hesabın var mı? giriş yap

  • dün bindiğim otobüsün çok dolu gelmesinden dolayı orta kapıdan bindim, yanımda iki japon turist duruyordu akbilimi öne uzatmaları için onlara verdim ancak akbilimi ellerine aldıklarında donup kaldılar. ben de elimle akbili öne uzatın gibi bir işaret yaptım. bizimki akbili biraz uzattı ve hooop bizim vatandaşlardan biri kaptı akbili, akbil elden ele gitmeye başladı. bu uygulamayı gören japonlar önce birbirlerine sonra da bana doğru bakıp mutlu mutlu sırıtmaya başladılar. ve yolculuk boyunca uzatılan bütün akbilleri elden ele gönderdiler.

    aynı otobüste bir teyzenin kendisine yer vermek isteyen gençlere "siz oturun ben birazdan vapura bincem orda uzun uzun otururum" demesi. aynı teyzenin kapı her açıldığında "düşme yavrum" diye kolumdan tutması.

  • hoca ne yaptın.

    filmi bugün ikinci defa izledim ve çok daha iyi hazmettim. uzunca bir süre, 1001 çeşit okuması yapılabilecek bir başyapıt olduğuna ikna oldum.

    ilk izlediğimde kaçırdığım, ikincisinde yakaladığım bir an var ki; bir an ayağa kalkıp saygı duruşuna geçmek istedim.

    --- spoiler ---

    kitapçıda taşralı yazar ve sinan hararetli bir şekilde edebiyat tartışırken, dışarıda sağanak yağmur başlaması ve genç bir kızın kitapçıya girmesi...

    insanlar kitapçıyı ancak yağmurdan kaçarken sığınmak için girilebilecek bir yer olarak görürken, iki taşra yazarının boşu boşuna kendilerini paralamaları...

    --- spoiler ---

    hoca ne yaptın.

  • yaşlı bir amca tarafından onay gören gençlik. otobüste bizzat başıma gelmiştir.
    ankara'da yaşayanlar bilir. 65 yaş üstü, egolara ücretsiz biner ve otobüs güruhunun (mesai saatleri dışında) % 50 sini bu topluluk oluşturur. yine yorgun argın dersten çıkıp eve gitmek için otobüse bindiğim bir gün, amcanın biri bindi ulustan (yanında 10-15 tane daha amca var tabi) önümdeki genç yer vermek için doğruldu, amca gel şöyle otur diye. amca gencin omzuna bastırarak hayır evladim dedi. siz oturun. biz ücretsiz diye ekmek almaya bile otobüse binip,ulusa geliyoruz. orada vakit geçiriyoruz işte.. siz akşama kadar ders işleyip kafa patlatıyorsunuz, akşam gidip gece yarılarına kadar ders çalışıyorsunuz. sizin hakkınız oturmak. bizim değil..

  • en güzelini tutunamayanlarda oğuz atay anlatmıştır.

    yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.

  • west ham united'a genc yetenek frank lampard jr. olarak katildiginda baslarda cok zor gunler gecirmis. o yillarda takimin hocasi harry redknapp, lampard'in dayisi oldugu icin jr lampard'in durumu daha da karisik ve sorgulanir bir haldeymis.

    bir gun bir soru cevap etkinliginde bu durum bir taraftar tarafindan dile getirildiginde redknapp "bunu onun onunde soylemem dogru degil ama frank'in ulasacagi nokta futbolun en tepesi olacaktir. ona fazladan sans vermiyorum." diyerek daha o zamandan lampard'in potansiyelini nasil iyi derecede yorumladigini kanitlamis.

    isin ilginc tarafi kendisi o yillarda bu goruse katilmiyormus. yillar sonra barcelona'da bir reklam cekiminde "15 yaslarindayken idare eder seviyedeydim. ancak biraz kiloluydum ve top seviyede bir ortasahanin yapmasi gerektigi gibi sahanin her yerinde bulunamiyordum. babam 'eger bunu yapacaksan, mucadele etmen gerekir' derdi. ben de tum o ekstra calismalari yaptim bu nedenle." diye anlatmis o zamanki durumunu. yani aslinda lampard da yeteneginin uzerine kattigi calismasinin karsiligini alan muhtesem profesyonellerden biri.

    dahasi o yillarda rakipleri ve ayni zamanda arkadaslari olan whu akademisinin urunu olan gencler "gelecegin ingiltere milli takim oyunculari" olarak lanse edilmeye baslandiginda psikolojik olarak daha da baski hissetmeye baslamis. rio ferdinand, jermain defoe, michael carrick, joe cole* gibi gelecegin yildizlarinin isimleri her yerde gecmeye baslamasi, lampard'i hem korkutmus, hem de "bu seviyede anilmak icin daha cok calismaliyim" motivasyonu saglamis. ustelik kuzeni jamie redknapp de liverpool yolcusuyken.

    bu fikirler ve olaylar lampard'i oyle bir hale getirmis ki hocasi redknapp "ogleden sonra ofisimde otururken artik hava kararmaya basladiginda, yagmur da varken, disardan sesler gelirdi ve lampard'i sut calisirken, top surerken gorurdum. ondaki calisma etiginden daha iyisini baska hic kimsede gormedim" diye anlatmis whu yillarindaki yegenini. ustelik kendisinden daha kidemli oyuncular antreman bitip evlerine giderken frank jr'in kalip antreman yaptigini gorduklerinde kendisiyle alay ederlermis.

