hesabın var mı? giriş yap

  • beşir'in kamera çekimi sahnesinde o kadar çok dışarıyı gösterdiler ki, konağa gemi girecek sandım yeminlen.

  • bu tip hastalar için doktorlara uyuşturucu iğne atan tüfeklerden vermek lazım.
    uzaktan vurup bayıltsınlar, ondan sonra teşhis ve tedavi sürecine geçilebilir.

    edit: hatta bu görevi yapacak doktorları da buldum , sniper anestezi uzmanları.
    snistezistler..

  • zamanında çok keyif alarak yaptığım bir geziydi. bu yüzden paylaşmak istedim. kapadokya taraflarını bu kadar çok seven olduğuna göre frig yoluyla pişman olacak kişi sayısı oldukça az diyebilirim.

    evet, başlıyorum.

    eskişehir-kütahya-afyon arasında kalan bir bölge. bu bölgede 3000 yıl kadar önce yaşamış friglerin taşları oyduğu, evler falan yarattığı bir medeniyet göreceksiniz. gerçekten muazzam bir görüntü. kapadokya'yı anımsayacağınıza eminim. şimdi frigler eski meski evet de kim bunlar? gezip göreceğiniz yerleri önceden bilmek şahane bir şey, daha iyi anlamanıza yardımcı oluyor. o zaman biraz da bununla ilgili bir şeyler anlatayım:

    anadolu'ya gelen frigler yukarıda bahsettiğim gibi eskişehir-kütahya-afyon arasında kalan bu bölgede hüküm sürmüşler. burada yaşayan yunanlılarla da iletişim halinde olmuşlar ve onlar üzerinde etki sahibi olmuş bir topluluk. kral midas eşliğinde oldukça güçlü ve tarih sahnesinde yer eden bir konuma sahip olmaları ise mö. 700'lü yıllara denk geliyor. ilk krallarının ismi gordious olduğu için başkentlerine de gordion ismini vermişler. bu bölge şimdinin ankarasında yassıhöyük-polatlı taraflarında bir yere denk geliyormuş. çok tanrılı inanca sahipler bir de. şimdi bunları ilginç yapan şeylerden biri-en azından benim için- ta o zamanlarda müzikle inanılmaz bir ilgileri varmış. sanat ruhlarına işlemiş tabii o taşları o denli güzel oymanın başka bir açıklaması olamaz. tabii sadece taşları değil, çeşitli başka şeyleri de kullanarak bayağı bir süs eşyasının da sahibi olmuşlar. mesela kemer, iğne, toka moka işte. bu gibi şeyler. bir diğer ilginç şey de-ki bunu lise tarih derslerinde hep ezberletirlerdi- sevdiği eşyalarıyla birlikte gömülen krallar bu medeniyette görülüyormuş. tümülüs denen, kendi elleriyle oydukları oda mezar şeklinde alanları varmış. krallar demişken nasıl battığını da anlatayım madem: midas'tan sonra beş krallık daha görmüş frigler ama kral adraste epey zarar vermiş bu medeniyete. derken kimmerler önce urartular'ı, daha sonra da frigleri bozguna uğratmış. hatta bunu sindiremeyen midas yaşamına son vermiş. hayatını kurtarmak için oraya buraya kaçan frigler de en sonunda lidyalılar'ın eğemenliğine geçerek bir medeniyetin sonuna getirmiş oluyorlar bizi.

    bölgeyle ilgili deneyimlerime gelecek olursak...

    bir de bu bölgede bisikletle gezebileceğiniz uzuuuunca bir yol mevcut. atlı turlar falan da oluyor o da güzel bir deneyim. aynı zamanda arabayla gidebilirsiniz ve pekala kamp da kurabilirsiniz. düşünsenize 3000 yıl önceki bir medeniyete ev sahipliği yapmış yerin hemen yanında uyuyorsunuz. bence bu çok heyecan verici bir şey. bunu kesinlikle tavsiye ederim. biz trekking niyetiyle gittik baya da keyif aldık. yalnız bir noktaya değinmek istiyorum: baya soğuk bir yer. ben ekstra üşüyen bir insanım evet ama arkadaşlarım bile donduğu söylemişlerdi. mevsim sonbahardı ama üşümeye değdi. inanılmaz güzel bir görüntüsü vardı sonbaharın kızıl ışıkları altında. şimdi burası geniş bir vadi, belki gününüz kısıtlıdır. o yüzden her şeyi tek tek incelemeye fırsatınız olmayabilir diye düşündüğümden ben de sizlere gezebileceğiniz yerleri özet niyetine geçeyim(ben özellikle bunları çok sevdim):

