroların kapalı olduğu albuquerque'de yerel bir gazete “korku hayaleti her yere yürüdü” yazıyordu.

    benzer şeyler bugün de olmakta. seattle bazı okulları kapattı. texas'taki south by southwest festivali iptal edildi. apple çalışanlarını evden çalıştırıyor. 2.700'den fazla insan new york'ta bir çeşit karantina altında. ve bazı costco depoları şişelenmiş suyu stokta bulundurmakta zorluk çekiyor.

    ekonomi için, fabrika kapanışlarına ve sosyal aksaklıklara rağmen 1918 gribinin etkilerini ı.dünya savaşı'nın derin etkilerinden ayırmak zordu. dünya bugün olduğu gibi birbirine bağlı değildi ve 1919 yazında salgın sona ermişti.

    korona virüsün şimdiden borsa ve ekonominin diğer yönleri üzerinde önemli etkisi oldu, ancak uzun vadeli sonuçlar hala belirsiz.

    kaynak: https://www.nytimes.com/…e=features&pgtype=homepage