    2001'de chelsea'ye gectiginde, west ham kariyerinde 187 macta 39 gol atmis 23 yasinda bir gencti. whu'da bir ortasaha oyuncusu icin istatistikler muhtesem olsa da, chelsea cok daha zorlu bir ortamdi. teknik direktor claudio ranieri baslarda kendisini alisik olmadigi sag acik mevkisinde denemis, bu nedenle de ilk golunu takima katildiktan tam 4 ay sonra bulabilmis. bir ortasaha icin "gol" iyi bir gosterge degil, ancak lampard oyle bir oyuncu ki kendisi icin durum biraz farkli olabiliyor.

    roman abromovic donemi... takima bir anda yildiz oyuncular geliyor ve 2002-2003 sezonunda chelsea sampiyonlar ligi'nde oynayacakken lampard da kendisini inanilmaz derecede gelistiriyor. o sezon ligde 10, sampiyonlar ligi'nde ise 4 golle takimina katki yaparak ingiltere milli takiminin euro 2004 kadrosuna girmeyi basariyor. ceyrek finalde portekiz'e elenene kadar 4 macta 3 gol atiyor bu sefer de. bir ortasaha oyuncusu icin gercekten inanilmaz sayilar.

    ayni yil chelsea'de jose mourinho donemi basliyor. amerika'da hazirlik kampindayken bir gun mou lampard'a "sen dunyanin en iyi oyuncususun. zinedine zidane, patrick vieira ya da deco kadar iyisin. ama bunu kanitlaman icin kupalar kazanman lazim; anladin mi?" diye vermis gazi. hatta bununla da yetinmeyerek "lampard'i andriy shevchenko, ricardo kaka ya da ronaldinho ile degismem" diye aciklamada bile bulunmus. sahsen bu kiyaslara girmeyecegim ama o yil chelsea sampiyon olurken lampard 19 gol atarak mou'nun yuzunu guldurmus; en azindan burasi kesin.

    2004/05'den 2009/10'e kadar;
    mou yonetiminde 2 premier league, 2 lig kupasi ve 1 fa cup;
    guus hiddink ile 1 fa cup;
    carlo ancelotti yonetimi ile de 1 premier league, 1 de fa cup sampiyonlugu yasiyor.
    bu donemde tam 127 gol atiyor ve bunun yalnizca 30'u penaltidandi. 6 sezonda 97 gol; hem de bir ortasaha oyuncusundan...

    sonraki 4 yillik donemde ise andre villas-boas, rafael benitez, roberto di matteo ve tekrar jose mourinho donemleri geciriyor chelsea'de. sakatliklar ve tabii ki gecen zamanla skorerliginde bir dusus yasaniyor ancak ulastigi en buyuk basari da bu donemde, 2012'de allianz arena'da geliyor. kaptan olarak ciktigi macta chelsea kendi evinde bayern munih'i yenerek zirveye cikiyor; ustelik bir yil sonra da finalde benfica'ya karsi uefa avrupa ligi sampiyonlugu yasiyor lampard.

    avrupa ligi sampiyonlugunun ertesi gununde adidas kendisi icin bir organizasyon duzenliyor stamford bridge'de. chelsea icin attigi 203 gol ile takim tarihinin en golcu oyuncusu olan lampard'in tum gollerinin atildigi noktalara birer futbol topu koyuluyor ve kaptan onore ediliyor.

    ertesi yil lampard takimdan ayrildiginda chelsea icin 648 macta 211 gol atmis bir efsane olarak ugurlaniyor. sonrasinda mls ve bana gore sacma bir manchester city macerasi da oluyor kendisinin ama bunlar chelsea efsanesi olmasinin onune gecemiyor haliyle.

  • yıllar önce cumaya gitmeyi bu yüzden bırakmıştım. 10 kasım gününe denk gelen bir cuma namazında mustafa kemal'in adını anmamışlardı.
    o gün camiye gitmeyi bıraktım. sonrasında da zaten dinden çıktım.

    iyi ki çıkmışım.

    siyasal islam bazen hayırlı şeylere vesile olabiliyor.
    çizginizi çekin de kimin ne mal olduğunu anlayalım.

    ayrıca ali erbaş kim amk ?
    adını üç beş yakını dışında kimse anmayacak.

  • hayatımda gördüğüm en arda turan'lı mekan. gözlüklü arda turan, uzun boylu arda turan, düz arda turan, abi yanlardan biraz daha al arda turan..

  • sosyalist bir alevidir.

    sağ elini göğsüne koyması aleviliği,
    sol yumuruğu kaldırması da sosyalist olduğu mesajını verir.

    ettiği mv yeminini sadece namusu ve şerefi üzerine değil, allah, hz. muhammed, hz. ali ve sosyalizm üzerine de eder.

    yolu açık olsun.