    - üçlerkayası (en çok burayı sevdim)
    - gerdekkaya
    - yazılıkaya
    - kırkgözkayalıkları
    - aslanlı mabet

    ha ben öyle tarihi şeyleri sevmem, doğa yeter diyorsanız yine doğru yerdesiniz. inanılmaz bir atmosferi var zira.

    sözün özü; gidin, gezin, görün. çok güzel.

  • bundan yıllar yıllar sonra, depeyi -ki artık birçokları "depeyi dede" demeye başlamıştı ona- doktorun yasakladığı rakısını çay bardağında hafif hafif yudumlarken, omzunda daha bugün boyamayı bitirdiği kayığının huzurlu yorgunluğu sızlarken,bi parça daha peynir atıp ağzına, sahilden yüzüne vuran rüzgara yan dönüp yanındaki kadının kırışıklıklarına baktı önce. devleşmiş göbeğini kaşıdı hafif hafif,uzamış beyaz sakallarında dolaştı elleri. hareketlerini izledi kadının, elleri hala narin diye düşündü...hala güzel gülümsüyor dedi kendi kendine. bak hep dudaklarının kenarıyla gözlerinin yanları kırışmış dedi,bu gülmekten oldu işte...bir ömür gülümsettin ya onu olum, derdin de oldu tasan da, kırdığın da oldu kırıldığın da, hem ağladın zırıl zırıl hem gözyaşlarını sildin onun...ama şimdi,hayatın sonlarına yaklaşırken, son nefesini vermeden topladığında hala artı çıkıyor ya...işte şimdi mutlusun dedi...şimdi mutlusun...konuşmaya başladı,sigaradan çatallaşmış sesiyle...

    - bence patatessin sen. patates baskısı yapıyosun böyle.
    - ?
    - bi sarılınca şekil şekil izin çıkıyo ruhuma. sonra domatessin üstelik.
    - ?
    - neyin içine senden bi parça koysam güpgüzel oluyo birden, tadı sen veriyosun hep. bi de patlıcansın bence.
    - ?
    - kızdırıp ateşlere de atsam, karnından göğsünü yarıp içine dolmamı bekliyosun. ve taze fasulyesin sonra.
    - ?
    - minicik minicik yavruların çıktı içinden, her biri bi başka güzel. peki bi de marulsun desem?
    - ?
    - dışından bi başlayıp uzuuun uzuun içine doğru indikçe daha tatlılaşıyosun, en içinde, en derininde, en göbeğinde, en kimsenin bilmediği yerinde saklısın en güzel halinle.hem kerevizsin...
    - ?
    - anlamaz herkes öyle neden bayıldığımı sana. kimi burun kıvırır belki, kimi hiç sevmez seni. kimine göre dünyadaki en rezil şeysindir sen hatta...ama en çok nesin biliyo musun?
    - ?
    - pırasa'sın...çünkü ben en çok pırasayı severim..

  • yillar once eskisehir'de okurken, bir yandan da anadolu universitesi'nde iibf'de lab gorevlisi olarak calisiyordum. oturdugum ev visnelik'teydi. bu evin, ev sahibi de odunpazari'nda bir emlakci. hayatimda cok emlakci ile tanistim, iyisine denk geldigim pek soylenemez ama bu herif kotulerin arasinda bir numaraydi. paragoz olmasinin yanisira terbiyesizdi de.

