hesabın var mı? giriş yap

  • mike portnoy'un dönüş haberi ile dikkatleri tekrar üzerine çeken grup.

    eski bir dt hastası olarak ben de bu habere sevindim ancak,
    "oh be mangini gitti" diyenlerden de değilim.

    mangini'yi dt sayesinde tanımadım. extreme'in waiting for the punchline albümünde çaldığı 3 parçada harikalar yaratıp, sonrasında steve vai'nin dikkatini çekip, onun 2'si stüdyo 1'i konser olmak üzere 3 albümünde gene şahaneler yarattığı dönemlerden beri takip ederim.
    bilmeyenler, steve vai - fire garden suite veya jibboom , extreme - hip today veya no respect parçalarına bakıp, adamın 90'lı yıllardaki sounduna ya da yaratıcılığına şahit olabilir.
    kendisinin de instagram hesabında kibarca değindiği gibi, asla portnoy'un sahip olduğu görevler kendisine tam olarak verilmedi. çünkü grubun klasik dt soundundan başka yerlere evrilmesini istemediler. özellikle, portnoy sonrası çıkan albümlerinde drum machine soundu ve yapaylığında bir performansın açıklaması bu olabilir.
    portnoy gibi bir besteci tarafı yoktu belki ama portnoy'un son 2-3 albümde otomatiğe bağlanmış, eskisine göre vasatlaşmış stilinden sonra çok daha orijinal işler çıkarttı. portnoy dt'deki son dönemlerinde konser performanslarında eskisi kadar özenli değildi ama mangini, portnoy'un partisyonlarını bile albüm kalitesinde çaldı. izin verilse ne kadar daha güzel süsleyecekti belki ama ondan istenilen bu kadardı.
    mangini'nin dt serüveni onun için bir kayıp olarak sonuçlanmadı, aksine grammy ödüllü bir davulcu olarak daha çok bilinen bir müzisyen oldu. ilerde belki bir extreme ya da steve vai projesinde görebilme ihtimalimiz yüksek.

    portnoy'un dönüşünüşü eski günlerin müjdesi olarak görenlere de çok fazla katılamıyorum. portnoy dönemi son 2-3 albümün ne kadar akılda kalıcı eserler barındırdığı tartışılır. tabii ki beste olarak grubun yükünü oldukça hafifletecektir, o güçlü davul soundu geri gelecektir ama yeni bir scenes from a memory beklemek çok saçma olacaktır. tıpkı yıllar sonra çıkarttıkları 3. lte albümünün eski tadı verememesi gibi.
    portnoy'un yokluğunda grubu neredeyse ele geçiren bir rudess hakimiyeti ve performansı her gecen albüm daha da çekilmez olan la brie'ın olduğu bir ortamda petrucci ile kafa kafaya verip neler çıkarabilecekler, ben de merak ediyorum.

    en çok merak ettiğim konu ise mangini dönemine ait bir sürü güzel parçayı konserlerde çalacaklar mı? bekleyip göreceğiz..

  • 2006’da bizimkileri de böyle dövmüşlerdi. arap, türk fark etmiyor yani kazaklar için. boş yere içinize su serpilmesin.

    edit: 2004 değil 2006’da olmuş. düzelten arkadaşlara teşekkürler.

  • kalem ve kağıt ın yanı sıra tablet ve pc ile de çizilebilecek sanat türüdür.

    geçmiş zamanlarda amatör günlerine katıldım ve çizimlerim hep tablet ile yapılmıştı. oky baktı çalışmalarıma, dedim ki tabletle çizdiğim için bazı çekincelerim var. oda şey dedi "neden ki tablet te kalem kullanmıyor musun.” “üstelik tabletle çizdiğini sen söyleyene kadar anlamadım” dedi. (gerçi bunda daha yeni uyanmış olmasının da etkisi olabilir) yani demem o ki iyi bir işe kimse neden böyle bik bik bik demiyor. kaldı ki yılmaz arslantürk te otis abi serisini full tablet ile üstelik vektörel yapıyor. penguen dede bir kişi varmış oky öyle dedi ama adını unuttum.

    ama tablet ile çizerken şunları yapmamaya dikkat edin.

    -dergi için düşünüyorsanız renklendirmeyin, saman kağıt olduğundan renkler sizin gördüğünüzden daha koyu çıkacak buda çok kötü olacaktır. onlar renklendirir

    -asla klavye ile yazı yazmayın balonlar vs yine tabletin kalemi ile yazın, kötü olsa dahi onlar siler kendi kaleografları ile tekrar yazarlar.

    -photoshop vs kullanırken shift tuşu ile keskin düz çizgiler çizmeyin elinizle çizin bırakın biraz yamuk olsun sağa sola titresin.(dış karelerde kullanabilirsiniz)

    -yüksek çözünürlükte çalışın. eğer bir sayfalık ve 10-15 karelik bir hikaye ise en az 2500x3000 gibi çözünürlüklerde tek kare ise de 1000x1200 gibi çözünürlüklerde çalışın.

    -çok kareli çizimlerde ara ara çıktı alın ki acaba küçük mü çiziyorum bazı şeyleri , yada insanlar rahat görüp okuya bilecekler mi diye göre bilin..

    - katmanlı çalışın yani atıyorum en altta beyaz kağıt olsun sonra karelerin olduğu katman sonra taslak çiziminiz sonra orijinal çizim sonra da yazılar olsun daha da abartabilirsiniz taramalar ayrı katmanda renkler ayrı katmanda şeklinde.

    bunlara dikkat ederseniz ve çizim stiliniz ile konunuz da iyiyse dergilerin amatör günlerinde kimse sizin işlerinize aa bu tabletle çizilmiş kabul etmiyoruz demez ;)

    tablet ile çizmenin negatif yönleri de var.

    ilk aklıama gelen taramalarınız asla kalem ve kağıt taki kadar ayrıntılı ve çok olmaz.
    ikincisi sanal bir ortamda çalıştığınız için orjinal işiniz asla olmayacaktır. kendi yaptığınız işin ancak kopyasını eliniz ile tutabilirsiniz.

    merak edenler için tablet ile yapılmış işlerime https://soner-aktas.com/ bakabilirsiniz.

  • topuklu ayakkabı giydirip, makyaj yapıp sonra elbise giydirdikleri tacizciye ceza adı altında kendi kafalarındaki fantazileri uygulanması.

  • "güzel bir bina olacak içinde avm olacak, avlusu olacak" "tabii ki yıkacağız." "yıkılacak dedim yıkılacak" "ağaçlar sökülüp bazıları kesilip başka yerlere dikilecek" durumundan geldiğimiz noktaya bak.
    adama eşek gibi ağaç diktiririz, ölenlerin ismini de veririz, çiçekte ektiririz. geziyi vermediğimiz kanıtıdır bu.
    bu arada kimsenin kanı yerde kalmayacak. hiç bir çaba boşa değildir.

  • (bkz: kenar)

    arkadaşım anlatmıştı, ortaokulda sınıf arkadaşının soyismi kenarmış. hoca ne zaman tahtaya birşeyler yazsa birkaç kişi çıkıp "hocam göremiyoruz, kenara kayar mısınız? hocam biraz kenara kaysanız?" diye başlarlarmış. yazık.

  • sobanın üstüne tükürüp "tıpıstttt" sesini duymamış bi' çocuk. yazık. evet.

  • bundan sonra ayakkabı dünyasından ayakkabı almayacak olmama neden olmuş rezalettir. ayakkabılarımı simit dünyasından alacağım.