    bir gun, kira vakti geldiginde beni arayip kampuste isi oldugunu, o yuzden o ay bana ugrayip kirayi elden alacagini soyledi. tamam, iyi dedim. saat geldiginde bu yanima geldi konusuyoruz filan, o sirada disardan guvenlik gorevlisi geldi bu herifin plakasini soyleyip "bu aracin sahibi burada mi?" dedi, bu da "benim" diye disari cikti. birazdan soylenerek geri geldi ve soyledigi sey su oldu:

    "neymis, dekanin yerine birakmisiz. ne olacak ? kac para kazaniyo lan bu dekan? benim kadar kazaniyor mu?"

    yani; adamin kafasinda insanlarin degeri kazandigi paraya gore siralanmis durumda. kendisinden az kazanan herkes son derece degersizken, kendisinden daha cok kazanan birinin kopegi olabilir.

    bu hikayenin i. melih gokcek ile dogrudan hic ilgisi yok. dolayli ilgisi ise, turkiye'nin bu tiynetteki adamlari dislamak yerine, onemli mevkilere getiren bir yapiya sahip olmasi. bu sayede bu adamlar, bu tiynetle milletin tepesine binip, kanunsuz, hukuksuz sekilde yagma yapabiliyor. ve yine, israrla, yillardir bu yagmaya devam etmelerine ragmen el ustunde tutulabiliyorlar. tam da bu yuzden, bu secmenler layik olduklari sekilde yonetiliyor, somuruluyorlar. olan da arada yanan yaslara oluyor.

    i. melih gokcek'in odtu arazisinden agaclari kesip, sonra da uzerine "parasi neyse veririz" diye siritarak "al bu da basimizin gozumuzun sadakasi olsun" diyerek, kendisine ait olmayan halkin parasini kafasina gore odtu'ye diyet olarak gonderebilmesini saglayan da tam olarak bu rahatlik.

    kahrolsun bagzi seyler.

  • sözlükte bu kadar geri zekalı olduğunu gerçekten bilmiyordum. öğleden beri ağzım açık okuyorum yazılanları kısmet bu entariyeymiş.

    lan adamlar neyi sattı? ne dediler? bizim adayımız genel başkanımızdır. ne dediler 6'lı masa bilir. ne oldu? 6'lı masa kılıçdaroğlu dedi 1 kişi hariç ve o oyunbozan 1 kişi hem bütün sözlerine rağmen masadan kalktı hem de kalkarken topu belediye başkanlarına atıp aradan sıyrıldı.

    romantik davranmayın, azıcık aklınızı çalıştıran.

    edit: entryim neden şükela modunda en üstte değil diye ağlayan ilgi budalası siyaset bilmezleri sahneden alırsak sözlüğün zeka seviyesi 10 puan artar.

  • he amk 20 milyon insanı öldürelim demiş. acaba attığınız gol olmasın biraz nüfus kontrolü yapın, 3 çocuk zırvasının peşinden koşmayın yoksa daha beter oluruz demeye getirmiş olabilir mi?

  • varoluş acısı ile alakalı türkçe şiir yazdırdım. dandik yer altı edebiyatçıları ile kapışır belki haha bir de müzik bestelettim notalarını yazdırdım ama online notaları girmekle uğraşamam. merak ettim ama müziği.

    görsel

    görsel

    bu da şiiri

    çaresiz kaldım bu dünyada
    sonsuzluğa doğru yalnız yürüyorum
    yüreğimde sürekli bir acı var
    bir anlam arıyorum ama bulamıyorum

    içimdeki sızı büyüyor her geçen gün
    bu varoluş acısı beni yıpratıyor
    ne zaman ki son nefesimi vereceğim
    acaba bu acı sona erecek mi?

    bir yol arıyorum kendime
    bir anlam bulmak için uğraşıyorum
    ama bu dünyada hiçbir şey tam olarak benim
    bu yüzden varoluş acısı beni yalnız bırakıyor

    ne zaman ki bu dünyadan göçeceğim
    acaba bu acı beni takip edecek mi?
    yoksa mutluluk bulabilecek miyim?
    bu soruların cevabını bilmiyorum

    ama şu bir gerçek ki
    bu dünyada bir gün göçeceğim
    ve o gün varoluş acısı beni bırakacak
    sonsuzlukta mutlu olacağımı düşlüyorum.